Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'tan Mehmet Büyükekşi ve Dursun Özbek'e sert sözler
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, TFF Mali Genel Kurulu'nun Seçimli Genel Kurul olarak düzenlenmesi gündemi ile düzenlediği basın toplantısında TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ve Galatasaray Başkanı Dursun Özbek hakkında sert ifadeler kullandı.
AJANSSPOR - HABER
Ali Koç'un Ülker Stadyumu'nda düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamalar şöyle:
"Durup dururken imza süreci başlamadı"
"Durup dururken imza süreci başlamadı. Herkes memnun, mesut, dünya toz pembe değil tabii ki. Bugün bu toplantıdan ayrılırken aslında olağanüstü bir kişiyle muhatap olduğunuzu, milyonların maç skorlarına göre bütün haftasını etkilediği futbol sektörünün nasıl ilginç, kindar ve kolay, anı kurtarmak için yalan söyleyen adamın elinde olduğunu anlatmaya çalışacağım. Biz artık bıktık kendimizi müdafaha etmekten. En sert cevabı buradan vermek zorundayım. Onlar siyaseti karıştırdıkları için ben de değinmek zorundayım.
"Bazı kulüplerimiz inandı"
18 Temmuz ortada yokken imza süreci başladı. İmza süreci başladığı için zaman kazanmak adına 18 Temmuz tarihi verildi. Bazı kulüpler yanlarına çekilerek, 'Ben aday olmayacağım, 18 Temmuz'a kadar kalayım Avrupa Şampiyonası'na gideyim' dediği için bazı kulüplerimiz inandı.
"TFF, bugün Türkiye'deki en güvenilmez kurum"
Bu sezon kaotik bir futbol ortamı yaşıyoruz. Pek çok skandal oldu. Krizleri yönetemedi. Anı kurtarabilmek için yalpalayarak kulüpler arasında sıkıntı oluştu. Belki de bugün Türkiye'deki en güvenilmez kurum TFF. Hakemlik yerle bir edildi. Hem başkan hem MHK Başkanı olarak hareket etmeyi tercih etti. Daha da sıkıntılı hale geldi.
"O yazıyı okursanız..."
Sayın Ömer Faruk Ünal'ın 29 Mart 2024 tarihinde Türkiye Gazetesi'nde yazdığı 'Ben Mehmet Büyükekşi' yazısı. Bu yazıyı okursanız hakemlikte ne kadar çok yeni uygulamalar, sistemler denenip vazgeçildiği burada yazıyor.
"Son derece kindar bir başkanımız var"
Kişilere göre özel düzenlemelere gidildi. TFF Statüsü'nün 3'üncü maddesi diyor ki; 'tarafsız davranma ve ayrımcılık yapmama...' Bize göre tamamen ters bir yönetim anlayışı var. Son derece kindar bir başkanımız var. Sayın Ahmet Nur Çebi ile girdiği polemik sonrasında olayı tamamen kişiselleştirip Beşiktaş'a gösterdiği muamele... Herkese eşit olması lazım. Bize göre Beşiktaş polemiğinde yaşadığımız gibi son derece kindar biri. Galatasaray'la arasında garip bir ilişki var. Galatasaray Başkanı'na da söylüyorum 'Sizin kavganız kayıkçı kavgası' diye. Sayın Ahmet İbanoğlu'na, şahsıma dava açmasına izin verdi. Esas çarpıcı olan Fenerbahçe - Karagümrük maçından sonra. 26 Kasım 2023'te oynanmıştı. Orada Fenerbahçe lehine net bir hakem hatası oldu. Malum camia da yaygarayı koparttı. 27 Kasım Pazartesi günü sayın başkan büyük bir hışımla federasyona giriyor, 'Beni camiamla karşı karşıya mı getirmeye çalışıyorlar' diye şiddetle konuşuyor. Sayın Medine Hanım'a (TFF Kurumsal İletişim Direktörü) bir açıklama yazdırıyor. Yayınlıyorlar. Daha haftanın maçları tamamlanmamış. Hangi takıma yapılan bir hakem hatasından sonra MHK Başkanı açıklama yapmıştır? Bunun teşkilat üzerinde bıraktığı etkiyi düşünebiliyor musunuz? MHK Başkanı'na omurgasız derken bunu ifade etmek istiyorum. Onun imzasını koyduruyor, 'Tamam mı Ahmet' diyor ve yayınlıyor. Nerede bu görülmüştür!
"Fenerbahçeli futbolculara ağır cezalar vermek üzere raporlar değiştirildi. Cesaret edemedi"
Mesela hakeme yumruk olayı... O talihsiz olaydan 2 saat önce federasyondaydık. Devre arasında MHK'yi değiştireceğini, hakemlerin yüzde 40'ını değiştireceğini anlattı. Bir yumruk olayı oldu 180 derece değişti. Bir sürü başkan çıkıp 'bana şike teklif edildi' dedi. Onlar soruşturuldu mu? Trabzonspor - Fenerbahçe maçından sonra etki altında kaldı ve Fenerbahçeli futbolculara ağır cezalar vermek üzere raporlar değiştirildi. Nitekim cesaret edemedi.
"Kulüpler Birliği'ni bölme çabalarını görüyorsunuz"
Kulüpler Birliği'ni bölme çabalarını görüyorsunuz. Kulüpler dik durursa bölemez. Ama bazı kulüplerimiz zikzak çizdiği için orada da muvaffak oldu. Liyakatsiz kadrolar. Kurumsal hafıza silindi silinecek.
"Ben katılmadım dedi. Külliyen yalan"
Olağanüstü rahatlıkta yalan söyleyebilen bir insandan bahsediyoruz. Mete Kalkavan olayında yaşandı. Bir kulübün arzusuyla bir hakemin hakemliğine son verilmesi... 'Söz verdiniz' dedi, 'vermedim' dedi. Herkesin önünde oluyor bu. Ondan sonra 'evet ben sana söz verdiğimi söylemedim, hakkını helal et' dedi. 1 Mart saat 15.00'te MHK eğitim toplantısı yapıldı. 'Böyle bir toplantı olmadı, ben de katılmadım' dedi, külliyen yalan.
"Kesinlikle aday olmayacağım demişti"
İmza sürecini baltalamak için mağdur edebiyatı yapma. 18 Temmuz'u bekleyelim diyen kulüpler, 'bize aday olmayacağına dair söz verdi' diyor. Bu söylemler, aday olmayacağını mı gösteriyor? Bunu kendi yönetim kurulu üyelerine de yaptı. 'Kesinlikle aday olmayacağım' demişti şimdi 'Mayıs'ta bakacağız' dedi.
"Hiçbir şekilde imza verenler, vermeyenler ayrımına gitmedik, gitmeyeceğiz"
İmza sürecine gelelim. Hiçbir şekilde imza verenler, vermeyenler ayrımına gitmedik, gitmeyeceğiz. En çok saygı duyduğum, başından beri imza vereceğim ya da vermeyeceğim deyip değişmeyen kulüpler. Başından beri duruşunun arkasında olanlara saygım çok büyük.
"Cumhurbaşkanımızı bile kandırdılar"
Riyad'da olduğu gibi bu süreci de şahsıma mal etmeye çalışanlar var. Cumhurbaşkanımızı bile kandırdılar. Bütün suç bizim, Galatasaray bile işin içinde yok. Ben 'Bizi Ankara'ya şikayet etmişsiniz' dedim. 'Ben etmedim, bana sordular Uğur Dündar ve Ali Koç'tan dolayı mı böyle oldu dediler ben de evet dedim' dedi. 'Niye evet dediniz?' diye sordum. Uğur Bey'in tweeti varmış. Uğur Bey'in tweetinden 2 saat önce Galatasaray Genel Sekreteri'nin tweeti vardı 'İstiklal Marşı yoksa maç yok' diye. 'Ben onu görmedim' dedi. Kim inanır buna? Ama bu tuttu. O tuttuğu için bugün de aynı şeyleri yapmaya çalışıyor.
"4 Nisan'da Galatasaray ve Trabzonspor imza vereceklerini söyledi"
Kulüpler Birliği WhatsApp grubundan açıklıyorum. 2 Nisan'da başlıyor süreç, İstanbulspor'un çağrısıyla. 4 Nisan'da 8 takım, Galatasaray ve Trabzonspor dahil imza vereceklerini söylüyor. Hatta Pazartesi çok geç deyip imzasını çekenler de var. 5 Nisan'da 4 takım daha sürece dahil oluyor bunlardan biri Fenerbahçe. Biz süreçten biraz uzak duruyorduk. Süper Kupa ile ilgili zehir zemberek bir yazı gelmişti federasyondan. Tehditkar... Biz de orada yeter dedik, katıldık. Sonra en son Beşiktaş da katıldı. Sonuçta 14-15 takım olduk.
"Dursun Özbek'le istişare yapıyorlar"
Bu işin ciddiyetinin farkına varan Büyükekşi, yakın olduğu kulüplerle yaptığı istişareler sonrası 18 Temmuz açıklamasını yaptı. Hala bu yönetim kurulu kararı var mı bilmiyoruz. Dolayısıyla bu açıklama gelince Sayın Dursun Özbek ile bir istişare yapıyorlar. Dursun Bey onun şirketine gidiyor, bir şeyler konuşuyor. 'Derhal imza toplayalım, seçime gidelim' diyen Dursun Bey 'Ne olacak 15-20 günden' noktasına geliyor.
Bu açıklamadan sonra saat 8'e kadar imza vereceğini söyleyen takımlardan 3'ü hedefimize ulaştık imzaya gerek yok diyor. Saygımız sonsuz. Ama onu söylerken yeni federasyon seçileceğini, kendisinin aday olmayacağını düşünerek söylüyorlar. Sonra o ana kadar hiç görüş bildirmemiş 2 kulüp de imza vermeyeceklerini söylüyor. Dolayısıyla iki ayrı görüş oluşuyor Kulüpler Birliği'nde. Toplantı düzenlendi, orada açıklamalarım vardı. Toplantıya katılan herkesin Federasyonun değişmesi gerektiğini, taze kana ihtiyaç olduğunu ifade ettik. Yöntem olarak Dursun Bey'in önerisiyle diyalog ve imza sürecine devam deniliyor. Biz o imzaları toplasak da federasyonun yine bu işi uzatma imkanı var.
"Nasıl oluyor da bu iş Fenerbahçe'ye kalıyor?"
Kimin ne dediğini, hangi gün dediğini anlattım. Nasıl oluyor da bu iş Fenerbahçe'ye kalıyor? Sen olmasan bu adamı çoktan yollamıştık diyenler bile var. Biz nasıl bu işin bayraktarlığını yaptığımızı anlamadık. Biz bunlar yüzünden Süper Kupamızı çöpe attık, sahaya çıkmadık. İnşallah Türkiye Kupası'na da katılmayacağız önümüzdeki sezon. Biz imzamızı verdik, dimdik arkasında durduk.
"Bize vatan haini muamelesi yapmaya çalışan açıklamaya en şiddetli cevabı vereceğim"
1 Mayıs 2024'teki TFF açıklamasına gelelim. Son derece tehlikeli, pek çok başka mecralara çekilebilecek açıklama olarak görüyorum. Bu kulübün ilkeleri ortadayken bize vatan haini muamelesi yapmaya çalışan açıklamaya en şiddetli cevabı vereceğim.
"İstisnasız tarihin en kaotik sezonu"
Net bir şey var ki sayın başkan rüzgarı almış, yelkenleri doldurmuş. Bakmış ki tohumlar meyve veriyor, 1 Mayıs'ta bir açıklama yapmış. Skandal bir açıklamadır. Buna göre Türk futbolundaki ortam toz pembe. Kriz yok, kimse şikayetçi değil. Hatta hızını alamayıp şöyle demiş. 'Hakemleri bir kenara bırakın, 2 yılda bir tane yanlış işimi söyleyin dedim, söyleyemediler' diyor. 1 sezonda, hakem yumruklanması, alt liglerde ortalık yangın yeri, şike-bahis iddiaları, Riyad krizi, Süper Lig yayın ihalesi süreci, yayın ihalesinin teminatsız verilmesi, Süper Kupa süreci, takımların sahadan çekilmesi, Trabzonspor maçında yaşanılanlar, FIFA Başkanı'nın açıklaması, Uluslararası Oyuncular Birliği'nin açıklaması, sızan video görüntüleri... Bunların hepsi bir sezonda oldu. Biz herhalde farklı değerlendiriyoruz. İstisnasız herkesin tarihin en kaotik sezonu dediği bu sezonda başkanımız çok farklı değerlendiriyor.
"Siz azınlığın federasyon başkanısınız"
3-5 kulüp diyerek küçümsüyor. Belgeleri ben toplamıyorum, Ecmel Başkan'a inanırım. 136 tane noter tasdikli ihtarname var. Bunların ne kadarı gitti önemli değil. Burada 10 küsür Süper Lig kulübü var, onlarca alt lig kulüpleri var. Siz bir daha başkan seçilirseniz, bu hakaretlerden sonra nasıl bu kişilerin amiri olacaksınız? 325 delegenin 191'i oy kullandı. Siz sadece 169 aldınız. Yönetim kurulunuz ise 154 oy aldı. Azınlık mantığıyla giderseniz siz azınlığın federasyon başkanısınız. Size verilen omuza rağmen, başka adayların önü kesilmesine rağmen bu kadar oy aldınız. Demokratik yollarla seçilmeyen bir başkanın, demokratik haklarını kullanan kulüpleri, antidemokratik yöntemlerle engelleme çabasını kamuoyu takdirine bırakıyorum.
"Teveccüh varsa niye seçime gidiyorsunuz?"
Satır araları tehlikelerle dolu; vatan, millet, Sakarya söylemleri... Değil sizden, kimseden bu söylemleri kabul etmeyiz. İmza verenleri milli değerlerden uzak olmakla suçlamak kabul edilemez. Bizim için bir büyük milletin tek yürek olacağı, bu tarihlerde kişisel çıkarları uğruna TFF kongresi yapılmasını talep etmek abes diyor. Hangi çıkarlar? Bizim hangi çıkarlarımız? Size karşı bayrak açanlar risk alıyor. Hangi çıkarlar? Seçimi Avrupa Şampiyonası ile eş zamanlı yapma ısrarı, bu ülkenin değerlerine uzak düşmektir. Milli değerlerden uzak beyhude çabayı yüce Türk milletinin takdirine bırakıyoruz diyor. Ben de birazdan yüce Türk milletinin takdirine bir şey bırakacağım. Burada da kısaca 'vatan hainisiniz' diyor. Bunlar çok tehlikeli. Kaç tane kulüp var biliyor musunuz, sizin arkanızdan sövüyor ama elimiz kolumuz bağlı diyor. Teveccüh varsa niye seçime gidiyorsunuz? Daha 3 seneniz var.
"Tam bir FETÖ ağzıyla konuşma..."
Tam bir FETÖ ağzıyla konuşma okuyacağım. 'Avrupa Şampiyonası sırasında ısrarla seçim yaptırma çabasının hedefinin TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ve yönetim kurulu olmadığını düşünüyoruz. Azınlığın asıl hedef ve amacı nedir?' ifadeleri. Biz basit bir seçim istiyoruz, daha liyakatli insanlar istiyoruz. Adamın işi getirdiği noktaya bakın. Ne yazık ki bu prim yapıyor.
"Coşmuş, tutamıyor kendini"
İşi başka bir noktaya taşıdılar. 'İlan edilen tarihin öne çekilmesi için tehdit mesajları gönderen, toplumsal huzura zarar verecek tavır takınan bu azınlığa asla izin verilmeyecektir' deniliyor. Coşmuş, tutamıyor kendini. Bir de buna Turkuaz Medya'nın attığı başlıklar, 'CHP belediyeleri tehdit ediyor' vs. Bu grup zaten Ankara'ya yakın, Ankara da böyle düşünüyor diye algı yaratılıyor. Bu sefer kulüplere mesaj verirken bu grupta da böyle haberler çıkınca daha rahat mesajlarını iletebiliyorlar kulüplere...
"Sakın ha bir daha böyle bir şey yapmaya tenezzül etmeyin, sizin için çok tatsız olur"
Söz konusu milli değerler ise bizleri en son sorgulayacak kişilerden biri sizsiniz. Niye sizsiniz? Çünkü sizin iki telefonunuzdan Bylock çıktı. İki telefonundan da Bylock çıkan biri bize milli değerler konusunda asla laf edemez. Bir hatırlatma daha yapayım. Sizin telefonunuza Bylock yükleyenler var ya, benim telefonuma iki yıl boyunca kanuna aykırı şekilde dinlemişler. Benim 2 tane davam var. Bir tanesi Ergenekon örgütüne mensup olmak, bir tanesi de uyuşturucu ve tarihi eser kaçakçılığından binlerce dinlemem var. Sadece telefonlarımızdan yola çıkarsak milli değerler konusunda kimin doğru, kimin yanlış noktada olduğunu anlaşmıştır. Sakın ha! Sakın ha bir daha böyle bir şey yapmaya tenezzül etmeyin, sizin için çok tatsız olur"
"FETÖ unsuru hala Türk futbolunun içindedir"
Ben ülkemizi de anlamıyorum. Futbol üzerinden bu kadar kaos yaratmaya çalışmış bir örgütün yakınından geçmiş kimselerin futbolda olmaması lazım. 180 derece değiştik mi biz ülke olarak? Bu mevzu önemli değil mi artık? Biz Fenerbahçe olarak 3 Temmuz'u yaşadık. Belki gereğinden fazla hassasız bu konuya ama hassasız. İnsan mı kalmadı bu ülkede? Biliyorsunuz seçimlerden önce bazı açıklamalarım olmuştu. Hassas olduğumuz için çok acı tecrübelerimizin olduğu için... Bu FETÖ unsuru hala Türk futbolunun içindedir. Her geçen gün daha fazla o günlere dönme adımları atılmaktadır.
"Dursun Özbek olsam 'Benim başım kel mi? Ben de vardım orada' derdim"
Engelleme sürecine gelelim. İhaleyi bize çıkarıyorlar. Bizim imza sürecinin neresinde olduğumuz nettir. Keşke Kulüpler Birliği'ndeki mesajları okuyabilseniz. Yazılıp çizilenlerin ne kadar yanlış olduğunu görürdünüz. Riyad'da da ihale bize çıktı, tuttu. Anlaşılan sayın Cumhurbaşkanımızı da kandırdılar. Dursun Özbek olsam, 'benim başım kel mi? Ben de vardım orada' derdim. Öyle güzel bir ilişki var ki aralarında, neyi ne zaman çalacaklarını çok iyi biliyorlar.
"Bazı siyasetçiler imza verenleri Cumhurbaşkanımıza karşı bir oluşum olarak pozisyonluyor"
Bunlar hepsi söylenenler şeyler... 'Ali Koç'un başını çektiği hükümete karşı bir eylem'. Bazı siyasetçiler imza verenleri Cumhurbaşkanımıza karşı bir oluşum olarak pozisyonluyor. Yeri geliyor bir siyasetçi, belediye başkanını arayıp kulübün imza çekmesini istiyor. O belediye başkanı da o talimatı yerine getirebilmek için maddi destek teklifi yapıyor. İmza verenlerin ismi not edilip 'sakın imza vermeyin' deniyor... Kendisi bizzat aradığında 'Ali Koç mu baskı yapıyor' diyor. 'Bu işe artık bakanlar girdi, sizi arayabilir' diyor. 'Seçim sonuçlarına değinerek, şimdi de futbolu ele geçirmeye çalışıyorlar' diyor. 'Bu bir seçim çabası değil, beni buraya kimin atadığını biliyorsunuz. Bana yapılan aslında ona yapılan harekettir' diyor. 'CHP Belediyeleri düğmeye bastı, reisi yıkmaya çalışıyor' diyor. Bazı kulüpleri günde 7-8 defa arıyor. 'Bu başkan gidecek ama Ali Koç yolları olmasın' diyorlar.
"Milli Takım sponsorluk parasının yüzde 60'ını 2. ve 3. Lig kulüplerine dağıtmışlar"
Bir Volkan Can var meşhur. Bir sürü kulüp var, 'Ne olur imza vermeyin, imza verenlerin maçlarındaki hakemlere daha titizlikle bakılıyor' diyor. Ne demek bu? Dijital bir yerle anlaşma yapmışlar. Trendyol'dan izin almaları lazım. Milli Takım sponsorluğu yapmışlar. 50 milyon TL + 25 milyon TL bonusları var. Bunun yüzde 60'ını alıp 2. ve 3. lig kulüplerine dağıtmışlar. Şimdi yalansa yalan deyin. Yalan olduğunu ispatlayın, ben çıkıp özür dileyim. Siyasi baskı var, sportif tehdit var, işin içinde para var.
"Seçim için yönetim kurulu kararı alıp almadıklarını bilmiyorum"
Seçim için yönetim kurulu kararı alıp almadıklarını bilmiyorum. Açıkladıkları gün yönetim kurulu üyelerinin çoğu bunu bilmiyordu. Şu an ne durumda bilmiyorum. 18 Temmuz için açık kapı var mı? Bana göre samimi değil. Bekle ve gör politikası yapıyor. Ali Koç başkanlığı bırakır, İstanbulspor küme düşer, Avrupa Şampiyonası başarılı geçer vs. Bekle gör yapıyor. O imza vermeyen kulüpler diyorlar ki 'isterse aday olsun, bizden oy alamaz'. Ama burası Türkiye, çok şey değişir.
"Ülke futbolunun ayağa kalkması için bir devlet stratejisi gerekir"
16 Nisan'da yaptığımız açıklamada, aday olmak istiyorsa hakkıdır, ama kimsenin desteklemeyeceğini söyledim. Ne olacağını süreç gösterecek. Bana göre sporla siyasetin iç içe geçtiğini gösteren çok fazla veri var. FIFA müdahale edebilir. Öyle bir çalışma varmış, haberim bile yok. Ama biz 2 Nisan'daki olağanüstü genel kurulda yaptığımız gibi uluslararası başvurularımızı yapıyoruz. Futboldaki yönetimin bağımsızlığı çok önemli. Ülke futbolunun ayağa kalkması için bir devlet stratejisi gerekir. Bu siyasetin futbola karışması demek değildir. Çok farklı şeyler. Biz futbolun yönetiminde ve sahadaki yarışta olmaması lazım diyoruz. Bir kulübün transfer yasağı varsa o kulübün siyasetçisi transfer yasağı için çalışmaması lazım diyoruzç
"Dursun Özbek'i anlamakta zorlanıyorum"
Sayın Dursun Özbek'i anlamakta zorlanıyorum. Bu kadar rahat pozisyon değiştirmek ancak bu ülkede itibar görür. Benimle toplanmak istemişti, 'ben istemedim, aracı istedi' demişti. Aracı çıkıp 'hayır siz istediniz' dedi. Bir şey demedi. Kimse de sorgulamadı. 'TFF'ye güveniyor musunuz?' diye soruyorlar sert bir tepki veriyor. 14 Aralık'ta 'bizim federasyonumuz, bu soru hoşuma gitmedi, tabii ki TFF'ye güveniyoruz 'diyor. 24 Aralık'ta 'Her türlü tehdide boyun eğen' diye başlayıp, 'Tarihin en kötü TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin tüm kurullarıyla birlikte derhal istifa etmesini bekliyoruz' diye biten bir açıklama yapıyor. Bunu Galatasaray yapıyor. 1 Nisan'da 'O koltuklarda hala oturmak vicdanınıza sığıyor mu' diye açıklaması var. 'Trabzonspor - Fenerbahçe maçında yaşananlarla ilgili yapılan ve yapılmayan sevklerin TFF'nin ne kadar basiretsiz, baskılara boyun eğen bir tutum içinde olduğunu gözler önüne sermiştir' diyor. Ben böyle açıklamalar yapsam suratına bakmam bir daha.
"Ben böyle zikzak yapsam, her tarafım oynasa utanırım."
1 Nisan'dan 7 Nisan'a geldik. 'Seçimi niye 20-25 gün öne çeksin, TFF'ye saygı duymak lazım' diyor. Sonra 16 Nisan'da Kulüpler Birliği Bakfı toplantısına girerken de 'Seçim Haziran ayında yapılsın daha iyi olur' diyor. İmza kampanyasını ilk başlatanlardandı bu başkan... Ben böyle zikzak yapsam, her tarafım oynasa utanırım. Bu şahsiyet, karakter meselesi. Ama böyle olanlar daha çok kazanıyor.
"Demokratik hakkımızı kullanıyor olmamızın bu şekilde ele alınması olacak iş değil"
Biz zaten siyasetin mümkün olduğunca az karışması gerektiğini, yönetimin bağımsızlığından bahsediyoruz. Çok adaylı seçimlerden bahsediyoruz. Bunu yaparken, Ankara'ya gidip 'bu adamı görevden alın dersek' kendimizle çelişiriz. Türkiye'nin en üst makamını kendi küçük işleri için kullanıyorlar. Bizim de aldığımız kulisler var. 'Bu cüretkar adımları tek başına atamayacağına göre, iktidar çifte Bylock'lu TFF Başkanını 2 yıl daha futbolun başında mı tutmak istiyor?' dedin. O da olabilir. Çünkü Türkiye'de niyet okuma çok yapılıyor. Belki birileri en kutsal makamın ismini kullanıyor belki de orası hakikaten öyle istiyor. İsmi telafuz ediliyor mütemadiyen. Herkesin mutsuz olduğu bir federasyonu değiştirmek için demokratik haklarımızı kullanıyor olmamızın bu şekilde ele alınması, sanki devletimize karşı bir eylem içine giriyor olmamız olarak gösterilmemiz olacak iş değil. Ama sizlerin ismini kullanarak böyle algı yaratılmasına müsade ediyorsanız o da sizin bileceğiniz iş.
Trabzonspor'un duruşu
Trabzonspor da enteresan. Aslında kamuoyunda net bir duruşu var. Trabzonspor Başkanının TFF'ye karşı çok ağır açıklamaları var. 'Yok hükmündedir' diyor. Sonra ne oldu bilmiyorum. 'Biz seçim istiyorduk, hedefimize vardık. Bu başkan gidiyor, biz onun için imza vermedik' diyebilir. O zaman sayın başkana soruyorum. Size söylendiği gibi bu adam, aday mı değil mi? 4 Büyük kulüp arasında en ağır şekilde gitmesi gerektiğini söyleyen Trabzonspor'dur. İmza sürecine ilk başta girendir. Sonra da amaç hasıl olmuştur, 18 Temmuz uygundur demiştir. Dursun Bey gibi git gel yaşamamıştır, nettir.
"Devletimizle hiçbir problemimiz yok. Ama siyasetin problemi olduğunu hissediyoruz"
Riyad'da pankarttan taviz verdi. Atatürk görsellerinden, 100'üncü yıl logosundan, Norm Ender'in 'Parla' şarkısının çalınmasından taviz verdi. Sen kimin milli değerlerinden bahsediyorsun? Niye bizim hakkımızda söylenen asılsız şeyler Ankara'da itibar görüyor bunu anlamak istiyoruz. Devletimizle hiçbir problemimiz yok. Ama siyasetin problemi olduğunu hissediyoruz.
"Deli saçması"
18 Temmuz'un ana motivasyonunun Avrupa Şampiyonası olduğu söyleniyor. Biz de bunun deli saçması olduğunu söylüyoruz. Bu kulüp değil Milli Takım. O forma yetmeyecek motive etmeye, Büyükekşi olacak. Bana göre zaman satın alma, ligler biter, gerginlik biter, yaz olur, tatil olur..."
"Yumruk olayı oldu, değişti"
Hakem olayının yaşandığı gece bir Pazartesi gecesiydi. Biz bilet ihalesi için TFF'de toplantıdaydık. Toplantı bitti. Orada aramızda konuşma geçti. 'Senin MHK Başkanın İbanoğlu değil, Tolga Özkalfa' dedim. Onun Özkalfa hakkında söylediklerine burada değinmeyeceğim. MHK'yi devre arasında değiştireceğini, yüzde 60 hakemleri değiştireceğini ama yüzde 40'ta sınırlı tutması gerektiğini söyledi. Yumruk olayı oldu, değişti.
"Biz yabancı hakem için yurt dışı istedik"
"Riyad'da yabancı hakem olması konusu. Tek maç, ucunda kupa, nasıl olsa yurt dışındayız. Zaten biz yabancı hakem olabilmesi için yurt dışında olmasını istemiştik. Yumruk olayından sonra yabancı hakem düşüncesinden vazgeçilmeye başlandı. Biz de o toplantı sonrasında, biz yabancı hakem için yurt dışı istedik, dik durduk. 'Biz yabancı hakem istiyoruz. Yabancı hakem olmazsa çıkmamayı düşünüyoruz. Ancak çıkmamanın bedeli çok ağır. Sayın bakanım lütfen bu konuda destek olun, yabancı hakem olmazsa U-19'la çıkacağız' dedik. Ama vizelerin yetişip yetişmeyeceğini bilmiyoruz. Cuma günüydü. Sayın başkan 'ne olur bu açıklamayı yapmayın. Derbi bitsin öyle yapın' dedi. Peki dedim. 'Derbiden sonra yabancı hakem olmayacaksa U-19'la gideceğiz' dedim. Hollanda'dan bir Türk hakemle görüştüler. Pazartesi oldu, Volkan Bayarslan açıklandı. Öyle olunca da genel sekreterimle konuştuk. Salı günü U-19 için vize başvurusunda bulunduk. Aynı gün geldi. Fakat sıkıntı var. Turist vizesi diyor. Bu riskli olacak diye U-19'u yanımızda götürdük. Biz U-19'la gittik diye mi maç oynanmadı?
"Bu saatten sonra da o iş Büyükekşi ile olmaz"
Bu saatten sonra da o iş Büyükekşi ile olmaz. Çünkü çok kindar bir insan. Bir arpa boyu yol kat edemedik. Son 4 TFF seçiminde nasıl aday belirlendiğini biliyorsunuz. Böyle olunca liyakatli insanlar sinyal bekliyor. Bu seçimin çok adaylı olması isteniyor. Buna da cesaret verilmesi gerekiyor. Aday olacakların sıkıntı yaşamayacağını bilmesi gerekiyor. Şimdi demokratik, çok adaylı seçimin tam zamanı. Tek aday olduğu zaman 325 delegenin 190'ı gidiyor. İnsanlar gitmiyor.