"Maçı izlerken gözlerimi sıkça ovuşturdum..."
Leblebi sezonu - Gökhan Dinç (Vatan)
BEŞİKTAŞ maçın başından itibaren sanki başka bir takım gibiydi sahada. Erzurum, Beşiktaş, Beşiktaş Erzurumspor gibi oynadı. Ben son 5 yıldır rakibine bu kadar ezilen, kendi kalesinde bu kadar gol pozisyonu veren ve pozisyona giremeyen bir Beşiktaş’ı izlememiştim. 2 yıl şampiyon olan geçen yıl de ligi 4. bitiren Beşiktaş’ta artık oyuncuların sahada mücadele etmek için bir sebepleri yokmuş gibiydi.
MOTİVASYON bu futbol işinde çok önemli. İnanın sahada sizi motive eden bir teknik direktörle 1 kişi fazla mücadele ediyor oluyorsunuz. Mesela Şenol hocanın da motivasyonla ilgili sıkıntısı olabilir. Hem kendini hem de oyuncuları motive etme anlamında sıkıntı yaşıyor olabilir. Dün gece Erzurum karşısındaki ilk 45 dakikadan sonra soyunma odasında Şenol hocanın oyuncularına ne söylediğini merak ediyorum. 2. yarıda özellikle Gökhan’ın golünden sonra Beşiktaş’ı izlemeye başladık. Negredo, Beşiktaş’a geldiğinde leblebi gibi gol atar demiştim, leblebi sezonu artık açılmıştır. Dün geceki performans ve attığı golden sonra Negredo’nun satılmasını isteyen Beşiktaş taraftarının sayısı bir hayli düşmüştür. Motivasyon forma ise Negredo bu motivasyonu ve bu cezayı iyi algılamış. Bu anlamda Şenol hocayı desteklemek ve tebrik etmek lazım. Bir oyuncudan performans alan teknik direktör her zaman alkışlanmalı. Geçen sezon olduğu gibi Beşiktaş’ta birileri insiyatif aldı ve 3 puan geldi.
BEŞİKTAŞ’IN dün kazanması transfer ihtiyacı olmadığı anlamına gelmiyor. Bu takımın üzerine mutlaka transfer yapılmalı. Bir golcü Negredo’ya rağmen alınmalı ve en önemlisi bir 10 numara transferi gerçekleşmeli. Beşiktaş’ın orta alandaki eksikliğinin yegane sebebi Talisca’nın olmayışı veya Talisca gibi bir futbolcusunun olmayışı. Bu eksik tamamlanırsa Beşiktaş’ın yine eski günlerinde görebiliriz.
'Siyah'tan 'Beyaz'a... - Şansal Büyüka (Milliyet)
Bayram geldi ya, “nerede o eski bayramlar“ misali, Erzurum maçının özellikle ilk yarısında Beşiktaş’ın dağınık ve perişan halini gördükçe “ahh nerede o eski Beşiktaş“ diye söylenmeye başladım...
/* */
Beşiktaş eski Beşiktaş olacak da, bir dakika içinde kalesine dört korner attıracak... Beşiktaş eski Beşiktaş olacak da o dört korner sonucu topu ağlarında bulacak... Beşiktaş eski Beşiktaş olacak da, bu kadar bireysel hata yapacak, rakibe bu kadar pozisyon yaratacak, tek pozisyona girmeden devreyi tamamlayacak...
Abartmıyorum, ilk yarıdaki Beşiktaş‘ı izlerken, gözlerimi sıkça ovuşturdum, bu bizim bildiğimiz, tanıdığımız, alıştığımız Beşiktaş mı diye...
Beşiktaş adına ilk yarının tek olumlu yanı, 4-0 bitecek olan devrenin 1-0 bitmiş olmasıydı... Dadaşların konukseverliği olmasa, 90 dakikalık maç 45 dakikada biterdi...
Beşiktaş devre arasında adına ister “fırça“ deyin, ister “terapi“, çok sıkı bir “uyarı“ almış olacak ki, ikinci yarının başlangıcı ile birlikte, o ilk yarıdaki perişan ve dağınık görüntüsünden kurtulup Beşiktaş gibi oynamaya başladı... Hemen başlangıçta önce Babel’in, sonra Negredo’nun kaçırdığı pozisyonlar “gol yakındır“ diyordu... Nitekim öyle oldu... Erzurum ilk yarıda üstüste dördüncü korneri sonunda gol atmıştı, Beşiktaş da üstüste üçüncü korneri sonucu beraberlik golünü buldu... Artık oyun, saha, futbola dair ne varsa hepsi Beşiktaş‘a aitti... Bu dakikalarda Erzurumspor sadece elindekini avucundakini korumaya çalıştı ama bu ateşe kar dayanmazdı... Karşısında kendini bulan Beşiktaş vardı...
Baktığınızda sahada fırtına gibi esen Quaresma yoktu ama iki asist yapıp bir gol attı...
Penaltı cambazı kaleci Hakan, bu kez Quaresma penaltısında çaresiz kaldı... İşte kalite böyle bir şey... Şenol Güneş‘in “kendine kulüp bul“ dediği Negredo önce Linz maçında, sonra Erzurum’da attığı golle “ben burdayım ve mevcutların en iyisiyim“ der gibiydi...
Beşiktaş her şeye rağmen “yangına itfaiye ile giden“ Atiba’yı, her sıkışıklıkta “fırıncı küreğine“ benzeyen sol ayağından çıkan gollerle takımı kurtaran Talisca’yı arıyor...
Beşiktaş ilk yarıda “ölümcül bir kaza“ yapmasına rağmen, bu kazayı hafif sıyrıklarla atlattı ve ikinci yarıdaki kalitesiyle maçı koparıp aldı...
Belki futbol ateşi yeterli değildi ama, dumanı bile Erzurum-spor’u boğmaya yetti... Futbol olarak siyahtan beyaza doğru çok radikal bir geçiş yaptı...
Biz Linz maçındaki, Erzurumspor maçının ilk yarısındaki Beşiktaş’ı istemiyoruz... Biz alıştığımız, futbolundan zevk aldığımız eski Beşiktaş’ı istiyoruz, o futbolu arıyoruz...
Bu kadar kaliteli futbolcularla, o alıştığımız futbolu oynamak çok mu zor?
Dersler çıkarılmalı - Güntekin Onay (Vatan)
BEŞİKTAŞ dün Erzurum’da son yılların en kötü ilk 45 dakikasını oynadı. Futbol adına hemen hemen hiçbir şey ortaya koyamayan siyah-beyazlılar devrede soyunma odasına 1-0’lık skorla gittiği için şanslıydı.
ŞENOL Güneş ilginçtir dün kendisini diğer teknik adamlardan farklı kılan futbol değerlerini rafa kaldırdı. Savunmanın önünde Necip-Medel ikilisi ile başlayan siyah-beyazlılar, pas yapamadı, oyunu rakip yarı sahaya taşıyamadı. Bu ikili savunmanın önünde statik kaldı, oyuna hiç girmedi. Takım halinde alan daraltamayan Beşiktaş, ev sahibi Erzurumspor’a baskı yapamadığı gibi orta alanda kaybedilen her top pozisyon olarak geri döndü.
ACİL TAKVİYE!
2. yarıda daha kararlı ve silkinmiş olan Beşiktaş, devrenin başında gelen golle ‘Maçı kazanırım’ duygusunu ve güvenini de kazandı. 72. dakikadaki Lens-Necip değişikliğinin ardından da daha ofansif bir kurguyla sonuca gitmeyi başardı.
QUARESMA ve Negredo dün kaliteleriyle; Medel, Gökhan ve Vida da mücadeleleriyle öne çıkan isimler oldu. Caner, Lens ve Tolgay da oyuna girdikten sonra katkı yaptılar.
AVRUPA Ligi’ndeki Linz ve Erzurum maçlarından çıkarılması gereken ciddi dersler var.
Beşiktaş’ın oyun kurucu meziyetleri olan bir forvet arkasına ve bir kaleciye acil ihtiyacı var. Dün rakip Erzurumspor değil de daha güçlü bir rakip olsaydı maç ilk yarıda biterdi.
VAR bir pozisyonu atladı! - Rıdvan Dilmen (Sabah)
Beşiktaş ile Erzurum, birlikte el ele Erzurum'u yendiler. Özellikle ilk yarıda Beşiktaş gibi bir takıma karşı 3-4 pozisyon bulacaksınız ve atamayacaksınız... 1-0 geride olmak Beşiktaş için kötü bir skor değildi. Erzurumspor ikinci yarı baskıyı yiyince, Gökhan golü attı. Büyük takımla oynamanın farkı bu dakikadan sonra başladı.
İlk yarıda çok kötü oynadılar ama ikinci yarıdaki oyunuyla Beşiktaş, Erzurum'da galibiyeti hak etti. Oyuncu değişiklikleriyle ilgili yorum yapmam çünkü kazanan haklıdır. Bakarsak Beşiktaş 24 günde 6 maç yaptı. Çok kötü zeminlerde futbol oynadı. Vodafone Park'ın kötü zemininde 3 maç yaptılar. Linz'de çok tuhaf ve psikolojik olarak zor bir karşılaşma oynadılar. Sonra da direkt Erzurum'a gelip yüksek rakımda maça çıktılar. Kolay bir maraton değil ve bu zorlu periyot devam edecek.
Milli maç arası en çok Beşiktaş'a yarayacaktır. Milli takıma fazla oyuncu göndermemesi de avantajı olacaktır.
Ben Beşiktaş'ın uzun yıllardır 45 dakika bu kadar pozisyon verdiğini hatırlamıyorum.
Özellikle Tolgay ile Oğuzhan'a çok yük bindi. Oğuzhan'ın 2-3 tane iyi maça ihtiyacı var. Bir düşüş var, özgüven kaybı da var.
Hakem Ümit Öztürk harika maç yönetti ama VAR'ın atladığı bir pozisyon var. Vida'nın pozisyonu. Önüne almak istedi ama rakibin ayağına bastı. Pozisyon net penaltı. Farkında değil, belli bir kriteri varsa bilemiyorum. VAR'dan seslenseler, penaltıyı çalardı.
Eğrisi doğrusunu buldu
Negredo attığı gollerle Beşiktaş'a Avrupa'da tur, ligde de galibiyet getirdi. Beşiktaş bu sezon Türkiye Kupası'nda yok, Avrupa Ligi'nden de elenseydi geriye lig kalacaktı. Beşiktaş'ta 4 forvetin en iyisi Negredo. Güneş ümidini kesmişti ondan. Eğrisi doğrusuna geldi ve Negredo ile devam edilecek gibi gözüküyor.