Şansal Büyüka'dan flaş çıkış: Böyle giderse kendisini kiralık listesinde bulur
Galatasaray, Süper Lig'in 2. haftasında seyircisi önünde Giresunspor'a 1-0 mağlup olarak sezonun ilk yenilgisini aldı. Spor yazarları karşılaşmayı değerlendirdi.
Şansal Büyüka: Galada büyük hüsran (Milliyet)
Muhteşem bir başlangıç oldu… Kusursuz bir zemin, tek koltuğu boş kalmayan tribünler, Oliveira’nın 10. dakikada üst direkte patlayan frikiği, sonrasında Kerem‘in sağıyla döndüğü, soluyla vurduğu, kaleci Onurcan’ın muazzam kurtardığı şut… ”Tamam“ dedim, “Bu akşam futbolun tadını çıkaracağız“...
Ama öyle olmadı, iyi başlangıç, ilk 10 dakikadan sonra, her dakika Galatasaray‘ın aleyhine, Giresunspor‘un lehine çalışmaya başladı… Galatasaray’ın başlangıçtaki bunaltıcı baskısını, Giresunlu oyuncular, sürekli geriye ve yan pas oynayarak kırmaya, kurtulmaya, hatta soluk almaya çalıştılar…
Galatasaray, Giresun’un geriye ve yana pas oyununa döndüğü dakikalarda önde basamadı… Giresun‘un kendi alanındaki “al gülüm - ver gülüm“ anlayışını sadece izlemekle yetindi…
"Böyle devam ederse kendini “kiralık“ listesinde bulur"
Ayrıca Galatasaray çok hızlı iki kanat oyuncusu Yunus ve Kerem‘e rağmen hızlı hücumu hiç düşünmedi… Midtsjö, geçiş oyunlarında iyi göründü… En azından bu alanın iki adamı Taylan ve Berkan‘ın çok önünde olduğunu açıkça ortaya koydu…
Oliveira, ilk maçtaki görüntüsünün çok önündeydi… Emre Akbaba, ikinci maçında da şansını iyi kullanamadı… Bu takıma daha Mertens girecek, Torreira girecek… Emre böyle devam ederse ara transferde kendini “kiralık“ listesinde bulur…
Sandım ki, Galatasaray ikinci yarıda vitesi yükseltir, “uygun adım yürüyüşten“ koşma temposuna geçer… Neredee… Galatasaraylı oyuncular ikinci yarıda bırakın koşmayı, tempo yapmayı, Florya‘da akşam serinliğinde eli cebinde geziye çıkanlar gibiydiler…
"Nelsson’u satmayı aklımdan bile geçirmem"
Hangi kaliteniz olursa olsun, koşmazsanız, tempo yapmazsanız, kazanamazsınız… Son yıllarda; ilk 10 dakika dışında geride kalan dakikalarda yürüyerek devam edip, maçı yürüyerek bitiren bir Galatasaray’ı ilk kez gördüm…
Aslında Giresun’un da kazanmak gibi bir niyeti yoktu… Ancak bir ikram gerekiyordu… O ikramı da Abdülkerim yaptı… Kısa düşen kaleciye pası gerçek anlamda ikramdı ama, Borja da bu ikramı çok soğukkanlı gole çevirdi…
Galatasaray‘ın yerinde olsam Nelsson’u satmayı aklımdan bile geçirmem… 18 değil isterse 28 milyon euro versinler… Marcao‘dan sonra Nelsson da giderse bir anlamda Galatasaray kafasına sıkar… Sakın ha…
"Yok öyle yağma..."
Bir depar çok şey anlatır… Hamza Akman’da ışık var… Bu kadar transferin ve şöhretin arasında “güme“ gitmesin… Oynadığı kısa sürede herkesten daha etkili ve iyi göründü...
Kazımcan; Van Aanholt’tan daha iyi, bu kesin… Mertens zaten belli… Torreira’nın yaratıcı bir tarafını göremedik… Tek kale oyunda ne kadar gol pozisyonu üretildi derseniz o da tartışılır…
Maçta oynayanlar, girip çıkan 30-35 futbolcu arasında uzak ara en iyisi Traore idi… Olağanüstü oynadı... Kendisine iki stoper Alexis ile Sergen eşlik etti… Geçen hafta titrek bir görüntü veren kaleci Onurcan’ın bu defa son derece iyi göründüğünü söylemeliyiz…
Galatasaray’ın şu dakikadan itibaren transfere değil, hıza, tempoya, çabukluğa ihtiyacı var… Baktım son dakikalarda futbolcular tribünlere dönüp “haydi haydi” diye seyirciyi desteklemeye çağırıyorlar… Sizler sahada yürürseniz, o seyirci de size destek atacak hal kalır mı? Önce siz görevinizi yapın, tribünleri ayağa kaldırın… Sahada yürüyeceksiniz, sonra seyirciye dönüp “haydi haydi“ diyeceksiniz…Yok öyle yağma...
Mehmet Demirkol: Bu tempoyla zor (Fanatik)
Emre Akbaba’nın önündeki Seferoviç ve arkasındaki Midtsjö avantajını iyi kullanması gerekiyor. Kendisini boşa atmak, kaybettirmek konusunda büyük bir lükse sahip. Bunu yapamadı. Yürümeyen tek nokta o demiyorum. Bu avantajı değerlendirerek başka bir standarda çıkabileceği, belki de kariyer şansına sahip. Altını çizmek istediğim bu. Yoksa geçen hafta olduğu gibi temel problem yine devam ediyor. Kanatlardaki koridor paylaşımları ve beklerin performansında... Kerem’in basit oynadığı her an Galatasaray alan kat edip pozisyona girdi ya da faul aldı. Bunun dışında rakibi ilk yarıda getirtmediler ama zorlayamadılar da. Rakip savunmayı yerinden oynatacak hiçbir şey yapamadılar.
Giresun duvar ördü
Okan Buruk’un Emre’yi çıkarıp çift santrfora dönüşü bu noktada haklı görülebilir. Ama en azından erken oldu. Özellikle pasla çıkmayı seven Hakan Keleş’e ve Traore’nin şahane performansına karşı... 4’lü hücumla oynuyorsanız daha hareketli olmak zorundasınız. Böyle stabil kalamazsınız. Böyle yerleşik savunmayı zorlayamazsınız. Yunus Gomis’le, Kerem Seferoviç’le mutlak, sürekli yer değiştirerek, çapraz koşular yapmalı. Belki de Akbaba-Mertens değişikliği bunu sağlayabilirdi. Sayısal olarak eksilen orta saha ve baskı yetersizliği Giresunspor’u paniksiz rahat bir pasla çıkışa itti. Zorlanmadılar. Pek pozisyon bulamadılar ama topu kaleden uzak tuttular. Baskıyla, Abdülkerim’in ‘görmediğin yere pas atma’ ilkesini unutmasıyla golü de buldular. Sonra da duvarı ördüler.
Son bölümdeki çabalar sonuç vermedi ve maç 1-0 bitti.
Uğur Meleke: Bir yerde çoğalırken öbüründe eksilirsin (Hürriyet)
Birçok büyük lig ağustos başında start alıyor ama transfer sezonu bir ay daha devam ediyor. Eğer dev bir kulüpseniz transferi erken tamamlamanız mümkün ama Süper Lig’in orta sınıfındansanız 31 Ağustos gece yarısına kadar sürebiliyor mesainiz. Haliyle de sezonu tam kadroyla ancak ilk milli maç arasından sonra açabiliyorsunuz. Dün Hakan Keleş, maç öncesi kendisine uzatılan mikrofona 5-6 transfer yaptıklarını, 5-6 tane daha yapmaları gerektiğini söyledi mesela. Hatta “Ligin ilk haftaları hazırlık kampı gibi geçiyor, umarım bu yıl bunu erken bitiririz” diye de ekledi Hakan Hoca.
Sürekli kontraatak aradılar
Gerçekten de Giresun’un ön taraftaki yetenek havuzu kısıtlı. Galatasaray’a karşı topa çok fazla sahip olup, set hücumu yapma şansları yoktu. Ama ikinci yarıda Galatasaray 4-4-2’ye döndükten sonra sürekli kontratak fırsatı kolladılar. Sol açık Borja ile de zaman zaman tehlike yarattılar. Zaten golü de Abdülkerim’in hatasında 21’lik genç İspanyol Borja ile buldular.
Abdülkerim'e şaşırmayın
Dün Abdülkerim’in sebep olduğu gole şaşıranlar olabilir. Ancak Galatasaray’ın hazırlık maçlarını izleyenler bence çok da şaşırmadılar. Zira Graz ve Fehervar maçlarında da benzer hatalar yapmıştı Abdülkerim. G.Saray’ın şu anda eksik görünen tek pozisyonu stoper rotasyonu sanki. Elbette maçın hikayesini tek hata üzerinden açıklamak doğru olmaz. G.Saray ilk devrede oyunu kenarlara iyi taşıyıp bolca orta yapınca, Okan Hoca çift santrfora dönme kararı aldı.
10 yeni oyuncu forma giydi
Ancak futbol böyle: Bir alanda çoğalayım derken, başka alanda eksilirsin. G.Saray da bunu yaşadı... Okan Hoca 46’da santrforları ikiledi, Seferovic bağlantı oyuncusu gibi görev yapmaya başladı. Ama orta saha geçirgenleşti. Bunun bedelini 2. devrede pozisyonlar vererek ödedi ev sahibi. Kiralıktan dönen Yunus-Emre Akbaba ve altyapı ürünü Hamza’yı da sayarsanız, dün G.Saray’da 10 yeni oyuncu forma giydi. Belli ki bu kadar yeni futbolcuyla organize bir takım yaratmak için zamana ihtiyacı olacak Okan Hoca’nın.
Erman Özgür: Ligin başında ilk ikaz (Fanatik)
Galatasaray maça ilk maçın galibiyeti ve taraftar desteği ile hızlı başladı. Kerem ve Yunus’un hareketliliği ile geçen 15-20 dakika içinde Galatasaray duran toplardan Sergio Oliveira ile 2 kez ve Kerem ile net pozisyonlar da üretmeyi başardı. Ancak gol gelmeyince 20 den sonra rüzgar dindi. Sadece savunan ve öne çıkmakta zorlanan Giresun’a karşı Seferoviç’in düşük viteste oynaması, Emre Akbaba’nın kendisine tanınan serbestliğini iyi kullanamaması ve basit pas hatalarıyla Galatasaray devrenin kalanını oyun kalitesi olarak düşük geçirdi. 2. yarıya Okan Buruk, Gomis’le çift santrfora dönerek geldi. Fakat bu değişiklik Galatasaray’a değil Giresunspor’a yaradı. Orta sahada daha fazla alan bulan Giresunspor rahat hareket edince, Okan hoca 10 dakika sonra tekrar dokunuşu yaptı ve Torreira’yı oyuna aldı. Galatasaray bu hamleye de tepki vermedi.
Vites yükseltemedi
Gol için iki tarafta bireysel hata ararken Abdülkerim gol atması zor gözüken Giresunspor’a hayat verdi. Hatalı geri pasını yakalayan Sainz golü atarak adeta Galatasaray’ın vasat futboluna cezayı kesti. Son kozunu Mertens’le oynayan Galatasaray, son 15 dakikayı rakip sahada geçirse de Seferoviç’e izin vermeyen Onurcan maçın adamı olup Giresunspor’un galibiyetini ilan eden oyuncu oldu. Sonuçta Galatasaray 3. vitesten 4. vitese yükseltemediği temposu ile ligin başında ilk ikazı almış oldu.
Erman Toroğlu: En az 10 maç beklemek lazım (Sabah)
Şu bir gerçek; uçakların inmesi, binenlerin gelmesi, fazla transfer yapmak hal çaresi değil. Eğer kontrollü ve düzgün yapılırsa çare tabii ki. Bir gerçek de şu; Galatasaray yeni bir takım kurdu, birçok oyuncusu değişti, teknik adamı da yeni... En az 10 maç beklemek lazım.
Dün gece ben bu yazıya başladığımda dakika 81'di. Geri kalan dakikalarda Galatasaray goller atar, galip gelir. Giresunspor bir tane daha atabilir, futbolda hepsi var. Ama bir de görünen şu var; Giresunspor Başkanı'nı hiç tanımam. Basında, televizyonda da görmedim. Teknik adamlarını biliyorum. Ankaragücü'nde futbol oynadı. Bazen paranız çoktur, tam harcırah gibi harcarsınız. Bazen de az para ile düzgün işler yaparsınız. Giresunspor öyle yapıyor. Bu teknik adam 3 senedir burada. İlk başlarda ligde kalmaları başarıydı. Ama şimdi bakıyorsunuz eksik yerlere de futbolcular almışlar. Bayağı bir futbol oynuyorlar. Tek beyinden düşünüyorlar. Neden, çünkü bir ahenk var. Bir planlama var.
"Büyük takımda oynamak zordur"
Galatasaray'da da olabilir mi? Bir müddet sonra olabilir. Ama şu anda takım değiller. Okan hocaya büyük iş düşüyor. Bu kadar değişik futbolcudan güzel bir yemek yapacak mı bakalım. Abdülkerim, Konya'da iyiydi tamam. Ama büyük takımda oynamak zordur. Bir hata yaparsın, çok şeye mal
olur. Dün gece olduğu gibi. Bir de Abdülkerim rakibe girerken çok kontrolsüz. Üçüncüsü hakemle çok konuşuyor. Dikkat edecek.