"Menemen dedik, ‘paraları yok’ dediler ama..."
11 yıl Beşiktaş’ın formasını giydi, kaptanlık yaptı. 334 lig maçında Siyah-Beyazlı ekiple sahaya çıkan Samet Aybaba, 1988 Temmuz ayında jübile ile futbolu bıraktı. 1982 yılında, 15 yıl aranın ardından yaşadığı şampiyonluk o ve takım arkadaşları için dönüm noktası oldu. Aybaba ile o yıllara geri gittik...
‘Üzerimizde büyük bir yük vardı’
11 yıl takım ruhu birlikte hareket ettiğimiz, büyük bölümünün de benim kaptan olduğum güzel, keyifli yıllarımız geçti. Zor günlerimiz de oldu. Şampiyonluk kazandığımız ve kaybettiğimiz zamanlar oldu. En keyiflisi uzun bir aranın ardından gelen 1881-1882 şampiyonluğumuzdu. Üzerimizde büyük bir yük vardı. Son haftalar hiç geçmemişti. Sadece sahada değil, her yerde aklımızda hep şampiyonluk vardı.
Olaylı maç: Eskişehirspor
Son Eskişehir maçı benim için o sezonun en önemli maçıydı. İnanılmaz iyi oynadık. Biz yenersek şampiyon olacaktık, onlar yenerse ligde kalacaktı. Maçtan önce Ilıca’ya gittik. Çok stresli bir gün yaşadık. Hocanın dediği şeyleri yapamıyorduk. Ayaklarımız gitmiyordu. Milic düdüğü fırlatmıştı. O zaman anlamamıştım tabii. Teknik direktör olunca anladım. Bek oynuyordum. Hakeme atılan maddeler nedeniyle maç yarıda kaldı. Soyunma odasına gittik. Ondan sonra koptuk zaten. 6 saatte istanbul’a döndük. Yollarımız kesildi... İnanılmaz mutlu olmuştuk. Bulutların üzerinde yaşıyorduk. 1 hafta önce de Trabzonspor ile oynamıştık. Trabzonspor’u yenseydik şampiyonluk Eskişehir maçına kalmayacaktı. Çok mücadele ettik. O sene çok koştuk, birbirimizi çok sevdik. Başarıların altında hep böyle bir hikaye vardır. Hak etmiştik. Hem benim hem de takım için dönüm noktası olmuştu bu şampiyonluk.
‘Biz para konuşmazdık’
"O zamanlarda duygu ve takımdaşlık ağır basıyordu. Bugünkü gibi ekonomi değildi olay. Şimdi o özellikler kaybedildi. Yöneticilerle çok muhatap olmazdık. Uzun dönem yöneticimiz Süleyman abiydi. Zaten futbolcularla değil teknik adamlarla da çok fazla bir araya gelmezdi. Zaman zaman bir araya gelinir karşılıklı görüş alışverişinde bulunulurdu. Yöneticilerle transfer zamanında görüşürdük. O zamanlar para da yoktu. Şimdi futbol para üretiyor. Biz şimdi olduğu gibi para konuşmazdık."
En kötü günde coşkulu oynamayı başardık
Beşiktaş iyi hazırlandı. İyi takım oldu. İstikrar var, kadro zenginliği, başarı var. Bizim de katkımız var, biz Beşiktaşlıyız. O takımı kurmak için çok çalıştık. En kötü gününde coşkulu oynamasını başardık. Bunu herkes anlayamaz. ‘Menemen’ dedik, ‘paraları yok’ dediler. Ama biz başardık ‘Feda’ sezonunda. 3. olduk. Daha da iyi olabilirdik. Bizim görevimiz o takımın en kötü gününde doğru durmasını, antrenörlerinin doğru durmasını sağlamaktı. İlk 5’e girince yönetim dahi başarımızdan dolayı tebrik ediyordu. Daha fazla olanağımız olsaydı belki ikinci, belki de şampiyon olurduk. Sonra o bir plandı. 4 senelik bir plandı. Bilic, sonra Şenol hoca geldi takım daha da gelişti. Şenol hocayı iki kere aradım. Bir şampiyonluğunu kutladım, iki takımımızı şampiyon yaptı diye kutladım. Abdullah Avcı da Şenol hoca da çok doğru insanlar. İşlerini de doğru yaptılar. Diğer antrenör arkadaşları da üzmemek lazım olanaklarla da alakalı bazı şeyler. Onlara da bu olanaklar sağlansaydı aynı başarıyı yakalayabilirler. Onlar kötü antrenör değiller. Başakşehir de üst düzey bir takım oldu. Hocanın bunda büyük katkısı var."
Arena bizim kültürümüzde yok
"Milli takımın daha iyiye gideceğini düşünmüyorum. Sahaya çıkan takımları görüyorsunuz. Yabancı sayısı fazla. Oyuncu yetiştirmekte zorlanıyoruz. Aşağıdan gelen oyuncularını teşvik edip sayısını artırmalıydık. Tüm bu sınırlara gerek yok. 14 de bana göre doğru değil. Serbest bırakalım, kulüp istediği kadar oyuncu satın alabilmeli. Doğru planlama yapamadık. Oyuncu yetiştiremedik. Kaliteli oyuncular çıkaramadık. Kaliteli oyuncu diğer oyuncuları da geliştirir. Arena isimlerine gelince... Bizim kültürümüzde yok. Olmamalıydı hiç. Bizim tek görevimiz oyuncu yetiştirip maç kazanmak değil. Topluma da doğru mesajlar vermeliyiz."
‘Keyiften ölürdüm’
"O zamanlar teknik direktör olsam keyiften ölürdüm. Futbolcular istekli, coşkulu, yöneticilerin beklentisi yok... Keyifli günlerdi... Ekonomi bazı şeyleri eksiltiyor. Şimdi ‘Daha çok ne alabilirim, bireysel kazancım ne olur?’a döndü. Böyle olunca da takımdaşlık kayboldu. Yabancı futbolcu sayısı arttı. Futbol sevgisi azaldı. Adana’da bir kez milletvekili aday adayı olmuştum. Bir keresinde ‘Senatör ne işin var sahada!’ diye bağıran bile olmuştu. Zaten taraftarlar lakaplarımızla hitap ederlerdi."
Fanatik