Futbol ve hayat arasında benzerlikler yadsınamaz
Yazarlarımızdan Fatih Cumhur Sarıkan, Futbolun birleştirici gücü ve hayata olan birçok benzerliğini yorumladı.
Fatih Cumhur Sarıkan-AJANSSPOR
İsrail ile Filistin arasındaki savaş, bezginlik veren yeni bir yük olarak günlerdir omuzlarımıza çöktü... Hangi kökenden olursa olsun, sivil halkın ve hatta çocukların öldüğü bir savaşın kazananı olabilir mi?... Kaybedense tartışmasız bütün insanlık... Atalarımızdan bugüne, ite kaka, düşe kalka kurduğumuz, insanlık tarihi boyunca bazen gururumuz, bazen utancımız, ortak ve toplam gerçeğimiz, medeniyetimiz kaybediyor... İnsan olmak, başkasının yaptığından dolayı utanç, başkasına yapılana karşı sorumluluk duymayı gerektiriyor. Olan biten her gelişmeyle, 100 yıl sonra bile düşüncelerine sığındığımız, miras bıraktığı Nutuk’ta bugün yaşanan büyük insanlık sorunlarına çözümler bulduğumuz, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi: “... Savaş ancak zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir!”
"Spor asla sadece spor değildir"
Spor hayata ayna tutup, insanlığın tüm evrensel değerlerini kapsayan, bütünleştirici, geliştirici, ruhlarımız için en şifalı iki ilaçtan biri (diğeri de sanat). Buna rağmen, FIFA ve UEFA’sıyla, Uluslararası Olimpiyat Komitesiyle, FIBA’sıyla... büyük yaptırım gücüne, iletişim etkisine sahip “uluslar üstü” organizasyonların, İsrail takımlarının çeşitli turnuvalardaki maç takvimini erteleme ya da maçlarını İsrail dışına alma dışında, bağlayıcı bir kararlarını, güçlü bir söylemlerini duyamamak “Spor asla sadece spor değildir” diye düşündürüyor.
Pek bilinmez; İsrail futbol federasyonu, İsrail devletinin kurulmasından 20 yıl önce, 1928'de Filistin futbol federasyonu adı ile kurulmuş! Asya'da bulunmasına rağmen, siyasi gerekçelerle AFC (Asya Futbol Konfederasyonu) ülkeleri tarafından boykot edildikten sonra, 1994 yılında UEFA'ya katılmış. Aynı topraklar üzerinde, Filistin Ulusal Yönetimi tarafından 1962’de kurulan “hakiki” Filistin futbol federasyonu ancak 1998 yılında FIFA üyesi olarak kabul edilmiş, 2001 yılında AFC üyesi olmuş. İsrail’in komşuları Lübnan, Suriye ve Ürdün de AFC üyesi iken, Mısır CAF’a (Afrika Futbol Konfederasyonu) bağlı.
Umut etmek çaba gösterenin hakkıdır
Her sorun, samimi, kararlı ve ortak bir taleple çözüme kavuşur. Dünyanın birçok yerinde ve son olarak kaynayan Ortadoğu’da yaşanan gerçekler karamsar bir tablo sunsa da çözümün netliği ve basitliği beni kötümserlikten uzak tutuyor... Kısaca karamsarlığım olana bitene, buna rağmen kötümser olmayışım ise umuda dayanıyor. Umudu dilekten daha güçlü kılan şey, içinde barındırdığı çabadır; umut etmek çaba gösterenin hakkıdır! İnsanlık adına çözüme dair gelişmeler yalnızca üç adım ötemizde: bir adım samimiyet, bir adım kararlılık ve birbirimize doğru ortak bir adım... Söylemesi/yazması kadar kolay, uygulaması kadar zor... Tıpkı Johann Cruyff’un futbolu tarif eden ifadesi gibi: “Futbol basit bir oyundur. Zor olan onu basit oynamaktır!” Futbol gerçekten asla sadece futbol değil, her yönüyle hayata dair, hayatla iç içe...
1966 Dünya Kupası şampiyonluğunun ardından, yani tam 56 yıl sonra, üst düzey bir turnuvada İngiltere’ye ilk şampiyonluğunu geçtiğimiz yıl kazandıran kadın futbol milli takımı ile ilgili bir bilgi birçok sporsever için şaşırtıcı olabilir: İngiltere Futbol Federasyonu, kadın futbolunu 1921 ile 1971 yılları arasında -tam 50 yıl boyunca- yasaklamıştı. Kadınların federasyona bağlı sahalarda futbol oynamasını yasaklayan resmi kararda "Futbol kadınlara uygun değildir ve kadınların futbol oynaması teşvik edilmemelidir" ifadeleri yer alıyordu.
Futbol ve hayat arasında fena halde benzerlikle var...
Ne dersiniz, dünyanın her yerinde savaşları çıkaran, sürdüren zihniyetlerle, kadınlara 50 yıl boyunca futbol oynamayı yasaklayan zihniyet arasında hiçbir bağ yok mu acaba? Spor ve özellikle futbol ile hayatta olup bitenler arasında fena halde benzerlikler, bağlar var... İlham veren, daha iyisi için harekete geçiren hikayeler ile ibret verici yasaklar, sindirici, bezdirici, gelişime direnen, dar görüşlü yaklaşımlar bir arada... Gittikçe hızlanan, hızlanırken hayatın anlamından, değerinden birçok şeyi yerlere saçan gündemin içinde unutmamamız gereken bir gerçek var: asla çaresiz değiliz, seçim yapmak her zaman kendi elimizde. Çözüm için yalnızca üç adım... Samimiyet, kararlılık, ortak bir gelecek... Seçim de seçimimizin sorumluluğu da bizim! İlham veren hikayeler mi; gelişime direnen yaklaşımlar, yasaklar mı?!..
61 spor federasyonundan yalnızca üçünün başkanı kadın!
Türk futbolu kadın yöneticilere ilişkin önemli bir fırsatı, önyargı ve tahammülsüzlüklerle yakın geçmişte kaçırdı. Prof. Dr. Lale Orta ve çalışma arkadaşları, başlamış bir sezonun ortasında, Ocak ayı sonunda getirildikleri Merkez Hakem Kurulu yönetiminden, ortaya bir şeyler koyma fırsatı bulamadan, Haziran sonunda alındı... Sporumuzun yönetiminde kadının yerine dair güncel bir bilgi ister misiniz?.. Altmışbir (sayıyla 61) spor federasyonundan yalnızca üçünün başkanı kadın; Yasemin Merçil (Briç), Gülkız Tulay (Satranç), Özlem Akdurak (Yelken)!
İsrail Filistin savaşını kınarken, taraf tutmadan, savaşın bir tarafı olmadan, savaşı başlatan, savaşı sürdüren her tarafı kınayabilsek... İlk bakışta bu korkunç durumla ilgisiz görünen, aslında insanlığı adım adım bu utanç verici sonuca götüren, tüm yasakları, kısıtlamaları, önyargıları, ayrımcılıkları, tahammülsüzlükleri de kınamış olabilseydik keşke...
Kadınların hayatın her alanında söz sahibi olabilmesi lazım
Hayatın her alanında kadınların daha çok söz sahibi olması lazım... O zaman “basit olanı kolayca yapmak”, geçmişten bugüne kurduğumuz medeniyetimizin anlamını, ortak gelecek umudumuzu, en önemlisi her bir insanın yaşamını, insanlığın değerini korumak mümkün olacak. Bir adım samimiyetle, bir adım kararlılıkla ve birbirimize doğru ortak bir adımla...