LÜTFEN biraz daha DİKKAT
Ajansspor konuk yazarı Ömer Doğan'ın 'LÜTFEN biraz daha DİKKAT' başlıklı yazısı!
Öncelikle bahsetmek istediğim konu yabancı kontenjanı sorunsalıdır. Yıllarca politikacısından, simitçisine kadar herkes bu konuda bir şeyler söyledi. Yabancı fazlayken milli takım kötü gitti sayıyı azalttık. Milli takım yine başarısız oldu, yabancı sayısı tekrar arttırıldı. Bu sefer sorun altyapıda fikri hakim oldu. Yabancı fazlası tribüne gönderildi, parası boşa ödeniyor vs vs.
Peki şu an neler oluyor? Türk futbol tarihinin en zevkli futbolu oynanıyor. Eskiden parmakla sayılı zor deplasman sayıları her hafta artıyor. Tribünler eskiye nazaran ve tam performans uygulanamayan passolige rağmen daha kalabalık. Fenerbahçe Bursa’ya gidiyor tribünler full, kazanma ihtimalleri eşit. Beşiktaş Kayseri’ye gidiyor rakip 10 kişi kalmasına rağmen kazanamıyor. Ligin son yıllardaki büyüğü Başakşehir Sivas’ta liderliği bırakıyor. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın saçma kazalarını bir kenara bırakırsak, Avrupa da geçmiş yıllara göre daha iyi işler yapılmış. Eskiden son maçlarda 3 büyükler ciddi maçlar yaparken, bugün bu maçları Başakşehir ve Konyaspor yapıyor. Konyaspor son saniye golunu yemese, Marsilya gibi bir takımı saf dışı bırakacak, Başakşehir biraz daha ciddi olsa gruptan rahat çıkacak güçte. Beşiktaş’ın yaptıkları bu anlattıklarımızın bile çok üstünde. Milliyetçi damarımızı bir kenara bırakırsak, ligdeki yabancılara teşekkür etmek lazım.
Şimdi bir soru geliyor aklımıza, eee madem lig bu kadar kaliteli milli takım neden başarısız? Hadi bir kez daha hep beraber söyleyelim. Milli takıma kaliteli futbolcu gelmesinin sebebi yabancı kontenjanı değildir, ALTYAPI SORUNUDUR. EĞİTİM ŞART.
Gelelim 15. Haftaya, uzun süredir Pazar maçları oynayan Fenerbahçe Cuma günü sezonun sınav maçında başarılı oldu. Le Guen Fenerbahçe’nin son haftalarda ki başarısından, Aykut Kocaman da Bursaspor’un iç saha performansından o kadar korkmuşlar ki, sahada 22 tane aman hata yapmayayım diyen futbolcu var ve ilk yarıda hiç şaşırtıcı olmayan bir şekilde, 0-0 bitiyor. İkinci yarı Kasımpaşa maçında yapılan tempoya biraz yaklaşmasını beklesem de, bir penaltı golüne razı Aykut Kocaman aradığını buluyor. Maçta tipik 0-1 maçına dönüyor ve risksiz oyun Fenerbahçe’ye çok çok önemli 3 puanı kazandırıyor. Muhtemelen Paul Le Guen ilerleyen dönemlerde 3 büyüklerden birinde çalışma ihtimalini arttırmak için, rakip takıma hem saha içinde hem saha dışında inanılmaz saygılı. Başarılı antrenörün biraz daha hırslı olmasında fayda var. Hem kendi başarısı için, hem de biz ülke olarak böyle daha çok seviyoruz.
Analizi en kolay maçtan, en zor olana geçelim. Öyle enteresan bir maç ki, sonucu sadece puan durumunu değil birçok kişinin geleceğini ilgilendiriyor. Igor Tudor, Fatih Terim, Okan Buruk vs. hepsi maça çok konsantre. Fikstür şansı bir kez daha Galatasaray’ın yanında, Akhisar sezona çok iyi başlamışken düşüşe geçmiş (nitekim maçta aynı şekilde oldu, iyi başlayıp kötü bitirdiler). İlk golü bulunca kompakt bir takımdan maçı çevirmek oldukça zordur. Ne zaman ki Yasin’in düştüğü pozisyon yaşandı, maç bambaşka bir hal aldı. Akhisar ikinci golü de buldu ama asıl önemli olan onların kaç attığı değil, Galatasaray’ın ikinci yarı vereceği reaksiyondu. Nitekim soyunma odası konuşmaları yapılmış ve Galatasaray ikinci yarıya fırtına gibi başlamıştı. Kabullenmiş psikolojisini başarıya aç futbolcular yendi ve eğer başarı gelecekse bu sayede gelecek gibi görünüyor. Igor Tudor’a ayrı bir parantez açmak gerekirse, ülkenin en çok tartışılan insanıyken biraz daha sakin kalması gerekiyor. Okan Buruk’la yaşadıklarının benzerini, bir çok kez yaptı ve zaten gönderilmek için bahane aranan bir adam neden böyle davranır anlamak mümkün değil?
Haftanın kaybedenlerinden ilki Başakşehir. Aslında geçen hafta liderlik maçında zorlanan takımı görünce bu hafta bunların yaşanacağını tahmin etmiştim. Sürekli yaşanan sakatlıklar ve yaş ortalaması çok yüksek kadro açıklar vermeye başladı. Devre arasını iple çekiyordur Abdullah Avcı. Bu düşüşün 2 hafta daha devam edeceğini düşünüyorum ve Avrupa kupasındaki tercihlerinin eleştirileri takıma biraz ağır gelmiş gibi görünüyor.
Haftanın bir diğer kaybedeni ise Beşiktaş. Aynı maçı ligde 5inci kez oynuyorlar ve nasıl oluyorsa yine golü bulamıyorlar. Yine akıllara futbolcuların kafalarının pazartesi günkü kura çekiminde olduğu geliyor ama ben hiçbir zaman buna inanmıyorum. Sahaya çıktığı anda ölümü bile bir kenara atıyorsun, bu tempoda düşünmeye vakit bile kalmıyor. Cenk Tosun Avrupa’nın en formda golcülerinden ama unutmamalıyız ki golü sadece forvetler atmıyor. Gole en çok ihtiyaç duyulan dönemde de Talisca kesilmemeliydi. Fenerbahçe forvetler neredeyse gol atamazken, Beşiktaş’tan 8 gol fazla atmış durumda. Belki diğer takım taraftarları Beşiktaş’a şampiyonlar liginde başarılar dileyip konuyu kapatırlar ama camianın seneye de bu ligde oynamak için başarılı olmak gerektiğini unutmaması lazım. Sezonun en hırslı, hırçın, başarılı adamlarının başında Sumudica geliyor. Yılmaz Vural’ hem futbol bilgisi hem de tavırlarıyla örnek aldığı çok belli oluyor. Kendi rakiplerine göre daha az kaliteye sahip olmasına rağmen saha dizilişi ve çabası hepsinin üstünde gidiyor. Umarım bu performansları sezon sonuna kadar devam eder. Beşiktaş konusunu da birilerini mutlu ederek bitirelim. Çek bi Real ve turu geç. Neden olmasın?
Trabzonspor, yaptığı her hareketi(futbol içi veya dışı) olay yaratan golcüsüyle kazanmaya devam ediyor. Belki bu kadar farklı olmayabilirdi ama kazanmayı bildiler. Rıza Hoca saygıyı çok hak ediyor. Böyle ahlaklı antrenörlerin başarılı olması bizleri de mutlu ediyor.
Bu kadar konuşup onlardan bahsetmek olur mu? HAKEMLER. Bu hafta verilen veya verilmeyen kırmızı kart pozisyonlarının neredeyse hepsi tartışılır. LÜTFEN biraz daha DİKKAT.