Mustafa Cengiz ve yönetimi neden disipline sevk edildi? Remzi Sanver...
Galatasaray haberleri... Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu Sözcüsü Remzi Sanver, eski Başkan Mustafa Cengiz ve yönetiminin neden disipline sevk edildiğini anlattı. İşte detaylar...
Galatasaray'daki yeni atamalar
Evvela 2 tane yönetim kurulu kararını kamuoyunun bilgisine arz ediyorum. Bunlardan birincisi: Başkanımıza yapılan bazı danışmanlık atamalarıdır. Galatasaray Dijital A.Ş Yönetim Kurulu Başkanvekili Sn. Hande Başev, Galatasaray Spor Kulübü Başkanlığı Başdanışmanlığı görevine atanmıştır. Yine basketbol şubemizin sponsoru NEF'in yönetim kurulu başkanı Sn. Erdem Timur ve Galatasaray'ın çok kıymetli sporcularından su topu ve voleybolda büyük emekleri olmuş olan Sn. Orkun Darnel de yine başkan danışmanı olarak görevlendirilmişlerdir.
Denetim Kurulu'nda değişiklik
Almış olduğumuz ikinci bir karar: Galatasaray yönetimindeki süreçlerin şeffaflığını destekleyici mahiyettedir. Denetim Kurulu'muzun bütün süreçlerinin denetiminde daha aktif olması bizim için önemlidir. Dolayısıyla futbolda dahil bütün şubelerde gerçekleşmekte olan transferlerin uygunluk denetimi açısından Denetim Kurulu talep etmeksizin Denetim Kurulu'nun bilgisine sunulmasına da yönetim kurulumuz tarafından karar verilmiştir.
"Özel hayatın dokunulmazlığıyla alakalı bir konu..."
Geçtiğimiz haftalar içerisinde yaşanmış bazı olayları da değerlendirmek istiyorum şu anda. Bunlardan bir tanesi çok üzücü ve kamuoyuna yansıyan ve çok ayıpladığımız bir gelişme oldu. Aslında sadece kendimizle ilgili bir konu olsaydı burada dile getirmeye de utanırdık ama bu İnsan Hakları ile alakalı, özgürlükler ile alakalı, özel hayatın dokunulmazlığıyla alakalı bir konu.
Burada ismini zikretmek istemediğim bir medya kuruluşu tarafından değerli sporcularımız Sn. Oğulcan Çağlayan ve Sn. Arda Turan'ın özel hayatlarına saldırı teşkil eden bir haber yapıldı.
Her tarafından çirkinlik akan bu davranışı kınıyor, değerli sporcularımızın manen ve hukuki destek için tereddütsüz yanlarında olduğumuzu söylemek istiyoruz. Fakat daha önemlisi ki bunu bu sebepten ötürü gündeme getiriyorum. Bunu tekil bir mesele olarak görmediğimizi ifade etmek isterim.
"Uyumsuzluk olduğu aşikardır..."
Galatasaray, tarihin aktığı yönde yürüyen insanlar tarafından var edilmiş ve bugüne kadar getirilmiştir. Söz konusu yayın organının ahlak adını verdiği kim bilir hangi çağdan kalmış davranış normlarıyla Galatasaray kültürünün insan ve vicdan merkezli ve ahlak anlayışı arasında temel bir uyumsuzluk olduğu aşikardır. Dolayısıyla Galatasaray camiasının fertleri, şu ana kadar olduğu gibi bundan sonra da bu yayın organın uygunsuz bulduğu davranışlara devam edeceklerdir.
"Ahlaken de olgunlaştırmanın sorumluluğunu taşıyoruz..."
Hazır ahlaktan bahsederken bir sporcunun sosyal medyada Sn. Fatih Terim'i ima ederek kullandığı terbiye dışı ifadelere de değineceğim. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Türk aydınlanmasının önderi Mustafa Kemal Atatürk, 'Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim' demiştir. Türk aydınlanmasının önde gelen bir kurumu olarak bu ifadeyi benimsiyor ve sporcularımızı bedenen geliştirmenin yanı sıra ahlaken de olgunlaştırmanın sorumluluğunu taşıyoruz.
Tabiatıyla Fatih hocamız kendi öğrencilerinden Galatasaray Spor Kulübü de kendi sporcularından mesuldür. Dolayısıyla biraz evvel zikrettiğim bu genç sporcunun ahlaki olgunlaşmasını mensubu olduğu değerli rakibimiz Beşiktaş Jimnastik Kulübü'ne emanet ediyoruz.
"O kadar heyecan verici buluyoruz ki..."
Şimdi bizi çok mutlu eden ve Türk futbolu için çok önemli bulduğumuz bir gelişmeye temas edeceğim. Aslında bu geçtiğimiz hafta konuşuldu ama o kadar heyecan verici buluyoruz ki burada bir daha ele almak istedim.
TFF'nin 28 Temmuz 2021 tarihindeki genel kurulunda yapılan statü değişikliğinde Uyuşmazlık Çözüm Kurulu (UÇK), Disiplin Kurulu ve Tahkim Kurulu'nun federasyon yönetiminden bağımsızlaşmaları yönünde kıymetli bir adım atılmıştır. Adalet dağıtan hukuk kurullarının idare eden bağımsızlığının önemini anlatmaya hacet yoktur. Sevgili mesai arkadaşım değerli hukukçu Sn. Rezan Epözdemir geçtiğimiz hafta Galatasaray televizyonunda Türk futbolunu bu noktaya ulaştıran sürece dair bilgileri verdi.
"Galatasaray'ın oynadığı kritik rolün..."
Zaten konuyu kendisi kadar ifade edebilmem mümkün değil, dolayısıyla detaylara girmeyeceğim. Öte yandan Türk futbolu için böylesine önemli bir değişikliğin gerçekleşmesinde Galatasaray'ın oynadığı kritik rolün altını çizmek isterim.
"Türkiye için de mutluluk verici..."
Elbette ki bu başarıyı tümüyle sahiplenme basitliğinde değiliz. Eriştiğimiz noktanın arkasında yıllar öncesine giden hukuk mücadelesi, bu mücadeleyi veren değerli hukukçular, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları vardır, Kulüpler Birliği'ndeki birçok değerli rakibimizin ilkeli duruşları vardır. Diğer yandan ve her halükarda bu süreç Galatasaray'ın ülkemizde sporun şekillenmesinde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da merkezi rolü oynayacağını teşkil etmiştir ki bunu sadece kulübümüz için değil Türkiye için de mutluluk verici bulduğumuzu ifade etmek isteriz.
Başkanımızın da muhtelif vesilelerle ifade ettiği üzere biz elbette Galatasaray'ın hakkını her zeminde tereddütsüz ve tavizsiz arayacağız ama TFF ile kurduğumuz ilişkilerin bir ana ekseni de Türkiye'de futbolun meselelerini çözmek ve genelde Türk futbolunun yükselmesi ve yücelmesine katkıda bulunmaktır.
"Bu tavrımız beğenilmeyebilir, eleştirilebilir..."
Yeri gelmişken TFF'nin geçtiğimiz dönemin ibra oylamasındaki tavrımızdan da bahsetmek istiyorum. Türk hukuk sistemi içerisinde ve TFF Statüleri uyarınca ibra genel bir güvenoyu olmaktan ziyade mali bir aklama olarak görülmektedir. Elimizde TFF'nin mali açıdan aklanmamasına dair bir bulgu olmadığından olumsuz oy kullanmadık. Diğer yandan federasyon uygulamalarının biz de uyandırdığı sayısız memnuniyetsizlik ve adaletsizlik hissi içerisinde olumlu oy vermeye de elimiz varmadı. Neticede geçmiş dönemin değerlendirilmesinde çekimser kaldık. Elbette ki bu tavrımız beğenilmeyebilir, eleştirilebilir ama tavrımızın vicdani kanaatimiz aksettirdiğinden şüphe edilmemesini dileriz.
"Saygıyla ifade etmek isteriz..."
Bu vesileyle siyasi endişelerle olumsuz oy vermediğimiz yönünde bazı beyanlardan duyduğumuz üzüntüyü de ifade etmek isteriz. Tabiatıyla niye böyle bir izlenim uyandırdığımızı dönüp kendimize de sormamız gerekir, bunu da yapacağız ama bu vesileyle bir hususun altını çizmek isterim. Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en önemli ve güçlü sivil toplum örgütlerinden biriyiz. Sözlerimizin ve davranışlarımızın toplumsal etkilerinin farkındayız. Bu etkilerin bize yüklediği toplumsal kuvvetin ve sorumluluğun da bilincindeyiz. Dolayısıyla hatasız iddiasında değiliz ama iyi, doğru, güzel olanı, vicdanımızın izin verdiğini yapmaktan başka endişemiz olmadığını gerek spor kamuoyuna gerek siyaset kamuoyuna saygıyla ifade etmek isteriz.
"Disiplin kuruluna başvurmuşlardır..."
Adalet dağıtan kurulların yönetimden bağımsız meselesine değinmişken bu konuyla alakalı kulübümüz içerisindeki bir gelişme hakkında da bilgi arz etmek isterim. Tüzüklerimize göre mayıs ayı sonunda yapılması gereken seçimin ertelenme kararına imza atan geçen dönem yönetim kurulu üyelerimizin ki bunların içerisinde geçen dönem başkanımız da vardır. Bu davranışlarının tüzüklerimize göre disiplin yaptırım gerektiğini düşünen bazı üyelerimiz tüzüğün 110. maddesinin 1. fıkrasının kendilerine verdiği kişisel başvuru hakkını kullanarak disiplin kuruluna başvurmuşlardır.
"Dosyada şikayetçi konumunda değildir..."
Aynı tüzük maddesi gereği bu başvuru yönetim kurulu aracılığıyla yapılmıştır. Yönetim kurulumuz da tüzüğümüzün 111. maddesinin kendine getirdiği yükümlülükle başvuruyu disiplin kuruluna sevk etmiştir. Yani yönetim kurulumuz burada tüzüğün emrettiği aracılığı yapmıştır, dosyada şikayetçi konumunda değildir.
"Her şeyden evvel Galatasaray bünyesinde geçerlidir..."
Biraz evvel adalet dağıtan hukuk kurulların idareden bağımsızlığının önemine vurgu yaptık. Bu husus her şeyden evvel Galatasaray bünyesinde geçerlidir. Söz konusu dosyanın da değerlendirilmesi de yönetim kurulumuz değil bizden bağımsız karar verecek disiplin kurulumuz tarafından yapılacaktır.
Hamamcıoğlu ve Özgörke'ye davet
Kulübümüzün bünyesinde yaşanan bir mutluluk verici gelişmeden de bahsetmek istiyorum. Başkanımız geçtiğimiz dönem Divan Başkanımız Sn. Eşref Hamamcıoğlu'nu ve çok değerli Galatasaraylı Sn. Cemal Özgörke'yi birikimlerinden, fikirlerinden istifade etmek için davet ettiler. Kendileri de lütfettiler ve bu davete icap ettiler. Birikimlerini ve projelerini bizlerle paylaştılar. Bu görüşmenin sonunda iletişim kanallarının karşılıklı olarak daima açık tutulmasında daima mutabık kalındı. Velhasıl aydınlık bir Galatasaray geleceği son derece verimi bir toplantı gerçekleşti. Sn. Hamamcıoğlu ve Sn. Özgörke'ye her zaman olduğu gibi bize örnek oldukları için şükranlarımızı sunuyoruz.
"Yapabildiklerimizin pek mütevazı olduğunun farkındayız..."
Başta gelen konu ise, Türkiye'mizin içinden geçtiği yangın felaketi. Büyük ıstırabımızı ifade etmek için hangi kelimeyi seçsem basma kalıbı olacak. Bunun için bu çabaya girişmeyeceğim. Ama sorumluluğumuzun farkında olduğumuzu ifade etmek isterim. Birey olarak farkındayız, kurum olarak farkındayız. Galatasaray camiası; sadece spor kulübümüz değil, bütün bileşenleriyle yangının yaralarını sarmak için seferber oldu. Buna dair katkılarımızı ilgili zeminlerde duyurduk, burada tekrar etmeyi ölçüsüzlük addederim. Zaten facianın büyüklüğü yanında yapabildiklerimizin pek mütevazı olduğunun da farkındayız.
Hani Nemrut, Hz. İbrahim’i ateşe verir, bir serçe de ağacına aldığı bir damla suyu alevlerin üzerine bırakır. Serçe’ye sorarlar. Derler ki, ‘Sen küçücük bir serçesin. O bir damla su, bu alevlere ne yapar ki? Serçe de der ki, ‘Olsun. Maksat İbrahim’in yanında durduğum bilinsin.’ Zannediyorum Galatasaray değerlerinden bir tanesi de her zaman, her vesiyleyle İbrahim’in yanında alevlere karşı durmayı bilmektir. Dikkatiniz için çok teşekkür ediyorum. Hepinizi bir kere daha kalbî sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Arz ediyorum.