Şenol Güneş, Milli Takım ve Beşiktaş'a geliş süreciyle ilgili konuştu
Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş, Sportsnet Group Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Gülüm ile Spor Kültürünü Resetlemek başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi.
"Atatürk'e minnetlerimizi sunuyoruz"
Çok şey söylenebilir ama saçtığı ışıklar, gösterdiği yollar, gençliğe verdiği vizyon adına kendisine tekrar minnetlerimizi sunuyoruz. Biz de onun nesilleri olarak daha iyi bir Türkiye olması için çok çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü geçmişte hizmeti olanlara yenilerini yaptığı doğru işlerle başarılı yürüyeceğini düşünüyorum.
"Değişimin zorlukları var"
Spor ve sanat dünyamızın kaçınılmaz iki olgusu ve en güzel ortak değerimiz. Ve keyifli alanlarımızdır. Burada güzelleşmekte fayda var, sevgiyi ve saygıyı orada görüyoruz, orada bütünleşiyoruz, dertlerimizi unutuyoruz. Bu da bir değişim. Bu değişimin de zorlukları var, hatta özü de kayboluyor. Spor ve sanatın biraz kirlenme oluyor sevgide, saygıda, işte. O yüzden farklılıklar var.
"Değişime ayak uyduramazsan burada olamazsın"
Bugüne geldiğimde yeni dünya düzeninde, spor anlayışında yepyeni bir olay içerisinde o günden bugüne kadar çok şey değişti ki, bu değişime zaten ayak uydurmazsanız zaten bugün burada olamazsın. İnsanların yaşı, insanların geçmişi değil oradan aldığı dersler, bugün kendi durumunu değerlendirip yeni bir vizyon çizmesiyle orantılıdır. Siz tabii geçmişte yaşayamazsınız, tabii geçmişte düşünüp kayıp içinde olamazsınız, olmamalısınız ama geçmişte var gelecekte var, bunları da yok sayamazsınız. Geçmişte yaptıklarınız ize bir ışık tutabilir. Ne açıdan? İşte Mustafa Kemal Atatürk'ün üzerinden gidiyoruz. O gün söylediklerinin bugün bile ne kadar geçerli olduğunu ve dünya milletlerine liderlik ettiğini, öncülük ettiğini görebiliyoruz.
"Her zaman hayatı resetlemeye ihtiyaç var"
İşte bu düşünceleri yaymak, çünkü insanlar ölebilir ama düşünceler yaşar. Bu fikirler hepimize yarar verir. O yüzden burada konuştuklarımızın bize bir yararı yoksa hiç konuşmayalım, burada zaman ayırmayalım. Bu fikirleri yaymak gerekiyor. Kendim için söyleyeceğim; yokluktan, yani tesisten, eğitimden, ekonoımiden, zorluktan çıkarken hepimiz savaşıyoruz. Aslında zorluk başarı geldiğinde sonuç aldığımızda ne yapacağımızı bilememek. Bu şuna benzer: çocukken okula gidiyorsunuz ama neden okula gidiyorsunuz? Bunu sorgulamamız gerekiyor. Okula gidiyoruz, mezun oluyoruz, işe giriyoruz, evleniyoruz, hayatımız devam ediyor ama sırayla yeni hayatlar geliyor. Her zaman hayatı resetlemeye ihtiyaç var. Şu anda bile resetlemeye ihtiyaç var.
"Sağlam temeller üzerinden yeniden bir yapılanma"
Ama bu silip atmak değildir, sağlam temeller üzerinden yeniden bir yapılanma diye bakıyorum ona. O yüzden kendimle ilgili konuşuyorum. Bugün tekerleğin buluşunu çok önemsiyorum. Bugün arabaların markaları, modelleri var. İşte yakıları, şusu, bu şu değişiyor ama özü belli.
"Antrenör oldum ama hiçbir eğitim görmedim"
Futbola baktığımızda, kendim için söyleyeyim, eğitim görmeyen bir kaleci olarak tesadüfen okuyordum, hücumda oynuyordum, sonra kaleye geçtim, kaleci oldum. Sonra antrenör oldum ama hiçbir eğitim görmedim. Açık söylüyorum. Bugün eğitim verdiğimizi sandığımız halde o başarıyı yakalayamadık. Ama biz o yoklukta almadığımız yerde bize görev verdiği zaman, neden daha iyi yapmıyor diye suçlandık. Esasında yaşam da böyle bir şey. Siz suçlamalar karşısında durabiliyoranız, kendi fikirlerinizi anlatıpta o eksiklikleri gördükten sonra topluma yararlı oluyorsanız bence önemli olan budur."
"Nasıl bir hayat çizeceğime karar verdim"
"Avrupa Şampiyonası'na katılımından sonra, daha doğrusu gitmeyi garantiledikten sonra haziranda başlayan ve eylülde biten hem Avrupa Şampiyonası finalleri hem de Dünya Kupası katılımındaki kötü sonuçların takımın ve ülkenin ne kadar etkilendiğini gösteren bir dünya yaşadık. Orada kayıplardan sonra insanlar yalnız hissettiğini, başarısızlığı sahiplenmeyi bilirim ama yalnız hissetmeyi aşabilmenin de ne olduğunu bilmek gerekir. Nasıl bir hayat çizeceğime karar verdim. O zaman ayrıldıktan sonra ya çalışabilirdim veya uzak kalabilirdim...
"Eğer boşta kalsaydım orayı karıştıran olacaktım"
Daha çok kendi dünyama kalıp dağlara, yaylalara, insanlardan daha uzak kendimi dinlemeye çalıştım. Çünkü geçmişi yeniden değerlendirdim, hem bugün ve yarın ne yapabilirim. Çünkü isminiz, konumunuz, markayız-değiliz onu bilemem ama etrafta çok konuşuluyor. O zaman siz de hatırlarsınız kamuoyu olarak da Trabzon'a gittiğim zaman, Trabzon'a niye geldi, burada bir kulüpte mi çalışmak istiyor, İstanbul'a geldiği zaman, Beşiktaş'ta mı çalışmak istiyor. Adam dedi ki, bu adam nereye gitsin, bir yere gidecek. Gideceği yer kalmadı, sonunda da bu adları geçenler, Beşiktaş'a geldim. Gelsin-gitsin meselesi tartışılabilir. Bugün Trabzon'la ilgili konuşuluyor. Eğer boşta kalsaydım orayı karıştıran olacaktım. Ama ben buna alıştım. Bence bu da bir resetlemedir.
"Bizim varlığımızın sebebi kadınlarımız"
Siz çok haksızlığa uğruyorsunuz, bunu da söylemek istiyorum. Kadına kalkan eller kırılsın. Benim eşim de var, 2 tane kızım ve torunum var. Bunu hala anlatamadık. Bizim varlığımızın sebebi kadınlarımız. Haksızlığa uğrayan biri varsa onları iyi anlıyorum."
"Ülkemizde komik olan şeyleri ben ciddi düşünüyorum"
Örneğin bir maçta dayak yiyorsunuz, siz artistlik yaptı diye suçlanıyorsunuz. Ben ne yaptım, dayak dedim. Dayak yemek bir artistlik yapmaksa, tiyatro yapmaksa ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum.
Son maçta top yüzüme geldi, 'bak yine numara yapıyor' dediler. Neyi numara yapmışım. Topu da görmedim, yüzüme geldi. Allah'tan düşmedim, düşsem yandım. Onun için ülkemizde komik olan şeyleri ben ciddi düşünüyorum. Maalesef öyle. Böyle baktığınız zaman size hakaret ediyorlar, suçluyorlar yani kabul edilmesi mümkün değil. Siz bunu hukuka götürüyorsunuz, hukuk bunu sapsaklıyor. Ne yaparsınız? Sakin, bekleyip pes etmeden durmasını...Sabredeceksiniz, dürüst insan sabreder, basit insan iftira atar. İftira atanlar kazanıyor. Bunu kazandıranlar da suçlu, yapanlar da suçlu. Siz suçlu değilsiniz. Özellikle kadınlarımız için söylüyorum. Siz ayakta dik durmaya devam edin."
"Korkudan da mahkemeye zor girdim"
50 yıl önce 15 yaşlarında falandım. Şahit olmam gereken bir olay gördüm. Şahit oldum mahkemeye ilk defa gittim. Korkudan da mahkemeye zor girdim. Arkadaşımız bizden biraz daha büyüktü, kendisine silah çekilmişti sonra gittiler ama anlaştılar mı bilmiyorum. Hakim bana zorla diyor ki, silah mıydı, tarak mıydı? Ben diyorum ki silahtı. Ama tarak da olabilir. O kadar zorladı ki ben çocuk aklıyken, korkuylan olabilir dedim çıktım. Bu bir hukuk. Benim söylediğimi dinlemek ve kabul etmek yerine beni değiştirmek hissine kapındım."
"Söz verdiğim için bugün buradayım"
Federasyonda bir olayım oldu hukuk adına. O zamanda kullanmıştım, gücün hukuğu var, hukuğun gücü yok diye. İş mahkemesine gittik, federasyonun merkezinin Ankara olduğunu dedi ve buradan attı. Yargı önüne gelmiş bir davayı bir yere atıyorsan safsaklıyorsun demektir. Şimdi hukuk dünde, bugün de bozuk. Demokrasi, özgürlük, yaratıcılık, sevgi, saygı sayabildiği kadar bir sürü kavramlar var. Eğer biz bunları anlayıp yerine oturtamazsak yaşamamız kalitesiz olur. Karşı taraf içinde, sizin içinde. Söz önemlidir. Söz verdiğim için bugün buradayım. Vermem kolay kolay. Adaletten bahsediyorsunuz adaletsizlik yapıyorsunuz, söz veriyorsunuz, yerine getirmiyorsunuz. O zaman insanlar da güvensizlik olur."
"Bende değişen bir şey yok"
Ben bugüne gelene kadar hep kendimi yenilemeye çalıştım. Bütün imkansızlıklardan şikayetçi olmak yerine yaşamı buradan düzenlemeye çalıştım. Bugün de aynı şeyi düşünüyorum. Hayatımızı 10, 20, 30 yıla değil, artık 100 yıla göre planlamamız gerekiyor. Ergenlik çağı küçüldü, yaşlılık çağı büyüdü. Şu anda fikrim var, enerjim var. Daha öncede heyecanım var, bende değişen bir şey yok. Benim onlara bir sorumluluklarım var, benim ilgi duyduğum alanlarım var. Siz de aynı şekilde. Benim şu anda sorumluluğum şu: Ahmet Bey'e çok saygı duyuyorum, değer veriyorum çok da başarılı buluyorum onu. Spor hayatı, yöneticilik hayatı, hem bugün markalaşma değeri bunlar çok önemli. O sevgisine, birikimine, başarısına katkı yaparken aslında sizlere de bir şeyler söylemek istiyorum.
Kötü olan bahçede ayrık otları çoğaltmayın"
Söylediklerim eğer size bir şey katmıyorsa o zaman benim burada oturmam bir şey ifade etmiyor. Aynı şeyi oyuncularıma da söyledim. Yani geldiğimde. Sizin biz çizginiz var, bu çizgide kalacaksınız, o zaman hepimiz burayı kapatıp gidelim. Ama bunun üzerinde bir şey yapacaksak, hepimiz yükseleceğiz çünkü alma-verme, bilgi-alışveriş işidir. Tek başıan bir şey ifade etmez. Tıpki oyun gibi. Ortaya vuracak olan vardır iyi vurur ama orta gelmez. Aynı şekilde konuşan var, dinleyen var anlaşamıyorsak o zaman konuşmaya gerek yok. Ama bunu bozan da insanlar vardır. Size haksızlık yapanlar veya saldırı yapanlar ben anlamadım diyor ama konuşuyor. O zaten kelime oyunu yapıyor. Kötü olan bahçede ayrık otları çoğaltmayın. Bahçedeki ayrık otlar çoğaldıkça siz değerli, yararlı bitkiler, meyveler yok olurlar. Çünkü o bahçe kirlenir."
"Aynı ailenin içinde olmaya çalıştık, bütün herkesi kattık"
İlk geldiğimizde Eskişehir'de milli maçımız vardı. İlgi duyulmayan, uzak kalan bir takımdan bir soğuma oluyor. Genelde bir duygusal sorun var. Çünkü sevgiyle, duyguyla yaşanan bir ortam oluyor. Arkasından bu giderek arttı ve Bizim Çocuklar adı altında oldu. Bu heyecan ve coşku arttıkça, maçlara fazla seyirci geldikçe biz antrenmana seyirci almamaya çalışıyorduk. Böyle bir durumda sporun, futbolun endüstriyel hal alması sebebiyle işe sponsorlar da katılıyor. İlgi alanı fazla oldu. Hatta sponsorlar ile toplantılar yaptık biz Riva'da. Çünkü onlarda bir yatırım yapmış oluyorlar. Genelde sponsorlar bize yardım yapıp giderler, bizde öyle değildi. Aynı ailenin içinde olmaya çalıştık, bütün herkesi kattık. Taraftarlardan, yönetimden, sponsorlardan, oyunculardan, medyadan... Herkes bu işin içindeydi.
"Milli Takım güzel bir örnekti"
Güzel bir ambiyans yakaladık ama bunu pandemi döneminde, pandemi etkisi hem de hiç olmayacak bir dedikodularla ki bu çok yapılıyor... Dedikodularla benim üzerimden veya birileri üzerinden, oyuncu üzerinden spekülasyon yapılarak saha sonuçlarıyla birlikte güçlü hale dönünce artık Bizim Çocuklar değil demeye başlandı. Bunun arkasında değişimler oldu. Ama ben şimdi sponsorların da gittiğini görüyorum, üzülüyorum. Çok sponsorlar geldi, çok paralar geldi. Bunların içerisinde yerli de var yabancı da var. Şimdi bakıyorum ki geri çekilmeye başlandı. Bu iyi bir şey değil. Sporun ekonomiye ihtiyacı var. Bugün endüstriyel bir hal aldı, sponsora ihtiyaç var, bunun yönetilmesi gerekiyor ama önce marka değerinin korunması gerekiyor. Milli Takım güzel bir örnekti. Başarıyla beraber, o ilgiyle, o bütünlükle beraber çok değerli sonsorlar kattı ama şimdi ayrılıyorlar."
"Ben ilkeli, prensipli, kurallara bağlı yaşamaya çalışırım"
Sonuç olarak turnuvada iyi gitmediğiniz dönemde değişimi saygıyla karşılarım. Ama ortak değerde de birleşmeyi yarar görürüm. Ben ilkeli, prensipli, kurallara bağlı yaşamaya çalışırım. Bunun içerisinde federasyonun bana bir görev verdiği, halkın sevgisiyle de o işi yürütmeye çalıştık. Ama kötü sonuçlar geldiğinde, bunu başkasına mal etmeyi de doğru bulmam. Ama turnuvanın yarısındaydık biz o zaman başkanın istediği, devam etmemdi ama arkasından bir gün sonra ayrılmamın doğru olacağı söylendi. Ona da saygıyla karşıladım. Çünkü kamuoyunda da öyle bir hava gelişmişti. Takdir sizin, nasıl istiyorsanız öyle olsun dedim ve o şekilde ayrıldık. Ayrılmam mı, kalmam mı doğru ama şunu bilmekte fayda var. Bırakıp gitmedim, bırakıp gitmem gerektiğini de kalmam gerektiğini de. Onun için o sorumluluğu yönetimle paylaşmadım zaten başkanın da kendisine söylemiştim o zaman."
"Şartlar itibarıyla gitmek zorunda kaldı"
Hatta bir soru gelmişti istifa etmeyi düşünüyor musunuz diye. İstifa etmenizin sizin medyaya ve taraftara yahutta halka söylemekten çok yönetimle paylaşılıp verilmesi gereken bir karar. Çünkü siz tek başınıza değilsiniz. Sizin bağlı olduğunuz bir kurum var. Gelişen ortamda da her şey olabilir ama ilk konuştuğumuzda devam etmemizin, çünkü ben gittiğimde alınacak bir sonuçta bu sefer ya yarıda niye bıraktınız denebilir tam tersi onun için karar zordu. İşte değişmezsem acaba yine kötü giderse niye değişmedi denebilir. Hocalar için bu geçerli. Aynı şekilde Beşiktaş'ta hoca gitti, onu da söylemiştim. Şartlar itibarıyla gitmek zorunda kaldı. Onun da çok katkılar yaptığını düşünüyorum, eksikleri vardı.
"Benim de artılarım-eksilerim vardı"
Benim de artılarım-eksilerim vardı. Hocayı suçlamak, hayır, durum tespiti yapmak birine, gidene kötülemek arasında fark vardır bu olguyu iyi anlamak lazım. Ben ona katılmıyorum. Ben hep elimizdeki malzemeyi kullanmak isterim ve onunda tespitini yaparım. Bunu da kamuoyuyla paylaşmak isterim. Genelde çok konuşmayı doğru bulmadığım dönemler oldu. Bunu da bazen söyledim. Ne olacak, herkes anlamıyor, işine gelmiyor. Benim konuşmak yerine susmam daha iyiydi. Bırak sus gitsin diyorum. Ama bugün öyle değil. Bugün yanlış yaptığımızı aslında konuşmak gerekir. Sizi kimse dinlemese, anlamasa bile konuşmak gerekir. Çünkü siz doğruları söyleyip o bir gün yolunu bulur bulmasa bile yüreğinizin şişi iner
"Stadın ismi değişebilir, benim ismim bana yetiyor"
Geçmiş başarılar mutluluk ve gurur verir ama geride kaldı. Yeni başarılar almak, bu duyguları taraftara yaşatmak gerekir. Buna layık bir taraftar var. Onların sevgisini hayatım boyunca unutmam. Güzel işler yaptık geçmişte. Asıl önemli olan samimi bir sevgi oluşmasıydı. Kızanlar olsa bile, ben Trabzonspor’un temel taşlarından birisiyim. Stadın ismi değişebilir, benim ismim bana yetiyor. İsmi ben koymadım. Trabzonsporlu olmaktan asla vazgeçmem ama Trabzon’da aldığım değerleri, Beşiktaş’ta hayata geçiren bir insanım. Beşiktaş’ta sevgi, saygı, başarılar var. Bunu görmek isteyecekti taraftarlar ama ilk günden bütün tribünün desteğiyle, çölün suya kavuşması gibi bir duygu hissettim. Çok teşekkür ediyorum. Sporda ülkemize hizmet eden herkese karşı bunun yapılması gerektiğini düşünüyorum. Herkesin bir hikayesi ve kahramanları var” dedi.
Güneş, sözlerini “Topumun ortak değerleriyle oynamanın kimseye yararı yok. Bu oyunlara gelmeyelim. Burada tek başınıza yaşamıyorsunuz. İnsanlar da aynı şekilde. Burada önemli olan insanı anlamak. Bunları baskıyla yapamazsınız. Sadece kavgaya sebep olursunuz. Türkiye Cumhuriyeti İlelebet Payidar Kalacaktır diyen Atatürk’ün yolunda gideceğiz” diyerek bitirdi.