Sosyal Psikolojimizin İzdüşümü
Ajansspor yazarı Ferhan Yıldız, Süper Lig'de oynanan Galatasaray - Trabzonspor maçının futbol oyununun sosyal psikolojimizdeki izdüşümünü yansıttığını gösteren bir yazı kaleme aldı.
Pazartesi günü Türkiye’nin önemli bir kısmını ilgilendiren bir futbol fenomeni yaşandı. Sadece Trabzonspor ve Galatasaraylılar için değil, Fenerbahçeliler için de oldukça önemliydi Galatasaray-Trabzonspor karşılaşması. Gelenek bozulmadı ve Galatasaray’ın Avrupa’da puan kaybı yaşadığı pek çok maç sonrası yaşanan durum tekrar etti. Maça Ferhat Gündoğdu’nun Kadir Sağlam isimli elemanı atandı.
Oyunu pozisyon bazında analiz etmek niyetinde değilim. Bu konuda herkes her şeyi söyledi. Bu yazıda çevremde, sosyal medyada ve televizyonda, farklı eğitime ve bakış açısına sahip Galatasaray taraftarı profillerin, tornadan çıkmışçasına verdiği benzer tepkileri çözümlemeye çalışacağım. Kabul edelim ki Türkiye’de sayısal olarak, futbol izleyicisinin ana kütlesini Galatasaray taraftarı oluşturuyor. Görüşlerini merak ettiğimiz, aklına güvendiğimiz Galatasaraylı dostlarımız, kardeşlerimiz, büyüklerimiz oluyor. Ben izninizle örnek olay olarak, Erdal Hoş-Ümit Davala diyaloğunu esas alacağım. Ümit Davala’ya bu ülkede “hocam” diyorlar. Elli yaşının üstünde, benden beş yaş büyük. Ümit Davala’nın titri, teknik direktör. Diyor ki Davala, “Maçta sadece bir tane sorunlu pozisyon var, onda da herkes topun çıktığını söylüyor”. Bu cümlenin üstüne Erdal Hoş’un konuşurken ellerinin titrediğini gördüm. Ümit Davala gibi, kişisel özgeçmişi dopdolu ve kendisine hoca denilen bir futbol adamından normal şartlarda tek bir tutum bekleriz. Sağduyu. Maçta birden çok daha fazla tartışmalı pozisyon olduğu halde, bir sosyal medya trolü gibi, insanların aklıyla alay edercesine, “Bu maçta bir tane tartışmalı pozisyon var” demek, bu toplumun sosyal psikolojisine kötülük yapmaktır. Ne yazık ki konu sadece Ümit Davala’da da bitmiyor. Bu şahıs dışında detaya girmek istemiyorum.
Haksızlığa uğradığını düşünen toplulukları iyi anlamak gerek.
- Fenerbahçe camiası yaşadığı “Üç Temmuz Kumpası” nedeniyle maddi ve manevi zarara, haksızlığa uğradığını düşünüyor.
- Trabzonspor 2010-2011 dönemi şampiyonunun kendileri olması gerektiğine inanıyor.
- Beşiktaş camiası, sonradan ortaya çıkan bazı itiraflardan ötürü 1980’lerde haksızlığa uğradığını düşünüyor.
Sadece futbolun değil, Türkiye’de sporun üstünde yükseldiği koca camialar, bu ülkede çok büyük haksızlıklara uğradıklarını düşünürken, Galatasaray istatistiksel olarak şampiyonluk bienallerini geleneksel hale getiriyor. Herkesin duyu organlarıyla müşahede ettiği şu maçtan sonra dahi, bir Galatasaray yöneticisi, yüzü kızarmadan haksızlığa uğradıklarından dert yanabiliyor. Bu hem kötücül bir güldürüdür; aynı zamanda büyük bir saygınlık aşınmasıdır. Kazanım uğruna bu saygınlık aşınmasına razı olmaya gerek yok. Sportif camiaları büyük yapan kupaları değil, değerleridir.
Günün birinde Fenerbahçe UEFA Şampiyonlar Ligi’ni kazansa dahi, müzedeki General Harrington Kupası’nın değeri, Şampiyonlar Ligi kupasından tarif edilemeyecek ölçüde büyük olacaktır.
Herkesin bildiği gerçeği yazmadan bu yazıyı tamamlamak istemiyorum. 16 Aralık 2024 tarihinde oynanan Galatasaray-Trabzonspor maçının tek ve gerçek mağduru Karadeniz ekibidir. Bunu bir Fenerbahçe taraftarı olarak, Fenerbahçe’nin işine böyle geldiği için değil, gerçek bu olduğu için yazıyorum. Ne zamanki gerçeği, kazanımlarımızın üstünde konumlandırmak için adımlar atmaya başlarız, o zaman kazanımlarımız saygıdeğer olur. Galatasaray’ın 16 Aralık 2024 tarihli talihsiz kazanımı sahiplenme şekli, camiaya yukarıda da andığım, saygınlık aşınmasından başka hiçbir şey katmaz.
Ümit Davala’nın andığı tek pozisyona gelince. Maçı izlerken her izan sahibi insan gibi ben de dedim ki “Bu top çıkmış”. Maçtan sonra konunun uzmanı eski hakem yorumlarını gördükten sonra görüşüm şuna evrildi. “Top izdüşümü itibarıyla tam tepe açıdan çizgiye dokunuyor olsa bile böyle bir golle kazanmak istemezdim” Kuralda anılan ve bendenizin yeni öğrendiği izdüşüm nazariyesine göre, futbol topunun yanaklı yapısını ve perspektif olgusunu da düşünürsek, bu pozisyon muhtemelen geçerli bir gol. Doğrusunu, metrik ölçümlerle öğrenir miyiz öğrenemez miyiz bilmiyorum. Ancak bildiğim şey şu, Galatasaray-Trabzonspor maçı, futbol oyununun sosyal psikolojimizdeki izdüşümünü tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Gerçekliği, bağnazca bir fanatizme tercih etmek ve mağdura karşı mağrur olmaya çalışmak illeti iliklerimize kadar sirayet etmiş.