Mehmet Demirkol: "Fırat Aydınus'un en büyük hatası..."
Mustafa Cengiz'in açıklamaları üzerine...
Galatasaray’ın yarın çok kritik bir Schalke 04 maçı var. Her şey çok iyiye ya da kötüye doğru gidebilir. Oraya konsantre olunması gerektiğini düşünüyorum. Başkan Mustafa Cengiz de öyle başladı konuşmaya. Daha sonra uçtu, gitti. "VAR başladığından beri lehimize hata yapılmadı" dedi. Öyle şey olur mu? 3 büyükler hem güçlü, hem de en mağdur. Bu şampiyonlukları nasıl elde ettiniz o zaman? VAR, herkesin aleyhine olabiliyor. Fenerbahçe de açıkladı, Beşiktaş da.
Spor yazarı ve yorumcusu Mehmet Demirkol, yayıncı kuruluşta yayınlanan beIN Manşet programında sporun gündemini değerlendirdi. Mehmet Demirkol'un değerlendirmelerinden Ajansspor'un derledikleri şu şekilde;
Fırat Aydınus'a eleştiri
Maçın sonunda Linnes’in eline çarpan bir top var. Çarpmasın diye uğraşıyor ama çarpıyor. Fırat Aydınus’un yaptığı en büyük hata, maçın sonundaki itiş-kakışa müdahale edemedi. Her şeyi görüyorsun da onu neden görmüyorsun? 1 buçuk dakikadan fazla sürdü. Onu nasıl görmedi? O sırada nereye bakıyorsunuz? Kaç tane hakem var orada.
"Hasan Şaş bunu yapmamalıydı"
Herkes ne ceza hak ediyorsa almalı. Hasan Şaş konusuna gelecek olursak… Bir hocanın bunu yapmaması lazım. Oyuncu yapar, cezasını çeker. "Yabancılar çok iyidir, biz yerliler tahrik oluruz" demek de doğru değil. Brezilya, mesela bakıldığında dünyanın önde gelen suç ülkesi. Orada her şey mükemmel de biz mi sinirliyiz? Ceza çekmesi gerekenler cezasını çeksin. Taraftarlık da ülkemizde hukukun üstünde görünüyor. Örneğin; bir avukat bir şey söylüyor, 2 gün sonra da tam tersi bir şey diyebiliyor. Böyle şeyler de oluyor.
"Güçlüler hep mağdur oluyor. O zaman gariban ne yapsın?"
Bu ülkede en güçlüler en mağdur oluyor. O zaman gariban ne yapsın? Jailson ile Belhanda, sorun çıkaranlar takımındandır. Bir de sorun çıkarmayanlar takımı var. Ozan, Skrtel gibi isimler var... "Benim adamım hiçbir sorun çıkarmaz" diye bakarsan birileri de, ”Hadi canım sen de” der. Melo, Emre Belözoğlu gibi oyuncular kahraman olarak görülüyor. Oyuncular hata yapar ve cezasını çeker. Hangi Disiplin Kurulu üyesi hangi takımı tutuyorsa ona göre karar veriliyor, sonra herkes bağırıyor. Gerçekler acıdır.
"Beşiktaş-Galatasaray mı, Galatasaray-Fenerbahçe maçı mı büyük?"
Galatasaray-Fenerbahçe derbisi, derbilerin derbisi. Adını başka bir şey koymak lazım. Öyle bir maç çünkü. Türkiye’de spor adına ne var deseler, bir derbi var bir de Kırkpınar. Türkiye’de futbol liginin 1 numaralı maçı bu. Başka hangisi olabilir? Beşiktaş-Galatasaray mı, Galatasaray-Fenerbahçe maçı mı büyük? Reytinglerde de belli durum. Bunun değeri sadece kavga olarak kalmamalı. Öyle olursa büyüyemez, küçülür. Bu işi büyütmek için, takımların aynı gemide olduklarını anlamaları lazım. Ben başkan olsam, en çok rakip başkanla görüşür, onla çalışırım. O gün şehirdeki bütün eğlence mekanlarıyla rekabet halindesin. Birinci tercih olman lazım. Senin rekabetin bununla. TFF'nin yaptığı hiçbir şey yok. Kulüpler Birliği kendi yönetecek. Başka yolu yok.
"Teknik direktör olsam Trabzonspor'u çalıştırmak isterdim"
İlk yarıdaki oyun, farkı da açacak bir oyundu. Teknik direktör olsam, “Türkiye’de hangi takımı çalıştırmak istersin?” diye sorsalar, Trabzonspor 2-3 seçenekten biri olurdu. Galatasaray’ın kadrosu çok iyi bir 11 ama derinlik yok. Beşiktaş’ta doygunluk, yaş problemleri var. Fenerbahçe’nin ne olduğu belli değil. Ama Trabzonspor öyle değil. Bazı pozisyonlarda, “O seviye yok” dersin ama genel anlamda iyi bir kadro. Takımı ritme soktuğunda taraftar da toplanır. Fenerbahçe yarışta değil. Kimyanı bozacak bir takım yok. Ünal Karaman’ın ben bu işi iyi götürdüğünü zannetmiyorum.
"Ünal Karaman'ın şüpheleri var"
Burak iyi bir golcü ama bir taraftan da zor bir insan. Bu işin tanımı belli. Teknik direktörlük; bu tip adamlarla uğraşmak için var. En yukarıdaki takımları çalıştırmak için diplomaya bile gerek olmayabilir demişti Metin Tekin. Doğru söylüyor. Bu oyuncular işin kreması. İnsan yönetiminin mutlaka iyi olması gerekiyor. Kendin inanmalısın. "Burası zor. Burak ile mı uğraşacağız. Yerel medya ne diyor?" gibi şüphelere girdiğinde iş yürümez. Hocanın, o pozisyonu yüzde yüz hak ettiğine dair şüpheleri var. Benim dışarıdan gördüğüm, analizim bu. Belki de haksızlık ediyorum. Oyun anlamında da çok tutarsızlıklar var. Kritik olaylarda Burak'ın olay çıkaracağı kesin. Tabi bu kadarı da kabul edilebilir bir şey değil.
"Bu sahneyi kim satın alır?"
Hiçbir oyuncunun bu tip şeyler yapması kabul edilemez. Sezon başından beri olanlar var. Bu yaptıklarının Burak’a ne faydası var? Kadro dışı kaldı, Ocak’ta gitti diyelim. Bu sahneyi kim satın alır? Galatasaray mı alacak Burak Yılmaz’ı? Olursa, ancak yurt dışı olabilir. Bu riskli bir hal ve tavırdır. Beşiktaş’a transferi normalde bitmişti, son anda çeşitli sebeplerle iş koptu. Kabul edilebilecek bir şey değil. Yönetimden tabi ki ceza alacaktır. Burak da bunu biliyordur. Bu işin başka bir tarafı da var.
"Ortada bir idare sorunu var"
1-0 öndeyken, bir oyuncuyu neden ıslıklarsın? Burak maç içinde uğraşmış, ofsayta da takılmış. Bu adamın içinde fırtınalar kopuyor, zaman zaman saçma sapan işler yapıyor. Ama içindeki elektrik, kendisini geliştirmeye iten sebep. Evet eleştirebiliriz. Giren oyuncuya ayıp etmiyor musun? Fakat; senin bunu teknik adam olarak idare edebiliyor olman lazım. Böyle bir şeyin olma ihtimali elbette var. Bence burada bir idare sorunu var. Ünal Karaman, Rodellega ve Burak çıktıktan sonra Bursaspor’un maçı almadığına şükretsin.