''Sert oynamak demek rakibini sakatlamak demek değildir''
Türk basketbolunun yetiştirdiği en özel oyunculardan olan Kerem Gönlüm, Sakarya’da mutlu olduğunu ifade ederken takımının da kendine güvenen, çok iyi bir ekip olduğunu söyledi.
Basketbolda mücadele seviyesinde sertlik olmasını onayladığından da söz eden Gönlüm, bu sertliğin rakip oyuncuya zarar vermeyecek düzeyde tutulması gerekliliğinin altını çizdi.
“Federasyon Kupası Şampiyonluğu, Ardından da Süper Lig’e Yükselmeyi Hedefliyoruz”
-Sezonda lider sürdürdüğünüz 19 haftayı nasıl değerlendiriyorsun?
Kerem Gönlüm: Sezonun ilk yarısını lider bitirdik ancak bizim amacımız Süper Lig’e çıkmak. Daha doğrusu iki tane hedefimiz var; ilki şubatta oynanacak Federasyon Kupası finallerini şampiyon tamamlamak, sonra da üst lige yükselmek. Ligin ilk yarısını değerlendirecek olursak, bu süre zarfında çetin bir mücadele olduğunu söyleyebiliriz. Yine de daha önemli olan ikinci yarı olacak. Küme düşme hattındaki takımlar, play off mücadelesi verecek takımlar, bizim gibi en üst sıralarda olmak isteyen takımlar… İlk yarıda üzerimize düşen görevi yaptık. Takım olarak taşıdığımız sorumluluğun da farkındayız. Bu anlamda ilk devreyi iyi geçirdiğimizi söyleyebilirim. Ufak tefek sakatlıklarımız oldu ama bunlar sporun içinde olan şeyler. Şimdi ikinci yarıda aynı performasımızı sürdürerek, normal sezonu liderliğin avantajı ile tamamlayıp play off mesaisine öyle başlamak istiyoruz.
“Karşıyaka’dan Takım Arkadaşım Lazeric Jones da Aramıza Katılıyor”
-Takımların kadrolarındaki iki yabancı oyuncunun performansı bir hayli belirleyici oluyor. Siz, iki ay kadar Calvin Harris’in sakatlığı dolayısı ile tek yabancı ile oynadınız. O dönemde sıkıntı hissettiniz mi?
Kerem Gönlüm: Söylediğin gibi, ligimizde takımların sahip olduğu iki yabancı oldukça önemli. Bizim kadromuz, sezon başında kurulurken oldukça derin olarak şekillendi. Calvin Harris de ekibimizin önemli bir parçası ancak takımımız kadro zenginliği ile onun yokluğunu hissettirmemek için elinden geleni yaptı. Neticede skorer oyuncumuzdan bahsediyoruz, tabii ki zorlandığımız oldu ama en az kayıpla o dönemi geçtiğimize inanıyorum. Şimdi yeni bir oyuncumuz da aramıza katılacak. Geçen sene Karşıyaka’da da takım arkadaşım olan Lazeric Jones bundan sonra bizimle olacak. Tüm takımların sakatlıksız bir ikinci yarı geçirmelerini diliyorum…
“Bazı Oyuncuların Sert Oyun ile Sakatlamaya Yönelik Hareketleri Ayırt Etmeleri Lazım”
-Aslında bir oyuncu için bu ligde önemli konulardan biri de ligin dinamiklerini iyi biliyor olak ama sen Süper Lig’de oynamaya alışıksın... Bunun dezavantajını yaşadığın oldu mu?
Kerem Gönlüm: Oldu mutlaka. Gerçi ben Türkiye Basketbol Ligi’ni takip ediyordum. Kariyerime bölgesel ligde başladım; iki sene de ikinci ligde oynadım. Tabii benim oynadığım dönemdeki ikinci lig ile şimdiki Türkiye Basketbol Ligi çok farklı. Mücadelenin ne kadar üst düzeyde olduğunu fırsat buldukça izlediğim maçlardan da görüyordum zaten. Sert ve daha farklı bir basketbolun oynandığını da söylüyorlardı bana. Buraya gelince ise şaşırdığım durumlar oldu. Bir ceza aldım ve bu konuyla ilgili verdiğim bir demeçte de söylemiştim. Ben Euroleague seviyesinde 15 sene oynadım. Sertlik demek, rakibini sakatlayıcı, kasti bir şiddet uygulamak demek değildir. Euroleague’de, benim oynadığım seviyedeki oyun sertliği en üst düzeyde idi. Sert oynayarak mücadele vermek başka bir şey, bu ligde bazı oyuncu kardeşlerimin, arkadaşlarımın birbirlerine yaptıkları başka bir şey. Bunu ayırt etmeleri lazım. Ben bu konuda bir olay yaşadığım için; kimsenin bir başkasının ekmeği ile oynamasını istemediğimi vurguluyorum. Hepimiz aynı ligden para kazanıyoruz. Karşıdakine vurma olarak adlandırabileceğim, kasti müdahalelerde dönüşü olmayan yollara girilebiliyor. Bu noktada, ligdeki sertlik algısı kısmı beni hayal kırıklığına uğrattı. Söylediğim gibi, sert oyun oynanabilir, ama bu rakibine sakatlamaya yönelik vurmak demek değildir.
“Türkiye Basketbol Ligi’nin Kalitesi Her Geçen Sene Artıyor”
-Tabii ligin ikinci devresinde mücadele seviyesi daha da artacaktır. Aynı rakipler ile oynanacak maçlar daha değişik senaryolara sahne olabilir. Nasıl bir ikinci yarı yaşarız?
Kerem Gönlüm: Sezonun başında takımlar kurulduktan sonra kadrolarda bir takım değişiklikler de oldu. Şu dönemden sonra, artık esas kendini gösterme zamanı başlıyor. Az önce de sözünü ettiğim sertlik artacaktır ama inşallah benim dediğim şekilde, yani mücadele boyutunda artar. Biz, ikinci devrenin yoğun temposuna hazırız. Takım olarak kimseden çekincemiz yok. Şunu da söyleyebilirim, Türkiye Basketbol Ligi’nin kalitesi her geçen sene artıyor. Şimdi Federasyon Başkanımız Hidayet Türkoğlu da yönetimle beraber birçok önemli adım atacaktır, bunların çalışmalarını yapıyorlar. Sözünü ettiğimiz ligde kalitenin artması durumu da çok önemli bir şey. Süper Lig oyuncularının burada oynaması, lige değer katılması açısından da büyük önem taşıyor. İnşallah önümüzdeki senelerde ligin değeri böyle yükselmeye devam eder.
“Hiçbir Antrenör Yoktur ki Fayda Göreceği Oyuncuyu Oynatmasın”
-Genç oyuncuların gelişimi için TBL’nin elverişli olup olmadığı konusunda yorumların neler olur?
Kerem Gönlüm: Hep konuşulan bir konu bu… Burada belli bir mücadele ortamı var; aşağı sıralarda ligden düşmemek için olan savaştan yukarı sıralardaki liderlik mücadelesine dek… Buraya gelen genç sporcular için şunu söyleyebilirim ki iş oyuncunun kendisine düşüyor. Kimse kimseye formayı vermiyor, o formayı almak gerekiyor. Hiçbir antrenör yoktur ki fayda göreceği bir oyuncuyu oynatmasın. Gençler çalışmaya devam etsin, çok yetenekli oyuncular var aralarında… Bu ligde benim önceden hiç tanımadığım birçok kaliteli oyuncu var… Senin soruna dönecek olursak, genç oyuncular TBL’ye oynamaya gelsin mi diye düşünürsek, yine ligin kalitesinin artmasına değineceğiz çünkü onlar için ortam her geçen sezon zorlaşıyor. Sonuçta olay yine oyuncuların kendisinde bitecek…
“Taraftarımıza Desteklerinden Ötürü Teşekkür Ederim”
-Ligde sizin takımınız gibi birkaç takım var ki onlar hem kadrolarıyla hem de taraftar desteği ile öne çıkıyorlar. Salonunuzu her maçta dolduran taraftarınıza da bir parantez açmak gerekir diye düşünüyorum…
Kerem Gönlüm: Röportajın ilerleyen dakikalarında ben de bundan bahsedecektim… Sakarya’nın futbola olan ilgisini ve Sakaryaspor’un Türk futboluna birçok ünlü oyuncu yetiştirmiş olduğunu da düşünerek buranın spora alışkın bir kent olduğunu söyleyebiliriz. Sakaryaspor futbolda eski performansından uzaklaşınca şehirde de bir motivasyon kaybı olmuş ama biz şimdi o motivasyonu tekrar yaratmaya çalışıyoruz. Sakarya halkı da sağolsun buradaki bütün maçlarımızda bize tam destek veriyor, salonu dolduruyor. Daha büyük, daha fazla seyirci kapasitesi olan yeni bir salonumuz da var. Belediye Başkanımız Zeki Toçoğu da o konuda çok istekli, yeni salon ile ilgili gerekli adımlar atılıyor. Bu şehrin spora olan motivasyonunu tekrar kazandırmak istiyoruz. Taraftarımız bize çok güveniyor. Kaybettiğimiz maçların ardından biz kaybedemeyiz algısı ile üzülüyorlar. Haklılar, doğru, ama sporun içinde kaybetmek de var. İnişler çıkışlar olacaktır sezon içinde, her takımın formsuz dönemleri olabilir. Biz hedefimiz yolunda sapmadan ilerleyeceğiz. Onlara da buradan teşekkür etmek istiyorum verdikleri destekten dolayı. Son derece kaliteli maç izleyen bir seyirci kitlemiz var. Salon kapatmaya yol açan taşkınlıklardan kaçınmak da çok önemli ve bizde hiç böyle şeyler olmuyor. Bundan sonra daha da çok desteğe ihtiyacımız olacak, onların ilgisinin artarak devam etmesini diliyorum.
“Kendine Güvenen Bir Takımız”
-Sezon başından beri çok fazla maç kazanmış olmanız, bir mücadeleyi kaybettiğiniz zaman diğer takımlardan daha fazla olumsuz etkilenmenize sebep oluyor mu?
Kerem Gönlüm: Tabii, moral bozukluğu oluyor. Neticede kadromuzun kalitesi belli. Gerçi Nesine.com Eskişehir Basket ve Acıbadem Üniversitesi’nden bütçe olarak daha düşük olabiliriz ama çok iyi bir takımız. Aramızdaki arkadaşlık bağları da oldukça kuvvetli ve kaybedince biz hakikaten daha fazla üzülüyoruz. Ben geçen sene de bu ligi takip ederken görüyordum, TOFAŞ çok dominant bir gidişata sahipti ve normal sezonu 3 mağlubiyetle tamamlamıştı. Tabii ki kazanma alışkanlığı önemli ama hiçbir şeyin de garantisi yok; biz 7 – 8 tane daha maç da kaybedebiliriz. Neticede esas olan ligin en son kısmı, play off dönemi. Geçen sene Acıbadem Üniversitesi normal sezonu ikinci bitirdi, Best Balıkesir altıncı. Lige çıkan Best Balıkesir oldu. Sonuçta belirleyici maçlar play off maçları. Bu anlamda sezon devam ederken maç kaybettik diye çok da moralleri bozmaya gerek yok. Öbür yandan sorduğun sorunun cevabı ise evet, mağlubiyet alınca olumsuz etkileniyoruz ve moralimiz bozuluyor. Bunun nedeni de kendine çok güvenen bir takım olmamız. Yenildiklerimizin, kaybetmememiz gereken maçlar olduğunu düşünüyoruz ve bu sebeple üzülüyoruz.
“Bütün Takımlar Sakarya’yı Gözüne Kestiriyor”
-Normal sezon mesaisi sürerken, hedefiniz yolundaki bu uzun maratonda konsantrasyonunuzu sürekli üst seviyede tutmanın nasıl bir yolu olabilir?
Kerem Gönlüm: Biraz önce sorduğun soruda önemli bir şeyden bahsettin, kazanma alışkanlığından. Bizde bu alışkanlığın olması, rakiplerimizde de bizi yenmek için fazladan motivasyon olmasına sebep oluyor. Herkes Sakarya’yı gözüne kestiriyor, biz bunun bilincindeyiz. Bence statü ile alakalı da bir sıkıntı var, 34 maç oynanıyor ama ligi lider bitiren lige çıkamıyor. Belki ligi lider bitiren direkt çıkabilir ama bunlar çok önemi değil… Bunu sadece bir parantez içinde söyledim. Biz liderlik avantajını her zaman elimizde bulundurmak istiyoruz.
“Sakarya’da Mutluyum”
-Sohbetimizi kapatmadan seninle ilgili de bir soru sormak isterim. Ailen İstanbul’da, sen de Sakarya’dan İstanbul’a gidip geldiğini söyledin röportajımıza başlamadan önce. Nasıl geçiyor Sakarya’da hayat Kerem Gönlüm için?
Kerem Gönlüm: Ben geçen sene de İzmir’deydim ama kariyerim boyunca İstanbul dışında pek oynamadım. Dokuz sene Efes, altı sene Ülker, sonra Galatasaray… Sakarya hiç de bilmediğim bir yerdi. Sadece yöneticilerimizin; Cavit Akova’nın ve hocamız Burak Bıyıktay’ın bana aktardığı kadar bilgi sahibiydim. Burada mutluyum. Sakarya’da da bir düzen kurduk, eşim de çocuklarla beraber gidip geliyor. Kırkpınar’da, Sapanca’dayız. Burası çok güzel, huzurlu ve enerjisi yüksek bir yer. Belki İstanbul’daki hayattan ayrıldığın için pişman oldun mu diye sorabilirsin, bunu sportif anlamın dışında söylüyorum. Neticede İstanbul’dan sonra burada oldukça durağan bir hayat var. Ben, o keşmekeşten biraz olsun uzak kaldığım için memnunum, insan huzur buluyor. Asıl havalar güzelleşince daha çok keyfini çıkaracağız. Dediğim gibi burada çok mutluyum ve şu anda her şey yolunda…
Röportaj: Şansın Tokyay
Fotoğraf: Ahmet Tokyay
Kamera: Kubilay Öztürk