'Rıdvan Dilmen MHK'sı, Fenerbahçe'ye tuzaktır!
Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanlığı'na Serdar Tatlı geldi. Peki bu karar sonrasında neler yaşanacak? Serdar Tatlı, MHK Başkanlığı'nda başarılı olacak mı? Fenerbahçe neden bu karardan zarar görebilir? İşte detaylar...
Tüm kulüplerin mutabakatıyla, rakipsiz ve de siyasetin desteğiyle Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) koltuğuna oturan Nihat Özdemir'in 'iktidar' olduğunu söylemek olanaksız.
▪️ Çünkü hiçbir uygulaması tartışmasız kabul edilmiyor.
▪️ Hiçbir uygulaması yürürlükte kalmıyor.
▪️ Limit belirliyor, deliniyor.
"Küme düşme kalkmaz" diyor, kalkıyor...
Bunlar majör mevzular... İrili ufaklı örnekleri saysam, sınırsız sayılan dijital mecra bile yetmeyebilir!
Son MHK operasyonundan gidelim...
Zekeriya Alp, yeni sezon için bir operasyona hazırlanıyordu.
Fakat hakem camiasından gelen yorumlar şöyleydi:
"Dikkat etsin de ona operasyon yapmasınlar!"
Öyle de oldu, kelle almak isteyen Alp, kelle verdi ancak bu kez kendi kellesini...
Sevgili Hüseyin Özkök'ün deyimiyle göreve başladığında Bülent Yıldırım ve Serkan Çınar'ın kellesini 'kurban' vermişti.
Bu düzende bir kere kelle vermeye başladın mı, sonunda kendi kellenden olursun.
Serdar Tatlı başarılı olamayacak
MHK'nın yeni başkanı Serdar Tatlı oldu. Tatlı açısından bakılınca, muazzam bir başarı öyküsü.
▪️ Dil bilmiyor.
▪️ FIFA kokartı takmadı.
▪️ Üniversite okumadı.
▪️ Üç büyük şehirden değil, Urfa'dan geldi...
Bir başına bıraksalar, belki başarılı olur. Öyle ya, anlı şanlı, unvanlı, okumuş başkanlıkların nasıl perişan olduklarını da gördük.
Çünkü, serbest bırakılmadılar.
Bu yapıda yarın öbür gün, gelmiş geçmiş en şöhretli hakem olan Cüneyt Çakır da MHK Başkanı olsa, başarılı olamaz.
Çünkü koltuğa taviz verilerek oturuluyor.
Kendi iradesiyle kimse koltuğa oturamıyor.
Birinin 'adayı' olarak, 'tayin' ediliyor.
Hal böyle olunca da 'düdüğü', elinize verdiren çalıyor!
Adı ortaya atılır atılmaz, "Serdar Tatlı, Rıdvan Dilmen tarafından MHK Başkanı yaptırıldı" denildi.
Bu iddiayı sosyal medya hesaplarından birçok kişi yazdı çizdi; medya mahallesinden...
Buna karşın TFF yönetiminden "Ne münasebet" diye bir yalanlama yapılmadı!
Evet, günlerdir "MHK Başkanını bir TV yorumcusu belirledi" gerçeğiyle yaşıyoruz.
Kimseye anormal gelmiyor.
Bu iddiaya ne Rıdvan Dilmen itiraz ediyor ne Nihat Özdemir...
Medya da haberi veriyor ama "Bu iş olmaz" diyemiyor!
En çok Fenerbahçe zarar görecek
Dilmen'in TFF Başkanı'nı belirlemek için uğraştığı lakin başaramadığı; bunun yerine MHK yönetimini belirlemekle yetindiği de konuşuluyor sosyal medyada...
Kimse bunu da garipsemiyor!
O yüzden Beşiktaş'ın PAOK'a elenmesi falan hakikaten bu içselleştirmenin solunda sıfır kalır.
Rıdvan Dilmen Fenerbahçeli... Şimdi MHK'nın yeni sezonda Fenerbahçe'yi kollayacağı algısı oluşturulacak. Zaten başladı bile.
Günün sonunda bundan en çok Fenerbahçe zarar görecek.
Bunu geçen sezonki 'Zorlu olayı'nda tecrübe ettik.
Fenerbahçe maçlarındaki her karar, 'Rıdvan Dilmen MHK'sı' üzerinden okunacak.
Fenerbahçe yönetiminin yerinde olsam, bu algının oluşmaması için ne gerekiyorsa yaparım.
Zira bu bir bumerang...
Şimdi size hayatımın en kolay tahminini yapacağım:
Serdar Tatlı, MHK Başkanı olarak başarılı olmayacak. O da diğerleri gibi yerden yere vurulacak, daha ilk haftada.
Tatlı MHK'sı yönetiminin yarısı, -başkan dahil- Alp öncesi görev yapan Yusuf Namoğlu MHK'sından oluşuyor.
O vakit Yusuf Namoğlu'nun suçu neydi?
Agam bizimle eğleni!
Öyle bir futbol düzeni var ki, resmen bizimle dalga geçiyor.
Şener Şen'in müthiş filmi Züğürt Ağa'daki meşhur replikteki gibi: Agam bizimle eğleni...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği taze bir karar var: "TFF'nin kurullarının; yani MHK, Tahkim Kurulu, PFDK vs. hiçbiri bağımsız değil. Dolayısıyla verdikleri kararlar da adil değil."
Yani, bugün bu kurulların verdiği cezalara muhatap olanlar konuyu AİHM'e taşısısa TFF'den çatır çatır tazminat alır. Çünkü AİHM, bu kurulların kararların tartışmaya bile gerek duymadan, reddediyor.
AİHM'in verdiği karar sonrası TFF'nin kurulların bağımsızlığını güvence altına alan adımlar alması gerekirken, aksine kırıntı şeklindeki iradelerini de sıfırlıyor. Bırakın kendisi, TFF dışında birilerinin kurulları tayin ettiği algısına sessiz kalıyor.
AİHM, "Kurulları TFF seçtiği için bağımsız değil" diyor. Ama şimdi gelinen noktada kurulların TV yorumcularınca belirlendiği bir noktada olduğumuz söyleniyor. AİHM yargıçlarına bu tercüme edecek bir hukuk dili yok!
B Takımlar Ligi ölü bir ligdir
Süper Lig'inden ne anladık ki bir de B Ligi olsun!
Süper Lig kulüpleri, yanlış yönetimlerinin ceremesini 3. Lig'e yüklemek istedi. B takımlarının 3. Lig'e sokmak için çalıştılar.
Ancak 3. Lig kulüpleri bunun için kendilerine para ödenmesini ve 3. Lig'e verilen desteklerden de Süper Lig kulüplerinin almamasını istedi.
Bu koşullar kabul edilseydi, Süper Lig takımlarının B takımları, 3. Lig'de yani; yarışmacı bir ligde yer alacaktı.
Fakat anlaşma sağlanamadı.
TFF de yasak savma kabilinden, katılımın mecburi olmadığı 'B Takımlar Ligi'ni kurdu...
A takım masraflarını karşılayamayan kulüpler, bir de şimdi manasız bir lige mi para hacayacak?
3. Lig'de yarışma talebinin bir nedeni de UEFA'dan gelecek muhtemel transfer yasaklarına karşı önlem almaktı.
Ola ki yasak geldi o zaman 3. Lig'deki takımlarından takviye yapmak akıllıca olacaktı.
Şu an transfer dönemindeyiz...
Kulüplerin altyapı ve genç oyuncu konusunda samimi olmadığını somut olarak görüyoruz.
Altyapı oyuncuları yine 'pişsin' diye gönderiliyor.
Malum, hepsinin dibi yanıyor ve bir daha dönemiyor.
Öz kaynak oyuncuları, bozuk para gibi, takaslarda kullanılıyor.
Hasılı kelam, B Takımlar Ligi nereden bakarsanız bakın, ölü bir ligdir...