Mustafa Denizli, Türk futbolunu 10 soruda değerlendirdi!
Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi’ndeki şansını soracağım tabii ki. Hatta biraz da yönlendirme yapayım. Bu gruptan Beşiktaş çıkar değil mi hocam?
Vallahi çıkar gibi. Beşiktaş, daha onlara rakip olmadan ikililer belli olmuştu. Kuraya gitmeden önce Şenol Hoca’ya da Fikret Başkan’a da yöneticilere de sorsan, Benfica-United, Bayern-PSG, Chelsea-Atletico, Real-Dortmund ve Juventus-Barcelona eşleşmelerinin olduğu 8 grupta bir Sevilla ve Spartak Moskova’yı bir de bu grubu isterdi.
Monaco ve Porto’nun şansı neyse Beşiktaş’ın da odur. Leipzig kapalı kutu. Bir proje takımı. Ama Bundesliga’dan bir takım Şampiyonlar Ligi’ne geliyorsa iyi takımdır. Dikkat edilmelidir. Beşiktaş’ın 8 grupta huzur duyacağı iki grup vardı ve birisinde bulundu. Tabii derede boğulma endişesi var. G.Saray ve F.Bahçe’nin elenmesi Türkiye için kötü ama Beşiktaş’a da iyi mesaj oldu. Nasrettin Hoca’nın hikâyesini hatırlatıyor: Oğlanı suya yollamadan önce dövüyor. Çocuk “Baba beni niye dövdün” deyince hoca da “Dönüşte testiyi kırmayasın diye” der. Önümüzde kırılmış bir testi var.
Fenerbahçe’de seyirci desteği sanki kerhendi. Hasan Ali, Ozan protesto edildi önce sonra Volkan ve Neustader protesto edildi. F.Bahçe, başarıya nasıl ulaşır?
Transferler nokta atış mı, son derece tartışmalı. Valbeuna, Soldado ve Giuliano’ya kimsenin itirazı olmaz ama Kameni, Dirar ve Isla “Büyük takım oyuncusuyuz” mesajını verebiliyor mu? Vermiyor. Bir kaleci alıyorsan Volkan’dan iki gömlek iyi olmalı. Ama esas mesele sezon başında Hasan Ali ve Ozan ile başlayan, Volkan, Neustadter ile süren ve şimdi Topal, Van Persie hatta Josef ile devam eden süreç...
Bir takımda 6-7 kişi protesto korkusuyla sahaya çıkarsa o takımın ayakları sağlam basmıyor demektir. Bu mesaj diğerlerini de güvenli oynamaktan alıkoyuyor. F.Bahçe bunun sıkıntısını yaşıyor. Evet transferler yaptı, ciddi paralar harcadı ve haftalardır da taraftar bunun karşılığını bekliyor. İç açıcı bir tablo yok. F.Bahçe’yi çabuk oynatacak, sonuca götürecek, kaybettiğinde bile keyif verecek bir görüntü çıkmıyor. Bu tablodan bu sonuçlar da doğal.
Giuliano değiştirebilir mi?
İlk etapta bir oyuncu değiştiremez. Giuliano kaliteli ama beni düşündüren sağa alınan önlü arkalı iki futbolcunun düşünülen hedefin futbolcuları olmadığıdır. Transferleri sayıyorsun ve Valbuena’ya parantez açıyorsun. Çalışkanlığı, mücadele ve kalitesiyle sanki yalnızları oynuyor. Takımın lideri yok. “Lider olabilirim” diyen bir profil de yok. Bu da sıkıntı.
Oyun lideri Valbuena gözüküyor ama bunun için yeterli değil. Esasında sabrın tam zamanı. Bunu yönetim de gösterecek tribün de. Tribün, F.Bahçe’nin başarılarında büyük pay sahibidir. En başta insanları bu kadar sahipsiz bırakıp tedirgin etmek ileride tabloyu daha sevimsiz yapar. F.Bahçe, maratona bu elektrikle devam edemez, edilemez. Takımdaşlık ve arkadaşlık duyguları da çok zorlanır. F.Bahçe, ‘istenenler’ ve ‘istenmeyenler’ diye 2 gruba ayrılmamalı.
Kocaman, Trabzon maçı sonrası”Şampiyon olacağız” dedi. Vardar maçından sonraysa “Anlatacak bir şeyim yok” dedi. Öz güvenini mi kaybetti?
Aynı tabloyu bir kaç yıl önce Konya maçında sonra Ersun Yanal yaşamıştı. 2-0’dan 3-2 kaybedilen sezon açılış maçıydı. O maçın arkasından Yanal, “Şampiyon olacağız” demişti. Bunun çeşitli nedenleri ve hedefleri var ki doğaldır. Stratejik bir sözdür. Bu kadar kısa aradan sonra o iddialı demeçten vazgeçmemeliydi. O demeç tribüne insanları getiriyor, beklentiler ortaya çıkıyor. Dolayısıyla Vardar maçının arkasından da “Bu maç için söylenecek bir şey yok ama geçen hafta söylediğim sözlerimin arkasındayım” diyebilmeliydi.
Hocalar bazen daha emniyette hissetirecek oyun ve futbolcu profilini seçer. Büyük takımlar, içeride de dışarıda da büyüktür. Ofansif aksiyonları gelişmiş, keyifli ve sonuca yakın oyun herkesin beklentisidir. Topal-Josef ikilisi için ne derler, “Eveleme geveleme ben gidemem”... İkili ‘beraber olmuyor’, mesajını yeni vermiyor. Topal’ın yanına Alper, Valbuena veya Giuliano geldiğinde sonuca gitme oranı artacaktır. F.Bahçe’ye bu iki profil lüks gibi.
Trabzon’un gidişatını nasıl buluyorsunuz? Başakşehir ile Konya’nın Avrupa’da şansı var mı?
Trabzon iyi başladı. F.Bahçe maçında son 20 dakikaya kadarki görüntüsü iyiydi. Güven yakaladı. Özellikle iç saha maçlarında bunu kullanacaktır. Başakşehir ve Konyaspor, Avrupa Ligi’nde aşağı yukarı denkler grubu diyeceğimiz gruplarda yer aldı. Kağıt üzerinde baktığın zaman yüzde 50’linin üzerinde şansları var.
Volkan, Kameni hatalı goller yedi. Fabri Beşiktaş’ta benzer hatalar yaptı. Lige şöyle bir baktığımızda tıpkı golcü sıkıntısı gibi bir kaleci sorunundan da bahsetmek mümkün sanki. Kaleciler yetersiz mi?
Şu arada ligin bu aşamasında sıkıntı çekmeyen tek takım G.Saray. Diğerlerinde sıkıntı var. Birbirine yakın kalitede kaleciler sıkıntı yaratır. Muslera’nın ise böyle bir derdi yok. (Hürriyet)