Rıdvan Dilmen: "Ali Koç erdemli davrandı"
Spor yorumcusu ve eski futbolcu Rıdvan Dilmen, kendi web sitesinde gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Fenerbahçeli olmak o kadar da kolay değildir
“Fenerbahçelilik” teraziye düştü. İnsanların çok Fenerbahçeli, orta Fenerbahçeli, eh Fenerbahçeli gibi kavramlarla değerlendirilmeye başladığını görüyoruz. Büyük usta Yaşar Kemal, “Fenerbahçeli olmak o kadar da kolay değildir” der. Yani Fenerbahçeliliğin terazisi olmaz, Fenerbahçelilik ölçülemez.
Geçenlerde rahmetli Kemal Sunal’ın filmini izliyordum ki hala kendisinin tüm filmlerini büyük bir zevkle izlerim. Hayatı, aile ilişkileri, temiz kalbi ve filmlerdeki sosyolojik tespitleriyle birlikte kendisini izlemek çok hoşuma gider, Allah nur içinde yatırsın. Kemal Sunal çoğu filminde Fenerbahçe forması giyer veya Fenerbahçe taraftarı olur. Ama benim izlediğim filmde Beşiktaş forması giymişti; Şeref stadında Necdet, Mehmet, Rasim abilerimizle antrenmanlar yapıyordu. Fenerbahçe’yi 5-0 yendiler filmde, o maçta bile içim titredi. Film icabı olsa bile Fenerbahçeliliğim ağır bastı. Fenerbahçe 1907’den beri büyük bir kulüptür. 7’den 70’e tüm taraftarları geçmişte de bugün de, takımına gönülden bağlıdır.
Ali Koç antrenörlerle görüştü
Sayın başkan Ali Koç, antrenör ve futbolcularla ilgili kararının sürecini ve sebeplerini açıkladı. Fenerbahçe’de görevlerine son verilen teknik heyetten analist Turgay Altay, kaleci antrenörü Murat Öztürk ve kondisyoner Alper Aşçı’nın Fenerbahçe’ye birçok hizmeti olmuştur. Bu üç arkadaştan 1987’de Fenerbahçe atletizm takımında olan da vardır, Ersun Yanal ve İsmail Kartal döneminde dahi teknik heyette görev yapan da.
Bu üç arkadaşımızla ilgili alınan her türlü karara saygı duyuyorum. Ali Koç’tan randevu istediklerini geçen cumartesi haberlerde gördük. Ancak haberlerde görmediğimiz bir şey var: Yurtdışında olan Ali Koç, antrenör arkadaşlarımızın “bir de bizi dinleyin” isteğine olumlu cevap veriyor, hatta pazartesi günü bu görüşmeyi gerçekleştiriyor. İçeriğini ve detaylarını henüz bilmesek de Ali Koç’un onları saatlerce dinlemiş olması ciddi bir yöneticilik başarısıdır. Fenerbahçe Kulübü bu görüşmenin içeriğiyle ilgili açıklama yapacaktır, ancak sonuç ne olursa olsun bence görüşmenin kendisi bile doğru ve demokratik tavırdır.
Ali Koç erdemli davrandı
Yapıldığından bahsedilen davranışların hata mı, yoksa yanlış mı olduğu konusunu arkadaşlarımız mutlaka başkanla istişare etmişlerdir. Hata ve yanlış diye ayırıyorum çünkü ikisi farklı sonuçları olan kavramlar. Hata insanidir, bilinçsiz olarak yapılmış bile olabilir. Ama yanlış öyle değildir, bilinçlidir, karşı tarafı sabote etme amacına kadar gider. Arkadaşların neyi hangi sebeple yaptığını biz bilemeyiz, ancak bu süreçten sonra kulüp tarafından alınacak her türlü karara saygı duyulmalıdır.
Ayrıca Ali Koç’un antrenör arkadaşların çocuklarının içinde bulunduğu sıkıntılara ne kadar üzüldüğünü ve gerekirse okullarında onları ziyarete gitmeyi planladığını duydum, bu da erdemli bir harekettir bana göre.
Volkan krizi kendi çözmeli
Aatıf, Volkan ve Dirar; profesyonellik gereği, kendilerine gösterilen yerde antrenmanlarına devam etmekteler. Volkan’ın açıklamalarını okudum. Yani hem Ali Koç hem de Volkan tarafını dinleme şansımız oldu. Volkan Fenerbahçe kulübü için büyük bir değerdir. 495 maça çıkarak kulübe büyük hizmetlerde bulunmuştur ve tarihe geçmiştir. Ancak Fenerbahçe Asbaşkanı Semih Özsoy ile girdiği diyaloğa baktığımızda, kendisine sesini yükselterek konuşması bir hatadır. Bu davranış içerikten bağımsız olarak kesinlikle bir özür gerektirmektedir.
Volkan Demirel’in menajeri Erdinç Şehit’in Semih Özsoy’u telefonla araması tabii ki doğru bir tavırdır, ancak bence Volkan Demirel kendisi arasa çok daha iyi olurdu. Geç kalınmış bir durum yok, kendisinden yaşça büyük olan ve kulübün asbaşkanlığı görevinde bulunan bir kişiyi kendisi aramalı, özür dilemelidir. Bu kriz sadece Volkan Demirel tarafından çözülebilir. Ali Koç ve yönetim bu imkanı kendisine sağlamışken Volkan çözüm adımlarını derinleştirmelidir.
Aykut Kocaman günah keçisi değildir
Benim en çok ilgimi çeken kısım ise Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu krizin Aykut Kocaman ile ilgili olan yanı. Ali Koç’un açıklamalarının alt metinlerinde Aykut Kocaman’a kadar giden göndermeler mevcut. Aykut Kocaman ise kendi klasiği olarak bu konu ile ilgili hiçbir açıklama yapmıyor, bu tavrı bence oldukça doğru.
Aykut Kocaman gerek futbolcu, gerek sportif direktör, gerekirse de teknik direktör olarak Fenerbahçe tarihi açısından önemli bir isimdir. Sportif olarak kulübe büyük hizmetleri olmasının yanı sıra, kişilik olarak da hiçbir zaman kulübünü zor durumda bırakacak davranışlar içine girmemiştir. Aykut Kocaman’a “gel” dediler geldi, “git” dediler gitti, sonra yine “gel” dediler yine geldi. Sonra yine “git” dediler.
Ben Aykut Kocaman’la takım arkadaşıydım, futbolculuk dönemlerimizde. Enteresandır ki, oyunculuğumdan sonra kendisiyle daha yakın arkadaş olmaya başladık. 7 yıl aynı takımda oynuyorsunuz, sonraki 23 yılda da arkadaşlığınız büyüyerek devam ediyor. Tanıdığım Aykut Kocaman’a baktığımda; Fenerbahçelilerin, hatta tüm futbolseverlerin, Aykut Kocaman’ın gerek kişiliğiyle gerekse de Fenerbahçeliliğiyle ilgili olarak herhangi bir soru işareti barındırmaması gerektiğini düşünüyorum.
Küçük hesaplar Aykut'un işi değil
Aykut Kocaman’ın aklı küçük hesaplar üzerinden işlemez. Ortamdan faydalanmaya çalışıp kendisine çıkar sağlamayı düşünmez. Bu yüzden, son dönemde yaşanan krizle hiçbir bağlantısı yoktur, çünkü aklı böyle çalışmaz. Kendisi sadece işine bağlı olup onu en doğru şekilde ifa etmeye çalışan karakterli bir arkadaşımızdır. Bu yüzden benim en çok canımı acıtan bilerek ya da bilmeyerek Aykut Kocaman’ın gerek yöneticiler gerekse de medya tarafından hedef gösterilmesidir.
Benim için de aynı şey geçerlidir, Aykut için de; bizim için Fenerbahçe Allah’tan ve ailemizden sonra gelen en büyük değerdir. Ee, Yaşar Kemal söylemiş, Fenerbahçeli olmak o kadar da kolay değildir.
Fatih Terim'le sözleşme uzatılması doğru karar
Galatasaray’da şu an itibarıyla işler iyi gidiyor gibi görünüyor ve yönetim Fatih Terim’le olan sözleşmesini 2020’ye kadar uzattı. Fatih Terim oyunculuk döneminde şampiyon olamamış ama antrenörlük döneminde çok başarılı sezonlar geçirmiştir. Bu durum kendisinin futbolculuğuyla ilgili yanlış yargılara yol açar. Fatih Terim çok iyi bir futbolcuydu bana göre. Şimdiki genç kuşağın onu hatırlaması çok mümkün değil ve maalesef o döneme dair çok fazla görüntüye de ulaşamıyoruz.
Fatih Terim uzun yıllar futbolun içerisinde kalmasına devam etti. Teknik Direktör olarak Galatasaray’ın göğsündeki 4 yıldızın 1 buçuğu kendisinin antrenörlüğü döneminde alınmış ve Türkiye’deki ilk Avrupa şampiyonluğu da kendisinin döneminde kazanılmıştır. Fatih Terim hem Dünya futbolunu hem Türkiye futbolunu iyi tanımaktadır. Türkiye’de sadece teknik açıdan değil tüm dinamikleri bilen bir teknik adamdır.
Terim'den başka alternatif aranmaz
Geçen sezon Sayın Dursun Özbek’in yaptığı az sayıda doğru işten bir tanesi de Fatih Terim’i tekrar takıma kazandırmak olmuştur. Şu anda da Mustafa Cengiz yönetimi taraftarın da sesini dinleyerek sözleşmeyi ucu açık bir biçimde uzattı. Hep söylerim; sağlığı elverdiği ve antrenörlük yapmak istediği sürece Galatasaray’ın Fatih Terim’den başka alternatif araması gerekmediği artık herkes tarafından kabul görmüştür. Sayın Mustafa Cengiz ise bu durumu iyi görmüş ve buna uygun doğru bir hamle yapmıştır.
Beşiktaş kadro zaafiyeti yaşıyor
Beşiktaş zemin sorunu ve yaşanan sakatlıklarla birlikte zaman zaman kadro zaafiyeti yaşamaktadır. Şenol Güneş’in kafasında olan forvet oyuncusunu alamadılar ve kendisinin tercih etmediği Vagner Love ile yollarına devam ediyorlar. Bunlara rağmen hala zirveye oynuyorlar ve en az Galatasaray kadar şampiyonluk şansına sahipler.
Sıkıntılı süreç iyi atlatılıyor
Bence Beşiktaş sezon sonuna kadar zirveden kopmayacaktır, yarışa devam edeceklerdir. Bir de devre arasında iyi bir santrafor alabilirlerse çok avantajlı duruma geçeceklerdir. Vagner Love oynadığı süre içerisinde gol atacak bir oyuncu ancak Beşiktaş skor kadar oyuna da daha çok katkısı olan bir oyuncuya ihtiyaç duymakta.
Beşiktaş sıkıntılı süreci puan ve oyun olarak iyi durumda geçmiştir bana göre, sıkıntılarını atlatacağı döneme dair iyi ışıklar vermekteler.
Ünal Karaman güvenoyu aldı
Trabzonspor’da Ünal Karaman tartışılırken üstüste kazanılan maçlar camiayı rahatlattı ve Ünal Karaman’a olan güveni arttırdı. Teknik Direktör sirkülasyonu çok olan Trabzonspor için bu durum önemli bir artıdır.
Sosa’nın bu sezona yüksek performansla başlaması, takımın saha içinde toparlanması sonucunu yarattı. Unutulmuş Rodallega’nın da Ünal Karaman’la beraber güven aşılanarak kazanılması da bu toparlanmada bir diğer önemli etken olarak gözüküyor.
Gülü seven dikenine katlanır
Trabzonspor çift forvet oynamaya başladıktan sonra iyi sonuçlar da aldı ama çok gol atıp çok gol yemek gibi bir sorunla da karşı karşıyalar. Gülü seven dikenine katlanır derler, Trabzonspor da bu geçiş sürecinde buna katlanacak. Eğer fizik kapasitesini yükseltip takımın boyunu daraltabilirlerse gol yeme ile ilgili sorun da çözülecektir kanaatindeyim.
Başakşehir zirve yolunda
Türkiye’de şu an en doğru yönetilen takım bence Başakşehir, ve bunun meyvelerini de hem sahadaki hem puan tablosundaki istikrarlarıyla topluyorlar. Şampiyonluk yolundaki rakiplerine kıyasla medya ve taraftardan hiç destek alamadan yollarına devam etmelerine rağmen doğru kulüp yapısı, doğru başkan ve doğru Teknik Direktör ve doğru kadro yapılanmasıyla ligimizde 3 yıldır hep zirve mücadelesi içerisindeler.
Arda Turan Barcelona’dan Başakşehir’in bu yapılanması içerisine büyük ümitlerle ve yüksek katkı beklentileriyle gelmişti. Ancak unutulan bir şey var ki; Arda Barcelona’daki 6 ayını futbol oynamadan geçirmişti. Bu yüzden Arda fiziksel anlamda toparlanmakta zorlandı. Bu geçiş döneminde kendisini en iyi hissedebileceği kulübe geldi; Teknik Direktör ve başkanın olumlu yaklaşımlarının yanı sıra taraftar baskısı da üzerinde hissetmeden kendini toparlayabilirdi.
Arda kazanılmak istemiyor
Ancak özellikle son dönemlerde gündeme sürekli futbol dışı konularla gelen Arda Turan, kendi toparlanmasını kendi sağlayamadı. Son yaşanan olaylardan önce dahi Sayın Lucescu kendisini milli takıma geri kazanmak konusunda çaba sarf ediyordu.
Hem Teknik Direktöründen hem başkanından hem de yakın çevresinden duyduğumuz kadarıyla Arda çok çalışıyordu. Ama son olayda başta biz sevenlerini ve kendisinden hala beklentisi olanları çok büyük hayal kırıklığına sürükledi. Başakşehir Kulübü de kendisine maddi bir ceza verdi ve şu an yargı sürecini bekliyor. Biz de şu an yargı sürecinde olan bu konuyla ilgili tabii ki fikir beyan edecek değiliz. Ben sadece bir abisi olarak ona şunu söylemek istiyorum: “Herkes seni kazanmak istiyor, herkes sana forma vermek istiyor, lütfen artık sana uzatılan elleri itme.”
Milli takımımız fizik kapasitesini yükseltmeli
Milli takımımız geçtiğimiz haftada üst üste iki maç oynadı. Bosna Hersek maçında iyi bir görüntü çizip ümit veren takımımız maalesef Rusya karşısında hiçbir varlık gösteremeden yenildi.
Günümüz futbolunda yetenek kadar fiziki yeterlilik de önemlidir. Bu ikisinden birinin olmadığı durumda futbolda başarı sağlamanın çok mümkün olmadığını düşünüyorum. Milli takımımız açısından bakıldığında fiziksel yeterlilik problemlerimizin olduğunu görüyorum. Rusya gibi diri bir takımla karşılaştığımızda bunu daha iyi anladık. Şu ana kadar yetenekli oyuncularımızın maç maç, farklı farklı dakikalarda öne çıkmasıyla göze hoş gelen futbol oynadığımız oldu. Ama oyun içerisinde saman alevi gibi parlayıp sönen bir oyun anlayışı dışında istikrarlı bir futbolu maç içinde 90 dakikaya yayabilmemizin gerekliliği ortada, bunu da ancak fiziksel kalitemizi yükselterek başarabiliriz. Hem fizik kalitemizi yükseltir, hem de kadro istikrarını sağlarsak bir üst seviyeye çıkabiliriz. Şu anda bir geçiş dönemi içerisindeyiz, çözmemiz gereken problemlerimiz olduğu açık, ama bu problemleri çözmenin yolu sabırdan geçiyor.