'Mesut, bir PR çalışmasından daha fazlası'
Antalyaspor'da forma giyen Lucas Podolski, Fenerbahçe'ye transfer olan Arsenal ve Almanya Milli Takımı'ndan arkadaşı Mesut Özil için spor dergisi Sport Bild'e konuştu. Podolski, Mesut Özil'in Arsenal'den ayrılışından Türkiye Süper Ligi'nde onu nelerin beklediğine dair açıklamalarda bulundu. İşte detaylar...
Röportajın tamamı şöyle...
Sport Bild: Sayın Podolski, Mesut Özil ile birlikte 2014’ten dünya şampiyonu takım arkadaşınız size Süper Lig’e geliyor. Özil’i Türkiye’de neler bekliyor?
Lukas Podolski: Mesut gelecek dönemde Türkiye’de oynayacağı için çok sevinçliyim. Lig için bir zenginlik ve 32 yaşıyla futbolda en olgun döneminde. Süper Lig’de sıklıkla kulüp başkanlarının taraftarları mutlu etmek için büyük isimleri transfer ettiklerini görüyoruz. Bu her zaman çok iyi sonuçlar getirmiyor ve PR çalışmasından öteye geçmiyor. Buna karşın Mesut kalitesiyle Fenerbahçe’yi sportif ve imaj olarak katkıda bulunacaktır.
SB: Özil hızlı ve fiziğe dayanan oyunun oynandığı Premier Lig’den Arsenal’den geliyor. Klasik bir 10 numara olarak Özil Süper Lig’de nasıl bir değişikliğe hazır olmalı?
LP: Mesut burada maçların biraz kaotik bir ortamda oynandığını çabuk fark edecektir. Burada sahada duygular ön planda bu nedenle de tansiyon sıklıkla yükseliyor. Çok sayıda faul ve hemen ardından tartışmalar var. Hakemler oyunu çok sık durduruyor ve bu nedenle de çok az akıyor. 90 dakikada 60 dakikadan az oyun oynanıyor. Ancak İngiltere’den daha sert bir lig yok. Mesut bu tip sertliklere zaten alışık.
SB: Onun Arsenal’den Fenerbahçe’ye transferini nasıl değerlendiriyorsunuz?
LP: Mesut adına Arsenal’deki bu oynanan “tiyatronun” sona ermesi çok iyi. Böyle sonlanması gerçekten yazık. Hiçbir profesyonel oynamadığında memnun olmaz. Mesut nihayet hepimizin sevdiği şeyi yapabilecek. Futbol oynayacak.
SB: Bu transfer sportif açıdan bir düşüş mü?
LP: Burada kendimizi kandırmaya gerek yok. Tabii ki eğer Arsenal gibi bir dev kulüpten Türkiye’ye Fenerbahçe’ye transfer olursan bu bir düşüştür. Türkiye Ligi son yıllarda uluslararası alanda yukarı ile bağlantıyı kaybetti. Geçen sezon UEFA ülkeler sıralamasında Türkiye son 10 yılın en az puanını aldı. Avusturya ve Ukrayna gibi ülkeler bizi geçti. Böyle bir şey futbol ülkesi Türkiye’de olmamalı. Eldeki potansiyel ile çok daha fazlası mümkün olmalı.
SB: Siz Antalyaspor’dan önce bir dönem bir başka İstanbul kulübü Galatasaray’da oynadınız. Fenerbahçe ile aradaki fark ne?
LP: Galatasaray Türkiye’nin en başarılı kulübü ve benim düşünceme göre uluslararası alanda daha fazla tanınıyor ve taraftarlarını Fenerbahçe’ye göre daha fazla başarıya sevindiriyor. Ancak Mesut Fenerbahçe’ye gelişiyle birlikte Almanlarla daha fazla iyi tecrübeleri olan bir kulübe geldi. Toni Schumacher burada oynadı. Chrristoph Daum ve Joachim Löw antrenörlük yaptılar. Löw ile sık sık yazışıyoruz ve o hala Fenerbahçe’de geçirdiği günleri unutamadığını oradaki yaşam ve ortamın tadını çıkarttığını, burada çalışmış konuştuğum diğer herkes gibi söylüyor. Benim için Türkiye bu nedenle ikinci bir vatan.
SB: Özil, Türk kökenli ve 2014’te güzellik kraliçesi seçilen eşi Amine Gülse ile Türkiye’ye geliyor. Sizce Türkiye’nin sihirli çifti bir yerde Beckham’ları olurlar mı?
LP: Türkiye’de futbolcu olarak zaten her zaman etrafın çok kalabalık. Mesela şehre çay içmeye, bir restorana yemek yemeye gidiyorsun bir anda etrafını sevgi dolu insanlar sarıyor. Çoğunlukla para ödemenin imkanı yok. İnsanlar seni yemeğe davet etmiş olmayı bir onur olarak görüyor. Mesut daha çok geri planda kalmayı seven bir tip ve kızının doğumundan bu yana ailesiyle birlikte olmayı daha çok seviyor. Burada Londra’da olduğundan daha fazla "sihirli" bir ortam yaşayacaklarını bu nedenle sanmıyorum.
SB: Özil sadece Arsenal’de değil Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çektirdiği fotoğraf sonrası Milli Takım’da da problem yaşadı. DFB Başkanı Fritz Keller’in ona yazdığı mektupla birlikte ortaya çıkan yakınlaşma isteğini nasıl karşıladınız?
LP: Barışma isteğinin gelmesi artık gerekiyordu ve bu sinyal bana göre aradan yılların geçmesiyle çok geç bile kaldı. DFB bütün bu sorunlar yaşanırken Mesut’a mektup yazmalıydı. Bu DFB’nin tarzı değil. Ama hiç olmamasından iyidir. Genel olarak bakıldığında DFB’nin son zamanlarda eski oyuncularına karşı tutumu hoş değildi.