Dün 56’da Fenerbahçe’nin Hajrovic’in ayağından yediği golün hemen öncesini anımsıyor musunuz bilmiyorum...
Serdar Ali Çelikler: "Cocu'yu yol yakınken gönderin"
Mutluluğa tek sebep - Ersin Düzen / Vatan
65. dakikada Cocu, iki değişiklik yaptı. Aatıf ve Benzia’nın yerine Jailson ile Barış’ı oyuna soktu. Bu ne demek biliyor musunuz; 4 gol yedim, bari fazlasını yemeyeyim! Sayın Ali Koç seçim sloganı olarak “Yeniden” derken, 90’lı yılları kastetmemişti tabii ki. Ancak dün akşamki maç, maalesef beni ve belki de milyonları o günlere götürdü. İçerde, dışarıda fark yiyen, ruhsuz oyunuyla herkesi kahreden, gazetelerin haklı olarak acımasızca manşet attığı günlere!
DÜN gece “utanç gecesi” olarak hem Cocu’nun hem de futbolcuların kariyerine geçecektir. Benzer bir facia yaşanmaması için, Sayın Başkanın bir an önce radikal kararlar alıp, değişime gitmesi gerekmektedir. Beşiktaş derbisi nedeniyle rotasyona gitmek değil mesele, 2 ay olmasına rağmen hala F.Bahçe’nin ne oynayacağını bilmemesidir. Bunun kadroyla alakası dahi yok. Bunu düşünmek, sadece zaman kazanmaktır. Rıza Çalımbay, maçı izlemişse kahrolmuştur. “Bizim yapamadığımızı elin adamları yaptı” demiştir. Hafta sonu Konya’daki pozisyon alma ve yer tutma hatalarını Stadyum’da ekrana getirmiştim. Bari futbolcular o programı izleseymiş, hiç olmazsa ders olurdu, belki dünkü skandalı yaşamazdık!
EN İYİSİ DİREK!
BU takımda uzun zamandır büyük paralar kazanarak bir adım öteye gidemeyenler var. Ne yazık ki bunların tamamına yakını yerli. Bu oyunculara sorsan yabancıya karşıdırlar bir de. Oynadığı sürede, iyi diyebileceğimiz isim Aatıf ise, vah F.Bahçe’nin haline.
AYKUT Kocaman’ın takımı hiç bir zaman kişiliksiz oynamadı. Ne yaptığını bilen, yenilse veya puan kaybetse asla sırtı yere gelmeyen, ayakta kalan, karakterli bir takım oldu. Sadece görselliği yoktu, alıcısını bulmak zordu. Cocu’nun gelme sebebi önce akıcı oyun, sonra da başarı idi. Bırakın bunu başarmasını, ne umut var ne de bunu gerçekleştirecek bir oluşum. Bu yüzden, Beşiktaş derbisi bahane edilerek bir karar almak asla ertelenmemeli...
F.BAHÇE’DE dün akşamın en iyi oyuncusu direkler ve şanstı. Sarı-lacivertlilerin mutlu olabileceği tek bir sebep sayacaksak, maçın 7-8 olmamasıydı!
Acemi bir hocayla hedef kovalıyor! - Gürcan Bilgiç / Sabah
ARKADAŞ yine takımın bütün dengeleriyle oynamış. Ön tarafı değiştirmekle kalmamış bu kez, orta saha ile defansı da yenilemiş. Ne hangi takımı çalıştırdığının farkında, ne de hangi maça çıktığının.
Sahadakiler kadar acemi bir teknik ile hedef kovalıyor Fenerbahçe.
İyi düşünmek için zorluyorum kendimi ama olmuyor. Desem ki; bir sistem var; öncekiler yapabiliyordu, Bunlar yapamıyor. O da yok ortada. Bir emin arıyorsunuz sahada. "Rakibi yüksekten vuracağız, pasla geçeceğiz, kanatlardan geleceğiz" gibi. Nasıl hücum edileceğinin kararı Aatif'a kalmış. Topa tek kendini gösteren o, pası alan o ve kaybeden de kendisi. Bir şey diyemiyorsunuz, çünkü diğerlerinde o yürek veya cesaret de yok.
Önceden ezberlediklerini yapıyorlar ama biri edebiyat çalışmış, diğeri biyoloji.
Bir türlü anlamıyorlar birbirlerini.
Elbette golün nedeni hatadır. Frey duran topta önündeki topa tekvando darbesi ile vurmaya çalışıyor, ilk gol oluyor.
Kaleci Harun önce topu rakibe atıyor, pozisyon geçiyor. Sonra boşa çıkıyor, kalecisiz kaleye atamıyorlar. Bu yetmiyor;
İsmail'in topuna Mehmet Topal müdahale edince üçüncü gol geliyor.
Oyun için Cocu'yu, bu pozisyonlar için futbolcuların altını çizmek istedim.
Birisinin yanlışını, diğerinin düzelteceği bir ortam da yok sahada. Rakip hoca kendi alanında ter dökerken, bizim Hollandalı oturuyor hala kürsüsünde.
Soru geldiğinde de, "Gol atamadığımız için kazanamadık" gibi ukalalık da yapıyor.
Dört gün önce ne yaptığını bilen, bilmeye çalışan bir takımla oynadı Konya'da ve kazandı. Bu rotasyonu kime, nasıl güvenerek yaptı bilmiyorum. Bildiği bir şey var mı; onu da bilmiyorum. İki tane "ama" hakkımı kullanıyorum. Beşiktaş derbisine Volkan Demirel ile çıkmak zorundalar.
Yetenekli ile "iyi" arasındaki farkı Harun'un dünkü performansı ile gördük.
İkincisi ise Cocu'ya hitaben; Fenerbahçe için ligin kararının verileceği Beşiktaş maçına çıkacak. Eğer, "eskilerden" yardım almazsa; "tuz kokar"… Dikkat etsin.
Tarihi fark olmadığına dua etsin - Ömer Üründül / Sabah
F.Bahçe'nin Zagreb'de sergilediği futbol tam bir felaketti. Tüm maç boyunca ofansif oyun yoktu. Takım savunması ise arızalarla doluydu. İlk yarının kısa yorumunu yaparsak Fenerbahçe'nin hiç pozisyonu yok, Zagreb iki gol attı, 3 tane de net kaçırdı. Fenerbahçe'nin hücum girişimlerinde ilk 45 dakikada en aktif ismin, operasyon geçirmiş ve idman eksikliği olan Aatif olduğunu söylersek tablonun felaketini açıklamış oluruz.
İkinci yarıya Fenerbahçe duran top golüyle başladı. Ama gidişat her yönüyle o kadar kötüydü ki ben bu golün bile bir ümit ışığı olmayacağını hissettim. Ardından da Fenerbahçe iki gol daha yedi. Beş dakika içinde de iki tane daha yiyordu. Sonuçta Avrupa kulvarına ağır bir yenilgiyle başladı.
Tabii Fenerbahçe'yi eleştirirken Zagreb'in de hakkını yemeyelim. Kadro kapasiteleri sınırlı, yıldızı olmayan mütevazı bir takım ama günümüz futbolunun istediği basit ve doğru oyun modelini disiplin içinde sahaya yansıttı. Ne de olsa Hırvat ekolü..
Cocu'ya bakış açımın çok olumsuz olduğunu sezon başından beri belirtiyorum. Zaten Hollandalı teknik adamların bugüne kadar hiçbirini beğenmedim. Cocu dün gece yine takım tertibinde şapkadan tavşan çıkardı. Yine birbirini tanımayan bir kadro oluşturdu. Fizik olarak hazır olmayan ve hem takım arkadaşlarını hem de Neustadter'i tanımayan Reyes tandemde. Fizik açıdan tükenmiş Alper kadroda. Yine hiç arkadaşlarını tanımayan Frey santrforda. Cocu diyor ki "Takım tamamen değişime uğradı. Çok sayıda yeni futbolcu geldi.
Yeni bir takım oluşturuyoruz. Bu yüzden zamana ihtiyacım var." Tamam bu beyanat doğru ama sen her maça ilk 11'de 5 oyuncu değiştirerek çıkarsan ihtiyacın olan zaman lehine değil aleyhine işler... Rakibin rekor seviyede kaçırdığı gollere bakarsak, maçın tarihi farka gitmediği için Cocu'nun dua etmesi gerekir.
Darmadağın! - İlker Yağcıoğlu / Takvim
FENERBAHÇE'DEKİ büyük değişimden beri (yani başkan, teknik direktör ve takıma katılan yeni oyuncular) sezona başından itibaren hep iyi konuşabilecek şeyler aradım.
Fakat dün akşam bir kere daha üzelerek şahit olduk ki Fenerbahçe istenen seviyenin çok uzağında… Bireysel olarak da takım oyunu olarak da henüz ideal seviyenin çok altındalar. Yeni transferler uyum sürecini atlamadı.
Dün gece Frey'i izledik. Reyes'i izledik. İkisi için de Fenerbahçe'ye büyük katkı sağlar cümlesini kuramıyoruz.
Benzia Konya maçında verdiği pasla Eljif'e attırdığı golle gündem oldu. Ama dün akşam o da sahada nerdeyse hiç gözükmedi.
PAS YAPACAK ADAM YOK
Bunun sebebi de yanında oynayan arkadaşlarının ayrı telden çalmaları. Yani Benzia'nın pas alışverişinde bulunacağı oyuncular dün akşam sahada yoktu.
Bugüne kadar oynanan maçlardaki en büyük problem orta saha kurgusunun hala oturmaması.
Josef-Topal ikilisi çok eleştirilmişti.
Ama görünen o ki F.Bahçe, Josef-Topal ikilisini mumla arayacak. Bu skor ve oyun, uzun yıllar sonra ilk defa Saracoğlu'nda oynanacak bir derbide Fenerbahçe'yi favori olmaktan çıkartıyor.
MAÇIN EN iYİSi HAJROViC
Eski Galatasaraylı oyuncu F.Bahçe'yi yıktı.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ iSMAiL
Verilen fırsatı çok kötü kullandı.
Bundan kötüsü oynanamaz! - Oktay Derelioğlu / Takvim
LİGDE aldığı şok yenilgilerin ardından Konya galibiyetiyle nefes alan Fenerbahçe'nin, UEFA Avrupa Ligi'nde iyi bir başlangıç yapmasını hepimiz bekliyorduk. Ama hiçbirimiz Fenerbahçe'nin sezonun değil belki de son yılların en kötü ve kişiliksiz oyununu oynayacağı aklımıza getirmemişti. Zagreb takımının sıradan ataklarına bile karşılık veremeyen bir Fenerbahçe vardı sahada.
COCU SADECE İZLEDİ
Daha forma terlemeden skor 2-0 oldu. Doğrusu maç boyunca formaların terlediğini de pek zannetmiyorum! Neustadter'in golü belki bir şanstı. Ama o kadar kötü oynayan, o kadar birbirinden habersiz bir takım vardı ki sahada amatör maçlarda bile zor olacak bir hatayla fark tekrar 2'ye çıktı. Skor belki 4-1 ama inanın daha da farklı olabilirdi. Ben 2 tane direkten dönen top saydım. Teknik direktör Cocu'ya da bir sözüm olacak. Oyuncu değişikliklerini yapmak için işin işten geçmesini mı beklemek lazım. Daha 2. yarıya çıkarken bile 2 değişiklik yapması gerekirdi.
Umudumuz çabuk tükendi - Erman Özgür / Fanatik
Fenerbahçe kadrosu Konya maçını kazanmış olmasına rağmen henüz tam anlamıyla oturmuş bir görüntü vermezken Cocu’nun derbiyi düşünerek 11’de yaptığı 4 oyunculuk rotasyon dağınık bir görüntü çıkardı ortaya. Topu önde tutmakta Aatıf’dan başka çabalayanı olmayan Fenerbahçe topu rakibine bıraktığı anlarda da organizasyon bozuklukları yaşayınca Sunjiç ve Hajrovic’in golleri ile maç 2-0’a geliverdi. 2. yarıya ise erken bir gol ile başlayıp umutlandık. Ancak umutlarımız inanılmaz bir savunma hatası ile çabuk tükendi. İsmail-Topal ortak hatası ile HajroviÊ 3. golü atıp maçı adeta Zagreb için garantiye aldı. Sonrası ise Fenerbahçe için oyuncuların birbirinden bağımsız şekilde çabalaması ve sonuçta ne pozisyona girme ne de gol bulma başarısı gösteremediği bir bölüm olarak geçerken, Zagreb rakibine müdahalesiz oynayan Fenerbahçe’ye ceza kesmeye devam etti. Ve Fenerbahçe hem skor olarak hem de sonuç olarak çabuk unutması gereken bir deplasman maçını geride bırakmış oldu.
Gecenin sorusu
Yeni transferlerden şans bulanların görüntüleri nasıldı ? Fenerbahçe kadroyu gençleştireyim derken kaliteyi düşürmemeliydi. Ancak Reyes, Frey gibi oyuncular çok büyük bir hayal kırıklığı yarattı.
Maçın starı
Hajrovic kariyerinin en iyi maçlarından birini Fenerbahçe’ye karşı oynayıp attığı 2 golle maçın da yıldızıydı.
Maçın olayı
Cocu’nun rotasyonu ve rotasyonda seçtiği oyuncuların kötü oyunu alınan kötü skorun en önemli ayrıntısıydı.
Kısa mesaj
Avrupa arenasında Soldado gibi özel bir oyuncuyu değil de Frey’i tercih etmek anlaşılmaz bir seçim.
Kötü bile değil, rezalet ötesiydi - Ali Sami Alkış / Star
Fenerbahçe ligdeki Konya maçını kazanırken de kötüydü. Ama skora bakıp gaz verdiklerinde, gerçekler su yüzüne çıkamadı. Gizlendi... Bu yüzden olacak, Zagrep karşısına sürülen kadro; ne Konya maçının aynısıydı, ne de farklı versiyonu... Hem öyle, hem böyle; ne öyle ne böyle! Anlayacağınız kadro, kafa karışıklığı yaratan bir Cocu dizaynıydı.
Slimani’nin yedeğe çekilip, yedekteki Frey’in cepheye sürülüşü... Jailson’un tırpan yiyip Alper Potuk’un vizyona sokuluşu; ne yapacağını şaşırmış bir teknik adamın kaotik iç dünyasını ortaya seriyordu. Yapılanların niçin yapıldığı konusunda, temel öngörü ya da anlaşılabilir bir hedef yok gibiydi.
***
Dinamo Zagrep, kararlılık/bütünlük/inanç göstermeyen ve üstüne üstlük (Yürüye yürüye bile değil) sürüne sürüne denilecek kadar ağır oynayan bir rakibi karşısında bulunca; sıkıntı çekmeden goller attı.
F.Bahçe ilkel bile değil, neredeyse utanılacak bir futbol örgüsü içindeydi. Kafa tutacak hali/mecali/dermanı yoktu. Sadece Aatıf’la Benzai, birşeyler yapabilmek için didiniyor; öbürleri maçı pek fazla dert edinmiyordu.
Skorun 2-0’a dayanmasından sonra, Dinamo Zagrep hafifçe el frenini çekince; F.Bahçe boş bırakılan alanlarda daha fazla görünmeğe başladı ama, tempo arttırmadığı için boş gezenin boş kalfası gibi göründü.
***
Bu takımdan bir şey olmaz kanısına varmışken, ikinci yarı Neustadter’in şok golüyle başladı. Ama iki futbolcumuzun çarpışması, kalecimizin yanlış çıkışı; umut anlarını çabuk söndürdü. Basit, kötü ve amatör bir gol yedik. Sonrası gene bittik.
Cocu için, “Yolcudur Abbas” demeğe dilim varmıyor.
Kolları incecik bacakları upuzun bir canavar / Uğur Meleke (Hürriyet)
Muhtemelen siz Mehmet Topal-İsmail çarpışmasını hatırlıyorsunuzdur, ancak ben bir kare önceye taşıyayım sizi:
Sıradan, yavaş, yerden bir pası anlaşılmaz bir biçimde saha içinde tutamayan ve rakibe komik bir taç kazandıran Şener...
Ve taç atışı sonrası onun boş kalan bölgesini kapamak için insan üstü çaba gösterirken çarpışan takım arkadaşları... Ve sonra gelen o yıkıcı gol.
Ve maçın kopuşu...
Dün aslında benzer kareleri birkaç defa daha gördük. Mesela ilk yarının sonlarında Benzia’nın savunmadan müthiş çalımlarla bir çıkış anı var. Topu Aatıf’a aktarışı. Aatıf’ın 40 metrelik kros pasındaysa yine zamanlamayı ayarlayamayan Şener’in topu taca bırakışı...
Dün sahaya çıkan Fenerbahçe, sanki kafası normal ama kolları upuzun, gövdesi güçlü ama bacakları incecik garip bir canavar gibiydi.
Bir tarafta Benzia gibi, Eljif gibi üst düzey kalitede oyuncular var. Diğer taraftaysa sanki takım eksik kaldığı için sağ beke bir resepsiyon görevlisini koymuşsunuz gibi gözüken garip kareler...
Bir Türk sporsever olarak üzgünüm; Galatasaray’ın ve Beşiktaş’ın isimlerine yakışır futbollarından sonra bir Hırvat takımına karşı dev Fenerbahçe’nin dün gece düştüğü durum can sıkıcıydı gerçekten.
Cocu’nun sanırım bu maçtan çıkaracağı en önemi ders şu: Fenerbahçe, yeni kurulan bir takım. Sezonu Temmuz’da değil, transferlerin gecikmesi sebebiyle 16 Eylül’de açabilmiş bir takım. Bir arada oynamaya muhtaç, rotasyon lüksü olmayan bir takım.
Hollandalı hoca en kısa sürede doğru bir 11 bulup, A planını oturtana kadar onu bozmamaya çalışmalı. Konya maçının üstünden 96 saat geçmiş, Beşiktaş müsabakasına 96 saat var ve bu süreler, hiç de azımsanacak süreler değil.
Yeni kurulan bir takım, 96 saatte bir maç oynamak zorunda.
BENZIA VE LJAJIC
DÜN gece Zagreb’de dağılan Fenerbahçe adına belki de tek olumlu gelişme, Benzia’nın yavaş yavaş takıma uyum sağlaması idi. Benzia çok istekli, arzulu. Zaten kalitesine diyecek yok. Orta vadede etrafında ne yaptığını bilen takım arkadaşları olursa, katkı yapacağı kesin.
Tabii ki Benzia’ya bu parantezi açmışken, ondan 2 saat önce harika oynayan mevkidaşı Ljajic’i de tebrik etmek gerek.
ŞU UZUN VURMA MESELESİ
DÜN, iki büyük takımımızı Avrupa’da peş peşe izledik. Beşiktaş özellikle ilk 45’te, Fenerbahçe’yse neredeyse maçın tamamında kalecileri ile santrforları arasında 60 metrelik bir bağ kurmayı denediler. Karius özellikle ilk yarıda tüm topları Larin’in, Harun da Frey’in kafasına atmaya çalıştılar.
Pasın uzunu-kısası yok. Doğrusu var. Elbette gerektiğinde santrforunuza uzun vurmak da bir savunmadan çıkış metodudur. Ancak bunun Beşiktaş ve Fenerbahçe gibi iki kaliteli takımın ana planı olmasını kabullenemedim dün gece.
Özellikle Zagreb’de bütün aut atışlarını Frey’in kafasına atmak ve İsviçreli topu indirse bile orada eksik kalmak çok çaresiz bir görüntüydü.
Rakibiniz 3-6-1 oynuyor, Frey’in indirdiği her serseri topu alıyorlar, orada kalabalıklar zaten. Sizse ısrarla uzun vurmaya devam ediyorsunuz Frey’e!
Ve ne bekleriniz merkeze geliyor orada kalabalıklaşmanız için; ne de sezgileri güçlü, serseri top toplayabilen bir orta sahanız var. Çok acı gerçekten.
MAÇIN ADAMI: İzet Hajrovic
Her hatada tehlike yarattılar / Rüştü Reçber (Hürriyet)
Kaleni rakipten fazla adamla savunmak, gol yemeyeceğin anlamına gelmez. Önemli olan doğru yerde, doğru sayıyla olmandır.
FENERBAHÇE’nin şu an ihtiyacı olan tek şey; galip gelerek kazanma serisi yakalayabilmek. Bir de bunu yaparken oyununu geliştirebilirse işlerin rayına oturmaya başladığını söyleyebiliriz.
Fenerbahçe, rotasyonlu diyebileceğimiz bir kadroyla çıktı sahaya. Ben, sahaya çıkan futbolcuların ne yaptığına ve kendisinden istenenleri yerine getirdi mi getirmedi mi ona bakarım.
İlk yarıda defans arkasına atılan toplarda ve İsmail’in olduğu tarafta (Aatıf zaman zaman görev dışına çıktığında) sorunlar yaşadı. Kalelerindeki ilk golü kornerden gelen topu bir türlü uzaklaştıramayınca gördüler.
Mehmet Topal ve Eljif Elmas iyi uyum sağladılar ama takımla birlikte hareket etmedikleri için de o bölgede çok zorlandılar.
Top kayıpları hala devam ediyor. Maçta takımın boyu hep uzun kaldı, aradaki boşluklar rakibin işine geldi. Her pas hatasında veya top kaybında rakip bu alanları iyi değerlendirdi.
Kaleni rakipten fazla adamla savunmak, gol yemeyeceğin anlamına gelmez. Önemli olan doğru yerde, doğru sayıyla olmandır. Maalesef Fenerbahçe, yediği gollerde sayı bakımından üstün olsa da yanlış duruşlar ve pozisyon hatalarının cezasını çekti.
Düşünün, ilk golde kaleci dahil 10 kişisin. İkinci golde kaleci dahil 7 kişisin. Dördüncü gol de maalesef aynı. 3. golü saymadım bile.
HADDİNİ BİLEREK OYNAMAK
RAKİP Dinamo Zagreb haddini bilerek oynamaya çalıştı. 2. bölgede ve tehlikeli bölgede Fenerbahçeli futbolculara yakın oynadılar ve alanları iyi kapattılar.
Sonrasında uzun toplarla ve hızlı ataklarla pozisyon ürettiler. Fenerbahçe, duran toplarda alan savunmasını tam olarak yapamadı. Rakibin her korneri tehlike yarattı.
FENERBAHÇE FORMASI BU KADAR UCUZ DEĞİL
FENERBAHÇE eğer rakip alanda kalamıyorsa ve topa sahip olamıyarsa, etkili olmasının tek yolu hızlı çıkmaktır. Fakat o hızda oyuncu sayısının az olduğu da bir gerçek.
İkinci yarı erken gelen gol Fenerbahçe’yi umutlandırdı. Sonrasında Fenerbahçe’den daha baskılı ve rakibi zorlayan bir oyun bekledik ama olmadı.
Cocu, hamlelerde çok geç kaldı. Rotasyonlu kadro çıkarmasını anlarım ama şunu gözardı etmemeliyiz: Bu takımın birlikte oynamaya ihtiyacı var ve oynadıkça birbirlerini tanıyacaklar.
Yeni transferlerin içinde iyi oyuncular olduğu kadar iyi olmayanlar da var. Belki zaman hala onlar için önemli olabilir.
SON YARIM SAAT İÇLER ACISI
Fenerbahçe’nin Dinamo Zagreb karşısında son yarım saatte düştüğü durum içler acısıdır. Fenerbahçe takımı yenilmiştir, bundan sonra da yenilecektir ama böyle yenilginin kabul edilir bir tarafı yoktur.
Bir futbolcu hata yapabilir, buna lafım olmaz. Ama pozisyon hatası yaparsan, asıl problem budur. Fenerbahçe takımında hem hata yapan hem pozisyon hatası yapan futbolcu sayısı o kadar fazla ki...
Bir gerçek daha var; hakikaten Fenerbahçe forması bu kadar ucuz değildir. Formanın ağırlığı vardır. Bunu da özellikle yeni gelen futbolculara iyi anlatmak lazım.
MAÇIN ADAMI: Hajrovic