Özel bir Kulüp
Galatasaray özel bir kulüp; çünkü bunca istikrarsızlığa karşın kazanıyor. Sürekli yönetimler değişiyor; 2011'den bu yana bir teknik direktör sirkülasyonu yaşanıyor; fakat her sezona en az bir kupa sıkıştırıyor. Bu, kazanan bir kulüp olduğunu gösteriyor.
Bir de düşünün, istikrarlı yönetimler, başarılı ve ne yaptığını bilen başkan ve yöneticiler, uzun süre çalışan teknik heyetler olsaydı nasıl bir fotoğraf ortaya çıkardı.
Hiç kuşku yok ki çok daha başarılı bir kulüp olurdu.
Futbol takımını etkilemez
Son Malî ve İdarî Genel Kurul'la birlikte, idarî ibrasızlık nedeniyle yeni bir kriz baş gösterdi. Yapılan açıklamaların tersi biçimde bu durumun futbol takımını çok fazla etkileyeceğini düşünmüyorum. Ödemeyle ilgili olağanüstü sorunlar yaşanmadığı sürece, oyuncular, özellikle de yabancılar seçim ya da bir başka konu nedeniyle konsantrasyon kaybı yaşamazlar.
İbrasızlık meselesi yeni bir krizin doğmasına sebep oldu. Mustafa Cengiz bana göre başarılı bir başkanlık sınavı vermedi. Zaten D.Özbek'le yarışırken, kötünün iyisi olarak seçildi.
Galatasaray'da demokratik teamül büyük önem arz eder. Cengiz, kendisine yönelik eleştirilere çok fazla reaksiyon gösterdi; çoğu zaman suçlayıcı ve kırıcı oldu. Gördüğüm kadarıyla kendisini, başkan koltuğunda olmasından dolayı, herkesten üstün görmeye başladı. Antipatik tutum, son kongrede devam etti. Gerilimi yumuşatması gerekirken, tersini yaptı. Sonuçta idarî ibrasızlık ortaya çıktı.
Tutum ve Söylem
Yasal süreç secimi gösteriyor. Mustafa Cengiz, basın toplantısında kendinden çok emin bir imaj oluşturmaya çalıştı ve olması gerektiği gibi net, kısa ve suçlayıcı olmadan konuştu. "Gitmiyoruz, gereğini yapacağız" dedi.
Hukuksal yolları kullanacak. Hukuk tekniği açısından bakıldığında her iki taraf için de risk olasılığı yüksek bir hukuksal süreç olabilir.
Galatasaray Eğitim Vakfı Başkanı İnan Kıraç, iki hafta önce başkan adayı açıkladı. Daha önce yaptığı gibi, "Galatasaray'a biz yön veririz' demek istedi. Kulübe, yıllardır en büyük darbeyi bu anlayış vuruyor. Genel kurul iradesine ipotek koymak gibi bir şey. Kıraç'ın temsil ettiği "küçük olsun bizim olsun" grubunun artık çok etkin olduğunu düşünmüyorum. Çünkü kulüp tarihinde en kötü yönetim performansını gösteren Dursun Özbek, baskın seçim yaparken, bu kliğin egemenliği büyük ölçüde kırıldı.
Son krizde belirleyici olan Mustafa Cengiz'in üslûp ve tutumuyla çok sayıda karşıt edinmesiydi; bu konuda başarılı olsaydı, idari ve malî başarısızlığına karşın Mayıs için seçim zorlaması olmazdı. Beklenti, "Eleştirilerinizi dikkâte alıyorum. Sezon sonunda itibaren olağanüstü genel kurul düşünebilirim" demesiydi.
Yapmadı, sonuç ortada
Şimdi pek çok başkan adayından bahsediliyor. Hangisi bilmiyorum. Fakat Dursun Özbek'in yeniden teşebbüste bulunacağını hissediyorum ve şayet böyleyse "pes" diyorum. Galatasaray'a verdiği bunca zarar ve iki seçim hezimetinin ardından, hâlâ kendisine oy verecekler için ise iki kavramı hatırlatmak istiyorum: Akıl ve Vicdan.
Sonuç: Mayıs'ta seçim zarar verir. Cengiz bunu yapıcı davranarak engelleyebilirdi. İbra etmeyerek bu dönemde seçimi zorlayanlar ise kulübün istikrarsızlık sürecine yeni bir halka eklediklerini unutmamalılar.