Sanlı Kaptan: Baba Gündüz'ü çok sevmiştik
Galatasaray maçı öncesinde teknik-taktik konuşmak olduğu ileri sürülen gereksiz söz yığınlarından sıkılanlar için Koronavirüs ilacı tadında bir röportaja ne dersiniz. Siyah Beyazlı takımın efsane kaptanı Sanlı Sarıalioğlu, Baba Gündüz'le birlikte Metin Oktay'ı ne kadar sevdiklerini anlattı. Fenerbahçe'den transfer teklifi aldığı için utancından 3 gün eve kapanması karşısında ise benim gibi ne diyeceğinizi şaşıracaksınız.
Galatasaray maçı öncesinde televizyonlarda teknik-taktik konulu olduğu ileri sürülen boş konuşmalardan bunaldığım için değişik birşey yapma isteği duydum ve yaptım.
Sanlı kaptan 40 yıllık dostum ama her görüşmemizde değişik birşeyler anlatabilecek donanıma sahip biri aynı zamanda.
Artık tamamen Koronavirüs tarafından esir alınmış gündemimize bile Karadenizli esprileriyle darbeler vurabilen biri aynı zamanda.
Şenol-Birol'un yerine Yusuf-Sanlı
1962 yazında Beşiktaş'ın simgeleri durumundaki Şenol Birol ve Birol Pekel'in Fenerbahçe'ye gitmeleri elbette ki Beşiktaşlıları çok üzmüş ve öfkelendirmişti. Onların bu konudaki acısını uzun zaman geçmeden dindirecek bir ilaç bulundu. O dönemde Özkaynak düzeninde oynamakta olan Sanlı Sarıalioğlu ve Yusuf Tunaoğlu, 1962-63 Sezonunun son iki maçında Siyah Beyazlı forma ile taraftarların önüne çıkmışlardı.
Tabii çıkış o çıkış demek mümkün. Özellikle 1965-66 ve 1966-67 şampiyonlukları ile Beşiktaş taraftarının gönlünde çok geniş bir yer edinen Yusuf-Sanlı ikilisi tam anlamıyla Siyah Beyazlı kulübün simgeleri haline gelecekti.
Sanlı kaptan 1963-64 sezonunda oynadığı ilk Galatasaray maçında çok büyük bir sevinçle felaketi birarada yaşar. Sevinç, Turgay Şeren gibi bir yaşayan efsaneye gol atmış olmaktan kaynaklanır. Felaket ise aynı maçtaki kasıtlı bir faul sonrasında 3 ay futboldan uzak kalacak oluşudur.
Yusuf Tunaoğlu / Sanlı Sarıalioğlu
Şeren'e attığı golle ilgili duyguları neredeyse yarım asır sonra aynen yaşar gibi Sanlı kaptan. “Kaleye çok yakındım ve topa dokunmam gol olması için yetecekti. Saniyelik bir andı ama bana sanki saatler gibi geldi. Ya kaçarsa… attığımda ne olacak… koskoca Turgay Şeref'e gol atmak… gibi düşünceler o anda kafasından fırtına gibi geçmektedir. Golü atar tabii. Sonrası bir rüya alemidir… Bu golün bedelinin kendisine 3 aylık sakatlıkla ödetilmesi üzerinde elbette ki pek konuşmak istemez.
Beşiktaş denildiğinde akla gelen ilk iki isim olan Baba Hakkı ve Süleyman Seba ile yıllarca birlikte çalışmış, sayısız anı biriktirmiştir. Bunlar sayfalar dolusu sürecek, hazine değerindeki anılardır.
“Beşiktaş'ı Beşiktaş yapan değerler içinde Baba Hakkı'nın ortaya koyduğu ve Süleyman Seba'nın da geliştirip güçlendirdiği değerler hiçbir biçimde inkar edilemez” diye anlatır kestirmeden.
Bunların neler olduğunu bilmeyen ve anlamayanlara anlatmaya çalışmak da boşuna yorgunluk olur.
Eyvah! Fenerbahçe beni istedi…
Sanlı kaptanın çok naif bir transfer öyküsü var. Daha doğrusu sadece transferin lafının bile edilmiş olmasının onu ne hale getirdiğini şaşkınlık içinde dinliyoruz. “Fenerbahçe'den teklif geldi. Bunu getiren de bir gazeteci arkadaşımız, İlyas Namoğlu. Fenerli bir yönetici rica etmiş, o da bana yoklama çekiyor. Aslında harika bişey. Çünkü ne kadar iyi futbolcu olursak olalım, ‘Sen bizim evladımızsın' denilerek kulüpten çok az bir para veriliyor. Fenerbahçe'den kesinlikle bunun birkaç kat fazlasını verecekler. Ama ben ne yaptım. Utancımdan 3 gün eve kapandım. ‘Ben ne yaptım da Fenerbahçe beni istedi?' diye düpedüz şoka girdim ve saklanacak yer aradım.”
M. Oğuz / Sanlı Sarıalioğlu
Bugünün neredeyse sadece parayla dönen futbol dünyasında böyle bir durumu anlamak haliyle çok zor. Sanlı kaptan 1975 yazındaki jübilesine kadar Beşiktaş'tan başka bir yere gitmeyi aklının kıyısından bile geçirmeden Siyah Beyazlı takımda oynar.
Baba Gündüz sevgisi
1971-72 sezonunda Gündüz Kılıç'ın Beşiktaş'ı çalıştırması, o günün futbol dünyasında epeyce ses getirmiş bir olaydı. Adı Galatasaray'la bütünleşmiş biri olan baba Gündüz'ün Siyah Beyazlı takımın başına geçmesi inanılmaz bir durumdu. Bu olayı futbolcular olarak nasıl yaşadıklarını da Sanlı kaptan şöyle anlatıyor:
“Çok büyük bir teknik direktördü. Yerli-yabancı pek çok hoca ile çalıştık ama o bambaşkaydı. Karizması, bilgisi ve donanımıyla hepimizin aklına ve beynine girmeyi başarmıştı. Rahatlıkla söyleyebilirim ki o dönemde Baba Gündüz'ü Beşiktaş'tan daha çok sever hale gelmiştik.”
Böyle bir ortamda rahatlıkla şampiyona olabilecekken Başkent'teki bir Ankaragücü maçında çıkan olayların ardından gelen cezalar nedeniyle düştüklerini ve zirveden uzaklaştıklarını anlatıyor Sanlı kaptan.
Metin Oktay, Yusuf Tunaoğlu ve Can Bartu
Sadece Baba Gündüz değil, Metin Oktay da böyle bir sevginin odağındadır. “O, futbolcular dahil hepimizin sevgilisiydi. Herhangi bir Beşiktaş-Galatasaray maçında bizden biri Metin Oktay'a sert girecek olsa hemen kınayıcı bakışlar ona döner ve ‘ne yapıyorsun sen!' Diye tepki gösterilirdi. Çünkü o böyle davranılmayı hakeden bir büyük centilmendi. Kendisine atılan tekmelere filan dönüp bakmazdı bile. Herşeyiyle tam bir beyefendi ve kraldır” diye anlatıyor.
Adı kendisininkiyle bütünleşmiş olan Yusuf Tunaoğlu'ndan da büyük bir hayranlıkla sözediyor Sanlı kaptan. “Ne futbolcuydu be!” Diye satırbaşları açıp onu yeterince iyi anlatamama sıkıntısı yaşıyor. Sadece o değil, Yusuf'un bu olağanüstü futbol yeteceğinin hakkını vermeyi pek umursamayışı da onu tanıyan herkes gibi Sanlı kaptanın da içinde bir yara…
1964'ün 20 Aralık tarihinde Ali Sami Yen Stadının açılışında Bulgaristan ile yapılan maçta Metin Oktay kaptandır ve Sanlı da henüz 2.milli maçında 10 numaralı formayı taşıyacaktır. O dönemde futbol hayatının en parlak dönemini yaşamakta olan Can Bartu, kendisine 10 değil de 11 numaralı formanın verilmesine bozulmuştur. Bunu da teknik direktöre bağırarak ifade eder. Bunu tesadüfen duyan genç Sanlı da (henüz 19 yaşındadır) o maçta 11'de olduğunu bu şekilde öğrenir.
Sanlı Sarıalioğlu / Beckenbauer
Almanya'da Beckenbauerli, Müllerli efsane takımla 1971 yılında 1-1 berabere kalan Milli Takımda da yer alır Sanlı kaptan, 1968'de efsane George Best tarafından perişan edildikleri karşılaşmada (4-1) da oynar. Yani dönemin efsane isimleriyle birlikte en üst düzey yarışmaların içinde bulunmuştur. Bunlardan doğan anılar bitecek gibi değildir.
Elbette ki Sanlı kaptan denildiğinde hemen akla gelen bir olay da o son 3 dakikada 3 gol yeme olayıdır. Fakat artık bu mevzu kabak tadı verdiğinden burada üzerinde durmayalım.
Bugün bir Beşiktaşlının, Galatasaraylı futbol adamlarından bu şekilde sözetmesinin çok uzaklarındayız. Futbolla ilgili hemen her gelişmeyi hakem hataları üzerinden okuma sığlığının bizi nasıl bir batağa düşürdüğünün farkında bile değiliz.
1975 yazında harika bir jübileyle futbol hayatını Beşiktaş'ta noktalayan Sanlı kaptan sonraki yıllarda teknik adam olarak da bir süre Siyah Beyazlı kulübe hizmet eder. Sonrasında da yorumcu olarak bugünlere kadar hiç futboldan uzaklaşmaz. O, 75 yaşında bir delikanlı. Futbola ve Beşiktaş'a da hala aynı heyecanla bağlı.