Pandemi sonrası zor seçim
WHO ve Eurostat’a göre Türkiye nüfusunun yüzde 88.2’lik kısmı hiç egzersiz yapmıyor. Bu çoğunluktan çıkmak istiyorsanız şu soruya yanıt vermeniz gerekiyor: “Bir fitness uygulaması ile online spor yapmak mı ya da bir mentorden destek alıp egzersizleri uygulamak mı?” Zor bir seçim size bekliyor.
Ahmet Bey, Mehmet Hoca’nın samimi konuşmasını başını hafifçe aşağı indirerek onayladı ve bir şey söylemedi. Bu esnada Mehmet Hoca’ da Ahmet Bey’i hızlıca süzdü. Bu mesleki bir kazanımdı. Kişinin kilosu, duruşundan dolayı omurgasının genel durumu, omuz yapısı, üst gövdenin şekli vs. tüm bunları birkaç saniyede gören Mehmet Hoca, göbeği fazlasıyla öne çıkmış Ahmet Bey’in kilo problemini ve boynunun öne doğru duruşundan boynunda oluşan düzleşmeyi görebilmişti. Elinde taşıdığı spor çantasını gördüğünde “Ahmet Bey, sanırım antrenman malzemeleriniz yanınızda, dilerseniz soyunma odalarına geçip hazırlanabilirsiniz. Uygun olduğunuzda da çalışmamıza başlayabiliriz.” Ahmet Bey, hiçbir şey söylemeden soyunma odasına doğru yöneldi.
Bu esnada Mehmet Hoca bir gariplik sezdi. Ahmet bey tüm bu süre içerisinde tek kelime bile etmemiş hatta yüzündeki mimiklerde en ufak bir memnuniyet ifadesi bile belirmemişti. Sanki az önce satış temsilcisi ile üyelik işlemlerini yapan o değil, bir başkasıydı. İlk antrenmanına gelen heyecanlı, sabırsız ya da mutlu biri yoktu karşısında. Tüm bu düşünceler aklından çok hızlı geçmiş ve üzerinde durma gereği duymamıştı.
Kısa süre sonra Ahmet Bey geldi ve ilk hareketi yapmak için Mehmet Hoca’nın gösterdiği spor aletinin koltuğuna oturdu. Mehmet Hoca hareketi nasıl yapması gerektiğini gösterdikten sonra da Ahmet Bey çalışmasına başladı. Mehmet Hoca tekrarları sayıyordu “1-2-3-4” Ahmet Bey’in yüzündeki durgunluk Mehmet Hoca’nın dikkatini bir kez daha çekti. Değişen bir şey olmamıştı. Ahmet Bey ile tanıştıklarındaki yüzündeki memnuniyetsiz ifade aynen duruyordu. Mehmet Hoca hem ortamı ısıtmak hem de samimiyet kurmak adına set arasında,
- Ahmet Bey merak etmeyin bu yaz göbekten kurtulmuş olacaksınız hem de baklavalı karın kasları ile plajda büyük bir keyifle gezeceksiniz.
Ahmet Bey, Mehmet Hoca’nın söylediklerine neredeyse hiçbir tepki vermedi ve “tabi tabi” dercesine hafifçe başını salladı. Mehmet Hoca bu duruma çok şaşırdı ve kendini rahatsız hissetti. İçinden “Söylediğimi duymadı mı acaba? Ama öyle olsa başı ile o hareketi yapmazdı. E öyleyse neden bir şey söylemedi” diye geçirdi. Bu esnada Ahmet Bey ikinci setine başlamıştı. Mehmet Hoca ikinci hamlesini yaptı.
- Ahmet Bey bu yaz vücudunuz tıkır tıkır olacak, forma girmiş olacaksınız ama aynı zamanda sizi başka bir sürpriz daha bekliyor. O da gardırobunuz… Yeni kıyafetler ile kendinize harika bir stil oluşturacaksınız.
Mehmet Hoca bunu söyledikten sonra içini kemiren kısa bir bekleyiş sürecine girdi. Acaba Ahmet Bey bu söylediğine bir tepki verecek miydi? Ama nafile son tekrarını da yaptıktan sonra havlu ile yüzünü silerken Mehmet Hoca’ya kısa bir bakış yaptı ama bu bakışın da içi tamamen boş ve anlamsızdı. Hatta ve hatta bu bakışın anlamı tam olarak “Görmüyor musun söylediklerinle ilgilenmiyorum nedir bu ısrarın” gibiydi. Bu kez Mehmet Hoca alınganlık gösterdi. Bu onun mimiklerine ve ses tonuna da yansıdı. Ahmet Bey aynı hareketin son setine başlıyordu tam o esnada Mehmet Hoca dayanamadı ve…
- Ahmet Bey sanırım söylediklerim size inandırıcı gelmedi ancak inanın bana ben işimde çok iyiyim bu yaza kadar size söylediklerimi gerçekleştirmiş olacağız. Bu yaz karın kaslarınız ile plajda gez…
Tam bu sırada Ahmet Bey kavradığı ağırlık mekanizmasını bıraktı ve Mehmet Hoca’nın cümlesinin bitmesini beklemeden söze girdi.
- Mehmet Hoca size ve bilginize inanıyorum. Ancak sorun şu ki bana ne istediğimi sormadan doğrudan antrenman programına başladınız. Benim baklavalı karın kası istediğimi nereden biliyorsunuz ya da plajda kaslarımı gösterip keyifle gezmek istediğimi! Başkalarına çekici gelebilir ancak ben bunu istemiyorum. Hatta yeni bir gardırop konusunu hiç açmayalım.
Mehmet Hoca kısa bir sessizlik sonrasında sadece sesinin tonunu azaltıp “Haklısınız” diyebildi. Ahmet Bey konuşmasında devam etti.
- Ben pandemi sürecinde evdeydim ve çok kilo aldım. Ayrıca yemek yemeyi de çok seviyorum ancak doktorum bana bu konuda fazlasıyla sıkı yasaklar getirdi. Kiloların sağlığımı çok etkilediğini ve kilo vermem gerektiğini söyledi. Bundan sonraki dönemde şirkette değil evimden çalışmaya devam edeceğim. Bu durum da bu büyük bir sorun. Ayrıca pek de sosyal biri değilim, arkadaşımın ısrarıyla spor salonuna başladım. Ancak görüyorum ki siz benim için çözüm sunamıyorsunuz. Çünkü beni dinlemediniz bile.
Sizce Ahmet Bey’in yorumu abartılı mı yoksa içinizden şunu mu söylemek geldi “Efendim ne güzel başında egzersizini yaptıran uzman birisi var daha ne istiyorsun” mu?
Açıkçası günümüzde insanların kişiselleştirilmiş hizmet beklentisi algısı çok arttı ve insanların talep ettiği şey dünyanın kendi etraflarında döndüğünü bilen ve buna göre kendilerine plan hazırlayan birilerini görmek, hissetmek, duymak. Çünkü insanların birçoğu şunu gördü; sağlıklı yaşam denilen şey her ne kadar satın alınan bir şey gibi durmasa da yine de sistemden; spor salonu, fitness uygulamaları, sağlıklı yemek tarifleri, organik beslenme, kan değerlerini güçlendiren besin takviyeleri, eklemleri ve bağ dokuyu kuvvetlendiren özel içecekler, diyetisyen, ev egzersiz ekipmanları vb. gibi çok çeşitli şekillerde talep edilebiliyor.
Bu durumda Ahmet Bey için uygun olan hangisi?
Aslında Ahmet Bey spor salonuna gittiğinde kafasındaki tüm bu karmaşa ile gitmişti. Amacı geçtiğimiz bir yıl içinde medyada ve yaşadığı çevrede gördüğü üzücü, korkutucu ve şaşırtan sonuçların kendi başına da gelmemesi için önlem almaktı. Hatta şirketi de bu yönde bir girişimde bulunmuş ve geçtiğimiz dönemde evden çalışma sistemine geçene kadar şirketin bir katında büyükçe bir bölümde bir egzersiz alanı oluşturmuşlardı. Çünkü işverenleri nadir bulunan bir bakış açısına sahipti ve “Küresel İnsan Sermayesi Araştırması” sonuçlarını biliyordu. Buna göre; Yöneticilerin %85’i çalışan bağlılığını kurumları adına öncelikli olarak değerlendirme eğilimindeydi ve bunun başarısına inanıyorlardı. Bağlı bir (aidiyeti yüksek) işgücü olmadan şirketin örgütsel hedeflerine ulaşması zordu. Bağlılığın artırılması da çalışanının belki de düşünemeyeceği ama kendisinin düşünüp, planlayıp sunacağı hizmetler bütünü olmalıydı. Bu yüzden de hızlı bir yapılanma ile şirketlerinde çalışanlar için böyle bir bölüm oluşturulmuştu.
Ahmet Bey işvereninin yaptığı bu uygulamayı da sevmişti. Hatta uygulamayı ilk deneyenlerdendi ama aklında halen sorular vardı.
“Şimdi yani daha ne sorusu olsun aklında, işveren de böyle bir hizmet yapmış daha ne arıyor bu Ahmet Bey” dediğinizi duyar gibiyim. Sadece Ahmet Bey’in durumuna şu açıdan bakalım, süreci analiz etmek adına karar vermekte zorlanan demeyelim ama hayatına yeni bir başlangıç yapmak isteyen bir kişinin araştırmacı bir bakış açısı ile kendince en doğruyu bulma amacında olduğunu düşünelim.
Tekrar şirkete dönecek olursak, Ahmet Bey şirketlerindeki fitness alanını da denemiş ancak kafasındaki soruların cevabını bulamamıştı. Orada da kendisiyle ilgilenen yoktu çünkü yeni bir dünyaya adım atmak üzereydi ama bir mentoru yoktu. Ne yapması gerekiyordu? Ekipmanlar orada duruyordu ama nasıl, ne hızda, ne kadar zamanda, hangi ağırlıkla yapacaktı? Birçok soru cevapsız bir şekilde duruyordu karşısında.
Sonra aklına her daim yanında olan telefonuna bir fitness uygulaması indirmek geldi. Öyle ya binlerce fitness uygulaması var. Ne güzel evimden mis gibi egzersizimi yaparım dedi. Birkaç tane fitness uygulamasını indirdi. Bazılarında daha önceden çekilmiş egzersiz videoları vardı ve sizin için en uygun hangisi ise onunla çalışmaya başlıyordunuz. Bazıları da canlı yayınlar ile anlık antrenman yaptırıyordu. Hem de birebir ya da kalabalık bir kitle ile. Bu seçimi yapmasıyla birlikte pandemi döneminde %250 büyüyen fitness uygulamaları pazarına bir katkı da kendisi yapmış oluyordu.
Peki Ahmet Bey seçtiği online egzersiz yönteminden mutlu mu derseniz en son kendisi ile görüştüğümde “Hakan’cım duyduğum, gördüğüm, bildiğim tüm yolları denedim ve şunu gördüm. Biz insanlar sosyal varlıklarız. Elbette bazı zaman yalnız kalmak istediğimiz zamanlar da var ya da aksine tıkış tıkış ortamlarda olma isteği de… Kısaca şunu söyleyebilirim; sanırım hepsi dönem dönem gerekli. Bazen evde sıkılıp spor salonuna gidiyorum ki beni plajda fit vücudum ve karın kaslarımla gezdirme amacı güden hocam ile çalışıyorum. Artık birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Bazen salona gitmeye vaktim olmuyor yoğun bir gün oluyor evde çalışıyorum. Bazen de sağ olsun işverenin hazırlattığı alanda öğrendiklerim ile kendim çalışıyorum. Kısacası herhangi bir sistemi kendimi zorlamak adına tam olarak benimsemedim. Hepsinden azar azar J canım nasıl isterse şartlarım hangisine uyarsa yapıyorum. Bu arada daha önceden bu kadar keyifli olduğunu bilmediğim ve kendimi çok iyi hissettiğim bir de hafta sonu yürüyüşlerini ekledim hayatıma. Takıyorum kulaklığı, açıyorum müziği, canım ne kadar isterse yürüyorum ve kendimi çok iyi hissediyorum. Demem o ki, bu zamana kadar neden egzersizden uzak kaldım sorusunu kendime çok sormama rağmen artık çok da üzerinde düşünmeden içinde bulunduğum an’dan alabildiğimce keyif almaya çalışıyorum. Bunu da bana sağlanan ya da kendime sağladığım imkân ve fırsatlarla yerine getiriyorum. Hiçbir şey yapamazsam da yürüyorum. Çok da mutluyum. İdeal kiloma da kavuştum, spor temelli yaşam tarzıma da. Pandemi döneminde başlayan sağlık çekincelerimi de yenmem adına bu benim için yeni bir dönemin başlangıcı oldu” dedi.
Ahmet Bey, bu seçimi yaparak da WHO ve Eurostat’a göre hiç egzersiz yapmayan %88,2 ‘lik Türkiye nüfusundan, haftada 2,5 saat egzersiz yapan %4,7’lik nüfusa geçiş yapmıştı. Bunu da kendisine sunulan ya da kendi imkanları ile uyguladığı yöntemlerle hayata geçirmişti.
Peki siz hangi yöntemi seçtiniz? Hayatınızın bundan sonraki günlerinde sağlıklı yaşamak adına ufak da olsa nasıl bir değişiklik yaptınız? En azından ailenizi, çocuklarınızı da ya da sevdiğinizi yanınıza alıp yürüyüşe başladınız mı?