Sadettin Saran: ''Önemli olan fark yapan başkan olmak''
Saran Group Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran, Fenerbahçe Başkanlığı’na dair soruyu yanıtlarken, “Önemli olan fark yapan başkan olmaktır” dedi…
Fenerbahçe sorusuna cevap
Celal Toprak’ın “Geçtiğimiz günlerde Fenerbahçe başkanlığına aday olacağınızı ‘Fenerbahçe, şu anda fark oluşturulabilecek bir yer’ diyerek duyurdunuz. Şu anda aslında iş dünyasında da karşılaştığınız önemli bir isim var koltukta. Bizler burada ortaya çıkarmayı hedeflediğiniz farkları kısaca sorsak size, neler söyleyebilirsiniz” sorusuna Saran, kastettiği fark yapmanın içeriğini yeniden açtı.
Ali Koç’a huzurlu bir ortam lazım
Saran, “Öncelikle şunu söylemeliyim Fenerbahçe’nin 2021 yazında ikinci kez seçilmiş bir başkanı var. Ben olağanüstü kongrelere karşı olduğumu her fırsatta söyledim. Dolayısıyla Ali Bey’in huzurlu bir çalışma ortamına sahip olması gerekiyor. İşler kötü gittiğinde akbaba gibi ortaya çıkanlardan hatta adeta Fenerbahçe’nin başarısızlığını isteyenlerden hazzetmem. Öyle anılmak da asla istemem. Sorunuza gelince, benim ‘fark yapabileceğimiz yer’ derken kastım da spesifik bir kişi veya yönetimi hedef almak değil” dedi.
Her 10 kişiden 7’si başkan!
Bir zihniyet devrinden söz ettiğinin altını çizen Saran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Belirli, topluma örnek olacak istikrarlı ve kararlı bir duruştan, popülist ve günlük politikalara teslim olmamaktan, giderleri verimli şekilde yönetmenin en az gelirleri artırmak kadar önemli olduğu gibi konulardan bahsediyorum. Bu bahsettiklerim bence sadece Fenerbahçe’nin değil Türk sporunun hatta tüm toplumun sorunları. O nedenle böyle bir ifade kullandım. Tekrar söylüyorum: Türkiye’de her on kişiden yedisine bir sebeple ‘başkan’ diyorlar. Sınıf başkanı, dernek başkanı, kulüp başkanı, belediye başkanı vs… Önemli olan başkan olmak değil, fark yapan başkan olmak. Makamlar gelip geçici. Makamı bıraktığınızda arkanızda olumlu eseriz, değer bırakıp bırakmadığınız önemli. Gerisi boş.”
Bugünkü aklım olsaydı Dortmund’u bırakmazdım
Toprak, Sadettin Saran’dan daha önce ortak olduğu Almanya’nın önde gelen Borussia Dortmund Kulübü’nde yaşadığı deneyimi de sordu. Saran, bu soruya çok samimi bir cevap verdi: “Borussia Dortmund benim için çok önemli bir tecrübeydi, gençtim, bugünkü aklım olsa daha uzun elimde tutardım ama yine de bilgiyle tecrübeyle ve maddi anlamda çok kazançla kapattığım bir yatırım oldu benim için. Tabii bizim de kulübe faydamız oldu. Küme düşmek üzereyken, birkaç sene sonra İntertoto’ya gidecek konuma geldi. Biz takımın 78 bin kişilik stadını dolduran taraftarına ve potansiyeline güvendik.”
Dortmund işi başbakana kadar gitti
Yaptıkları işin çok ses getirdiğini kaydeden Saran, “Konu zamanın başbakanı Helmut Kohl’a kadar gitti, hatta Bild gazetesi Türk bayrağı ile Dortmund amblemini birleştirdiği bir haber yaptı. Spor endüstrisinin geneline gelince, çok büyük bir endüstriden bahsediyoruz. Biz grup olarak bunun yayıncılık tarafına çok hakimiz. Ancak spor endüstrisi dediğimizde saha gelirlerinden gıdaya, markalı üründen yayın haklarına uzanan çok geniş yelpazeli büyük bir sektörden bahsediyoruz. Premier Lig’de geçen yıl küme düşen takımın yayın hakları geliri Türkiye’deki şampiyon takımın gelirlerinden kat kat fazla.Türkiye Ligi’nin marka değeri, futbol kulüplerinin marka değeri ve gelirleri, her marka için geçerli olduğu gibi üretimle ve pazarlama ile yükselir. Bugün La Liga’yı 300 kişi pazarlıyor. Bizde ise bu sayı bir elin parmaklarını geçmez
Bir çok şirketimiz dijital sektörde
Bilindiği üzere 14 Şubat’ta Süper Lig maçları için yeni yayın ihalesi yapılacak. Bu ihalede dijital haklar da önemli bir yer tutuyor. Saran Group Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran, kendilerinin gelinen bu noktayı çok önceden gördüklerini söyledi: “Grubumuzun birçok markası içerik, yayıncılık gibi en hızlı dijitalleşen sektörlerde faaliyet gösteriyor. Bu alanlarda hem süreç hem de son tüketiciye ulaşan birçok modernleşme-dijitalleşme projesi yürütüyoruz son yıllarda. Hem tüketici talebi hem de üretim teknolojileri bunu gerekli kılıyor. Biz grup olarak zamanı ve teknolojiyi iyi takip etmeye ve adapte olmanın önemine inanıyoruz. Gelecek dönem planlarımızı da buna uygun olarak yapıyoruz. “
Metaverse yayın haklarına kafa yoruyoruz
Geçmişte de teknolojinin öncüsü ve uygulayıcısı olduklarına dikkat çeken Saran, “Saha kenarı reklamların satış haklarını aldığımızda sahada sabit panolar kullanılıyordu. Biz sanal reklam, 3D halı gibi çözümleri Türkiye’ye getiren taraf olduk.TV yayın hakları konuşurken, dijital hakların önem kazanacağını çok önceden öngördük. Bunlar hep yeniliklere açık olmaya ve vizyoner olmaya verdiğimiz önem sayesinde oldu. Birçok konuda erken hareket edip fırsatları erken yakaladık. Örneğin bitcoinin geleceğin parası olacağını öngörüp yatırımlarımıza ekledik. Benzer şekilde bugün, metaverse alanında da çalışan, bizim temel iş alanlarımıza, örneğin ‘Metaverse de yayın hakları konusunda neler yapılabilir’ diye kafa yoran değerli bir ekibimiz var.
Sanal reklamı ilk getirenlerdeniz
Saran, “Spor ekonomisiyle de yakından ilgilisiniz. Bu iş Türkiye’de yeterli ilgiyi görüyor mu” sorusunu yanıtlarken, ülkemizdeki gelişmeyi de Saran Group üzerinden örnekleyerek anlattı: “Spor ve eğlence endüstrisi Amerika’da otomotiv endüstrisini geçmiş durumda. Türkiye’de bu işe ilk başladığımız zaman bu endüstri 100 milyon dolar seviyesinde bile değildi. Bugün geldiğimiz noktada milyar dolarlardan bahsediyoruz. Bu büyüyen bir sektör büyümeye de devam edecek. Bundan 15-20 yıl önce 30 yaşın altındakiler dört sporla ilgilenirken bugün yedi sporla ilgileniyor. Yakın zamanda bitmeyecek bir sektörden bahsediyoruz. İşin içerisine dijitalde girdi saha içinde reklam panoları asarken kendimizi sanal reklamın içerisinde bulduk. Biz bu anlamda sektöre de birçok yenilik kazandırdık. Sanal reklamı Türkiye’ye ilk getirenlerdeniz. Aynı zamanda saha içindeki halı reklamını ilk biz kullandık. Hep öncü olduk ve hep daha fazla ne olabilir, ‘Neler yapabiliriz’ diye düşündük. Sektörde tek değiliz ama ilk olmanın avantajını yaşıyoruz. Sporcu bir kişiliğim var rekabet her zaman kaliteyi getirir. Herkesin düşündüğünün aksine tekelcilik öldürür, rekabet ise piyasayı genişletir. Dolayısıyla faaliyet gösterdiğimiz alanda daha çok rakiplerimiz olsun isteriz tabii ki.”