Sıradaki gelsin
Spor Toto Süper Lig'in 13. haftasında ve haftanın en önemli maçında sahasında Trabzonspor’u konuk eden Fenerbahçe baştan sona üstün oynadığı maçı 2-0’lık skorla kazanıp ligin yeni lideri oldu.
Spor Toto Süper Lig'in 13. haftasında ve haftanın en önemli maçında sahasında Trabzonspor’u konuk eden Fenerbahçe baştan sona üstün oynadığı maçı 2-0’lık skorla kazanıp ligin yeni lideri oldu.
Konuk ekip Trabzonspor açısından;
Maça tutuk ve rakip ataklarını karşılaşmaya yönelik savunma ağırlıklı bir oyun kurgusuyla başladılar. Baskılı ve bunaltıcı Fenerbahçe atakları karşısında çok zorlanarak oyuna fazlaca tutunamadılar. Takım halinde konsantrasyon bütünlüklerini sahaya iyi yansıtamadılar. Özellikle orta sahada rakipten gördükleri sürekli baskı sonucunda pas yapmakta ve topu ileriye taşımakta zorlandılar. Hal böyle olunca ilk yarıda pozisyon üretemediler. Zaman, zaman birkaç kontrataklar yakaladılar ancak onlarda da yavaş kaldılar. Orta sahası dirençsiz, gol bölgelerinde etkisiz defansta ise hem adam markajında hem de alan savunmasında yapılan kademe hataları Trabzonspor’un rakibine karşı skor ve futbol kalitesi açından mahkum kalmasına sebebiyet verdi. İlk yarının sonlarında sürekli Nani’ye faul yapmakla meşgul olan çaylak futbolcuları Alper Uludağ’ın, 39 ve 42. dakikalarda gördüğü sarı kartlar sonrası kırmızı kartla oyun dışında kalmasıyla ilk yarıyı 10 kişi ve 1-0 geride kapattılar.
İkinci yarıda ise ofansif futbol kurgusunu sahaya yansıtıp en azından skoru eşitlemek yerine, tersi performans göstererek sergilenen korkak ve negatif nitelikli futbol performanslarıyla sadece farkın artmaması için mücadele etmeye çaba gösterdiler; bir başka ifadeyle zorunda kaldılar demek daha doğru olacağı kanısındayım. Çünkü bütün bunların tek nedeni vardı o da Fenerbahçe’nin takım halinde rakibe yaptığı önde baskı ve sahanın her yerinde uyguladığı agresif bir ofansif futbol kurgusuydu. Trabzonspor ikinci yarıda adeta 1-0’lık yenilgilerini koruma adına oynadı ancak onu bile başaramadılar ve bitime iki dakika kala ikinci golü de yiyerek yenilgiyi hak ettiler.
Fenerbahçe’ye gelince;
Karşılaşmaya yüksek tempoda, rakibe önde basan, coşkulu ve kazanmaya istekli bir futbol kurgusunu sahaya çok iyi yansıtarak başladılar. Daha ilk dakikalarda gücünü ve kararlılıklarını rakibe hissettirerek onların psikolojik olarak oyundan düşmelerini sağladılar. Özellikle orta alanı çok çabuk geçerek rakip yarı alanda kusursuz bir pas trafiği yaptılar. Kantları çok efektif kullandılar. Sağ kanat varyasyonlarından hem ilk yarıda hem de ikinci yarıda aradıkları golleri buldular. Her maçta yaptıkları gibi attıklarından daha fazlasını kaçırmayı bu maçtada yine ihmal etmediler. Fenerbahçe gibi oynayarak önemli bir 3 puanı almayı başardılar. Aşağı yukarı son üç haftadır eleştirilen futbollarının üstüne koyarak futbol kalitelerini her geçen hafta bir tık daha ileriye götürmeyi bu maçtada iyi icra ederek büyük takım olma özelliklerini tüm kamuoyuna, özellikle kendilerini acımasızca eleştiren şarlatanlara kapak niteliğinde gösterdiler.
Evet, Fenerbahçe bu maçta hem skor hem de sergilemiş olduğu futbol kalitesi açısından tam not aldı. Trabzonspor karşısında maç genelinde; yardımlaşma saha parselasyonu, kanat beklerinin hücuma katkısı, topun olduğu yerde çoğalmak, savunma hattını öne çıkartarak alan daraltmak, organize takım presi, akıcı pas oyunu gibi modern futbolun gereksinimlerine sahip kolektif ruh ve kolektif oyun yapısını sahaya çok iyi yansıttılar. Futbolun temel prensipleri içinde var olan, yüksek tempo, rakibe önde baskı, pas trafiği, top kayıplarında agresif olup topa tekrar sahip olmak, kanat atakları, şut organizasyonları ve final vuruşlarında skor üretmek gibi futbolun doğrularını takım halinde çok iyi yaparak 2-0 gibi net bir skorla zorluk derecesi yüksek olan bu kritik maçtan 3 puanı çıkartarak liderlik koltuğuna oturmayı başardılar. Fenerbahçe takımını kutluyorum.