Rıdvan Dilmen: 'Beşiktaş kadrosuyla ligin bir gömlek üstündeydi'
Şampiyonlar Ligi'nde gruptan namağlup çıkan bir Beşiktaş izledik. Lige de iyi başladılar ama sonuç dördüncülük oldu. Yıldızlar topluluğu, son iki sezonun şampiyonu Beşiktaş'ta yanlış olan neydi?
Beşiktaş 1903 yılında kurulmuş, şampiyonluk adedi olarak önemli rakiplerinin gerisinde kalmış ama hiçbir zaman büyüklüğünü ve değerini kaybetmemiştir. Futbol takımı Metin-Ali-Feyyazlar dönemi, İlhan Mansız, Lucescu dönemi hatta çok daha önce Yusuf ağabeyler Sanlı ağabeyler döneminde de hep büyüktü.
Bence tarihinin en parlak dönemlerini son 3 yılda geçiriyor…
Beşiktaş'ın mali durumlarını bilemem ama tarihinin en çok kazanç elde ettiği dönemi olduğunu söyleyebilirim. Transfer politikalarındaki doğru kararlar, teknik direktör tercihinin doğruluğu son 3 senedeki başarıda etkili. Aslında çok yetenekli ama bir o kadar da zor bir kadro… Bu kadroyu yönetmek de farklıdır. Teknik direktörlük sadece 4-4-2, 3-5-2'yi belirlemek, takıma kondisyon yüklemek değildir. Teknik direktörlük böyle yıldızlar topluluğunu yönetmektir. Doğru yöneten kişi de var başlarında. Bunun karşılığını da aldılar. Bu yıl son bölüme kadar yine yarışın içindeydiler. Hem bir yıl önce Lyon maçı penaltılarına kadar hem de bu sezon Şampiyonlar Ligi'ndeki tarihi başarı önemli. Beşiktaş'ın şampiyon olup olmaması konusunda ne teknik direktör ne başkan ne de oyuncularını başarısız gösteremeyiz. Bu kredisi var. Güzel bir stat, çok iyi bir taraftar, başarılı bir hoca ve oyuncu grubuyla 3 yıla damga vurdular. Kadro olarak bakıldığında bence şampiyonluk yarışını Beşiktaş verdi. Galatasaray, Fenerbahçe ve Başakşehir'e saygısızlık yapmak istemiyorum ama Beşiktaş bu ligin mevcut kadrosuyla bir gömlek üstünde olan takımdı.
Tüm iyi niyetine rağmen takımın bu sene şampiyon olamamasında iki önemli detay var. Hatta üç… Birincisi; biraz doyum oldu. Bu büyük kulüplerde normaldir. Barcelona ve Real Madrid'de de öyledir. İkincisi; hep 3'lük atıyorlardı; Demba Ba, Aboubakar, Cenk, Mario Gomez, Atiba aldıkları her oyuncudan yüksek randıman elde etmişlerdi. Geçen yıl 5'te 5 yaparlarken bu sezon sadece iki oyuncudan verim aldılar. Bunlardan biri Medel ki ilk yarıyı boş geçti, biraz da Pepe. Lens de Vida da hatta Negredo da daha önceki yıllardaki gibi verim alamadılar. Üçüncüsü ise gruptan çıktıkları Bayern Münih maçına kadar olan zaman dilimi. O dilim uzundu. Konsantrasyon bölündü ve o bölümde de B.Münih maçıyla yaşadıkları için ligi ihmal ettiler. Bayern'e elendikten sonra ellerinde hiçbir şey kalmamıştı. Ama genel anlamda tabii şu anda yarışan 4 takım içinde en çok kadro değişimine Beşiktaş uğrayacak öyle çalışmalar görebiliyoruz. Tosic'le başladı… Daha gidenler de olacak belki ama 3-4 oyuncu alınabilir. Şenol Güneş'le devam edilecek olması büyük avantaj.
Başakşehir son yıllara damga vuran bir takım ama son düzlükte yarışı hep kaybediyor?
İster alınsınlar, ister gücensinler, ne düşünürlerse de düşünsünler Başakşehir benim için bir futbol kulübü değil futbol akademisi... Akademilerde genelde gençler olur ama onların kadrosu tecrübeli ve yaşlı. Yönetim tarzı, tesisleşmesi ve teknik direktör istikrarı ile bir kolej takımı gibi. Hemen hemen doğru transferler ve ekonomik politikası güzel bir akademiyi ortaya çıkardı. Ancak tabii Türkiye'nin gelenek ve tarihi Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor gibi olan bir kulübü değil. Bana göre olağanüstü başarılı bir teknik direktör Abdullah Avcı… Avrupa Ligi'nde oynadı, Şampiyonlar Ligi ön elemesi oynadı. Ligin son haftasına kadar da yarışın içinde kaldı. Her gün kendini yenileyen bir değer Avcı. Seyirci avantajın yok. Oyuncu konsantre etmen çok kolay değil. Bir de Arsenal, Tottenham, M.City, Barcelona'da oynamış oyuncuların yanı sıra Emre gibi son yılların en büyük tecrübesi ve birkaç genç ile muazzam bir takım yarattı Avcı. Kestirmeden şunu söyleyeyim Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş formasıyla oynasalar şampiyon olurlardı.
Galatasaray başkan ve hoca değiştirip şampiyon oldu, Trabzonspor başkan ve hoca değiştirip ligi 5. bitirdi. Neden Trabzon istediği sonuçları alamadı?
Neler oluyor orada anlamıyorum açıkçası… Dibi mi görmesi gerekiyor bilemiyorum. 13. sırada olan takım, Rıza Çalımbay'la kendini 5. sıraya fırlattı. Bir ara potaya girdi. Teknik direktörler başarıyı istiyor ama çok oyuncu sirkülasyonu var. Görebildiğim kadarıyla uzaktan bir ışık var. Trabzon daha yerel bir oyuncu kadrosu ile oynamalı. Aidiyet duygusu olan Yusuf Yazıcı, Abdülkadir Ömür gibi gençlerin sayısı artmalı. Onlar ışık olmalı. Oranın da mali durumunu bilmediğim için ne desem boş.
Tamer Tuna Göztepe ile müthiş bir sezon geçirmesine rağmen yollar ayrıldı? Doğru bir karar mı?
Mehmet Sepil Bey gördüğüm kadarıyla sıfırdan bir kulüp yarattı. Yılmaz Vural'la Süper Lig'e çıkıp, Tamer Tuna ile yola devam ettiler. Göztepe büyük bir marka. Uyuyan aslanı uyandırdı, alt ligden gelip muhteşem taraftarıyla gücünü gösterdi. Sezon başında Göztepe'ye "Size lig altıncılığını vereceğiz" deselerdi hiç oynamadan "Razıyım" derdi. Tamer Hoca, Türk futboluna hoş geldi. "Yeni jenerasyonda ben de varım" dedi. Şimdi Bayram Bektaş'ı aldılar. Ümraniye'de başarılı olmuştu. Uzaktan gördüğüm kadarıyla Tamer Hoca ile devam kararı doğru olurdu.
BİR DÜZELTME
Dün seçim konusundaki sözlerim yanlış girmiş. Benim Fenerbahçelilik anlayışım daha duygusaldır. Hani derler ya akil adamlar filan… Ben öyle işlerden anlamam. Gönlümde Aziz Bey'in bir dönem değil, Ali Bey'le birlikte 1.5 sene daha devam edip, görevi Ali Koç'a bırakması var. F.Bahçe'de düşmanlık değil önemli olan birliktelik dönemidir.