Sergen Yalçın: “İkincilik Trabzonspor'un hakkıydı…”
Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, çifte kupa zaferine giden kariyerini, Rosier'in transferini ve Kovid-19 olduğu dönemi değerlendirdi. İşte detaylar...
"Pandemi kurallarına uymak zorundaydık..."
"Kovid’e yakalandığım dönem takımdan uzak olmak elbette çok üzücüydü. Fakat pandemi kurallarına uymak zorundaydık. 14 günlük ayrılık sürecim boyunca tüm teknik heyet takım için gereken ne varsa yaptılar.
"Düşünebiliyor musunuz?"
Görüntülü arama ile bazı kısa toplantılar da gerçekleştirdik. Bu süreçte böyle şeyleri de yaşayacağımız varmış. İnsan sağlığı elbette önemli ama kendimizden çok, bu virüsün takıma yayılmasından endişe ediyorduk. Düşünebiliyor musunuz? Beşiktaş’taki ilk sezonumda böyle sıkıntılar da yaşadık.
"Buna çok ihtiyacımız vardı..."
Belki bu süreçten dolayı işler tersine de gidebilirdi. Üç maç üst üste yenildiğinizde bu durumu toparlamak çok kolay olmuyor. Çok çalışmak yetmiyor. Şanslı olmamız gereken anlar da oldu. Bu dönemde buna çok ihtiyacımız vardı.
"Çok net söyleyebilirim ki..."
Sağ bek konusu benim en çok beklediğim transferlerden biriydi. Çünkü o bölgede ciddi problemlerimiz oluyordu. Rosier bu anlamda bizim sıkıntılarımızı çözmemize çok yardımcı oldu. Çok net söyleyebilirim ki Rosier’i daha önce seyretmemiştim.
İlk kez idmanlarda izledim. Evet, idmanlarda iyiydi ama bunu en iyi maçlarda görebilirdik. Karagümrük ile yaptığımız hazırlık maçında Rosier çok iyi oynamıştı ve o gün iyi bir sağ bek transfer ettiğimizi net biçimde gördük.
"Sanki bir lig maçı gibi oynadık..."
Karagümrük ile oynanan maç gelecek adına bize birçok konuda umut da vermişti. Sıradan bir hazırlık maçı değildi. Sanki bir lig maçı gibi oynadık. Hatta bazı lig maçlarından bile daha tempoluydu. O müsabakadaki performans bizi geleceğe taşıdı.
"Ekibime çok şey borçluyum..."
Sanki sezonun provası gibiydi. Milli aranın üzerine gelen bay haftasından sonra bambaşka bir Beşiktaş için çok çaba sarf ettik. Ekip arkadaşlarım çok emek harcadı. Hep birlikte harcadığımız emeklerin karşılığını bu şekilde alınca insan ister istemez çok mutlu oluyor. Ekibime çok şey borçluyum.
"Benim en çok üzüldüğüm maçlardı..."
Trabzonspor ve Medipol Başakşehir müsabakaları, ilk geldiğim sezon benim en çok üzüldüğüm maçlardı. Şampiyon olduğumuz sezonda da üzüldüğüm maçlar oldu fakat ilk sezonda Trabzonspor ve Başakşehir maçlarından toplamda 6 puan çıkarabilseydik, lig sonunda belki şampiyon bile olabilirdik. O iki maçta çok iyi oynamıştık. Ligin ikinci yarısının en önemli kırılma anlarıydı o maçlar. Şansımızı sonuna kadar zorlamak bizim olmazsa olmazımızdı.
"Tüm şartları zorladık..."
Ligin sonunda kendimizi bir anda Şampiyonlar Ligi elemelerinde bulduk. Tüm şartları zorladık. Tüm olumsuzları yenmeye çalıştık. Yine de biz sezonu, oyun olarak kendimize yakışır bir şekilde kapattık. Bir dahaki sezon için, ligin kalan haftalarını bu şekilde sürdürmemiz önemliydi. Eğer bu sene şampiyon olduysak bunda geçen sezonun son haftalarındaki bu kazanma arzusunun takımda kalıcı hale gelmesinin payı çok büyüktür.
"Hazırlanmamız çok zor oldu..."
Daha önce de söyledim.. Lig ikinciliği Trabzonspor’un hakkıydı. Şampiyonlar Ligi onların hakkıydı. Ama bir şekilde kendimizi bu kulvarda bulduk. Kulübün şartlarından dolayı bu maça hazırlanmamız çok zor oldu. Tek maçla tur gitti ama şunu söyleyebilirim ki çok ciddi sakatlıklar da olabilirdi.
"Tek sorunumuz..."
Bu maçtan dolayı takıma ciddi bir yükleme yapma fırsatımız olmadı. Bazı oyuncularımız sakatlıktan yeni çıkmış, bazılarının ise sakatlanma riski vardı. PAOK bizden daha hazırdı. Milli ara ve bay haftasındaki sonraki Beşiktaş ile, PAOK maçındaki Beşiktaş arasında dünyalar kadar fark vardı. Tek korkum sezona ciddi sakatlıklarla başlamaktı.