Nuri Şahin, Neven Subotic Vakfı'ndaki deneyimlerini anlattı!
Milli futbolcu, bir sene önce profesyonel yardım almak için Possible sporcu kariyer yönetimi ajansıyla anlaşıp kendinde gördüğü eksiklikleri ve geliştirmek istediği yönleri paylaşarak profesyonel destek istiyor. Nuri Şahin’in ajans ile ilişkisini Okan Yantır şöyle anlatıyor: “Nuri hem çok kolay hem çok zor biri. Kolay çünkü ne istediğini biliyor, takım çalışmasına çok açık, çok planlı. Zor çünkü çok titiz, çok zor beğeniyor. Ama bir kez güvendiği zaman sizin çizdiğiniz yolda ilerlemek konusunda herhangi bir tereddüdü olmuyor.”
Cedi Osman, Mete Gazoz, İrem Yaman, Lena Erdil gibi genç sporcuların da çalışmalarını yürüten ajansla beraber Nuri Şahin önce haziran ayında dünyanın en önemli okullarından Harvard Business School’da eğitim programından mezun oldu. Son icraatıyla ise Etiyopya’ya temiz su götürmeyi hedefleyip bu uğurda bir de vakıf kuran Borussia Dortmund’dan takım arkadaşı Neven Subotiç’in mesaisine ortaklık etti. Bu organizasyon için ajansta sporcuların kariyer planlama direktörü olan Pınar Bekbölet ile beraber 8 ay çalışmış. Bu vakıf Kasım 2012’de kuruldu, adı da Neven Subotiç Vakfı.
Şahin, bu vakfın Etiyopya’da açtığı su kuyusunda hem yardımcı oldu hem de bölgeye giderek Afrika’daki durumu inceledi. Önce başlangıcı anlatıyor: “Neven’in iyi bir şey yaptığını biliyorduk elbette ama dünyaya nasıl bir katkı sağlıyor tam olarak farkına varmamıştık. Onun yaptıklarının videolarını izledikten sonra ve kesin olarak ne yaptığını detaylı şekilde görünce ben de bunun bir parçası olmak istediğimi söyledim. Zaten Neven bize hep, ‘Anlamak için gelip görmen lazım’ diyordu. Çok konuşkan birisi olmadığı için vakfının reklamını hiç yapmadı. Bize hiç, ‘Gelin buraya yardım edin, para yatırın’ gibi şeyler de söylemedi. Bu da benim daha çok ilgimi çekti. Çünkü bazı futbolcular, bazı işinsanları arasında her zaman ‘Gelin şuraya para yatırın, şunu yapalım’ diyenler oluyor. İnsan bu durumda tedirginlik hissediyor, para doğru yere, doğru insanlara mı gidiyor diye. Bir de bu vakıf kâr amacı gütmüyor.”
İlk defa Afrika’ya giden Nuri Şahin, önceleri tedirginmiş; mutfak, iklim, kültür olarak neyle karşılaşacağı konusunda çok emin değilmiş: “Çin’e gittiğimde yemek konusunda sıkıntı çekmiştim, burada da beni nelerin beklediği konusunda bilgim fazla yoktu. Ama çok güzel ve farklı bir deneyim oldu.”
Addis Ababa üzerinden Mek’ele’ye geçerek su kuyusu açılacak bölgeleri gezmiş; önce senelerdir susuz yaşayan bir köye, ardından geçen yıl su kuyusu açılan köye gitmişler: “Hayatları nasıl değişmiş su geldikten sonra onu gördük. En sonunda da kuyunun açılacağı köye ulaştık. Suyun ilk çıktığı sahneye çocuklarla beraber tanık olduk.”
Peki nasıldı acaba? Nuri Şahin, film sahnesi gibi betimliyor: “Orada çok enteresan bir şey oldu. Su fışkırdığında biz tam suyun altına denk geldik. Suyun altında kalan biz Avrupalılar, fazla ıslanmayalım diye geri gittik. Sudan uzaklaştık. O çocuklar ise belki de ilk defa hayatlarında temiz su görüyorlar, onlar suya doğru gittiler. O anda yanımda olan Okan Abi’ye söyledim, ‘Baksana biz ıslanmayalım diye geri geri gidiyoruz, onlar ilk defa temiz su görüyorlar, suyun üzerine gidiyorlar.’ Çok acayip bir sahneydi.”
‘Temiz su dünyayı değiştirir’
Susuzlukla ilgili konuşurken onun böyle bir ortamda yaşayıp yaşayamayacağını soruyorum. “Yalan yok ben bir gün bile yaşayamam” diye girip devam ediyor: “Bizlerin bir gün bile orada yaşayabileceğini zannetmiyorum. İmkânsız. O insanlar kilometrelerce yol gidip su alabileceği kuyuya ulaşıyor. Ve bazı kuyulardaki o suyu, biz bırak içmeyi, elimizi yıkamak için bile kullanmayız. Yanlış bir şey söylemek istemem ama o su pis. Su demeye bin şahit ister. Kilometrelerce gidip, kilometrelerce geri geliyorlar. İmkânsız, biz yaşayamayız.”
Bu konuda lafı bitmedi. “Şükretmek için sebep arıyoruz ya her zaman, bu konu kendimizi kaybettiğimiz ve güncel şeylerle savaştığımız zamanlarda aklıma gelirse, benim adıma iyi olabilir. Kuyu açıldıktan sonra 50-100 metre kadar geri çekilip insanları izledim. Gülüyorlardı, mutlu insanlardı. Bundan sonra hayatlarında su olacaktı ve bizim de payımız vardı. Çok mutlu ve azla yetinen insanlar gördüm. Biz her zaman, her şeyin en iyisi olsun savaşı veriyoruz ya, o insanlar suyla mutlu oluyorlar işte. Bize sadece yemek ve suyla mutlu olacağımızı söyleseler ‘Sadece onlarla nasıl mutlu olunur’ diye itiraz edeceğimiz sırada bizden sadece 5.5 saat uzaklıkta insanlar aç ve susuz. Bu çok enteresan ve çok acı.”
Temiz suyun dünyayı değiştireceğine inanıyor ve bununla ilgili çalışmak istiyor. “Oradaki okulda benim oğlum okuyabilir miydi, o köyde benim kızım yaşayabilir miydi diye hayal ettim. Kafamdan çok şey geçti.”
Nuri Şahin kendi imkânlarını paylaşıp, elinden geldiğince herkesi o iyi imkânlara ulaştırmaya çabalıyor. Bu durumu da şöyle açıklıyor: “Hep futbolun içinde kalacağım, bu oyun benim en büyük aşkım ama keşke daha önceden başlasaymışım bu işe. Kızıyorum kendime. Şu anda 29 yaşındayım. İlk defa bir vakfa yardımım dokundu. Acı bir şey. Milyonlar kazanıyoruz, iş insanlarına, ülkenin büyüklerine, her yere ulaşabiliyoruz. Ekonomi, medya, spor olsun elimiz her yere uzanabiliyor. Keşke önceden yapsaymışız bunları... Ama her şey için bir başlangıç noktası var. Bana bu sene nasip oldu. Çok şey var kafamda, umarım yardımımız dokunur.”
Yetmezse devamı var: “Hayalimde, hayatımda görmek istediğim, yapmak istediğim çok şey var. Çocuklarıma geri dönüp baktıklarında babamız annemiz bize bunu miras bıraktı diyebilecekleri bir şeyler bırakmak istiyorum. Oğluma tüm videoları gösterdim. Çok etkilendi. ‘O insanlara daha çok yardım edelim’ dedi. Büyüdüğünde babasının yolunda giderse çok çok mutlu olurum.”
Zeki, çevik ve ahlaklı
Kendi vakfını kurmayı çok istiyor. Ama çok yol varmış daha: “İsmimi koyup ‘Nuri Şahin Vakfı’ deyip yalandan bir şey yapmak istemiyorum. Tüm zamanımı, beynimi yorarak doğru yapmak istiyorum. O yüzden 1-2 senede olacak bir şey değil. Ön çalışması çok uzun yıllar sürer. Ama kesinlikle hayata geçirip ileride çocuklarıma bırakmak istediğim şey bir vakıf tabii.”
Peki Nuri Şahin bu özelliklerini ailesinde kimden almış olabilir? Dedesini işaret ediyor: “Beni rahmetli büyükbabam Nuri Şahin’e benzetirler. Dedemi kaybettiğimizde ben 11 yaşındaydım. Ailedeki herkes ‘Huyun benziyor’ der. Çok şımarık bir çocukmuşum. Galiba dedemin ölümünden sonra bende de bir değişim olmuş. Annem öyle diyor. Bu iyilik yapma, yardımseverlik... Çok düşündüm bu Etiyopya’daki yardımı Instagram’a koyayım mı koymayayım mı diye. Yaptığımız iyiliği çok da anlatmak istemiyordum neticede. Ama insanların belki benden görüp o insanlara yardımı dokunur diye paylaştım. Benim reklama ihtiyacım yok ama o insanların suya ihtiyacı var.”
Nuri Şahin’in önünde daha büyük sakatlık yaşamazsa futbol oynayabileceği yıllar var, “Futbolu ne zaman bırakacağıma kendim karar vermek, vücudum bırak demeden ben kendim bırakmak istiyorum” diyerek bunu belirtiyor. Futbol sonrası neler yapacağı ise bugüne kadar yaptıklarının etkisiyle büyük merak uyandırıyor.
Bundesliga’daki elçimiz bir anlamda Atatürk’ün spor kültürümüz için yol gösterici olan “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” sözünün pratikteki tezahürü. Harvard’da tamamladığı eğitim zekâsını, futbol kariyeri çevikliğini, yardımseverliği de ahlakını gösteriyor. Takdirle izliyor ve onun gibi sporcuların çoğalmasını diliyoruz.
Hayatının üçgeni: Tuğba-Ömer-Meryem
2007'den beri Tuğba Şahin ile evli olan Nuri Şahin'in eylül ayında 7 yaşına girecek Ömer adında bir oğlu ve ağustosta 2 yaşına girecek Meryem adında bir kızı var. Çocuklarına sevgisini de her fırsatta gösteriyor. Oğlunun doğum gününde Instagram'a yazdıkları mesela: “Oğlum bugün 6 yaşına girdin. Gitgide büyüdüğünü görmek, seninle daha çok yıllar geçireceğimizi düşünmek bu hayattaki en büyük mutluluk olsa gerek. Dilerim her günün bir öncekinden güzel ve sağlıklı olur. Dilerim hayatta hep güzellikler kucaklar seni. İyi ki doğdun Ömer, seni çok seviyorum...” Ya da kızı için temennileri: “Önünde uzuuun bir yolculuk var ama bil ki ben hep yanında olacağım güzel kızım.” Çocuklarının spor yapmalarını istiyor. Ama profesyonel olup olmamaları onlara kalmış: “Kendi verecekleri karar. Anne-baba olarak biz destekleriz. Profesyonel ya da amatör fark etmez. Onlar yeter ki sağlıklı olsun ve spor yapsın.”
Futbol sahalarının iyilik meleği...
“İnsanlığa inanıyorum ve hepimizin aslında eşit olduğumuzu düşünüyorum. Önceleri, yerel sosyal yardım girişimlerini destekliyordum ama zamanla şunu öğrendim: Doğru olan, sadece kendi çevrendeki insanlara yardım etmek değil. Dünyanın çeşitli yerlerinde çok büyük problemlerle karşı karşıya olan insanlar var. Bu nedenle amacımız küresel olarak en fakir alanlara yönelmek olmalı. Benim amacım Etiyopya'nın Tigray Bölgesi'nde her yere su götürme hedefimiz doğrultusunda çalışmak. En önemlisi, daha fazla insana dünya vatandaşı olarak sorumluluklarının farkına varmalarını göstermek” sözleriyle anlatıyor Neven Subotiç bu vakfın amacını. Nuri Şahin hakkındaysa şunları düşünüyor: “Nuri kendine has, dürüst ve yardımsever biri. Onunla tanışmış olmaktan ve ona kardeşim diye hitap edebiliyor olmaktan onur duyuyorum.”
Harvard’da dünyam değişti
Nuri Şahin Harvard’da, Google, Amazon, Snapchat, Instagram gibi şirketlerin üst düzey yöneticileri ile meslektaşları Kaka, Daniel Alves, Mario Melchiot, Edwin Van Der Sar ve dev sporcular Lindsey Vonn, Andy Roddick, Chris Bosh, Michael Strahan ile beraber eğitim gördü. “Futbol sayesinde çocukluğumdan beri hayal ettiğim birçok şeyi gerçekleştirdim. Ama bir yanım hep, Harvard, Oxford, MIT gibi büyük okullarda okuyanlara özenirdi. Onlar benim için dünyanın en zeki insanlarıydı. 29 yaşında böyle bir fırsat elde etmiş olmak, bir anlamda çocukluk hayalimin gerçekleşmesiydi. Kendimi farklı pozisyonlara hazırlamalıyım, farklı seviyelerde test etmem gerekiyor. Kalıcı bir iz bırakmak istiyorum, bunun için de sınırlarımı zorlamam gerektiğine inanıyorum. Tüm samimiyetimle söylüyorum, bambaşka bir insana dönüştüğümü hissettim. Ayrılırken eğitmenimiz Anita Elberse’e de söyledim. ‘Hayatımı değiştirdin’ dedim.”
Klopp’tan Şahin’e: Kaliteni kabullen
Nuri Şahin, ailesinin bir kısmı burada olsa da hiç Türkiye’de yaşamadı, eğitim hayatı Almanya’da geçti. Erken yaş gruplarından itibaren Türkiye Milli Takımlarında forma giyen oyuncu, o dönem milli takımlarda beraber çalıştığı Abdullah Avcı ve Ünal Karaman’ı ayrı tutarken, “Hayatımda değişim noktası olan dönemde hocalarımdı onlar. Milli Takım'da da devam etti bu” diyor. Dortmund’daki hocası Jürgen Klopp’tan da bahsediyor. Şöyle anlatıyor: “Sadece futbol öğretmedi bana. En önemli öğüt olarak, ‘Kendine kaliteni kabullendir. Çünkü sen çok büyük bir futbolcusun. Bunu her zaman kendine söylemen ve bunu bilmen gerekir. Sen iyi bir şey olduğunda bile bunda kötü bir yana bakıyor ama kötü olan bir şeyi hemen kabul ediyorsun’ derdi. ‘Kötü olunca kötü ama iyi olunca neden daha iyi olmadı diye hayıflanıyorsun, diye uyarırdı.”
Eğitim hayatındaysa Alman öğretmenine çok şey borçlu. “Okulda da benim hâlâ görüştüğüm o dönemden kalan hocalarım var. Sınıf öğretmenim, aynı zamanda İngilizce öğretmenim olan Bayan Stein, bana hep ‘İngilizce önemlidir, İngilizce öğren, öğren öğren’ derdi. İyi ki öğrenmişim” diyor.
HÜRRİYET