Q7 ve Karius - Bilal Meşe (Milliyet)
Alanyaspor’un pozitif oyunu tercih etmesi, doğal olarak futbola renk ve keyif katıyor. Öyle savunmasına yaslanmıyor, tam tersi ofansif ve galibiyete endeksli bir ekip. Dünkü maçta bunu gördük, geriye düşmelerine karşın, asla pes etmediler, son bölümlerde Kartal’a sıkıntılı anlar yaşattılar.
Teknik Direktör Sergen Yalçın, belli ki futbol anlayışını takıma monte etmiş, kutluyoruz. Bakmayın Alanyaspor’un son haftalarda yaşadığı puan kayıplarına. Josef Sural gibi bir oyuncusu trafik kazasında kaybetmiş, moral çöküntüsünün izlerini hâlâ taşıyor Alanyaspor. Fotoğrafa bu açıdan bakarsak, konuk takım alkışı hak ediyor.
***
Efendim Beşiktaş’a gelirsek, deneyimle Teknik Direktör Şenol Güneş, Kartal’a veda turlarında. Buna karşın işini asla ihmal etmiyor, giderayak, Kartal’da iyi izler bırakmaya çalışıyor. Evet, şampiyonluk adına Kartal’ın biraz olsun umudu var, ama zor gibi görünüyor, ikincilik bile soru işareti, ama belli de olmaz!
Şenol Güneş, öyle veya böyle Kartal’a iki şampiyonluk yaşattı. Dememiz o ki, Güneş, güzel bir vedayı fazlasıyla hak ediyor... Biliyoruz ki, Beşiktaş taraftarı üzerine düşeni yapar, onu alkışlarla Milli Takım’a uğurlar. Adres mi, Kasımpaşa ile Vodafone Park’taki son mücadeledir, ne dersiniz sevgili ve de vefalı taraftarlar?
***
Maça gelince, Beşiktaş’ı biliyoruz, içeride ya da dışarda fark etmez, varsa -yoksa hedef hep üç puan, yani ofansif ve de baskılı bir anlayış. Nitekim, bu düşüncesinden Kartal, asla ödün vermiyor...
11’de Ljajic’in golüyle öne geçen Kartal, yine savunmasına ilk yarıda yenildi, Caner’in omuzuna çarpan top, filelere gitti! Dedik ya, Kartal geriye düşse de ilk yarıyı 1-1 tamamlasa da, fark etmiyor, çünkü Quaresma gibi bir yıldızı var ve de kazanma arzusu hep üst seviyede. Portekizli’nin ne zaman, ne yapacağını, kestiremezsiniz, pas vereceğini beklerken, soluyla şutunu da atar, golünü de, kritik anlarda ortaya çıkar. Quaresma’nın gol sevincini Güneş’e sarılarak paylaşması, Kartal’daki takımdaşlık duygusunun en büyük göstergesidir.
Konuk takım özellikle son on dakikada baskılı futboluyla pozisyon üretti, ancak Karius, kurtarışlarıyla gole izin vermezken, Kartal’ın kaçırdıklarını da unutmayalım...
Yarım elma, gönül alma - Atilla Gökçe (Milliyet)
Skor tabelasına değil, oyuna bakmamız gereken bir maç… Hakem de dahil, gündemin tüm olumsuzluklarına karşın Beşiktaş - Alanyaspor maçı keyif vericiydi.
Galatasaray yenilgisinin öfkesini (hakem) ve mahcubiyetini (oyuna ortak olamama durumu) geride bırakmak isteyen Beşiktaş’ta takımca bir “gönül alma” iradesi izledik… Taraftarın çilesini takdir ediyor ve oynadıkları oyunla bir şekilde özür diliyorlardı.
Karius’un kurtarışları, zoraki sağbek Adriano’nun iki şutu, Vida’nın savaşçı performansı, Mirin ve Caner’in dikkati bir istek ve enerji gösterisiydi. Orta alanda Atiba ile Dorukhan sanki usta-çırak mesaisiyle dükkanı çalıştırıyorlardı. Quaresma, rakibe üst üste çalım atıp “madara etmek” (!) yerine daha sade, daha verimli oynama niyeti sergiledi. Sol ayağıyla attığı gol taraftara ve Şenol Hoca’ya adanmış bir armağandı.
Sol kanata atanmış santrfor Güven ise, oyunun hemen her rolünü, sahanın her yanını coşkuyla oynamaya çalıştı. Özgüveni, sürekli gol arayışı ve hamleleri göz okşadı. Maçın en güzel hareketlerinden biri de “ usta” Burak’ın ceza alanı içinde genç Güven’le yardımlaşması oldu. Güven’in şutu da rakibe çarpınca Ljajic’in işine yaradı. Ljajic ve sonradan oyuna giren Kagawa takımın “oturmuş” ustalarıydı. Tamam da… İkisi de kiralık. Şunlardan hiç değilse birini Ljajic’i- bonservisiyle- almak iyi bir hamle olabilir.
Alanyaspor, Çek futbolcu Sural’ın ölümüyle acı çeken bir kulüp. Oyunu trafik kurbanı oyuncularını selamlamak için oynuyorlar… Sergen Yalçın’ın Süper Lig’e çiçek gibi sunduğu takım, Welinton, Caulker, Ozan Tufan, Efecan, Campos ve Cisse ile Beşiktaş’ın oyununa ortak olmaya çalıştı. Campos’un duran topu Caner’e çarpınca bir bilardo golü (!) attılar. Maç sonucu ne olursa olsun, iyi bir sezon geçirdiler.
Beşiktaş’ta Trabzonspor’un Konya’da bıraktığı iki puan nedeniyle bir rahatlama olabilir. Şampiyonlar Ligi’ne katılmalarını beklemek zor. Hiç değilse üçüncülüğü güvence altına alıp UEFA Avrupa Ligi’ne tatilden sonra girmeye çalışıyorlar.
Biliyorum, “keten helva” tadında bir kritik okuyorsunuz. Kavga ve tartışmanın herkesi yorduğu bir sezon sonunda böylesine efendice oynanan futbola da saygı duymak gerekiyor. Dahası unuttuğumuz oyunun tadını çıkarmak gerekiyor.
Bu arada can sıkan iki görüntü: Bir grup taraftar biten kongrenin ardından “Yönetim istifa!” sloganı atıyor sık sık. Kime ne yararı var? Başkan Fikret Orman, kongrede kadınlar için söylediği yakışıksız sözler nedeniyle beylerden (!) özür diledi. Tribünde bez afişlerle tüm kadınlara saygı sunabilirdi. Göremedik. Yine de Başkan’dan bir jest bekleyebiliriz. Ne de olsa iki kız babasıdır kendileri!..
Vasatı aşamayan maç - Cem Dizdar (Fanatik)
Hücuma doğru yerleşecek kadar sakin ve güvenliydi Beşiktaş ama oyunu ele almakta zorluk çekti. Hücum için istekli ve planlı olsalar da topu doğru adama geçirmeyi beceremediler. Alanya ise golü yemiş olsa da sakindi. Caner ve Adriano’nun öne çıktığı anlarda savunma arkasını gözlüyorlardı ki, stoperleri sıkıştırsınlar. Ve kazayla da olsa golü buldular. Devreye Beşiktaş daha düzenli oynayarak başladı ve yetmedi devreye Quaresma’nın daha az kullandığı ayağını da devreye soktu. Ancak 70’e doğru Beşiktaş anlaşılmaz biçimde yine içe büzüştü ve Alanya’yı oyuna çağırdı. Alanya’nın koptuğu son dakikalardaki sabun köpüğü hücumları saymazsak ağırlıklı olarak ülke vasatını aşamayan bir karşılaşma izledik.
Gecenin sorusu
Mircea Lucescu dikkatimizi çekmişti ama unutuldu gitti... Sahi, Caner Erkin o ortaları hangi amaçla yapıyor ve ‘’Yapma’’ diyen birileri var mı acaba?
Maçın starı
Burak’ın rakip üzerindeki tedirgin ediciliğinden yararlanan Adem Ljajic. Hem oyun kurdu hem sonuç aradı. Alanya kalecisi Ufuk ile son saniye galibiyeti kurtaran Karius’u da atlamayalım.
Maçın olayı
VAR Alanya’nın golünde milimetreyle ofsaytı tespit edip golü iptal etti. Bu mükemmellik arayışı akında mikron değerlere kadar inecek ve böylece futbolda ‘tam adalet’ sağlanmış mı olacak?
Kısa mesaj
Güven, Dorukhan sahadaki en havalı oyuncular kadar oynuyor. Onları çoğaltmaktan gayrı bir çaba nafiledir.
Buruk galibiyet - Ali Ece (Fanatik)
Hafta sonu kongrede yaşanan saçmalıkların bu maça yansıması kaçınılmazdı. Beşiktaş iyi başladığı maçta biraz da tribünlerdeki bölünmüşlüğünden etkilendi. Burada tribünde protesto eden ya da etmeyen kimseyi eleştirmiyorum çünkü mevcut Beşiktaş başkanı çok önce taraftarı müşteriye indirgedi. Vida bir kez daha çok sağlam bir stoper performansı sergiledi. Llajic tekniğini konuştururken kreatif katkısını verdi. Atiba zaten doğuştan profesyonellik abidesi, Dorukhan da ona ayak uydurarak gelişiyor. Burak Yılmaz’ın sürekli pozisyon gelişmesini sağlayan hareketliliği takdire şayan. Adriano keşke daha genç olsaydı! Karius, çıkışını sürdürüyor. Bakalım ikinci bir feda sezonu yaşanırsa bu iyi omurgadan geriye ne kalacak?
Gecenin sorusu
Beşiktaş geçen hafta derbide bu maçtaki 11 ile başlasaydı, halen şampiyonluk yarışının içinde olmaz mıydı?
Maçın starı
Adriano keşke Atiba ile beraber Beşiktaş altyapısında görev alsa... Quaresma da goldeki vuruş tekniğini gençlere öğretse...
Maçın olayı
Tribünlerin kafa ve tezahürat karışıklığı. Tarihte ilk kez bir yönetim seçildiğinin ertesi günü bir kısım taraftar tarafından istifaya davet edildi. Bir başka kısmı onları ıslıkladı.
Kısa mesaj
Bu karmaşık atmosferde bile sözleşmesinin profesyonel karşılığını tam olarak alamasa da performans olarak %100 profesyonel davranan Beşiktaşlı oyuncuları kutlamak gerek.
Penaltı verse daha doğruydu - Deniz Çoban (Fanatik)
Çakır ve ekibi başarılı sayılabilecek bir performans sergiledi. Maç sonunda, sonuca tesir edecek bir hakem hatası olmadı.
Çakır 3 kez elini cebine attı, gösterdiği sarı kartlarda haklıydı. Bu maçtaki performansıyla MHK’nın de elini rahatlattı.
Çünkü hakem adına yaşanabilecek bir olumsuzlukta önümüzdeki hafta oynanacak ligin kader maçı Galatasaray- Başakşehir maçına atanmasını tartışmalı hale getirebilirdi. Bu maçta belki de hakem adına tartışabilecek tek pozisyon 25. dakikadaki Caner-Welinton arasındaki mücadeleydi. Caner ayağını şut atmak için savurduğunda Welinton ayağını Caner’in savrulan ayağının önüne engel olarak koydu. Çözülmesi çok kolay bir pozisyon değildi ama penaltı kararı verilse daha doğru olurdu.
Quaresma keşke hep böyle oynasa - Ahmet Çakar (Sabah)
Sanırım dünkü maçı izleyenler keyif almıştır. Yüzde 100 gol pozisyonu fazla olmasa bile topun bir o kalede bir bu kalede olması heyecanı artırdı. Şunu net söylerim, Beşiktaş kaybetse de kazansa da ofansif anlamda Türkiye'nin en iyi kadrosu. Sonucu değiştirebilecek o kadar oyuncusu var ki. Mesela ilk yarıya bakıyoruz; asıl görevi golcülük olan Burak, Güven'e öyle bir top atıyor ki Güven yanlış da yapsa gol oluyor. Burak'ın milimetrik pasında normal olarak Ljajic'e çıkartması gerekirken, kaleye vurdu ki, bana göre yanlış bir tercihti... Top Alanyalı oyuncunun bacağından sekip asıl pas verilmesi gereken Ljajic'e gitti, o da golü yaptı. Yine bu yarıda Beşiktaş çok rahat geldi. Fakat Alanya'nın da organize oyununu kutlamak gerek. Hele hele ikinci yarıda kendi sağ taraflarından öyle iyi geldiler ki final paslarını iyi yapsalar, gol bulabilirlerdi. İlk yarının son dakikasında Caner şanssızlık yaşadı, Mirin'in kafayla uzaklaştırmak istediği top ona çarpıp gol oldu. Quaresma da sezon biterken bir istek, bir canlılık inanılır gibi değil. Rakibe karşı nazik, yapıcı, defansa gelip top alıyor, adamını kovalıyor ve hatta sezonun en mükemmel gollerinden birini bile atabiliyordu. Keşke aynı Quaresma'yı sezon içinde de benzeri şekilde görebilseydik.
Maçın uzatma anlarında Alanya, maç boyu geldiği kanattan yine geldi, mükemmel bir orta ama Karius'un üzerine vurulan bir kafa vuruşu. Karius'un bir metre sağınasoluna vursa Alanya golü yapar, puanı alıp giderdi. Sonuçta Beşiktaş'ın kazanması bekleniyordu, öyle de oldu. Artık tek hedefleri var, o da zor görünen ikinciliği yakalamak.
Cüneyt Çakır için bu maçlar antrenman havasında. Oyuncular ona güveniyorlar. O da kusursuz yönetti.
Seyircinin mesajları düşündürücü - Erman Toroğlu (Sabah)
Klasik bir küçük takım-büyük takım maçı... Bir gol atan deplasman takımı, İstanbul'dan puan çıkaramaz. Çıkarır da çok zor. En az 2 atman lazım. Alanya'ya bu fırsatlar geldi mi geldi; atamadılar. Çünkü büyükler geldi mi affetmiyorlar. Nitekim sahneye Quaresma çıktı. Fazla bir şey yapmadı ama çok fazla bir gol attı. Süper... Alanya açık oynadı. Katı defans yapmadılar. Korkmadan oynadılar. Böyle olunca da Beşiktaş zorlandı. Sergen kendi futbol karakterini takımına yansıtmış. Ama girdiğin gol pozisyonlarından faydalanacaksın. O tip oyuncuların olmazsa zorlanırsın. Mesela 90+3 ve 90+4'te bir kafa pozisyonu geldi. Maçın en rahat pozisyonuydu. Alanyalı oyuncu, kalecinin üzerine vurdu. O top gelirken alnını ne tarafa çevirirsen top o tarafa gider gol olur. Alnının ortasıyla vurursun iş biter.
Beşiktaş seyircisi dün şunu gösterdi: Fikret Orman'a tepkiliyiz... Lens'e tepkiliyiz. Necip'e tepkiliyiz. Bu iş bu sezon bitince biter ama seneye ne olur? Bence devam eder. Çünkü takımı ve kulübü 4 senedir tanıyan Şenol hoca Milli Takım'a gidecek. Gelen hocanın aşısı ne kadar tutacak; tartışılır. Beşiktaş Genel Kurulu'nda 5. kez kazanan bir kulüp başkanı kongreden bir gün sonra taraftardan tepki alıyorsa bu düşündürücü... Güneş'i seyirci seviyordu. Bir yerde başkanı da kurtarıyordu. Bu işlere bu seneden bakmazsanız seneye işler iyi gitmez.
Alanyaspor'a büyük geçmiş olsun. Fenerbahçe maçında seyrettiğimiz Alanya yoktu. Şunu da unutmayalım: Beşiktaş da Fenerbahçe değil. Ama futbolcularda bir tuhaflık vardı. Rahat değillerdi. Hiçbir şekilde laf söylenmez, tenkit edilmez. Allah bunu kimseye yaşatmasın. Haliyle futbolcular yere düştükleri zaman bile ellerine uzattılar. Cüneyt'in de işi kolaylaştı. Bir Alanya bir de Beşiktaş hücumunda ceza sahası içinde olan pozisyonlarda VAR'a gider miydi, bence gitse iyi olurdu.
Maç taraftarın umurunda değil - Fatih Doğan (Sabah)
Beşiktaş hakem hatalarının yanı sıra sezon başından bu yana kendi iç meselelerinin, hesaplaşmalarının da kurbanı oldu. Rakiplerle saha içinde ve dışında kolektif bir şekilde mücadele etme şuurundan uzaklaştı. Başakşehir'in sessiz sedasız götürdüğü süreci, G.Saray içerde karışık ama dışarıya karşı kenetlenme geleneğini sürdürerek tamamladı. Algı operasyonları, iletişim stratejileri ve kriz yönetimiyle G.Saray aradan sıyrılmayı başardı.
Beşiktaş güdülenmiş hakemlerde, MHK ve TFF'de aradığı suçun önemli miktarını kendinde de aramalı. Şenol Güneş'in milli takım süreci, ekonomik sıkıntılar ve 7 ay önceki olağanüstü kongre süreciyle gün yüzüne çıkan kutuplaşmalar Beşiktaş'ın enerjisini tüketti. Dün Beşiktaş-Alanya maçındaki tribünlerden Başkan Orman ile yeni seçilen yönetim aleyhine yapılan tezahüratları ve onlara karşı tepkileri görünce şu akl-ı ma geldi: "Beşiktaş'ı krize sokmak için dışarıdan başkasına gerek yok."
Taraftarın bir kısmı kopmuş ikincilik şansı umurlarında değil. Cüneyt Çakır, Beşiktaş aleyhine de olsa ve lehine de karar verse aynı tepki... Hakemler ve TFF'ye tepki.... Maçın başında Alanya'nın VAR'dan ofsayt gerekçesiyle iptal edilen golüne Beşiktaş taraftarının tepkisi bundan... Q7 gol atmış Şenol Güneş'e koşmuş anlamı yok. Sezon boyu misafir oyuncu gibi nazlı oynayan Lens'in yedeğe çekilmesinin kıymeti yok... G.Saray maçında 11'de oynatılmayan Güven Yalçın'ın iyi performansının önemi yok... 26 Şubat'tan bu yana Beşiktaş'ın bir tek idmanını basına açmamanın mantığı yok... Özetle şampiyon olma ve Şampiyonlar Ligi'ne gitme şansı varken Beşiktaş "kendiyle" uğraşırken daha iyisini yapamayan rakipleri kenetlenip, enerjisini dışarıya yöneltip şampiyonluk kovalıyor. Atı alan Üsküdar'ı geçerken, yine Dolmabahçe'den isyan ve protesto sesleri yükseliyor!
Spor yazarları, Beşiktaş-Alanyaspor maçını değerlendirdi. O değerlendirmelerden bazıları şöyle: