"Fatih Terim Fonu” dolandırıcılığından Türk futboluna....
Ajansspor köşe yazarlarından Fatih Cumhur Sarıkan, gündemde olan "Fatih Terim Fonu” dolandırıcılığına değinirken, Türk futbolunundaki sorunlara da parmak bastı.
Hukuka saygı ve güven duyup sakin kalmak lazım
Olayın tam olarak ne olduğu, nasıl geliştiği, kimleri kapsadığı, gerçek boyutları, her gün ortaya çıkan gelişmelerle yanıt bulmak şöyle dursun, akıllardaki sorulara yenileri ekleniyor. Şimdilik tek şüpheli olan banka müdiresinin bunca zamandır kaçmaya teşebbüs etmemesi, hem şüphelinin hem de müştekilerin kendi içinde çelişkili ifadeleri, fona adını veren ünlü ve önemli futbol insanının ne müşteki, ne şüpheli, ne alacaklı ne borçlu, olayın hiçbir tarafında bulunmaması... Şimdilik, bulguları ve olguları, algılardan, dedikodulardan, peşin hükümlerden, tahminlerden ayıklayıp, “acele etmeden, çabuk çabuk” analiz etmek, hukuka saygı ve güven duyup sakin kalmak lazım.
"Bir kişiden beklenmeyecek bir davranıştır"
Diğer yandan, dolandırıcılığın şimdilik tek şüphelisi olan Şube Müdiresinin çalıştığı bankanın konuyla ilgili teftiş raporunda yer verilen bir ifade dikkat çekici; haydi cümleyi hatırlayalım:
"... Erzan'ın 46 gün vadede dolar bazında %253 getiri vaadine inanılmış olsa bile bu dokümanlardan şüphelenilmemesi, elden ve üçüncü kişi üzerinden para verilmesi, ortalama zekaya sahip herhangi bir kişiden beklenmeyecek bir davranıştır.”
"Algoritmanız yok muydu?"
Raporu hazırlayanlara yönelik bazı sorular da “ortalama zekaya sahip” birçok kişinin aklına geliveriyor!..
Bir örnekle yetineyim, belli zaman dilimi içinde, bir şube müdirenizin kişisel portföyündeki bazı özel müşterileriniz bankanızdaki hesaplarından büyük miktarda para çekip, toplamda kırk milyon doları aşkın bir tutarı açıktan, çantalar içinde aynı şube müdirenize teslim ederken, “ortalama zeka” elinden çıkmış bir uyarı/kontrol/alarm sisteminiz/algoritmanız yok muydu?!..
"Nasıl bir ihale şartnamesi hazırlayacak?"
Aynı “ortalama zeka seviyesinden” futbolumuza ilişkin başka sorular da beklemek, çok şey istemek mi olur acaba?
Örneğin, 23 Kasım 2023 tarihinde TFF Riva yerleşkesinde çalışmalarına başlayan Yayın İhale Komisyonu, özellikle Anadolu kulüplerinin gelirini korumak adına nasıl bir ihale şartnamesi hazırlayacak?
"Çözüm üretmediğini ne zaman kabul edeceğiz?"
Örneğin, hakem performanslarıyla ilgili tepkiler arttıkça Merkez Hakem Komitesi Başkanı’nı değiştirmenin hiçbir çözüm üretmediğini ne zaman kabul edeceğiz?
Örneğin, Türk futbolunun dört büyüklerinin borsaya açık şirketlerindeki toplam otuz milyar TL tutarındaki borç, hangi projelerle nasıl ve ne zaman ödenecek?
Yoksa bu aşırı dinamik gündem içinde mutlu kalmak için “ortalama zeka seviyesini” terk etmek bilinçli bir tercih mi?..
"Hepimize zihin açıklığı diliyorum"
Einstein’a atfedilen sözü hatırlatarak, hepimize zihin açıklığı diliyorum: “Delilik aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir!..”