Atilla Türker: "Satılık kalem… Yalancı ve tetikçi… Fikret Orman… Şafak Mahmutyazıcıoğlu"
Ajansspor yazarı ve Radyospor programcısı Atilla Türker, "Satılık kalem… Yalancı ve tetikçi… Fikret Orman… Şafak Mahmutyazıcıoğlu…" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
FİKRET ORMAN’DAN ŞAFAK MAHMUTYAZICIOĞLU’NA
Benimle ilgili kim söyledi tüm bunları?
Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman…
Beşiktaş Kulübü Hukuk İşlerinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Şafak Mahmutyazıcıoğlu…
Ve de… Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun yanında çalışan çok sayıda avukat…
Nasıl mı?
Kimi, basın toplantısında söyledi
Kimi, basın bülteninde ifade etti.
Kimi, demeç verdi.
Kimi de tweet attı.
Hepsi kayıt altında duruyor.
***
HAYSİYETSİZ VE ONURSUZ GAZETECİ!
Mesela… Fikret Orman…
Beşiktaş Kulübü Divan Kurulu’nda benim için ne söyledi?
-Haysiyetsiz…
-Onursuz…
-Ahlaksız…
ORMAN NEREDE?
Fikret Orman’ı herkes tanıyor zaten…
Beşiktaş Kulübü eski başkanı…
Büyük Beşiktaş camiasının “Fikret Orman paralar nerede” tezahüratı yaptığı değerli isim…
2 yıl önce düzenlenen Beşiktaş kongresinde başkan seçildikten kısa bir süre sonra ceketini alıp kaçan kişi…
***
ORMAN NASIL YANDI?
2018 yılıydı.
Beşiktaş’ın Alvaro Negredo transferi ile ilgili çok çarpıcı bir haber yazdım.
“Fenerbahçe ve Galatasaray’a bedava önerilen Negredo için Beşiktaş 2,5 milyon Euro bonservis bedeli ödedi” başlığını attım.
Tam sayfa yayımlandı.
Tabii ortalık karıştı.
Fikret Orman kürsüye çıktı, yazdığım haberi okuduktan sonra beni işaret ederek “haysiyetsiz, onursuz, ahlaksız” dedi.
Oysa ki… Yazdığım haberin sonuna kadar doğru olduğunu bizzat kendisi çok iyi biliyordu.
Bildiğini de birileri iyi biliyordu…
Ortada bazı belgeler ve tanıklar da vardı...
Bu tanıkları Ahmet Nur Çebi de iyi tanıyordu.
***
SERVET SORUNU!
Fikret Orman’ın son durumunu biliyorsunuz değil mi?
Hayatını yaşıyor.
“Fikret Orman paralar nerede” tezahüratı falan umurunda değil...
Umurunda olsaydı hesap verirdi...
Zaten değil hesap vermek, Beşiktaş’ın kongresine bile gelmiyor.
Lüks içinde yaşadığı hayatı da “Ben iş insanıyım. Kazandım” diye özetliyor.
Ama ben merak ediyorum, Fikret Orman, Beşiktaş başkanı olduğu gün nasıl bir servete sahipti, Beşiktaş başkanlığını bıraktığı günkü serveti neydi?
Bu soruyu o dönem defalarca yazdım.
Tabii, cevap vermedi, tahmin ediyorum ki, hiç bir zaman da vermeyecek.
***
VEREN DE ŞAFAK, ALAN DA ŞAFAK…
Şafak Mahmutyazıcıoğlu…
Tanırsınız elbet…
Magazin sayfalarının önemli ismi…
2 yıl öncesine kadar da Beşiktaş Kulübü’nün en etkili yöneticilerinden biriydi.
Fikret Orman’ın sağ kolu, bilemediniz sol koluydu.
Yine 2018 yılıydı, elime bazı belgeler geçti.
Daha doğrusu benden önce de pek çok muhabirin eline geçmiş ama en sonunda bana geldi.
Mevzu şuydu, Beşiktaş Kulübü’nde hukuk işlerinden sorumlu yönetim kurulu üyesi olan Şafak Mahmutyazıcıoğlu, 2 milyon liralık iki makbuz karşılığında… Harika bir operasyona imza atıyor… Nasıl mı? Beşiktaş Kulübü’nün kasasından çıkan 2 milyon lira, Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun sahibi bulunduğu Kültür Hukuk Bürosu’nun kasasına giriyor.
Ne güzel bir dünya değil mi?
Veren de Şafak, alan da Şafak…
***
2 MİLYON LİRANIN HİKAYESİ…
Haberi yazmadan önce Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nu aradım…
Önce “Buyur canım” falan dedi.
Mevzuyu izah ettim, bana hafif bir gider yaptı.
“Bu da haber mi şimdi” dedi.
“Haberin ne olacağını size mi soracağım” dedim.
“Yazmazsan olmaz mı” dedi.
“Olmaz” dedim.
Akşam eve gittim, Beşiktaş’la ilgili haberler yapan iki spor muhabiri aradı, her ikisi de “Şafak’ın selamı var. Haberi yazmamanı istiyor. Mümkünse hep beraber yemek yememizi istiyor” dedi.
“Size afiyet olsun” dedim.
Haberi yazdım.
Aksi düşünülemezdi zaten…
En azından benim adıma düşünülemezdi.
***
OKTAY BEY VE BEŞİKTAŞ AŞKI…
Sonrasında ne oldu?
Off… off… off…
Şahsıma yönelik bir saldırı başladı, inanılacak gibi değil…
Mesela… Oktay Kurman adında bir avukat… Kültür Hukuk Bürosunda Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun ortağı… Bir basın bülteni yayınladı, yenir yutulur cinsten değil.
Aldıkları o 2 milyon lirayı haketmişler de…
Ben sözde gazeteciymişim de…
Böyle gazetecilik mi olurmuş da…
Beni Cumhuriyet Savcılığına şikayet etmiş de…
Kendisi Beşiktaş aşığıymış da…
Beşiktaş Kulübü Denetim Kurulu’nun onayı üzerine bu 2 milyon lirayı almış da…
Falan fıstık…
Sonra? Bu Oktay Kurman’ın çelişkilerle dolu ve saygısız bir dille kaleme aldığı basın bültenine çok sert karşılık verdim…
Akabinde… Beşiktaş Kulübü Denetim Kurulu Başkanı Feyyaz Tuncel, bu 2 milyon lira konusunda kendilerinin onay vermediğini, Oktay Kurman’ın yalan söylediğini bir basın bülteni ile duyurdu.
Feyyaz Tuncel, Oktay Kurman’a açık açık yalancı dedi.
Ortalık iyice renklendi.
***
MEŞHUR AVUKATLAR…
Yine o süreçte…
Bir gece yarısı Twitter’a bir baktım, bana yine bin türlü saldırı…
İşitmediğim küfür, hakaret, tehdit kalmamış.
Artık alıştığım için fazla önemsemedim.
Biliyordum ki, hepsi tetikçiydi.
Sabah olduğunda şöyle bir gözden geçirdim, araştırdım, bu kişilerden bazıları meğerse nerede çalışıyorlarmış, biliyor musunuz?
Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun sahibi bulunduğu Kültür Hukuk Bürosu’nda…
Evet… Bana saldıranların bir bölümü, Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun yanında çalışan avukatlar çıktı.
Mesela mı? Av. Kasım Taşdan… Av. Mete Menekşe… Av. Oktay Kurman… Aysen Aydoğdu (Personel)… Av. Rahmi Kaan Akdoğan… Av. Oğuzhan Cesur…
Belki, dahası da vardı ama sanal ortamda benim gördüklerim bunlar…
Kendilerini hiç tanımama rağmen bu avukatların tamamı bana saldırdı.
Şafak Mahmutyazıcıoğlu mu talimat verdi de gece yarısı toplu halde saldırıya geçtiler, yoksa kendileri mi durumdan vazife çıkarttılar, bilmiyorum.
Birazdan ayrıntılı bir şekilde tek tek yazacağım.
Hepsinin kaydı elimde bulunuyor.
***
KASIM TAŞDAN’DAN 40 TWEET…
Başlıyorum…
Av. Kasım Taşdan… Eski hakim… Sonradan avukatlığa döndü, Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun sahibi olduğu Kültür Hukuk Bürosunda çalışmaya başladı.
Bir gece yarısı şahsıma yönelik 40 tane twit attı. Bu Kasım’ın kim olduğunu bilmediğim için önce güldüm, geçtim. Sonra öğrendim. Gerekeni yaptım. Ağır bir şeyler yazdım… Kendisiyle ilgili bazı belgeler de yayınladım. Hem de müthiş belgeler… Mahkeme kararları, yurt içi ve yurt dışından bazı fotoğraflar, Beşiktaş’la ilgili bir davada reddi hakim oluşu…
Sonra ne oldu, Kasım Bey sustu…
Halen çok sakin… Dilerim hep böyle kalır…
***
MENEKŞE VE KLAVYE…
Av. Mete Menekşe… Klavye başında çok cesur… Yine o süreçte bir baktım, ismini o güne kadar hiç duymadığım bu arkadaş, yalan içerikli bir twit atmış.
Bu twit aynen şöyle:
“Yalan senin ruhuna işlemiş, tazminat kaybetmekten beynin sulanmış…”
Üsluba bakar mısınız!
İfadeye bakar mısınız!
Bir avukat olarak gece yarısı bir tweet atıyor ve bir insana “beynin sulanmış” diyor.
Ne diyeyim! Yazık…
Acıdım…
***
MENEKŞE VE ALGI…
Olay da ne biliyor musunuz?
Bu Mete Menekşe, spor teşkilatında görevli bir bürokratın dandik bir internet sitesine verdiği yalan beyanı Twitter’da benim önüme sunuyor.
İşte, araştırmacı avukat diye ben buna derim.
Zeka fışkırıyor.
Yalan haberden yola çıkarak olayı çarpıtıyor.
Sanki, kendileri dava kazanmış gibi bir hava yaratıyor.
Oysa o davanın, Beşiktaş’la veya kendileriyle bir alakası yok.
Algı yaratmaya çalışıyor.
MENEKŞE VE BEYNİN SULANMASI…
Hemen bir parantez açayım.
Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun benimle ilgili başlattığı hukuki süreçte Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun avukatı kimdi, biliyor musunuz.
Mete Menekşe…
İşte bu Mete Menekşe…
Bana “tazminat kaybetmekten beynin sulanmış” diyen Mete Menekşe…
Can alıcı hususu yazıyorum, bu hakaret davası 2 gün önce sonuçlandı ve ben beraat ettim.
Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun talebi reddedildi.
Mete Menekşe’nin talebi reddedildi.
Şimdi ben kalkıp da Mete Menekşe’ye “Dava kaybetmekten beynin sulanmış” mı diyeceğim.
Aslında haketti, demem gerekir ama ben demeyeceğim.
Bana yakışmaz.
Mete Menekşe kendisinden utansın yeter!
Sadece… Tavsiye ederim, sık sık beyin salatası yesin.
Faydası olur…
Bol limonlu yesin tabii…
Sirkeyi de unutmasın…
***
KAYIP MENEKŞE…
Unutmadan yazayım.
Şafak Mahmutyazıcıoğlu ile benim aramdaki hakaret davasında üç duruşma oldu, ben üçüne de gittim.
Mecbur olmadığım halde üç duruşmaya da gittim…
Savunmamı yaptım.
Gözlerim hep Mete Menekşe’yi aradı.
Yoktu.
Gelmemişti.
Bana klavye başında gider yapmaya çalışan bu arkadaşın gözlerinin içine baka baka konuşmak isterdim.
Ama o istemedi.
Niye acaba?
Yerine iki genç avukat geldi.
***
KURMAN İÇİN YETER…
Av. Oktay Kurman… Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun ortağı…
Benimle ilgili sözde gazeteci falan dedi, ben de pek çok yazımda üç kat fazlasıyla cevabını verdim.
Yeter…
***
AKDOĞAN DAVASI…
Av. Rahmi Kaan Akdoğan… Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun neferlerinden biri…
Bu avukatın o süreçte benimle ilgili attığı twiti aynen yazıyorum:
“En acısı da şu: Siz haber(!)lerinizi size ısmarlayan adama bile yaptığınızı belli etmemek için haber(!)lerinizin hemen ardından twit atamamayı söyleyemiyorsunuz.
Dağa taşa gazeteciyim yazdırsanız dahi,
Siz gazeteci değilsiniz”
Evet, bu… Aynen bu…
Anladınız mı peki…
Ben anlamadım…
O gün de anlamadım, şimdi de anlayamıyorum…
Kimse de anlamamıştır zaten…
Kendisine çok ağır bir karşılık verdim.
Bana 100 bin liralık tazminat davası açacağını bildirdi.
Bekliyorum.
2 yıldan fazla zaman geçti, henüz açmadı…
Kendisini şahane savunacak bir avukatın peşinde galiba…
***
OĞUZHAN VE ATİLLA…
Av. Oğuzhan Cesur…
Önce şu bilgiyi vereyim.
Ben, Atilla Türker olarak, övünmek gibi olmasın ama, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum…
Futbolda 2 kez A genç milli takım formasını giydim.
Gençlerbirliği profesyonel futbol takımında oynadım.
42 yıldır bir gün bile aralıksız spor muhabirliği yapıyorum.
Yarı profesyonel olarak mesleğe Bulvar-Tercüman gazetelerinde başladım.
Hoşgörünüze sığınarak şunu da ekleyeyim.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sadece spor olarak değil genel anlamda en fazla ödül kazanan gazetecilerin başında geliyorum.
Bazı internet sitelerinde de bu bilgiler açık açık yazıyor zaten…
Ben de bu bilgileri ara sıra paylaşıyorum.
***
OĞUZHAN VE BULVAR GAZETESİ…
İşte benim paylaştığım bu bilgileri gören Av. Oğuzhan Cesur nasıl bir twit attı, biliyor musunuz?
“Şu ilk mesleğe başladığın Bulvar Gazetesi’nde ne tür belgeli tanıklı haberler yaptın anlatsana biraz”
Aynen bu…
Hey Allah’ım…
Bu arkadaş, avukat…
Gerçekten avukat…
En azından profilinde öyle yazıyor…
Gördüğünüz gibi çok zeki!
Çok kültürlü!
Çok yaratıcı!
Fışkırıyor!
Tam aradığım avukat!
Ama acaba aklı nerede?
O dönemki Bulvar Gazetesi’ni, yaşı yetmediği için olsa gerek, herhalde bilmiyor.
Neyse… O zaman da kendisini ciddiye almamıştım zaten…
Ben böyle birine ne cevap vereyim!
***
AYSEN HANIM VE CHE GUEVARA…
Ve… Aysen Aydoğdu…
Bu hanımefendi avukat değil… Daha doğrusu avukat olmadığını ben de sonradan öğrendim.
Twitter’daki profilinde “Kültür Hukuk Bürosu” yazıyor.
Normal bir personel galiba…
Bu hanımefendi o süreçte şu twiti attı:
“Kalemi satılık olan sözde gazeteci…”
Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun avukatları bitti, bu hanımefendi başladı…
Peki, n’oldu? Bu hanımefendiye öyle bir cevap verdim ki ömür boyu unutamaz.
Herkes haddini bilecek…
Maalesef çok ağır yazdım…
Haketti çünkü…
Haliyle kimin ne olduğunu anladı…
Çok korkmuş olsa gerek ki, bana daha sonra cevap olarak mıy mıy bir şeyler yazdı.
İşin vahim tarafı… Bu hanımefendinin Twitter profilinde Che Guevara’nın resmî vardı.
Şaka gibi…
Ne diyeyim…
Che Guevara böyle bir hanımefendinin kendisine sempati duyduğunu görse mezarında ters döner herhalde…
***
HERKES BİRBİRİNE SAYGI DUYACAK…
Tüm bu saldırıların altında ne yatıyor, biliyor musunuz?
Sindirmek, yıldırmak…
Yoksa… Koskoca Hukuk Fakültesini bitiren insanlar, gece yarısı bir insana-bir gazeteciye sanal ortamdan böyle saldırır mı?
42 yıldır bir gün bile aralıksız çalışan bir gazeteciye “sözde gazeteci” denilir mi?
Onlar Hukuk Fakültesini bitirdiyse, ben de bugünkü adıyla İletişim Fakültesi’ni bitirdim.
Herkes birbirine saygı duyacak.
Herkes haddini bilecek.
Her şey hukuki mecrada olacak.
En azından olması gerekiyor.
***
BEN UYARIRDIM…
Samimiyetimi inanın lütfen, bu avukatlardan herhangi birisi benim yakınım olsaydı, “Yaptığın çok ayıp… Komik oluyorsun… Rezil oluyorsun… Bugünler için mi okudun… Hakkını, hukukunu yasal mecrada ara… Hukuk devletiyiz biz… Kendini düşünmüyorsan, aileni düşün… Tetikçiliği bırak” derdim.
Allah’a şükür, bu avukatlardan hiçbirini tanımıyorum.
Dilerim, bu yazımı okurlar da, kendilerine biraz çeki düzen verirler.
***
ŞAFAK YİNE KAYBETTİ
Yine iki yıl önceydi…
Şafak Mahmutyazıcıoğlu yine bir basın bülteninde bana öyle giydirmiş ki, inanılacak gibi değil.
Yok, sözde gazeteci… Yok, gazeteci demeye utandığı kişi… Yok, menfaat karşılığı haber yazan muhabir…
Ben de oturdum, bir twit attım, “Bir lafa bakarım laf mı diye” şeklinde… Tabii, devamını da getirdim.
Sonra… Şafak Mahmutyazıcıoğlu beni Cumhuriyet Savcılığı’na şikayet etti.
Hakkımda kamu davası açıldı.
İlk duruşma bundan 45 gün önce oldu.
İkinci duruşma geçen hafta, üçüncü duruşma da iki gün önce oldu.
Yüce mahkeme kararını açıkladı.
Beraat ettim.
Bu davanın tutanağını bu yazının en altında görebilirsiniz.
***
ŞAFAK TÜRKÜSÜ…
Bu beraat kararı çok önemli…
Beşiktaş’la ilgili belgeli haberlerimi yalanlayamayan Şafak Mahmutyazıcıoğlu ve arkadaşları, algı operasyonu için bu hakaret davasına umut bağlamışlardı.
Ceza yemiş olsaydım, tahmin ediyorum ki, Beşiktaş’la ilgili yazdığım haberlerle bağlantı kurarak kamuoyuna sunacaklardı.
***
ŞAFAK YİNE KAYIP…
Merak edenler için söyleyeyim.
Fikret Orman, Şafak Mahmutyazıcıoğlu ve Umut Güner başta olmak üzere Beşiktaş Kulübüyle ilgili onlarca belge yayınladım, 100’e yakın haber yazdım.
Hukuki açıdan henüz hiçbir haberimle ilgili olumsuz bir gelişme olmadı.
Değil olumsuz gelişme, Beşiktaş Kulübü tarafından herhangi bir girişim bile olmadı.
Sadece şu oldu…
Şafak Mahmutyazıcıoğlu, yaptığım yayınların durdurulması, kaldırılması ve tedbir alınması doğrultusunda kişisel bir dava açtı.
Dikkatinizi çekerim, yayınların durdurulması, kaldırılması ve tedbir alınması için…
Oldu, gözlerim doldu…
N’oldu… Red…
İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesi, 28 Haziran 2019 tarihinde bu ihtiyati tedbir talebini reddetti.
Bu davanın tutanağını da bu yazının en altında görebilirsiniz.
***
ŞAFAK VE MALUM ARKADAŞLARI…
Peki, bu davada Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun avukatları kimlerdi?
Elimdeki mahkeme kararı doğrultusunda yazıyorum.
-Oktay Kurman…
-Oğuzhan Cesur…
-Mete Menekşe…
Üçünü de artık zaten tanıyorsunuz…
Üçü de çok beyefendidir…
Üçü de çok dürüst, çok terbiyeli ve çok ahlaklı arkadaşlardır…
***
ŞAFAK VE OTOPARKI
Şeref dedim de aklıma geldi.
Fulya Otoparkı ile ilgili haberi hatırlıyor musunuz?
Mevzu şuydu:
Beşiktaş Kulübü’ne ait olan Fulya Otoparkı, Mehmet Sağın adlı bir iş insanına adeta peşkeş çekilmişti.
2500 araç kapasiteli bu otopark, sudan ucuz bir şekilde 15 yıllığına Mehmet Sağın’a kiraya verilmişti.
Belgelerle yazdım.
Ortalık feci karıştı.
Hatta Beşiktaş Kulübü, kendi resmî sitesinden bir açıklama yaparak, “Atilla Türker, gel yıllık 1 milyon liraya sana kiraya verelim” çağrısında bulundu.
Ben de “O kadar para bende ne gezer! Hem, Mehmet Sağın’a yıllık 360 bin liraya kiraya verirken, benden niye 1 milyon lira istiyorsunuz” diye Twitter’dan cevap yazdım.
***
ŞAFAK VE ŞEREF!
İşte bu süreçte…
Tüm gözler Şafak Mahmutyazıcıoğlu’na çevrildi.
Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun kardeşi olan Celal Mahmutyazıcıoğlu ile Mehmet Sağın’ın ortak olduğu iddiası ortaya atıldı.
Böyle bir iddia kulaktan kulağa dolaşıyordu.
Şafak Mahmutyazıcıoğlu da bu iddia üzerine “Yok böyle bir şey… Şerefsizim yok. Kardeşim Celal Mahmutyazıcıoğlu ile Mehmet Sağın’ın ortak olduğu kanıtlanırsa Beşiktaş Kulübü yönetim kurulu üyeliğinden istifa ederim” şeklinde bir demeç verdi.
***
KARDEŞİ MEĞER ORTAKMIŞ!
Tabii kolları sıvadım.
Araştırmaya başladım.
Çok sürmedi…
Yaşasın…
Bingo…
Buldum.
Hem de ne buldum biliyor musunuz?
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki en geçerli belgelerden birini buldum.
Nedir bu? Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanan kaydını buldum.
Malumunuz, Ticaret Sicil Gazetesi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından yayımlanır ve her türlü şirketin kaydı burada zorunlu olarak yer alır.
Resmî niteliktedir…
Açık açık yazıyordu işte, Fulya Otoparkı’nın kiraya verildiği Mehmet Sağın ile Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun ağabeyi Celal Mahmutyazıcıoğlu ortak idi.
Hangi şirkette mi ortak? CVS adlı bir şirkette…
Tabii haberi hemen yaptım, belgeyi de ortaya koydum.
Şafak Bey için haliyle çok büyük darbe oldu.
***
ŞEREFLİ ŞAFAK BEY!
Meğerse dahası da varmış…
Bu CVS’nin adresi neresi çıktı, biliyor musunuz?
İnanılacak gibi değil ama gerçek…
Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun sahibi bulunduğu Kültür Hukuk Bürosu’nun adresi çıktı.
Evet, CVS’nin adresi, Şafak Bey’in adresiydi.
Tüm işler, Şafak Bey’in sahibi bulunduğu İstanbul Bakırköy-Yeşilköy, Halkalı Caddesi’ndeki bir adresten yürütülüyordu.
Yine belgelerle yayınladım.
“Şerefli Şafak Bey” diye de başlık attım.
Peki, “Şeresizim böyle bir şey yok. Kanıtlanırsa istifa ederim” diyen Şafak Bey istifa etti mi?
Ne gezer!
***
ORMAN VE AİLE ŞİRKETİ…
Yine bu süreçte Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman’la ilgili çarpıcı bir haber yaptım.
O da şu: Beşiktaş Stadı’nın tribün korkuluklarını meğerse hangi şirket üstlenmiş, biliyor musunuz?
Fikret Orman’ın sahibi bulunduğu ORSAN adlı aile şirketi…
Hem de ihalesiz bir şekilde…
2 milyon lira karşılığında…
Beşiktaş Stadı’yla ilgili tüm işler için ihale açılırken, Fikret Orman’ın aile şirketi ihalesiz ve sessiz sedasız bir şekilde 2 milyon liralık iş almış…
Belgeleri ortaya koydum.
Faturaları yayınladım.
***
ORMAN VE GİZLİ KAPAKLI İŞLER!
Haberin çıktığı gün Beşiktaş Kulübü yönetim kurulu üyesi olan çok değerli bir isim beni aradı ve “Atilla Bey, bu kez galiba yanlış bir iş yaptınız. Belge sahtedir diye düşünüyorum. Çünkü Beşiktaş Kulübü yönetim kurulu üyeleri olarak hiçbirimizin haberi yok” dedi.
Güldüm…
Belgenin sahte olması mümkün değildi.
Her belge gibi bunu da değişik yerlere okeyletmiştim.
Nitekim… Bir hafta sonra yapılan Beşiktaş Divan Kurulu’nda gelen eleştiriler üzerine kürsüye çıkan Fikret Orman “Evet, benim şirketim yaptı. Ama ucuza yaptık” dedi.
Tabii, büyük tepki gördü.
Belirteyim… Stadın korkulukları 2015’de yapıldı, acı gerçek ise 2018’de ortaya çıktı.
İşin vahim tarafı şu: Fikret Orman, bu olaylar ortaya çıkmadan önce yıllar boyu “Bizim hiçbir işimiz gizli kapaklı değil” şeklinde demeçler vermişti.
Şunu da ayrıca söyleyeyim… Ben de Fikret Orman’ın verdiği bu tür demeçlerin ardından “Fikret Orman ve gizli kapaklı işler” kapsamlı 100’e yakın haber yazdım.
Tabii, hepsi belgeli…
***
ORMAN VE BORÇ BATAĞI…
Hemen vurgu yapayım.
Fikret Orman döneminde Beşiktaş Kulübü borç batağına sürüklendi.
Orman, başkan olduğunda Beşiktaş’ın resmî borcu ne miydi? 431 milyon lira…
Peki, Orman başkanlığı bıraktığında borç neydi? 2 milyar 759 milyon lira…
Evet… Orman döneminde borç 431 milyon liradan, 2 milyar 759 milyon liraya çıktı.
***
"FİKRET ORMAN, PARALAR NEREDE?”
Sadede geliyorum…
Yayımlanan her haber sonrası olay iyice büyüdü.
Beşiktaş taraftarları artık yeri göğü inletiyordu.
İstisnasız her maçta tezahürat yapılıyordu.
Bu tezahürat onbinlerce taraftar tarafından ve marş halinde söyleniyordu.
Hatta, duvarlara ve çöp tenekelerine bile büyük puntolarla yazılıyordu•
Nasıl bir tezahürat mı yapılıyordu?
Ne mi yazılıyordu?
“Fikret Orman paralar nerede?”
Tezahüratın şiddeti her geçen gün artıyordu.
***
ORMAN VE UYKU!
Fikret Orman, sonunda şöyle bir demeç verdi.
“Bu haberlerden dolayı sabahlara kadar uyuyamıyorum. Artık dayanamıyorum.”
Haklıydı! Bir bir ortaya çıkan bu belgeler insanı kolay kolay uyutacak cinsten değildi.
***
ORMAN VE İSTİFA…
2012 ile 2019 yılı arasında 7 yıl boyunca Beşiktaş Kulübü Başkanlığı yapan Fikret Orman, beklenen açıklamayı sonunda yaptı:
“İstifa ediyorum…”
Ve, etti.
Şahsım tarafından yayımlanan tüm bu belgeler ve haberler öncesi “Maliye Bakanı olmalıdır” şeklinde reklamı yapılan Fikret Orman nihayetinde istifa etmek zorunda kaldı.
Oysa Beşiktaş’ın son genel kurulu 2019 yılının Mayıs ayında yapılmıştı ve Orman yine seçilmişti.
Evet… Mayıs ayında seçilen Fikret Orman, Ağustos ayında istifa etti.
Tabii, Beşiktaş Kulübü tüzüğü gereği, yönetim kurulu üyelerinin tamamı otomatikman görevden düştü.
Şafak Mahmutyazıcıoğlu dahil!
Beşiktaş Kulübü olağanüstü genel kurula gitti ve yeni bir yönetim göreve geldi.
ÖDÜLLER VE GERÇEKLER…
Hoşgörünüze sığınarak sizinle şu bilgiyi paylaşmak istiyorum.
Bu beyefendiler ile ilgili bu süreçte yazdığım haberler sonrası ne oldu, biliyor musunuz?
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından geleneksel olarak her yıl düzenlenen büyük yarışmada yılın köşe yazısı ödülü istisnasız her yıl bana layık görüldü.
Keza… Türkiye Spor Yazarları Derneği de köşe yazısı ve haber dalında yine büyük ödülü hep bana layık gördü.
Yine keza… 125 ülkeden 1746 spor yazarının katıldığı Dünya Spor Yazarları Derneği (AIPS) yarışmasında da yine bu yazılarımla son 30’a kaldım.
Bu bakımdan… Fikret Orman ve Şafak Mahmutyazıcıoğlu başta olmak üzere emeği geçen tüm arkadaşlara sonsuz teşekkürlerimi iletirim.
***
Şaka bir yana…
Çok net ve samimi söylüyorum.
Keşke…
Beşiktaş Kulübü üzerinden çok büyük oyunlar oynanmasaydı da…
Ben de bu çok büyük ödülleri kazanmasaydım.