Sıkıntı had safhada
Sahada eski Beşiktaş yok. İkinci yarıda oyunun direksiyonunu Kayseri'ye bıraktılar. Onlar da ceza alanında başarılı olamadılar
Erman Toroğlu / Fotomaç
Sahada eski Beşiktaş yok. İkinci yarıda oyunun direksiyonunu Kayseri'ye bıraktılar. Onlar da ceza alanında başarılı olamadılar
İlk yarı Beşiktaş az da olsa oyuna hakimdi. Kayseri, Beşiktaş'a cevap vermeye çalışıyordu ama fazla gücü yetmedi. Nereye kadar?
Beşiktaş'ın attığı ikinci golae kadar!
Maç 1-1... Hakem Bülent Yıldırım sahneye çıkıyor. Olmayacak bir faul çalıyor. Çaprazdan bir vuruş var. Nedendir bilinmez Kayseri bu vuruşun önüne iki futbolcu koyuyor.
Sosa da bu fırsatı ve hatayı affetmiyor.
Kendine göre yakın direğe vuruyor ve gol oluyor. Yani bu golde üç tane temel öğe var. 1- Hakemin eyyamı. 2-Kayserispor'un yaptığı hatalı baraj. 3- Sosa'nın güzel vuruşu.
Kaleci Tolga'nın Beşiktaş'ın attığı ilk golde de büyük payı var. Topu çok güzel yerden oyuna soktu. Tolga'nın gönderdiği o top ikinci pozisyonda Gomez tarafından gol yapıldı.
İkinci yarıda iki tarafında öyle büyük pozisyonu yok. Bu durum önde olan Beşiktaş'ın işine geldi tabi.. Bu yarıda en net pozisyonu Gomez ile yakaladılar ama Gomez gereksiz yere topu vaktinden önce Sosa'ya vermeye kalktı ve pozisyonu kaçırdılar.
Beşiktaş'ın o tempolu hali yok. Hani tarihte vardır ya, "Cilalı taş devri", "Yontma taş devri" sonra "Taş devri" ... İşte Beşiktaş'ın hali de onun gibi birşey oldu.
Futbolcu eksikliği mi var?
Olabilir? Mesela Oğuzhan'ın yokluğunu hissettiler.
İkinci yarı özellikle Beşiktaş maçın direksiyonuna hakim olamadı. Bu devrede Kayserispor topa daha etkili gözüktü ama onlar da rakip ceza alanı içinde etkili olamadı.
Bu tip maçlar tehlikelidir.
Hani derler ya, "Ummadığın taş baş yarar!" Beşiktaş öyle bir rakiple oynadı.
26 bin kapasiteli statta 6 bin seyirci var. Zaten Türk futbolunda da düşündürücü olan da bu.
Lig ikincisi gelmiş o zaman bu sahayı dolduracaksın. Bakın dakika 90 3 Biseswar neredeyse 40 metre top sürüyor ve çok tehlikeli bir şekilde ayak içi plase yapıyor. Gol olsa maç biteceği için telafi şansı yok! Ama bir tane Beşiktaşlı oyuncu "Nereye gidiyorsun arkadaş?" diyerek Biseswar'ı durduramıyor.
İşte Beşiktaş'ın dün akşamki maçtaki özeti bu!
Hakemlikte benim mantığım şudur; bir hakem FİFA hakemliğine yükselip, bitiriyorsa hakemliğini de bitirmeli.
Düşünün adam Ordu komutanı, General! O komutan Albay rütbesine inip görev yapmamalı.
Hakemlikte de durum aynı! Siz de diyebilirsiniz ki aksini düşünülüyorum.
Bu konuda sonuna kadar tartışırım. Hakemin önünde ideali ve hedefi yoksa, niçin maç yönetir? Daha fazla maç yöneterek "para kazanmak" için.
Hakemlik fazla maç yönetilerek, para kazanılacak bir iş değildir.