O kafa ve Türk sporu

Peki yönetenler bunun farkında mı?

Değiller! Niye değiller?

• Çünkü "O kafa" meselelerin bütününe vakıf değil.
• Çünkü "O kafa" sporun sadece popülaritesi ve magazinsel yanı ile meşgul.
• Çünkü "O kafa" sporu sadece "futboldan  ibaret" sayarak futbolla meşgul oluyor ve tribüne oynuyor. Zaten bu sebeple de arada sırada futbolla ilgili bir iki cümle ederek gündemde kalmaya çalışanlara "spor adamı" denmiyor.

Onun için Türk sporunun entellektüelleri de bu tip adamları "ciddiye almıyor".

Oysa Türk Sporu denince;

• Dünya Gençler Yüzme şampiyonu olan Sanberk Yiğit Oktar'a öngörülen ödülün büyükler ile çok "orantısız" (beşte biri) olduğunu bilecek ve hakkaniyetli davranacaksınız.
• Mesela genç olunmadan büyük olunamayacağını hesap edeceksiniz.
• Mesela uluslararası takvimde yer alan büyük sportif organizasyonlara hazırlanırken, uluslararası takvimde yer almayan, çoklu özel turnuva sayılan İslam Oyunları adlı organizasyona 2. bir takım götürmeyi planlayabileceksiniz.
• Böyle bir hamleye "neden?" diye karşı çıkabilecek bağnazlara da "sakatlanma riskini" işaret ederek derbiler öncesi oynanabilecek özel maçlara "gençlerle çıkılma" taktiğini hatırlatabileceksiniz.
• Mesela uluslararası organizasyonlara bilet parası bile bulamayan federasyon kafilelerine çare arayacak, önlem alacaksınız.

Şimdi size soruyorum,

Var mı "O kafada" böyle bir spor kültürü ve birikimi?

Bizce yok! Eğer olsaydı; ödül yönetmeliğinde şampiyon olan yıldız sporcunun küçükken genç yaşta yakalanıp, kıymeti bilinerek büyükler kategorisinde de başarılarına devam edeceğini düşünemeden, büyüklerde şampiyona 500 altın, gence ise beşte biri ile muamele edilmez ve genç dünya şampiyonalarımızın da şevkleri kırılmazdı.

Sonuçta "O kafa itibardan tasarrufu" reddediyorsa, biz de Türk Milleti'nin şampiyonlarından tasarrufu reddederiz.