Maradona'yı hayata döndüren kulüp: Dorados de Sinaloa!
Dünya futbolunun efsane ismi Diego Armando Maradona, bugün 60. yaşını kutluyor. Ajansspor editörü Hasan Begdili, Arjantinli efsanenin Meksika Ligi takımlarından Dorados de Sinaloa'daki teknik direktörlük macerasını yazmıştı.
Hikayeleri olan biri
Şilili yazar Roberto Bolano, "Her zaman devam edecek bir masal ve hikaye vardır. İnsanoğlu'nun hikaye anlatmaktan ve dinlemekten bıkacağına inanmıyorum" demiştir.
Hikayesi olan insanları sevmemizin temelinde yatan şey, bizim onları her an dinlemeye hazır oluşumuzdur. Bu durumu referans alarak Maradona'nın sadece bir reyting malzemesi olmadığını söyleyebiliriz ve bunda da haksız çıkmayız. Yeşil sahaların yetenekli top ustası, tedavi olmaya çalışan bir bağımlı, başarısız teknik direktör maceraları, FIFA ile savaşması, Küba macerası ve birçok şey...
Başarılı bir deneyim: Dorados de Sinaloa
İçerik dağıtısıcı ve yapımcısı Netflix geçtiğimiz haftalarda Maradona'nın Eylül 2018'de başlayan Meksika 2. Ligi takımlarından Dorados de Sinaloa macerası hakkındaki belgeselini yayımladı.
Diego Armando Maradona, Arjantin halkının 1986'dan sonra yüzünü Meksika'ya dönmesine sebep oldu da diyebiliriz. Daha önce başarısız teknik adamlık deneyimleri yaşayan Maradona'nın Meksika 2. Ligi'nin son sıralarındaki takımda neler yapacağı merak konusuydu.
'Maradona Meksika'da' belgeseli, Maradona'nın yedek kulübesinden atılıp karşılaşmayı soyunma odasından takip ettiği sekansla başlıyor.
"İyi bir insanım ve herkesin iyiliği için futbolu iyileştirmek istiyorum. Kusursuz biri olduğumu söyleyemem. Zaten kimse kusursuz değildir. Futbolda hiçbir şeyden korkmam" diyor Maradona üzgün bir şekilde. Ancak Maradona'nın sahiden de futbolda hiçbir şeyden korkmadığını biliyoruz. Son sırada aldığı takımı lig atlama finallerine kadar taşıyor. Hem de 2 sezon arka arkaya. İki sezonda da istediği neticeyi elde edemese dahi, Maradona'nın en başarılı teknik direktörlük macerası diyebileceğimiz bir serüven ortaya çıkıyor.
Değişim için bir araç
Belgesel her ne kadar Maradona'nın Dorados de Sinaloa'daki teknik direktörlüğüne odaklansa dahi arka planda birçok konuya şahit oluyoruz.
Futbol bazen bir ulusun umutlarına dönüşebilir ve bazen kulüplerin karar vericileri sadece taraftarları için değil, orada yaşayan insanlar için de bir umut ışığı olabilir.
Dorades de Sinaloa'ya ev sahipliği yapan Culiacan, ülkenin en büyük uyuşturucu kartelinin de doğduğu ve yaşadığı şehir.
"Maradona buraya gelmeden önce Sinaloa hakkındaki en büyük haber El Chapo Guzman'ın firarıydı. Bir yerlere gittiğimizde insanların aklına bunlar geliyor. El Chapo burada doğmuş, bunun değiştiremem. Değiştirebileceğim şey insanların bizi onun yaptıklarıyla yargılamalarını kırmak" demişti kulüp başkanı Antonio Nuñez.
Ancak Maradona gibi eski bir bağımlının böyle bir şehre gelmesi bile başlı başına dedikoduları beraberinde getiriyor. Eleştirilerin çıkış noktası ise Maradona'nın bu şehirde futbola odaklanamayacağı konusunda. Ancak Maradona o günleri çok geride bırakmış.
Belki paradoksu
Bir röportajda hayatında değiştirmek istediği tek şeyin uyuşturucu bağımlılığı olduğunu söylüyor ve ekliyor, "Hep merak etmiştim, uyuşturucu almamış olsaydım nasıl bir oyuncu olurdum acaba?"
Bu cevap bana hep hüzünlü gelen bir sahneyi anımsatır.
1994 Dünya Kupası'nda Arjantin, Nijerya'ya ile karşılaşır. Karşılaşmanın bitiş düdüğüyle birlikte sahaya giren bir hemşire Maradona'nın elini tutar ve doping kontrolüne götürür. Bu Maradona'nın Dünya kupalarındaki futbolcu olarak son anıdır. Yukarıda kendisinin sorduğu sorunun cevabını hep buralarda arıyorum. Bir 'belki' paradoksu...
Tekrardan Meksika'ya dönelim...
Maradona'nın Dorados de Sinaloa'daki performansının temelinde sevk ve idare konusundaki başarısı yatıyor. O ve futbol birleştiği zaman ortaya çıkan ahenk izleyicilere her zaman keyif vermiştir ancak bu sefer durum farklıdır. Çünkü bu kez keyfin öznesi Maradona'dır. "Bu kulüp beni hayata bağladı" demiştir ayrılık konuşmasında.
Seyirlik bir oyundan, endüstriden öte bir hayal ve andır futbol. Takımın savunma oyuncularından Javi Baez'in finalden önce takım arkadaşlarına yaptığı konuşma bunu açıkca ortaya koyuyor:
"Nereden geldiğini ve kim olduğunu unutmamış adamlar lazım bana. İçindeki çocuğu unutmamış adamlar. Zamanında ayakkabılara, çalışmalara parası yetmeyen adamlara. O çocuğun aklında en güzel arabalar ve telefonlar yoktu. Kendi sahalarımızda final oynamayı hayal ettik. Zafere ulaşmayı hayal ettik. İşte tam karşımızda o eşi, benzeri olmayan an."