"Lucescu, G.Saray’ın teklifini hakaret olarak algıladı"
-Fatih Bey, Terim’in “Görevi bıraktım” açıklamasından hemen sonra Habertürk televizyonunda “Terim istifa etmedi, istifa etmesi istendi” dediniz. Sonrasında da “Ben olsam Milli Takım’ın başına Lucescu’yu getiririm” dediniz. O sıralarda Lucescu’nun adı Galatasaray ile anılıyordu. Buna rağmen sizin dediğiniz gibi oldu ve Lucescu, Galatasaray’ın teklifini raddetti ama Milli Takım’ın teklifini kabul etti. Lucescu’yu yakından tanıyan biri olarak, beraber çalıştığınız bir teknik adam olarak nasıl yorumluyorsunuz bu durumu?
Pazartesi akşamı HT Bloomberg’de de “Lucescu akıllı adamdır. Galatasaray kendisine Can Topsakal’ı yolladıysa, Lucescu Galatasaray’a gelmez. Galatasaray yönetimi Lucescu’ya camiadan Lucescu’yla dost biri yollasaydı, o zaman kabul edebilirdi teklifi” de dedim. Galatasaray Başkanı iyi bir Galatasaraylı ve bu işleri bilen biri olsaydı, Lucescu’ya birini gönderirken veya kendisi giderken yanına Lucescu ile dostluğu olan Galatasaraylılar’dan birini alırdı. Bunlar kimler? Mehmet Cansun, Faruk Süren, Ali Dürüst, Burak Elmas, Abdurrahim Albayrak, Özer Saraçoğlu ve ben. Benden böyle bir şey istemesini zaten beklemem ama en azından Mehmet Cansun veya Ali Dürüst’le gitse alırdı Lucescu’yu.
-Lucescu, G.Saray’ı sever” diyorsunuz ama gelmedi işte. Milli Takım’ı tercih etti. Niye sizce?
Galatasaray’ı çok sever ama aptal da değildir. Gelmedi çünkü karşısına önce Can Topsakal diye hiç tanımadığı biri çıktı, sonra yine yine hiç tanımadığı ama muhtemelen şanını duyduğu Dursun Özbek diye bir başkası. Galatasaray’da çalıştığı sürece karşılaşmadığı, adını dahi duymadığı isimlerle karşı karşıya geldi.
-Bu yüzden mi gelmedi yani?
Hayır. Bu da etken ama asıl gelmeme sebebi başka. Bu anlatacağım tahmin değil, bire bir bilgidir. Lucescu karşısında iki yönetici buldu. İkisinin de futboldan bihaber olduğunu görür görmez anladı. Kendisine yapılan teklifi ise hakaret olarak gördü. “Üst akıl ol, Gel sportif direktör ol” denmesine çok bozuldu. Bunu içi boş bir teklif olarak algıladı. Sportif direktörün iş tarifini sordu. Yanıt alamadı. Başkan kem küm etti. Yetkilerini sordu, ona da doğru düzgün bir yanıt verilmedi. Bütçeyi sordu. O da yanıtsız kaldı. Transferleri sordu. “Biz yaptık” yanıtını aldı. Böyle gayriciddi bir teklifi kabul etmesi beklenemezdi. Reddetti teklifi. Daha açık söyleyeyim, böyle içeriksiz, ne olduğu belli olmayan bir teklifi hakaret olarak algıladı.
-Ama Başkan Özbek “Birkaç gün süre istedi” diye bir açıklama yaptı. Süre bitmeden, ertesi gün Milli Takım’la anlaştı.
Süre istediğini Lucescu’dan değil, Dursun Özbek’ten duydunuz. Acaba doğru mu söylüyor! Süre istemiş olsaydı, en azından o sürenin bitmesinden sonra Milli Takım’a “Evet” derdi. Prensip sahibidir Lucescu.
-Milli Takım’da başarılı olur mu? Gruptan çıkarmayı başarır mı?
Onu bilemem. Ama Terim’den daha fazla şansımız olur. Taktik dehasıdır. Dolduruşla değil, akılla futbol oynatır. Futbolcuların saygısını hızla kazanır. İki yıllığına anlaşmış. Yani Avrupa Şampiyonası eleme grubu maçlarında da takımın başında olacak. Ben Lucescu ile 15 yıl önce çalıştım. Az zaman değil ama sonrasında da çok iyi işler yaptı. Milli Takım’a katkısı olacağını söyleyebilirim. Yeter ki, birileri oyuncular üzerinden Milli Takım’la oynamaya kalkışmasın.
- Sağlık durumu iyi değil, Alzheimer oldu diyenler var...
Onu söyleyen Federasyon Başkanı’nın gazetesinde çalışıyor. Federasyon Başkanı, gazetesinin spor yazarına sorsun onu. Ben doktoru değilim. (HT Spor)