ÖZEL- Yöneticilere flaş çağrı: "Başkan bırakmıyorsa siz bırakın"
AJANSSPOR- Cem Kınay, Radyospor'da Özgür Sancar'ın sorularını yanıtladı.
"Çocukları ağlatan bir kulüp haline geldik"
"Galatasaray taraftarı yanımıza gelip ne kadar üzüntülü olduklarını, hatta yanıma bir kadın geldi dedi ki üzüntümü şöyle anlatayım; "Çocuklarım perşembe günü maçtan sonra hüngür hüngür ağladılar" dedi. Galatasaray taraftarı bu kadar hassas ve üzgün. Perşembe günü tam bir skandal oldu.
Bu skandalın sorumlusu da iki tane insan. Birisi Dursun Özbek diğeri de Igor Tudor. Fazla konuyu uzatmamak lazım. Bu ik tane sorumlu bu hale gelmemize bu kadar çocukların Türkiye'de 90'lı yıllarda 2000'li yıllarda her doğan çocuğun Galatasaraylı olmasını sağlıyorduk. Bununla gurur duyuyorduk. Ne yapıyorduk. Galatasaray şampiyonluklardan şampiyonluklara giden sarı-kırmızı renk moda renk,dünyada dolaşırken, bütün dolaştığımız ülkelerde Galatasaraylı futbolcular ve Galatasaray'dan bahsediyordu. Galatasaray FIFA sıralamasında UEFA sıralamasında birinci sıraya oturmuş takımdı. Ordan çocukları ağlatan bir kulüp ve takım haline geldik, ben iyi bir Galatasaraylıyım. Bundan da çok üzüntü duyuyorum. Bundan sorumluluk duyuyorum. Burada etrafımızda dönen insanları en son hatırladığı güzellikler bizim 3 şampiyonluğumuz. Bundan da 2 sene geçti."
"Keşke haksız çıksaydık..."
"Cüneyt Tanman'ın futboldan sorumlu olacağı bize söylendi. Cüneyt bizim eski kaptanımız. Balık baştan kokar hesabı en başta işler iyi gitmezse, alt taraflarda işler iyi gitmezse imkansız. Dolayısıyla bütün sıkıntılar bunar. Tabii bir de yapısal sorunlar, dünya değişiyor, Türkiye değişiyor ama kulüplerin yapıları bunlara ayak uydurmamış vaziyette. Dolayısıyla pazar gününü dinleyicilerimizi yapısal değişikliklerle bozmayalım ama asıl problemler şahıslarla da ilgili dğeil. Problemlerin yapısı anasal problemler. Bugün düşünebiliyor musunuz Galatasaray'ın 25 milyon taraftarı var fakat sekiz bin tane üyemiz var. Bugün dünyadaki başarılı kulüplerin en aşağıya kulüp üyeliği 100-150 bin arasında. Dolayısıyla konuşulacak o kadar çok konu var ki ama ne yapıyoruz biz, basite indiriyoruz Dursun Özbek'i beğenmiyoruz, Ahmet'i beğenmiyoruz, Mehmet'i beğenmiyoruz ama tabii ki bir gerçek var ki
bunlar üç senelik genel kurul üyelerinin çoğunluğunun güven oyu verdiği ve yetki verdiği insanlar. Bunlar da bu yetkilerin çoğunlukları en iyi şekilde hayata geçirmeye çalışıyorlar. Geçiremedikleri zaman gitmek durumundalar. Dolayısıyla örnek veriyorum, Salı günü ben Dursun Özbek'ten de vazgeçtim. Ben bir senedir erken seçim olması gerektiğini söyleyen defalarca da sizin programlarınızda bugünleri gördüğümüz için söyledim.
Keşke haksız çıksaydık Dursun Özbek haklı çıksaydı. Keşke biz deseydik ki aman başkan biz sana ayıp ettik ama biz haklı çıktık. Bu noktaya gelindi.
Hala diyorum ki vazgeçtim Dursun Özbek'ten.
Yöneticilere çağrı: "Başkan bırakmıyorsa siz bırakın"
"Bugünkü yönetim kurulunda beraber çalıştığım arkadaşlarım var. İsmail var, Murat var, Can var bir sürü arkadaşımız var. Ben diyorum ki arkadaşlar bırakın siz başkanı Salı günü kendisini ikna edemiyorsanız o zaman üzerinize düşen görevi siz yapın. Siz istifa edin. Belli ki Dursun Özbek devam edecek. Ben şu anda sizin kanalından çağrı yapıyorum, gidin diyorum Salı günü başkanımızla konuşun deyin ki başkan Galatasaray taraftarının bize sevgisi saygısı kalmadı. Ben üzülüyorum, bu kadar küfür yiyen bir yönetim ve başkan rastlamadım. Galatasaray makamı yıpranmış vaziyette. Ve ileri dönük olarak Galatasaray taraftarının bir ümidi kalmamış vaziyette. Ümitsizlik hayatta en kötü şey. Sevgisizlik hayatta en kötü şey. Dolayısıyla ben tamam Dursun Özbek devam etmek istiyor, o zaman siz gideceksiniz, oradaki o yönetim kurulu üyeleri koltuğu işgal ediyorsunuz."
"Yarsuvat döneminde böyle değildi"
"Ali Yüce gibi Voleybol'da başarılı olmuş arkadaşlarımız var. Onlar ya başkanlarını ikna edecekler ama onlarda şöyle düşünürse ya bizim bir senemiz kaldı biz daha yönetime girermiyiz girmezmiyiz dolayısıyla bu seneyi değerlendirelim diye düşünürlerse Yapacak bir şey yok. Ama böyle düşünen arkadaşlar olmadığını düşünüyorum. Ben bu arkadaşlarla çok kısa sürede omuz omuza o 3 tane kupa alınırken beraberdik. Çoğuda özel hayatımda tanıdığım insanlar. Yüksek karakterli insanlar. Bu küfürlerden onlarında çok rahatsız olduğunu düşünüyorum. Ama öyleyse eğer, gitsinler Salı günü yönetim kurulu toplantısı var. Bunlar benım beraber yemek yediğim, kahve içtiğim arkadaşlarım. Ve gerçekten bunlarında üzülmediklerini hiç zannetmiyoum. Ama onların artık bu iki sene sonunda çıkıp ilk defa masaya vurarak söz haklarını kullanmaları gerektiğini düşünüyoum. Belki bu zamana kadar bu imkana sahip olamadılar. Benim olduğum yönetimde Duygun Yarsuvat'ın en önemli özelliği hepimizin düşüncelerine, fikirlerine
sözlerine saygı duymasıydı. Zaten o başarının altında yatanda buydu. Abdürrahim Albayrak kendi başına futbolu yönetirdi Ali abiyle beraber. Yaptığı hareketlerde serbestti. Takım oyunu vardı."