Spor yazarları Galatasara için ne dedi? | "Ocak'ta siz gidin!"
Spor yazarları, Galatasaray'ın Süper Lig'in 16. haftasında deplasmanda Antalyaspor'un 4-1 mağlup ettiği karşılaşmayı değerlendirdi.
Osman Şenher: "Galatasaray moral buldu"
Üst üste oynanan maçlar, sakatlıklar, kart cezaları ister istemez Galatasaray’ın oyun sistemini, performansını aşağı çekti. Dün gece ilk defa Yunus’un 60 dakika sahada kalması bile takımın oyununu olumlu anlamda çok etkiledi. Yunus bir gol Sane’ye attırdı, bir gol de Osimhen’e... On numara forvet arkasında Yunus’un verdiği performansı başka futbolcu veremiyor. Bilhassa Sara kesinlikle o mevkinin futbolcusu değil.
11.dakikada düşünebiliyor musunuz, sarı-kırmızılılar iki farkla öne geçiyor, bu andan sonra Osimhen’in çok net üç, Barış Alper’in bir tane gol pozisyonu var. Bu sezon ilk defa bu kadar çok gol pozisyonuna giren bir Galatasaray seyrettim. Aynı şekilde de final paslarında o kadar çok pas hataları yaptılar ki, yoksa bu maçın skoru tarihi bir skor olurdu.
Antalyaspor’un gücü belli. Onlar da ellerinden geldiği kadar mücadele ediyorlar ama Galatasaray’ın yıldızları bir şekilde maçı koparıyor. Leroy Sane’nin futbolunu gerçekten hayranlıkla seyrediyoruz. Gol atıyor, asist yapıyor, her hareketi mükemmel. Bu sezonun en iyi transferi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Barış Alper çok şey yapmak istiyor ama yapamıyor. Daha sonra strese giriyor, top kaybediyor. Takımın en önemli futbolcularından bir tanesi.
Buna hiç itirazım yok. Daha dengeleri oturmadı. Icardi sonradan oyuna girdi, golünü attı, müthiş moral buldu. Osimhen bugün Afrika Uluslar Kupası’na gidiyor. Perşembe günü Başakşehir karşısında, Pazar günü Kasımpaşa karşısında takımın santrforu Icardi olacak. Dün gece attığı gol de onu rahatlattı. Mutlaka performansını da etkileyecek.
Orta sahada Torreira ve İlkay, Antalya karşısında fazla zorlanmadılar, vazifelerini yaptılar. Torreira’nın yanındaki birinci adam Lemina. Gabonlu futbolcunun görevini şu an için Cim Bom’da yapabilecek başka bir futbolcu yok. Antalya’nın gücü sınırlı olduğu için dün akşam sırıtmadı ama Başakşehir maçında zorlanacaklar.
Sallai sağ bek oynuyor, inanın takımın atom karıncası. Bu çocuk hücuma çıkıyor, defansa dönüyor, rakibin gol ataklarını önlüyor. Yine hücuma çıkıp golünü atıyor. Sahaya mükemmel bir performans koyuyor. Sane’yi de rahatlatıyor. Ismael Jakobs ise sadece idare ediyor. Eren gelince soldaki sıkıntı biter.
Sonuçta Galatasaray galibiyeti hak eden bir futbol oynadı. Birbiri ardına gelen zor maçlardan sonra Antalya deplasmanında hem üç puanı aldı, hem de moral buldu. (Milliyet)
Mehmet Ayan: "Galatasaray için ilaç gibi maç!"
Erken form tutan, çok maç oynamaktan sıkılan ve sahada rakipsiz kalan oyuncu sayısı fazla olan G.Saray için ilaç gibi maçtı. Hele 11 dakikada 2-0’ı bulmak... Bu skor Okan hocaya en azından 60 ve sonrasında ‘sahada rakipsiz kalan oyuncuları’ açısından değiştirebilme avantajı sağlıyordu. Üstüne yedek kulübesinde Icardi, Sara ve Kazımcan gibi üç hazır oyuncu bonusu! Öyle ya 12. adamı olmadığı maçları gördük yakın dönemde. Ünlü Rıdvan Dilmen deyimi ile ‘çabuk-çabuk 2’yi buluvermişti’ sarı-kırmızılılar. Ondan sona Osimhen kendi kendine gol kaçırma yarışına girdi. İlk yarıda 3 net kaçırmıştı, 56’da attı rahatladı, Yunus’un dönüşü için de ideal bir maçtı. Ön tarafta harp görmeden, resitalle döndü onbire...
67’de Sara, Icardi ve Arda’yı oyuna alarak kadronun dakika mühendisliğinde kısmi bir rahatlamaya giden G.Saray için maçın kalanı da sorunsuz geçti. 3 puan rahat geldi. Okan hoca 90 dakikayı kudret kuvvet gösterisi değil, iyi bir idman maçı olarak görmüştür diye umarım. Çünkü Antalyaspor karşısında yapılan başarılı işler genele şamil edilebilir mi; kuşkuluyum.
Sanırım bu maçı G.Saray değil de Antalyaspor’dan hatta Antalya kentinden okumak daha anlamlı. Türkiye’nin turizm başkenti, dünyanın sayısı destinasyonlarından biri. Kent gelir üretiyor. Ancak kendimi bildim bileli kulübü sahiplenmiyor. Ne teknik adamlar geliyor gidiyor, ne yöneticiler gelip geçiyor ama düzen değişmiyor. Halbuki stadının ve isminin sponsoru var. Mali açıdan bu gelirler önemli... Gel gör ki Antalya’nın Antalyaspor’a özensizliği 26 Ekim 2015’te açılan stadyumun halen düzelmeyen zeminiyle sembolize oluyor. Zarar gören de hep takım... İyi niyetle futbolcular ve teknik ekipler yıllardır çabalıyorlar ama böyle giderse bu sezon ligden düşme ihtimali geçen yıllara göre daha belirgin.
46-56 arası bir direnci, 3-1’in sonrası topla iyi ilişkiler kurma şevki olsa da sahadaki takım, bırakın G.Saray’ı, muadillerini yenmekte çok çok zorlanacaktır. Muhtemelen (sayılarının en az 10 olduğunu düşündüğüm Süper Lig takımı gibi) düşmemek için transfer yapmak adına kendilerini devre arasına atmak istiyorlar. Onların da mottosu ÇARE TRANSFER yani! (Hürriyet)
Cem Dizdar: "Kazanç kazançtır"
Maç başladıktan uzunca bir süre Antalya değil karşı kaleye orta saha çizgisine gelecek düzeni kuramayınca Galatasaray ön alanda istediklerini rahat rahat yaptı. İlk devre 0 -2 bitti ama daha fazlası da olabilirdi. Bu 'olabilirler'in çoğunu heba eden de Victor Osimhen’den başkası değildi. Şut aramak yerine pas düşünse en azından İlkay Gündoğan bir gol atabilirdi ilk devrede. Daha çok ve daha doğru pas yapan Galatasaray 60’ların ortasına kadar oyunu da skoru da elinde tuttu. Hatta Osimhen’in bitiriciliğine bu denli güvenmeseler maçı daha farklı kazanabilecek kadar pozisyonları vardı. 60’lardan sonra Antalya oyuna kısa bir süreliğine döndü ve 69’da Sander Van De Streek ile golü buldu ama hepsi bu kadar.
Galatasaray yine üstündü ama tercih problemleri sürüyordu. Örneğin 75. dakikadaki hücumda Barış Alper Yılmaz solundaki Osimhen’e değil sağına gönderse pası pozisyon gole daha uygundu. Galatasaray biraz son maçların skorları, dahası futbolun politik dili vesilesiyle hayli gergin bir iklimde çıktı bu maça. Antalya onları zorlayacak bir düzende değildi elbette ancak yine de kazanç kazançtır. En azından gözden geçirmeler, eksiklerin tespiti, sakatlıktan yeni çıkmışların geleceğe hazırlanması, Afrika Kupası’na gideceklerin geçici boşluğunu doldurma konusunda kazanımı yüksek bir hazırlık maçı yapmış oldu Galatasaray. (Fanatik)
Tunç Kayacı: "Her şey ortada"
Şampiyonlar Ligi’ndeki kötü sonuçları ligde telafi etmeye çalışan Galatasaray, deplasmanda Antalyaspor karşısında ilk yarıda adeta ter attı. İlk 11 dakikada gelen iki gol ile rahatlayan Sarı-Kırmızılılar aslında bu yarıda maçı bitirecek skora ulaşabilirdi. Özellikle Osimhen’in 3 net pozisyonu haricinde başka kaçan net goller vardı. Okan Buruk orta alana Sara’nın yerine Yunus’u monte ederek çok doğru bir karar vermiş. Çünkü Yunus oynayan ve oynatan, kilit pas özelliğiyle direkt skora etki eden bir isim.
Dün gece Antalyaspor karşısında da Sane ve Osimhen’e yaptığı asistlerle kalitesini gösterdi. Tabii ki Monaco yenilgisi sonrası Antalyaspor maçı bir anlamda fikstür şansıydı diyebilirim. Akdeniz ekibi toplama bir takım görünümünde ve çok yetersizler, ilk yarıda bu çok net göründü. Ev sahibi ekip hem savunmayı hem de hücumu yapamayınca Galatasaray elini kolunu sallaya sallaya topa hükmetti ve kolayca pozisyonlara girip gollerini attı. Kısaca öyle bir ilk yarı izledik ki deyim yerindeyse tam Icardi’likti...
Tipik ikinci yarı sendromu diğer maçlar kadar olmasa da kısmen hortladı. Osimhen’in 3. golü olmasa fark 3’e çıkmasa yine benzer gerilimler yaşanabilirdi. Nitekim Okan Buruk 3 değişikliğini yapar yapmaz Antalyaspor’un kornerden golünü izledik. Aslında Buruk haklı olarak sakatlık ve yorgunluk nedeniyle zaten bu değişiklikleri yapmak zorundaydı. Bence sorun takımın oyundan düşmesi ve kafaca bitmiş bir rakibe cesaret vermesi...
Bu kadar iyi başlangıç yapan skor yakalayan bir takımın maçı böyle bitirmesi düşündürücü. Belki de Okan Buruk bu değişiklikleri yaparken yönetime de kulübenin etkisizliği mesajını vererek transfer istiyor haklı olarak. Sözü fazla uzatmayayım dün eleştirdiğimiz Antalyaspor’un bile oyuna giren isimleri Galatasaray’ın giren oyuncularından daha iyi iş yaptı... Liderlik sürüyor belki ama bu oyun sürdürülebilir gözükmüyor acilen çözüm bulunmalı. Zaten bu defolar ligde örtülüyor ama Şampiyonlar Ligi’nde her şey ortada. (Fanatik)
Levent Tüzemen: "Monaco'da keşke Yunus'la başlasaydı"
Okan Buruk, Yunus'un hücumdaki etkili oyununu gördükten sonra acaba, "Monaco'da oyuna keşke Yunus'la başlasaydım" diye düşünmüş müdür? Çünkü bu Yunus, Monaco'da ilk yarı etkili oynayan G.Saray'ın pozisyon bulmasına fazlasıyla katkı sağlardı. Antalya önüne Yunus'lu kadroyla çıkan G.Saraylı oyuncular, oyunun ilk yarısında sahanın hakimiydi, inanılmaz pozisyonlar ürettiler. Eğer Osimhen, son vuruşlarda dikkatli olabilseydi rahatlıkla üç gol atıp gol krallığında tahta otururdu. Yunus sayesinde Sallai, özellikle Leroy Sane çok etkili oynadılar. Sane'nin attığı gol, Yunus'un pas kalitesiyle geldi. Hücuma sağdan sık çıkan Sallai, güzel oyununu bir golle süsledi. Barış veya Jakobs, Antalya'nın sol kanadından etkili ataklar yapmalarına rağmen isabetli ortalara imza atamadılar. Yine Yunus'un varlığıyla Torreira ve İlkay ikilisi rahat pas kulandılar çünkü Yunus, resmen Osimhen'in arkasında pas istasyonu oldu. Okan Buruk'un Yunus'a ne kadar ihtiyacı olduğunu Antalya maçında gözlemledik. Yunus bir maestro gibi görev yaparken Osimhen'in attığı gole de verdiği mükemmel pasla büyük katkı sağladı. Kaleci Günay uzun süredir kulübede oturmaktan dolayı biraz paslanmış. Geriden oyun başlatırken riskli paslar kullandı, bu konuda da Okan hocanın doğru bir uyarısı oldu. Yine de Günay, tecrübesiyle ender Antalya ataklarında hata yapmadı. Akdeniz ülkesi Monaco'da morali bozulan G.Saray, Akdeniz'in en önemli şehri Antalya'da kendine geldi. Maçın oyuncusu benim adıma Yunus olur. (Sabah)
Bülent Timurlenk: "Ocak'ta siz gidin"
Şampiyonlar Ligi'nde son iki maçını kaybetmiş, ligde son iki deplasmanında galibiyete hasret kalmış, 'futbolun patronuyum' diyen bir adamın açık tehditleri ve hakaretlerine maruz kalmış, eksiğin, sakatın çok bir takımsan ve deplasmana gidiyorsan kabul edelim, Galatasaray için Antalyaspor uygun rakipti. Bunu ilk 15 dakikada gösterdiler. Ev sahibi takım üç oyuncu üzerine kurulu oyunuyla rakip yarım sahayı göremeden iki farkla geriye düştüğünde kağıt üzerinde maç bitmişti. Sara'yı dinlendiren, İlkay'ı 6'ya çeken Okan Buruk, onun müthiş tecrübesine orkestra şefliği görevini vermişti. İlkay da iyi yönetti orkestrayı. Leroy Sane geçen hafta attığının kopyasını attı: Sağdan içeri deplase, devrilen vücut ve plase. Sallai'nin golünden sonra iştah sürse de Osimhen bulamadı çerçeveyi üç pozisyonda. Samsun ve Monaco maçlarının ardından bir kez daha baskı yiyerek başladığı ikinci yarı Galatasaray adına düşündürücü derken; Osimhen'in geçişte golü geldi. Duran toplardan geçen sezon bol gol atan Galatasaray'ın zayıf ev sahibinden duran toptan gol yemesi, üzerine çalışılması gereken bir mesele. "Ocak'ta gitsin" tezahüratı yapan medyanın ilgili kısmına İcardi'nin golü cevaptır. Onun kadar işinizi yapsanız mesleki itibarınız sosyal medyada sorgulanmazdı. Galatasaray öyle ya da böyle kısa da olsa devre arasını bekleyen yorgunluğuyla dönüyor İstanbul'a. Son söz Antalyaspor için: En az zemini kadar kötü bir takımlar. (Sabah)