İskender Günen: Sergen Yalçın ve Fatih Terim'i yediler!
Trabzonspor'un unutulmaz isimlerinden İskender Günen, bordo mavililerden Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray'a; Abdullah Avcı'dan Fatih Terim ile Sergen Yalçın'a kadar birçok konuda önemli açıklamalar yaptı.
"FUTBOLUN DOKTORU İSKENDER!"
-Çocukluk yıllarınız nasıl geçti? Futbol tutkunuz ne zaman başladı?
Bizim çocukluk zamanımız şu andaki ortam gibi değildi tabi. Seni meşgul edecek uğraşlar yoktu. Ya evde ders çalışacaksın ya da mahalleye çıkıp top oynayacaksın. Yapacak başka bir şeyin yok. (Gülerek). Okulu seven bir çocuktum. Kendime sürekli hedef koyardım. Hayalim doktor olmaktı. Bunun yanında futbol oynamayı da çok seviyordum. Her gün mahalle maçları oynardık. Lise yıllarımda Kastamonuspor Genç Takımı’na girdim. Liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavları başladı. Önce tıp fakültesine giriş ardından mühendisliğine geçiş yaptım. Bu sırada Ankara Şekerspor’da oynamaya başladım. Bazı meslekler vardır ya…Sizi pek fazla cezbetmez. Mühendislikte beni çeken bir meslek olmadı. İkinci sınıfta üniversiteden ayrıldım. Bir sene daha Şekerspor’da oynadıktan sonra 1979’da Trabzonspor’a transfer oldum.
"SEVDİĞİNİZ İŞİ YAPMAK ÖNEMLİ"
-Futbolcu olma yolunda ailenizden destek aldınız mı?
Doğduğunuz şehrin futbola olan ilgisi çok önemlidir. Kastamonu’nun Üçüncü Lig’de mücadele eden bir takım vardı. Bu nedenle çevremden destek aldığım söylenemez. Rahmetli babam, hangi mesleğe sevgin varsa onu yap demişti. Hiçbir zaman şunu yap bunu yap şeklinde bir baskısı olmadı. Sonuçta her şey sevgiyle başlıyor. Şu anda dünya değişti tabii ki. Günümüzde bu işin profesyonel boyutu bana vahşi geliyor.
"BEŞİKTAŞLI YUSUF ABİ, FUTBOLU BİR BAŞKA OYNARDI"
-İdolünüz var mıydı?
Biz rahmetli Metin Oktay ve Turgay Şerenlerle büyüdük. Örnek aldığım futbolcu ise Beşiktaşlı rahmetli Yusuf (Tunaoğlu) abiydi. O benim için farklı biriydi. Onu Ankara’daki bir Ankaragücü-Beşiktaş maçında babamla birlikte tribünden izleme şansı bulmuştum. Yusuf abiyi, futbolu başka türlü oynayan biri olarak görüyordum.
"DAR ALANDA ESTETİK HAREKETLER"
-Sol ayağınız adeta raket gibiydi. Estetik çalımlarınız da hala hafızalarda. Bunun için özel bir çalışmanız var mıydı?
Biz çocukken daha çok 4’e 4 maçlar yapardık. Okulun basketbol sahalarında da aynı şekilde futbol oynardık. Dar alanda o maç yapmalar, topların çok küçük ve naylon olması belki de bu tekniğimi ortaya çıkardı. Bunun farkında değildim tabii. Mesela hiçbir altyapı eğitimi almadım. Gerçek anlamda antrenörlerle Şekerspor’a geldikten sonraki süreçte bir arada oldum.
"ADANA DEMİRSPOR’UN KAPISINDAN DÖNDÜM"
-Rahmetli Selçuk Yula ile birlikte Şekerspor'da yıldızınız parladı. Fakat siz 1979’da Trabzonspor’a o ise Fenerbahçe’ye gitti. Aynı takıma transfer olma şansınız yok muydu?
Vardı…Fenerbahçe’de birlikteliğimiz olabilirdi. Fakat sonuçta bu işler tercihe bağlı. Ben Trabzonspor’dan önce Adana Demirspor’a gittim. Hatta onlarla anlaşma yaptım. Pazartesi günü imza atacaktım. Para konusunu geç… O dönemin şartlarında İkinci Lig takımı için hakikaten iyi bir para teklifi almıştım. Daha sonra bana haber geldi. ‘Trabzonsporlular Ankara’ya geldi, seni istiyorlar. Buraya gel.’ dediler. Ben de akşam Adana’da kaldığım otelden çıktım. Küçük bir çantam vardı. Onu alıp Ankara’ya geldim. Adana Demirspor’dan alacağım paranın dörtte birine Trabzonspor’a imza attım. O an şampiyon olmuş bir takımı tercih etmek bana daha mantıklı gelmişti.
"PARAYI ELİMİN TERSİYLE İTTİM"
-Adana Demirspor’dan ne kadar ücret alacaktınız?
Onlarla 1.5 milyon liraya anlaşmıştım. Trabzonspor’a 450 bin liraya geldim.
"TRABZONSPOR’DA İKİ YABANCI!"
-O dönem Trabzonlu olmayan siz ve Ahmet Ceyhan vardı. Sizi nasıl karşıladılar?
Gerçekten ilk 6-7 ayım çok zor geçti. Saha kötüydü, çamurdu... İkinci Lig’den geldiğim için fiziki anlamda yeterliliğim de yoktu. Ben tekniğimle öne çıkan biriyim. Ama güçlü fiziğiniz yoksa bu yeteneğinizi ortaya çıkaramazsınız. Bu nedenle zorlandım. Ancak beni yabancı olarak görmediler. Takımdaki ağabeyler destek verdiler. Fakat o yıllarda dışarıdan geldiğiniz için kendinizi kabul ettirmeniz zordu. Trabzon kenti şimdiki gibi değildi. Kendi içlerinden gelenler ön planlaydı. Şu anda ise tam tersi bir durum söz konusu. Dışarıdan gelenler rağbet görüyor.
"BİZİMLE KİMSE BAŞ EDEMİYORDU"
-İstanbul saltanatını bitiren o zamanki Trabzonspor'un başarısının sırrı neydi?
Çok farklı bir yapı vardı. Mağlubiyeti kabul etmeyen bir takımdık. Antrenman maçları bile kıran kıranaydı. Fiziki anlamda diğer takımlardan çok daha üst seviyedeydik. Onların bizimle baş etme şansı kesinlikle yoktu. Başarıyı da takım birlikteliği getirdi. Sorumluluk alan oyuncu sayısı çoktu. Şenol Güneş, Necati Özçağlayan, Turgay Semercioğlu, Güngör Şahinkaya gibi. Bunlar 6 şampiyonluğun tamamında var olan 4 isim zaten. Siz de bu takımın bir parçasısınız ve o sorumluluğu almak zorundasınız. Yoksa barınamazsınız. Yetenekli olmak yetmiyordu. Böyle bir takıma gitmem bana çok şey kattı. Kolay değil. Dolu dolu tam 11 yılım geçti. Belki Adana Demirspor’a gitseydim aynı gelişmeyi gösteremezdim.
"O ŞARTLARDA BÜYÜK İŞ BAŞARDILAR"
-Birlikte yıllarca çalıştığınız rahmetli Özkan Sümer ile Ahmet Suat Özyazıcı için neler söylersiniz?
İkisi de çok değer verdiğim hocalar. Özkan Sümer, saha içi çalışmalarıyla dikkat çekerdi. Daha 1980’li yıllarda pres anlayışını bize öğretti. Zaman geçtikçe yaptığımız işin ne kadar büyük olduğunu gördük. Kornerlerde ön direk çalışmaları olmak üzere her gün sürekli tekrar yaptırırdı. Ahmet Suat Özyazıcı da oyuncuyu değerlendirme konusunda çok başarılıydı. Hangi futbolcuyu nerede, ne zaman ve nasıl oynatacağını iyi bilirdi. O dönemki olumsuz koşullara ve aldıkları rakamlara bakıldığında her ikisi de büyük işler yaptı.
"ÖZKAN HOCA İYİLİĞİMİZ İÇİN BAĞIRIRDI"
-Özkan Sümer’in katı kuralları ve cezaları meşhurmuş. Lemi Çelik, bundan dolayı canının yandığını anlatmıştı.
Evet disiplinli bir hocaydı. Ama aramızda abi kardeş ilişkisi vardı. Saygı da duyardık. Mesela bazen çok fazla bağırırdı. Şimdi bu tavrı gösterme imkanınız yok tabi. Ama o zamanki toplumsal yapı öyleydi. Karşınızdaki insan da sizin gelişmesi için büyük bir savaş veriyor. Bunu gördüğünüz zaman, 'Haa ... O bizim iyiliğimizi düşünüyor' diyorsunuz ve normal karşılıyorsunuz.
"VAN PERSİE ASLINDA BİTMEMİŞTİ"
-0-0 biten Türkiye-İngiltere milli maçında Mustafa Denizli sizi hiç alışık olmadığınız sağ kanatta oynattı. Orada oynayacağınızı öğrendiğinizde tepkiniz ne olmuştu?
Futbolcu- teknik direktör birlikteliği ve güven meselesi çok mühim. Yani bir oyuncunun performansını artıran teknik adamla olan ilişkisidir. Bazen diyoruz ya..’Bu bitmiş’. Futbolda öyle bir şey yok. Bir örnek vereyim. Dünyanın en sayılı oyuncularından Van Persie, Türkiye’ye geldi. Herkes dedi ki; ‘Bu kim ya?’ Öyle değil işte... Adam istediği pası alamazsa ne yapacak? Biz olaya hep oyuncu bazında bakıyoruz. Türkiye’de futbola bakış tarzının en büyük yanlışı bu. Çevre faktörünü görmemezlikten geliyoruz.
"İNGİLİZLERE TERS KÖŞE YAPTIK"
-İlk defa sağ kanatta oynamanıza rağmen iyi bir maç çıkartmıştınız?
Sadece ben değil takım olarak iyiydik. Mustafa Denizli beni yanına çağırmıştı. O zamanlar şimdiki gibi sol ayaklıların sağda değerlendirilebileceği bir düşünce tarzı yoktu. Benim futbol anlayışıma göre bu doğru bir yaklaşım değil. Çünkü oyunu açmak zorundasınız. Neyse…Bu konu teknik adamların bileceği iş. Mustafa Hoca, bana dedi ki; ‘Karşında Sansom diye biri olacak. Bunun sol ayağı iyi. Ama sağı çok kötü.’ dedi. Ben de içeri girdiğim zaman adama sorun çıkaracaktım. Bunu da başardım. Sadece o maça ait bir taktikti.
"NWAKAEME İÇİN ÖZEL MAÇA GİDERİM"
-Futbolu bıraktıktan sonra neler hissettiniz? Keşke daha oynasaydım dediniz mi?
Ben de öyle keşkeler yok. Yaşanır ve biter. Doktor olsaydım belki dünyam başka türlü olurdu. Futbolu sevdim ben. İzleyenlere bir şeyler vermek istedim. Futbolun şovunu severim. Mesela Trabzonspor maçına Nwkayeme’yi seyretmeye giderim. Futbolun böyle fark yaratan oyunculara ihtiyacı var. Becerili oyuncular şarttır. Futbol geri pas, yan pas değildir. Bunu şov olarak düşünmek gerekir. İnsanlar olayın sadece parasına bakıyor. Messi’nin Ronaldo’nun paraya mı ihtiyacı var? Hayır. Mesleğini çok seviyorlar. Futboldan sonra teknik adamlık yapmayı da düşündüm aslında.
"SERGEN YALÇIN'I BİLE YEDİLER"
-Ben de tam onu soracaktım. Neden teknik direktör olmayı tercih etmediniz?
Mizacım teknik direktörlüğe uygun değil. Yapamam…İnsanın kendini bilmesi diye bir şey vardır. Kaç yüzyıl önce adam yazmış; 'Kendini bil.' diye. Yönetici kimliğindeki insanların ne kadar yetersiz olduklarını gördüm. O insanlarla bir araya gelmek, oturup konuşmak kolay değil. Herkes her şeyi bildiğini sanıyor. Ama bu böyle değil ki. Çok para kazanma şansınız vardır. Paranız da vardır. Fakat futbol başka bir şey. Her şey başarı üzerine kurulu. Mesela Abdullah Avcı’nın Trabzonspor’a ilk geldiği günden bu güne bakın.. Nereden nereye değil mi? Üzerine koya koya geldi bugünlere…Bu kolay değil. Ama bizde yönetici kimliği her şeyi her zaman anında bekliyor. Başarı da olacak başarısızlık ta. Sergen Yalçın, geçen sezon Beşiktaş’ta iki kupa aldı. Bu sene ne oldu? Başarısız. Hemen yolla. Ya böyle bir hakkınız yok. Bunlar futbolun içinde var. Bırak sezonu bitirsin adam. Ondan sonra ver kararı. Bir yıl evvel başarıyı getirmiş. Sabret…Değiştirince ne oluyor? Aynı şekilde Fatih Terim. Tamam yanlışlar yaptı. Ama ligi bitirmeliydi. Gelen Torrent, Türkiye’yi tanımıyor ki? Şimdi gel de bu zihniyetteki yöneticilerle bir arada çalış. Bana absürt geliyor.
"BAŞARININ MİMARI ABDULLAH AVCI"
-Trabzonspor'un bugünkü başarısında en büyük pay sahibi kimin?
Öncelikle teknik adam konusunda doğru bir tercih yapıldı. Ben Abdullah Avcı’yı daha Genç Milli Takım hocasıyken tanıyordum. Bir kere kafasında bir model var. Ona göre oyuncu seçiyor. Trabzonspor’a geldiğinde takımın puanı çok azdı ve evvela takım savunmasını yerleştirmeye çalıştı. Bunu insanlar ilk etapta doğru bulmadı. Çünkü Trabzonspor’u önceki yıllarda olduğu gibi rakibe baskı kuran, coşkulu oynayan bir takım kimliğiyle görmek istiyorlardı. Ama Abdullah Avcı’nın tercihi son derece doğruydu. Yavaş yavaş kafasındaki modeli takıma oturttu. Kadro yapılanmasını çok iyi yaptı. Hamsik gibi hem kariyerli hem karakterli oyuncuları aldı. Futbolu seven oyuncuları bulmak ve bir arada oynatmak çok önemli.
"HAMSİK, ABDULKADİR İÇİN BİR ŞANS"
-Trabzonspor tarihinde ilk kez yabancı futbolcularla şampiyon olacak. Bunun için yorumunuz nedir?
Evet, şimdi de yerli yok. (Gülüyor). Dünya değişti tabi…Trabzonspor’a gelen yabancılar kaliteli. O yüzden ben Abdulkadir Ömür’e diyorum ki, ‘Kendini geliştir.’ Böylesi üst düzey bir oyuncu topluluğunu bir daha zor bulursun. Mesela 11 sene Napoli’de forma giyen Hamsik ile birlikte oynamak size değer katar. Aynı zamanda yabancılarla rekabet etmek zorundasınız. O yüzden sürekli kendinizi geliştirmelisiniz. Bazı şeyler parayla satın alınamaz. İz bırakmak da önemlidir. Bunun için çok çalışmalısınız.
"BUNUN ADI İKİNCİ TRABZONSPOR DEVRİMİ"
-Trabzonspor'un tarihine baktığımızda Galatasaray ve Beşiktaş'a nazaran Fenerbahçe ile olan rekabeti daha çekişmeli geçiyor. Bunun sebebi nedir?
Trabzonspor’un bütün şampiyonluk yarışları Fenerbahçe ile arasında geçmiştir. Sadece bu sezon öyle bir ortam yok. Gerçekten arada çok büyük puan farkı var. Yiğidi öldür hakkını ver. Trabzonspor kolay bir iş başarmadı. Avrupa’da yer almaması avantajdı belki. Örneğin Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde büyük yara aldı. Trabzonspor’un bu başarısı uzun yıllar konuşulacak gibi. Nasıl Trabzonspor, 1970’lerde Türk futbolunda devrim yapmışsa bu da bir devrimdir bence. Üzerinde durulması gereken bir olay bana göre. Böyle bir başarı yok ya…Sizin yıllardır rekabet içinde olduğunuz İstanbul’un üç büyük takımıyla puan farkı müthiş. Bir daha tekrarlanmaz.
"BİR NUMARA ŞOTA"
-Size göre şimdiye kadar Trabzonspor'da forma giymiş en iyi yabancı futbolcular kim?
Şota, Marco Aurelio, Yattara, Nwakayame ve Hamsik diyebilirim. Bunlar fark yaratan oyunculardı. Özellikle Hamsik, tam bir lider.
"UĞURCAN’A AVRUPA YAKIŞIR"
- Kaleci Uğurcan Çakır, Avrupa takımlarının şimdiden gözdesi durumunda. Sizce teklifleri değerlendirmeli mi?
Kesinlikle Avrupa’ya gitmesini tavsiye ederim. Eksikleri olmasına rağmen mükemmele yakın bir kaleci. Kendisini geliştirebilir. Avrupa’ya giden genç oyunculara tavsiyem; ‘Türkiye’ye dönmeyin’. Buraya her zaman gelebilirsiniz. O işin kolay yanı. Bakın Merih Demiral ile Çağlar Söyüncü’ye…Bu çocuklar Türkiye’de kalsalardı şans bulabilecekler miydi? Hayır. Fakat Avrupa’da kendilerini ispatladılar. Bizim zamanımızda böyle şeyleri gerçekleştirmek zordu. Genç futbolcular artık dünyanın farklı yerlerinde oynamayı hayal etmeli.
"NEDEN TÜRKİYE'YE DÖNDÜN OZAN?"
-Ozan Tufan, yarım sezon sonunda İngiltere’den döndü.
Ne gerek var buna. Savaşı Avrupa’da ver. Gideceğin ligi de çok iyi seç. Mesela İngiltere yerine Hollanda veya Belçika’yı tercih et. Hollanda’da bir takıma gidip orada zirveye çık, futboldan keyif al. Fenerbahçe’ye her zaman dönme şansın var.
"VAR GELDİ, HEGEMONYA BİTTİ"
-Şenol Güneş, teknik adam olarak Trabzonspor'da iki kez şampiyonluk kaçırdı ama Beşiktaş'ta bunu başardı. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Bana göre Şenol Güneş, Trabzonspor’da son derece başarılıydı. Şunu söyleyeyim; VAR sistemini eleştirsek bile bu sistemden sonra hiçbir şey eskisi gibi değil. Örneğin 1995-1996 sezonunda VAR sistemi olsaydı Şenol Güneşli Trabzonspor şampiyon olabilirdi. Bazı pozisyonlar işin şeklini değiştirebilirdi. Biz Türkiye’de neler gördük? Orta sahadan penaltı veren hakemler vardı. VAR ile futbol daha yiğitçe oldu. Hatalara rağmen her geçen gün daha iyiye doğru bir gidiş söz konusu. Bundan sonra şampiyonlar başka yerlerden çıkacak. Öyle eskisi gibi şampiyonluklara hegemonya koyan 4 büyük takım olmayacak. Konyaspor’a bakın. Kısıtlı kadroya rağmen başarılılar.
"AVNİ AKER, BİZİM RUHUMUZDU"
-Avni Aker Stadı sizin için ne ifade ediyor?
Onu sorma. Çünkü ruhum kaldı orada. En başından beri yıkılmasına karşı çıktım. Bazı statlar bir takımı var eden bir güçtür, ruhtur. Avni Aker’in çevre düzenlemesi yapılabilirdi. Daha bir büyük stat inşa edip başka yere gitmeye gerek yoktu. Sizi var eden bir yerdi orası. İnsanlar yürüyerek maça geliyordu. Şimdi 1.5 saatte stattan çıkamıyorsunuz. Eskinin yerini değiştirme mantığını anlamak çok zor.
"FENERBAHÇE VE BEŞİKTAŞ DOĞRUSUNU YAPTI"
-Ali Sami Yen’de de aynısı yaşandı. Stat Seyrantepe’ye taşındı.
Yenisini yaptılar da ne oldu? Takımın ruhu Ali Sami Yen’de kaldı. Bence Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın doğruyu yaptı. Statlarını yenileyerek yerlerinde kaldılar.
"PROTESTO ETTİĞİNİZ YUSUF YAZICI, KULÜBÜ ZENGİN ETTİ"
-Sizinki zamanınızdaki taraftarla günümüz Trabzonspor taraftar profili arasında fark var mı?
Çok fark var. Toplumsal yapı da değişti tabii. Geçmişte dışarıdan gelen futbolcular taraftarla sorun yaşardı. Şimdi içerden gelenler yaşıyor. Bakıyorsun çocuk bir hata yapıyor. Anında eleştiriliyor. Ben oyuncuya yerli veya yabancı gözüyle de bakmıyorum. Protesto et. Tamam…Ama yabancıyı da protesto et. Sürekli yerli oyunculara tepki gösteriliyor. ‘Yok bundan topçu olmaz’ deniyor. Sosa ve Yusuf Yazıcı’dan bir örnek vereyim. Yusuf bir hata yapıyor. Adeta kıyamet kopuyor. Sosa bin hata yapıyor, bir şey yok. Maçı yazarken de Sosa bir şey oynamadı diyorsunuz. Olur mu öyle şey diyorlar. Çünkü bakış tarzı öyle. Şimdi senin eleştirdiğin Yusuf Yazıcı, sana 16 milyon Euro para kazandırdı. Ona ne diyeceksin?
"BÖYLE MARKAJ GÖRMEDİM"
-Karşısında oynamakta zorlandığınız defans oyuncusu var mıydı?
Zorlandığım yoktu ama Ankaragücü ile oynadığımız her maçta sinir eden biri vardı. Onun adı da İskender (Atasoy) idi. Sağ bek ve orta saha oynardı. Tamam markaj yapsın ama bu acayip bir markajdı. Formadan çeker, şorttan çeker… Ama özünde iyi çocuktu.
"ONLARIN DA HEYKELİ DİKİLMELİ"
-Fenerbahçeli taraftarlar Alex'in heykelini dikti. Sizce Trabzonspor tarihinde heykeli dikilecek bir oyuncu var mı?
Ben sadece bir oyuncunun değil Trabzonspor’un 6 şampiyonluğunda da kimler varsa onların heykelleri dikilebilir. O yıllarda üç büyük İstanbul takımlarını geride bırakmak kolay değildi. Ayrıca bir yılda efsane olunmuyor. Verilen emeğe bakarım. Şenol, Turgay, Necati ve Güngör ağabeyler bütün şampiyonluklarda vardı. Onlar heykeli hak ediyor.
"KORNERDEN ASİST Mİ OLURMUŞ?"
-Unutamadığınız maç hangisi?
İnter maçı var. Galatasaray ve Fenerbahçe maçları da benim için özeldi.
-İnter’i 1-0 yendiğiniz maçta Tuncay Soyak’a asisti siz yapmıştınız.
Ben onu asist olarak saymıyorum. Yana pas vermekle asist olmaz. Kornerden topu atıyor diyorlar ki ‘asist yaptı’. Bakıyorum, nasıl bir asistmiş? Biz kaç defa korner kullandık insanlar gol attı. (Gülerek). Kornerden asist olur mu hiç? Asist demek için takım arkadaşını kaleci ile karşı karşıya bırakman lazım. Asist budur. Adam geliyor. Yanındakine pas veriyor. O da 30 metreden topa vurup gol atıyor. Ya bunun neresi asist?
"KENDİMİZİ DEV AYNASINDA GÖRÜYORUZ"
-Size göre Türk futbolunun en büyük sorunu nedir?
Kendimizi çok üst seviyede görmek en büyük problemlerimizden biri. Biz daha bir şey başarmadık ki. Bu yatırımların karşılığını daha veremedik. Oyuncu gelişimlerinde de sorunlar yaşıyoruz. Milli Takım’da da istikrar yok. Tabi bu kadar yabancının olduğu yerde Milli Takım’ı oluşturmak kolay değil. Yine de genç oyuncuların Milli Takım’daki performansını beğeniyorum. Ama bizim insanımız sürekli daha iyisini istiyor. Futbolda inişler çıkışlar olabilir. Bunu normal karşılamak gerek. Her şeye rağmen omurgası olan bir Milli Takım var.
KİMLİK KARTI
Adı soyadı: İskender Günen
Doğum tarihi: 15 Ağustos 1958 (63 yaşında)
Doğum yeri: Kastamonu
Mevkii: Sol açık
Forma numarası : 11
Lakabı: 'Çalımcı İskender'
Futbolculuk kariyeri: 1975-1977 Kastamonuspor, 1977-1979 Şekerspor, 1979-1990 Trabzonspor.
Milli Takım kariyeri: 14 kez A Milli
Başarıları
Trabzonspor: 1979-1980, 1980-1981 ve 1983-1984 sezonlarında Süper Lig şampiyonlukları.
1979-1980 ve 1982-1983 sezonlarında Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonlukları.
1983-1984 Türkiye Kupası şampiyonluğu.
Şu anki görevi: Sabah gazetesi spor yazarı.