Metin Oktay ödülü nasıl olmalı?
Türk futbolunun Taçsız Kral’ı Metin Oktay, 2 Şubat 1936’da doğdu. Yaşasa bugün 83 yaşında olacaktı. 1991 yılında kaybettiğimiz Kral’ı yaşatmak için elbette ki çeşitli girişimlerde bulunuldu. Florya’daki tesislere adının verilmiş olması kuşkusuz
ki bir vefa örneğidir.
Bu kapsamda onunla ilgili bir de ödülün konulmuş olması sevindirici bir gelişmeydi. Ne yazık ki 2013’teki ödül sonrasında bu iş unutulup gitti. Bu da hem Metin Oktay’ın ruhunu inciten hem de Galatasaray’a yakışmayan bir durumun ortaya
çıkmasına yol açtı.
Kuşkusuz ki ödülün sürekli olması düşünülmüştü. Zaten başka türlü böyle bir ödül vermenin de anlamı olamaz. Ancak ödülün kurumlaştırılması yolunda gerekli özenin gösterilmeyişi nedeniyle böyle bir süreklilik sağlanamadı.
Bu iş, gelip giden yönetimlerin bakışı, takımın başarı durumu gibisinden günlük etkenlerin dışında bir kurumlaşma anlayışı içinde ele alınmalıydı. 2013’ten sonra sürdürülse bugün kurumlaşma yolunda belli bir mesafe alınmış olacaktı. Oysa şu anda yine sıfır noktasında sayılırız.
Galatasaray gibi kulüplerin büyüklüğünü sadece saha sonuçlarının oluşturmadığı hep söylenir. Bu, doğrudur da. Ayrıca, ödüllendirme, bir uygarlık düzeyinin göstergesidir. Ne kadar sürekli ve kaliteli olursa, verene de o kadar onur getirir.
Ödülün verildiği yıl da başka bir açıdan konunun yeterince iyi düşünülmediği açıktı. Metin Oktay'la ilgili ödülün sadece bir centilmenlik olayıyla sınırlandırılması eksiklikti. Nitekim biraz da bu nedenle medyadan hakettiği ilgiyi görmedi. Böyle bir ödülü bütün yönleriyle daha iyi düşünmek gerekir. Bu konuda öneride bulunmak istiyorum.
Metin Oktay'ın en büyük vasfı kuşkusuz ki centilmenliğiydi, dolayısıyla böyle bir ödül verilebilir. Ancak bunu başka ödüllerle de desteklemek mümkündür. Taçsız Kral'ın en temel niteliklerinden birinin golcülük olması dikkate alınarak yılın en güzel golünü atmış oyuncuya Metin Oktay yılın golü ödülü verilmesi çok yerinde olur.
Yine bunun gibi özellikle işin medya yönü ihmal edilmemeli. Yılın en iyi haberini yazan, fotoğrafını çeken, yorumunu yapan ve spor kitabını yazan kişilerin ödüllendirilmesi gibi işler akıllıca olur. Bu şekilde medyanın ilgisi daha da artar. 2013'te bu ödülün parasal boyutu olarak 50 000 TL (Ellibinlira) verildiğini biliyorum. Ödüle katılanlar arasında hiçbirinin böyle büyük bir para beklentisi içinde olması sözkonusu değil. Bunu 5'e bölerek 10'ar bin lira ile ek gidere gerek olmaksızın daha geniş bir ödüllendirme yapılabilir.
Böyle bir işi elbette ki kulübün yapması en uygunudur ama bunun pek mümkün olamayacağı anlaşılıyor. Onun için benzer işlerde epeyce deneyim kazanmış olan sizlerin böyle bir işi üstlenmesi, konunun ortada kalmış olması üzüntüsünü giderebilecek ilk adım olabilir. Bunun dernek amaçlarına tamamen uygun bir çalışma olacağı da gün gibi ortadadır.
Metin Oktay’ı laf düzeyinde değil de gerçekten seviyor ve ona değer veriyorsanız, onunla ilgili nutuk atmayı bırakıp bir an önce harekete geçin. Gerçek sevgi böyle bir eylemi gerektiriyor.
Ahmet Çakır