Masallar ve gerçekler
UEFA Avrupa Ligi'ndeki temsilcimiz Galatasaray, Rangers'a 2-1 yenilerek UEFA Avrupa Ligi'ne veda etti. Ajansspor yazarı Ahmet Çakır, UEFA ülke puanı sıralaması hakkında yazdı.
Ahmet ÇAKIR
Avrupa'daki durumumuzun ne olduğunu iyi-kötü herkes öğrendi. Ancak bunun artık hiçbir yararı yok.
İyi-kötü diyorum çünkü bazı futbol yorumcuları bile hala bu durumu doğru öğrenemedi. Örneğin, içlerinde ‘İskoçya'nın bile gerisine düştük' diyenler var.
Hayır, henüz düşmedik ama o yoldayız. Bütün başarısızlığımıza karşın bu sezon da düşmeyiz ama buna sevinmek için çok akılsız ve bilgisiz olmak gerek.
‘Ukrayna da bizi geçti' diyenler var. Bu, yeni birşey değil ki! Ukrayna bizi yıllar önce geçti. Son 2-3 yılda bir sarsıntı geçirip biraz geriler gibi olmuştu. Şimdi tekrar atağa kalkıyorlar. Shakhtar'ın sürekli başarısının yanında Dinamo Kiev'in de Lucescu ile tekrar ayağa kalkmasının ardından yerlerini uzun yıllar koruyacakları açık.
Biz bu yıl kesinlikle Avusturya'nın arkasına düşeceğiz ve 12.liğe gerilediğimiz için de şampiyonumuz bile öneleme oynamak zorunda kalacak.
***
O elemelerde ne yaptığımız da ortada.
Asla ‘hazır olamamak' gibisinden bir mazeretimiz var ve bunun bütün kusurlarımızı örttüğünü sanıyoruz.
Oynadığımız rakiplerden çok daha güçlü kadrolara sahip oluşumuz, o kadrolar için harcanan akılalmaz paralar hiçbirşeyi değiştirmiyor.
İnanılmaz bir kolaylıkla elenebiliyoruz.
Beşiktaş'ın peşpeşe yenilip elendiği PAOK ve Rio Aveneu'dan çok daha güçlü bir kadrosu var. Fakat derli-toplu bir oyunu yok. Kazanma azmi yok. Nasıl kanacağını bilme özelliği yok. Kaybetme nedeni de bunlar.
Alanyaspor, maçın önemli sayılabilecek bir bölümün 10 kişi oynayan rakibi karşısında hiçbir şey yapamayıp eleniyor. Mazereti hazır: Efendim çok gol kaçırdık.
Tek umudumuz durumundaki Galatasaray, en önemli iki adamından yoksun G.Rangers karşısında hiçbir varlık gösteremiyor. Oyun anlayışı, sahaya çıkarılan kadro, oyuncu değişiklikleri ve daha pek çok şey eleştiriye açık. Fakat hayır, bu işin sorumluları asla hata yapmadıkları yolunda birtakım mazeretler bulmakta zorlanmıyor.
Çünkü bu tür masalları dinlemeye çok yatkın bir insan topluluğuna seslendiklerini biliyorlar.
***
Geçmişte maliyeti çok daha düşük kadrolarla önemli işler başarırken neyi nasıl yaptığımızı kimse konuşmuyor.
Çünkü o işler yapılırken bundan doğacak birikimin değerlendirilmesi ve gelecekte de yararlanılması gibisinden bir anlayışa sahip değiliz. Kazandığımızda bunu yapanları kahramanlık mertebesine yükseltip kaybettiğimizde onları hain ilan ederek işin içinden çıkmaya çalışıyoruz.
Mali yönden batmış kulüplerin nasıl bu hale geldiklerine ilişkin hiç değilse tartışma açmaya çalışanlara asla kulak vermiyoruz.
Tuttuğumuz kulübün nasıl bir perişanlık içinde olduğunu görmezden gelip onun hala birtakım mucizeler yaratmasını bekliyoruz.
Bazı kulüplerin bizzat yöneticileri tarafından nasıl soyulduklarına ilişkin haberler birbirini izlerken, bu konuda yasal yönden hemen hiçbirşey yapılmayışını pek de yadırgamıyoruz.
Kulüplerimiz bu batık hallerinde bile hala rekor sayıda transfer yapabiliyor ve biz bunda bir terslik görmüyoruz.
Olmayan federasyonumuz bütün bu gelişmeleri sessiz-sedasız izlemeye çalışıyor. O da yetmiyor, yapılan yanlışlara uygun yollar bulmaya çalışıp akşam yaptığı yönetmeliği sabah değiştiriyor.
Böyle bir tablodan uluslararası başarı beklemek için çok akılsız ve bilgisiz olmak gerek.
***
Şampiyonumuz Başakşehir'in, sözcüğün gerçek anlamıyla ‘düştüğü' grupta, daha önce bir takımımızın sıfır puan ‘rekorunu' geliştirip geliştiremeyeceği yolunda dalga geçiyoruz.
Sivasspor'un gireceği grup serüveninden başarıyla çıkacağına inanan birileri olabilir mi, kestiremiyoruz.
Buna karşılık Avusturya'nın ardından Danimarka ve İskoçya'nın da bizi geçmesi hiç zor görünmüyor. Yunanistan da bugünkü perişan halinde bile bizden çok daha iyisini yapabildiğinden, onlar da bizi geçebilir. Yani 2-3 yıllık bir gelecekte kendimizi 15.sırada bulup Şampiyonlar Ligi'ni uzun yıllar sadece televizyondan izleyebiliriz.
Buna karşılık bütçeleri bizimkilerden çok daha düşük bir yığın takım harika işler başarıyor. Onların başında da Azerbaycan ekibi Qarabağ geliyor. Deplasmanda Legia Varşova gibi hiç yabana atılmayacak bir takımı 3-0 yenip 7.kez Şampiyonlar Ligi'ne girdiler. Yine çok düşük bütçeli Kıbrıs Rum Kesimi takımları, Macar ekipleri muazzam işler başarabiliyor.
Bizimkiler ise sadece mazeret üretiyor.
Hiç değilse bu gidişe dur diyebilecek bir federasyonumuz olsaydı…
Deniz bitti, duvara tosladık gibisinden boş lafları tekrarlamaktan başka hiçbirşey yapamadığımız sürece bu felaket gidiş devam edecektir.
Siz hala tuttuğunuz takımın ‘en büyük' olduğu yolundaki masallarla kendinizi avutun.
Masal dinlemeyi bu kadar çok sevdiğiniz sürece size bu masalları anlatacak birileri elbette ki çıkacaktır, hiç endişe etmeyin.