'Niye aylardır bu adam sürgündeydi?'
İkinci yarıya Anderlecht iyi başladı. 'Koeman müdahale etmeli' diyordum ama kiminle etseydi? Kulübe iyice zayıftı. Barış dışında hücum oyuncusu olmadığı gibi orta alan alternatifi bile yoktu. İşler sıkıştığında, hocanın müdehale edecek hamleleri kalmadığında herkes, her takım yeteneğe bakar hale geliyor. Dünyada hemen her takım ne kadar kötü olursa olsun 70 metre top getirebiliyor. Ama son 30 metrede işi bitirecek unsur 'yetenek'. Dün sahadaki kalite farkı Elmas ve Valbuena lehineydi. Valbuena da önce golü attı sonra hücum preste topu kapıp Frey'e ikinciyi attırdı. Cuma günü penaltıyı oluşturan pozisyonun ara pasını atan, Jailson'un golünün asistini yapan Fransız bu maça da damga vurdu.
Valbuena hiç bir zaman büyük futbolcu olmadı. Onun kariyeri, "B sınıfı takımların A sınıfı futbolcusu" olmakla özetlenebilir. 2007-2012 arası Fenerbahçe'sinde belki yedek kalabilirdi. Ama toplam kalite değeri düşmüş ligimizde ve Fenerbahçe'de hala fark yaratabiliyor. Geçen yıl kulübede bu kadar oturtulması da Cocu'nun onu hiç düşünmemesi de hataydı. Koeman hiç olmazsa bu hataları yapmıyor. Cesaretli bir diziliş deniyor. Kendisi hakkında eleştirim Köybaşı ve Isla yerine Mahsun ve Barış değişikliklerini düşünmemiş olması ile ilgili. Hakkında nihai kararımı Alanya maçında vereceğim ama Fenerbahçe yönetimi kafayı kuma gömmemeli.
Devre arasında en azından bir 8 bir de adam gibi 9 numara alınması şart oğlu şart. Mehmet Topal'ın ameliyatı; Jailson'un 8 maç cezası da göz önüne alındığında Ozan Tufan kararı da yeniden gözden geçirilebilir.
Koeman şansı hak ediyor - Engin Verel / Akşam
Avrupa’da takımlarımızın en hayati maçlara çıkacakları haftanın arefesinde iç gündemin bu kadar yoğun ve olumsuz olmasının takımlarımızı da olumsuz etkilediğini düşünüyorum. Bu atmosferde tarihi maçlara konsantre olmakta yaşanan zorluk herkesin malumu.
Cocu’ya 10 hafta sabır gösterdikten sonra görevine son veren ve emanetçi Koeman’la yola devam etme niyetinde olan Fenerbahçe’de bütün bu olumsuz atmosfere rağmen gözle görülür bir toparlanma var. En azından Galatasaray deplasmanında 2 farklı geriye düştükten sonra maçı 2-2’ye getiren Fenerbahçe’nin ciddi bir özgüven kazandığını söyleyebiliriz.
Bu atmosferde Fenerbahçe, deplasmanda tıpkı Galatasaray maçında olduğu gibi 2-0’dan 2-2’ye getirdiği maçın rövanşında Anderlecht karşısına çıktı. Doğrusu maçın başında ben çok daha coşkulu bir Fenerbahçe bekliyordum. Ancak vasatı aşmayan futbol kalitesi, bana Dick Advocaat’lı günleri hatırlattı. Önce gol yememeyi, dolayısıyla kaybetmemeyi hedefleyen Fenerbahçe, “Sabırlı olursam nasılsa bir gol de bulabilirim” düşüncesindeydi. 70 dakika bu atmosferde oynanan maç zaman zaman sıkıcı olsa da Fenerbahe sabırla kovaladığı golü bu dakikalarda buldu.
Ne Aykut Kocaman’a ne de Cocu’ya yaranabilen Valbuena’ya sarılan Koeman’ın yüzünü kara çıkartmayan Fransız, tıpkı Galatasaray maçında olduğu gibi dün gece de bir gol atıp, bir de attırarak Anderlecht kilidini çözdü.
İlk maçta Anderlecht’in iki golünü atan Bakkali’nin kırmızı kart görmesi de bir anlamda Fenerbahçe’nin 3 puanının tescili oldu. Aynı zamanda temsilcimiz gruptan çıkma konusunda da altındaki rakiplerine karşı büyük bir avantaj elde etti.
Bu maç bana Fenerbahçe’nin düzelme yolunda olduğu izlenimi verdi. Futbol ve futbolcu kalitesi belki takımı zirve yarışına sokacak düzeyde değil ama Fenerbahçe takım kalitesini yukarıya çekerek, bireysel zaaflarını azaltabilir.
Benim Başkan Ali Koç’a tavsiyem, en azından devre arasına kadar Koeman’a bu şansı tanımasıdır. Üst üste alınacak bir kaç galibiyet, takımın havasını da değiştirip, istenen ivmeyi sağlayabilir.
Yıldızı parlatmak - Gürcan Bilgiç / Sabah
Parmakların işaret ettiği oyuncu Valbuena'ydı.
Ayew golü attığında O'nu işaret etti.
Frey de boş kaleye vuruşunu yaptıktan sonra parmağını O'na uzattı.
Bir oyuncunun farkıyla maçı alıp, götürdü Fenerbahçe.
90 dakika 10 oyuncu canını dişine taktı, ekstra yıldızıyla da farkını yaratıp, Avrupa Ligi'ne devam etme damgasına kavuştu.
Koeman'a tek lafımız olamaz.
Cocu'nun mirası üstüne performans üretmeye çalışıyor.
Takımın sistemi olamamış. Belki saha dizilişi var ama, oyun anlayışı yok İki şansı var; birincisi koşacaklar, ikincisi önemli oyuncuları performans gösterecek.
Bu noktada Valbuena'ya sarıldı, Ayew'in sırtını okşadı, Silimani'ye "koçum benim" dedi.
Fransız, topa şekil vermekteki yeteneğini kullandı ve Anderlecht'in biletini de kesti.
Derbiyi 2-0'dan 2-2'ye getiren kadro arkasına aldığı rüzgarı, özgüveni bu maça sonuna kadar yansıttı. Oyun Anderlecht'in daha istekli görüntüsüyle geçse de, kırılma noktasını Fenerbahçe iyi kullandı. Rakibe "nasıl kaçar" diyebileceğimiz pozisyon vermeden, kendi kaosunu yaratarak, oyuncu kalitesine güvenerek oynadılar.
Bu galibiyetin stratejik önemi vardı. Bunu bir kenara bırakırsak, oyuncu grubunun iki maç üst üste istediklerini aldıklarını görmesi, bundan sonrasını farklı yapabilir.
Bu oyunu seyrederken Comolli'nin ne düşündüğünü de merak ettim.
Elbette gollere sevinmiştir.
Ama ne oynadığı belli olmayan, birileri; bir şeyler yaptığında etkili olabilen bir kadro seyrettiriyor bizlere. Seçtiği hocanın ve futbolcuların ürettiği kaos. Maçı elbette böyle yorumlamayacak, havasını atacaktır etrafa. Yazık...
Valbuena'nın alnından öpüp, ellerinden geleni yapmaya çalışan Fenerbahçe oyuncularını tebrik etmek önceliğimiz.
Eğer Fenerbahçeli'yseniz, bu oyuncuların iyi niyetinin ve inadının peşine düşün.
Hepsi sınırlarını zorluyor, kötü oynamıyorlar, sadece daha iyiyi yapmaya çalışıyorlar.
Maçın iyisi: Valbuena Kötüsü: Bakkali!...
Mutlu gece - İlker Yağcıoğlu / Takvim
İLK devre bittiğinde istatistiklere baktığımızda topla oynama yüzde 65'e 35 Anderlecht'in lehineydi.
Faullerde ise Anderlecht 12, Fenerbahçe'nin sadece 3 faul yaptığını gördük. Topu rakibe veren oyunu kendi sahasında kabul eden Sarı-Lacivertliler, rakibe de uzak oynayınca Anderlecht çok rahat pas yaptı. Buna karşın yetenekleri sınırlı olduğu için kaleci Harun'u neredeyse hiç zorlayamadı.
Fenerbahçe ise topla daha az oynamasına rağmen rakip kaleye her gittiği pozisyonda gole çok yaklaştı.
Slimani'nin kafa vuruşları biraz düzgün olabilseydi zaten ilk devre maç kopardı.
KOEMAN'IN TERCİHİ
Oyunu Anderlecht'e teslim etmenin bir başka nedeni de Koeman'ın çift forvetle maça başlamasıydı.
Orta sahadan bir kişi eksilip bütün yük Eljif ile Jailson'a binince o bölgede kalabalık olan Anderlecht rahat dahat pas yaptı.
Bugün herkes eminim ki Valbuena'dan bahsedecek.
Dün gecenin yıldızı olduğunu söyleyecek. Tabi bakış açısına bağlı. Benim için Hasan Ali ve Eljif'in ortaya koyduğu performans ve sergiledikleri mücadele Valbuena'nın çok önünde. Bu yüzden bir sıralama yapmam gerekirse 1-Hasan Ali 2-Eljif 3-Valbuena derim.
Fenerbahçe'nin forvetleri Slimani ve Frey çok koşuyorlar çok mücadele ediyorlar ama asıl iş yapmaları gereken yerde henüz yeterli değiller.
Soldado'nun aldığı ceza Fenerbahçe'nin başını çok ağrıtacak gibi duruyor.
MAÇIN EN iYİSi ELJIF-HASAN ALİ
İki oyuncu da dün gece etkiliydi.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ BAKKALI
Anderlechtli oyuncu yanlış tercihler yaptı..
Attila Gökçe - Gol Buena / Milliyet
Erwin Koeman, Anderlecht karşısına çıkan on birle hem niyetini ortaya koydu, hem de tribünlere beklenen mesajı verdi: Maçı kazanmak için buradayız. Haydi bir an önce golü atalım.
Kadıköy’de çimene sürdüğü 11 adamın en az dördü, Valbuena, Ayew, Slimani ve Frey hücumcuydu. Onlara ek olarak Eljif Elmas ve Jailson da topu kazandıklarında zaman kaybetmeden öndekileri pozisyona sokmak çabasındaydı ama, asıl önemli hamleler geri dörtlünün iki bekinden -Şener ve Hasan Ali- geldi. Özellikle Hasan Ali. Sol kanattan taşıdığı topla ceza alanına kadar indi, sonra da Slimani pas beklerken dar açıdan şut atıp gol şansını denedi. Olmadı.
Fenerbahçe’nin 2-2’lik Anderlecht ve Galatasaray maçlarından sonra özgüveninin yükseldiğini gördük. Bunda kuşkusuz Koeman’ın yeni açılmış beyaz sayfadaki kredisiyle kadronun Cocu dönemindeki baskıdan uzak kalmasının da rolü vardı.
Olumlu görüntülere rağmen kopuk kopuk oynadı Fenerbahçe. Topla oynayan takım Anderlecht’ti. Sarı-lacivertliler kazandıkları toplarla istedikleri sayıda şut atamadılar. Hücum organizasyonunda son vuruş için alternatif yaratacak birden fazla oyuncuyla rakip ceza alanına giremediler. Anderlecht kazandığı toplarla çok iyi bir pas oyunu sergiledi.Buna karşılık Fenerbahçe savunması da çok iyi alan kapatarak rakibine şans tanımadı.
Maçın en çok yorulan adamı Valbuena oldu. Hem orta alan- ileri uç bağlantısı için koştu; hem de savunmasına yardım için geriye koşarak depar attı. Koeman’ın ikinci yarıda futbolcuları oyunu rakip bölgeye taşıma, birbirlerine daha yakın oynama konusunda uyardığını anladık. Daha etkili, daha baskılı bir ev sahibi ortaya çıktı. Eljif Elmas’ın şutuyla Anderlecht’i tehdit etmeye başlayan Fenerbahçe baskısının karşılığını Valbuena ile aldı. Hakça söyleyelim, oyunun başından itibaren sol kanatta tarifeli tren gibi gidip gelen Hasan Ali’nin asisti de alkışı hak etti. Cocu’nun kenarda beklettiği, yok saydığı adam Valbuena, Koeman’ın itibarını iade etmesiyle, özellikle ikinci yarıda daha rahat oynayarak kendisine açılan krediyi hak etti. Kendi golünden üç dakika sonra göstere göstere Frey’i boş kaleye çağırıp kendi atabileceği golü takım arkadaşına sunması ayrı bir sportmenlik örneği idi.
Üç dakika içinde peş peşe iki gol Anderlecht’i çökertmeye yetti. Hem savunma sorunlarını çözemediler hem de kazandıkları topları istedikleri gibi kullanamadılar.
İki Anderlecht maçı, Galatasaray karşısında ikinci yarıdaki reaksiyon futbolu ve attıkları gollerle Fenerbahçe’nin gecikmiş ruh halini yakaladığını, artık gerçek bir takıma dönüştüğünü söyleyebiliriz.
Hem UEFA Avrupa Ligi’nde, hem de Süper Lig zirvesinde yolu açmak gerekiyor: Fenerbahçe geliyor.
Bu adamı neden hapsettiniz - Ahmet Çakar / Sabah
Fenerbahçe arka arkaya iki maç oynadı. Cuma gecesi 2-0'dan mucizevi bir şekilde maçı 2-2'ye getirdi ve dün gece de eğer o, sahneye çıkmasaydı maçı asla kazanamazdı. Peki "O" kim? Tabii ki Valbuena! Fenerbahçe'nin en meziyetli, topu ayağına en fazla yakıştıran ve en fazla üreten oyuncusu o. İlk devreye bakıyoruz, sapır sapır dökülen bir Fenerbahçe var. Pozisyonları varmış gibi gözükse de, rakibe pozisyon vermeseler de topun mutlak hakimi Anderlecht'ti. İstedikleri gibi oynadılar. Bol pas yaptılar, çok çabuk top kaptılar, Fenerbahçe'nin ceza alanına kadar ellerini kollarını sallayarak gelebildiler. Fakat fazla meziyetli oyuncuları olmadığından ve hücumda pek fazla çoğalamadıklarından pozisyon bulamadılar. İkinci yarı Fenerbahçe toparlandı. Rakibinden daha fazla top kapmaya çalıştı ve çok çabuk kontra pozisyonlar buldu. Slimani kaçırdı, Ayew kaçırdı ve gol adeta geliyorum dedi. Maçı kurtaran adam Valbuena soldan harika ortaladı. Ayew kafayı vuramadı ama top kimseye değmeden gol oldu. Bu golden hemen sonra aynı Valbuena rakip defans oyuncusu çıkarken topu kaptı ve Frey'e al da at dedi. Şimdi sorulacak çok soru var. Önce Aykut Kocaman'a, sonra da Cocu'ya... Niye bu adamı yıllarca hapsettiniz? Niye aylardır bu adam sürgündeydi? Kabul ediyorum, fizik gücü çok iyi değil ama Fenerbahçe'nin arka arkaya iki maçını kurtardı. Diğer oyunculara bakıyorum, özellikle yaratıcılık konusunda çok az yetenekli oyuncu var. Fenerbahçe bir aksilik olmazsa bu gruptan çıkar ama Süper Lig için asla iyimser değilim. Bir Valbuena ile olmaz. Orta saha bomboş... Kilit oyunculardan Ayew oynamıyor. Frey iyi niyetli ama yetenekleri belli. Yine de Fenerbahçe'yi asla kolay günler beklemiyor.