Spor yazarları Beşiktaş - Fenerbahçe derbisini değerlendirdi: 'Kalite: 3 Disiplin: 1'
'Yılda bir'in golcüsü/ Attila Gökçe - Milliyet
Hava soğuk... Maç da soğuk bir duşla başladı... Kaynar sıcakla bitti. Süper Lig’deki üst üste üçüncü şampiyonluğu kovalayan, ancak üst üste puan kayıplarından kurtulamayan Beşiktaş, beklenmedik top kayıplarıyla Fenerbahçe’yi adeta rahatlattı. Fernandao’nun golünde asisti (!) yapan kim? Damagoj Vida... Vida neden ilk on birde? Oranın asıl oyuncusu Pepe cezalı! Giuliano çakıyor şutunu... Kale çizgisi üzerinde Vida var. Zayıf bir müdahale ile çeviriyor topu. Tam da “al, at” cinsinden Fernandao’nun önüne gidiyor meşin yuvarlak. O da durur mu? Zaten Fabri pozisyonun başından beri yok. İşte size soğuk duş! Pozisyonun dışına çıkıp biraz daha geniş pencereden bakarsak... Fenerbahçe’nin attığı golde kesin ofsayt durumu var. Neto ofsayt pozisyonunda topla oynuyor. Fernandao golü atana kadar bayrağın (Tarık Ongun) havaya kalkması gerekmez mi?
Devam edelim: Dakika 37... Quaresma - Isla ceza alanında topu kazanmaya çalışıyor. Isla geç kalıyor ve topu kaptırınca rakibinin ayağına basıyor. Bunun adı penaltı! Dahası sarı kartlı Isla’nın ikinci sarıyla (ve kırmızıyla) ihraç edilmesi gerekir. Ah be Cüneyt, ne diyelim şimdi sana! Golü atan Fernandao’nun sevinç paylaşırken kollarıyla yaptığı (bizim örfümüze göre ayıp ve aşağılayıcı) tavrın kurallara göre doğrudan kırmızıyla cezalandırılması gerekir. Neyse ki (galiba) Çakır görmeden arkadaşları olayı perdeledi. Quaresma’ya Valbuena’ya arkadan yaptığı çift dalmaya çıkan sarı kart da biraz hafif kaldı galiba... Beşiktaş kendi sahasındaki maça titrek bacaklarla çıktı. Bu da gayet doğal... Pepe ve Talisca yok, biliyoruz... Ama maç günü öğreniyoruz ki Oğuzhan bir mide sorunu nedeniyle kadroda yok! Tamam ortada bir hazımsızlık sorunu var da nerede? Oğuzhan’ın midesinde mi, yoksa başka yerlerde mi?
Ev sahibinden devam edelim... Titrek bacaklar, anormal top kayıplarıyla, sürekli ikili mücadeleye girip ille de faul almayı düşünerek abuk bir başlangıç yaptı maça... Fenerbahçe ise golle tazelenmiş özgüveniyle bir perde yukarıdan devam etti. Onlarda da kaleci sürprizi vardı. Volkan Demirel, geçen hafta olduğu gibi, eldivenlerini yine Kameni’ye bıraktı... Kameni ya da Volkan fark etmezdi. Beşiktaş, rakip ceza alanında bir türlü varlık gösteremiyordu. Negredo kenarda bekleyedursun, açık alanlarda topla buluşmaya alışmış Vagner Love’ın maçı değildi bu. Neto ve Neustadter, her defasında yükselerek kestiler hava toplarını... Beşiktaş ilk 20 dakikadan sonra topla daha çok oynayan, golü arayan, ama bulamayan takımdı. Oyun merkezinde Atiba ve Tolgay’ın oldukça etkisiz, kimliksiz performansları da handikapları oldu. İlk yarının en gayretli oyuncuları Gökhan Gönül ve Quaresma’ydı.
Fenerbahçe’de ise Giuliano, Fernandao ve Dirar göz doldurdular. Quaresma’nın trivelasıyla Kameni’nin köşeden kornere çeldiği top, ilk yarının en sıcak pozisyonu oldu. Beşiktaş ilk yarıda göstermediği enerji ve reaksiyonu ikinci yarıda ortaya koydu. Hele Quaresma - Gökhan ikilisinin paylaştığı pozisyon var ki alkışa değer!. 49’da Gökhan’ın ortaladığı topa (artık asist diyelim) Vida (çivi gibi) çaktı kafayı. İşte beraberliği, coşkuyu ve çabuk oyunu getiren vuruş! Eğri oturup doğru konuşalım: Yerli - yersiz hâlâ antrenörlüğü tartışılan Şenol Hoca, maçın özellikle hamleler bölümünde doğru kararlar verdi. Oyunun seviyesini ve takımının etkinliğini giderek yukarı taşıdı. Başarılıydı. Aykut Hoca’nın bilinen bir hamlesi var: O da Valbuena’yı “ihtiyat askeri” olarak kullanmak. Doğru yaptı, oyuna heyecan taşıdı ama, yetmedi! Günün yıldızı mı elbette Quaresma! Sağı-solu belli olmuyor... Yılda bir de olsa coşuyor, çakıyor! Ama Quaresma’ya iki asist yapan Negredo’nun da hakkını yemeyelim... Ona da bir alkış gönderelim... Günün özeti: Masadaki kare dağılmadı... Aman dağılmasınlar... Bu yıl şenliğimiz var!
Kartal'a Fener morali / Bilal Meşe - Milliyet
Yorumlarımda, hakemleri eleştirmemek için kılı-kırk yarıyoruz, ama olmuyor arkadaş. Cüneyt Çakır, bizim uluslararası maçlar da yüz akımız... Yardımcıları Bahattin Duran ve Tarık Ongun Avrupa’da müthiş uyum içindeler, neredeyse sıfır hatayla maçları yönetiyorlar... Bu üçlü Dünya Kupası Finalleri’nde görev yapacaklar, buraya kadar tamam. Ne zaman iç hatlara dönseler, onlara bir şeyler oluyor, nazara geliyorlar! Yapmayın, etmeyin Fernandao’nun attığı gol yüzde yüz ofsayt, yan hakem Tarık Ongun, o pozisyonda onca tecrübesine nasıl gölge düşürür? Aynı Ongun, ikinci yarının uzatma dakikalarında Quaresma’nın attığı golde, pozisyonun gelişimini harika süzdü, atağı devam ettirdi. Çünkü Negredo orta sahadan çıktı, yani ofsayt falan yok, bravo.
Dönelim sahaya, derbiye... Beşiktaş Devler Ligi’nde B.Münih şokunu atlatamadan iç hatlara dönüş yaptı, Fenerbahçe ile zirve adına kritik bir maça çıktı. Düşünün savunmanın sigortası Pepe ile frikik atışlarının vazgeçilmesi Talisca cezalı, Oğuzhan da son anda kadrodan çıkarıldı. Böylesi bir tablo karşısında Kartal’ın son haftalarda müthiş bir çıkış yakalayan Fenerbahçe’nin karşısında ilk yarıda bir hayli zorlandı. Eee buna bir de çıkışlarda yapılan top kayıplarını eklersek, Kartal’ın sıkıntı yaşamasından doğal ne olabilir? Bir de savunmayı orta sahaya yakın yapıyorsanız, arkaya adam kaçırmayacaksınız, dönüşleriniz çabuk olacak, bir de Pepe’niz yoksa savunmada riske girmeyeceksiniz! Vida’nın ikinci yarıda skoru eşitleyen kafa golünden sonra devreye Şenol Güneş girdi, hamleleriyle Kartal’ı prangadan kurtardı, farklı galibiyette pay sahibi oldu. Vida’yı oyundan aldı, Negredo’yu, Vagner Love yerine de Caner’i sahaya sürdü, doğru da yaptı. Nitekim bu dokunuşlar Kartal’ı ayağa kaldırırken, Quresma’nın jeneriklik golü geldi. Portekizli yıldız Kartal’ı kritik derbi de ipten çekip, alırken, kalitesini ortaya koyarken, nefis bir gol daha atarak, skora noktayı koydu.Vagner Love, tepkisini anlayamadık! Arkadaş, başka takımlarda leblebi gibi goller atabilirsin, ama büyük takıma geldiğin anda o geçmişteki rahatlığı bulamazsın!Rakip sana yapışır, nefes aldırmaz! İşin özeti, Beşiktaş, güçlü rakibi karşısında geriye düşmesine karşın, ikinci yarıdaki oyunu, kazanma arzusuyla,kritik bir galibiyete imza atarken, taraftarlarının da gönlünü aldı.Fabri’yi de unutmayalım, çok kritik pozisyonlar da tecrübesini konuşturdu, galibiyette pay sahibi oldu.
Güle güle Fener, hoş geldin Kartal / Ercan Güven - Milliyet
Üst üste iki şampiyonluk kazanıp üçüncüyle flört ederken Alman malı bir direğe tosladı diye Beşiktaş’ın hurdaya çıkacağını, futbol tarzı ancak yarım sezonda anlam bulabilen, işe yarar hale gelebilmesi için muhtemelen bir yarım sezon daha gereken Fenerbahçe’ye “kendi oyunuyla” mars olacağını düşünenler fena halde yanıldı. “Rakip oynasın sen kazan” fena fikir değildi ama mükemmele erişmediği sürece rakibin kazanması daha büyük olasılık, hatta kaçınılmazdı. Hele karşındaki Beşiktaş gibi ligin en iyi futbolunu oynayan takımsa. Güle güle Fenerbahçe, Lig’e hoş geldin Beşiktaş! Vodafone Arena’da Çakır’ın düdüğü ile başlayan futbol sadece futbol değildi...
Aslında “akıl oyunları” futbolun önündeydi. Özellikle Fenerbahçe’nin akıl oyunları. Pepe ve Talisca’nın yokluğu yetmezmiş gibi Oğuzhan’ın da son anda sağlık nedenleriyle evine gitmesi, Fenerbahçe’nin taktiğini çok daha efektif kılmıştı. Maça kendi sahasındaki bir derbi gibi başlayan Fenerbahçe, topu ısıracak kadar motiveydi ve Beşiktaş’ın yarı alanında yaptığı hazırlık paslarına bile izin vermiyordu başlangıçta... Sert oynuyor, önde basıp hataya veya uzun topa zorluyordu Beşiktaş’ı ki, formatı hızlı paslarla hücum etmek olan ev sahibi için bu mecburiyet oyundan düşmek anlamındaydı. Savunmasını kaleden en uzakta kuran iki takımın sıkışan orta sahaları ile Medel’in orta sahadaki hataları, maçın ilk yirmi dakikasında üstün görünen Fenerbahçe’nin işine yaradı, ofsayt şüpheli olsa da Fernandao ile öne geçmesini sağladı. İsmail, sakatlığı nüksedip yerini Şener’e bırakınca Isla’yı sola alan Fenerbahçe, forvet arkasının pas yüzdesi düştükçe, baskın futbolundan vazgeçip savunmaya çekildi adeta. Tabi Şenol Hoca’nın maç içinde Medel’i stopere çekip Babel’i Talisca’nın yerinde oynatması, Babel’in yerini ise Adriano’ya emanet etmesi de başlangıçtaki Fenerbahçe alehine dengeyi değiştiren unsurlardı.
İlk devrenin son çeyreğinde Quaresma, sarı kartlı Isla karşısında daha kolay ortalar yapıyor, Babel Fenerbahçe kalesini zorluyordu. Atiba yeniden virtiöz olmuştu. Devre uzasa beraberlik işten bile değildi. Beşiktaş’ın beraberlik golü ikinci devreye kaldı. Vida skoru 1-1 yaptıktan sonra bile Fenerbahçe savunma disiplininden vazgeçmedi ama Beşiktaş o bitiren paslaşmalarıyla sağanak olup yağıyordu rakip kaleye. Çünkü istediği oyunu oynuyordu. Aykut Kocaman maçın bitmesine yarım saat kala Aatıf’ın yerine Alper’i alarak oyunu rakip sahaya taşımak ve takımını bunaltan baskıdan kurtarmak istedi. Şenol Güneş ise galibiyet peşinde olduğunu savunmadan Vida’yı çıkarıp gol noktasına Negredo’yu ekleyerek gösterdi. Ardından Negredo’yu yan toplarla beslemesi için Caner sol kanata... Fenerbahçe’nin ilk yirmi dakikada oynadığını ikinci yarıda Beşiktaş oynuyordu ve Fenerbahçe iki pas bile yapamıyordu rakip sahada. Berabereyken resmen zaman kazanmaya çalışıyor kontrataklarda bile geri dönüp oyalanıyordu Fenerbahçe. Ancak üstün olan Beşiktaş Quaresma’nın şahane şutuyla tabelada da üstün duruma geçti maçın sonuna 12 dakika kala. Kocaman’ın “acaba bir beraberlik olur mu” ümidiyle Isla’yı çıkarıp Valbuena’yı alması golden sonra.
Fark neydi?.. Eksilmiş savunma ve Quaresma’nın skoru 3-1 yapan golü. Bu sezon Fenerbahçe’den bu kadar. Bitirmeden; yiğidin hakkı yiğide... Bugüne dek defalarca düştüğü şampiyonluk trenine her seferinde koşup yetişmeyi beceren Fenerbahçe’ye “lig mücadelesine katkılarından dolayı” yürekten teşekkürler sunmayanı, Avrupa’ya saplanan pençesi gevşese de diğer pençesinden Süper Lig’i bırakmayan hatta daha sıkı kavrayan Kartal’ı amasız fakatsız tebrik etmeyeni Allah çarpmazsa futbol çarpar.
Banko Beşiktaş/ Şansal Büyüka - Milliyet
Beşiktaşlılar takımlarıyla iftihar edebilirler... Sahada müthiş bir Beşiktaş vardı... Özellikle öyle bir 70 dakika oynadılar ki, Fenerbahçe kendi yarı alanından bile çıkamadı... Fenerbahçe’nin arka arkaya üç pas yapmasına bile izin vermediler... Fenerbahçe‘ye gol şansı vermediler... Yedikleri gol de zaten ofsayt... Ayrıca çok dramatik, çok travmatik Bayern Münih maçından sonra böyle ayağa kalkabilmek kolay iş değil... Beşiktaş bunu başardı... Topla oynama oranlarına baktım yüzde 63’e yüzde 37 Beşiktaş lehine... Ben bir derbi maçında bir takımın rakibini bu kadar ezdiğini, rakibine bu kadar ağır üstünlük sağladığını ilk defa görüyorum... Üstelik derbi alışkanlığına sahip ve kolay kolay kaybetmeyen Fenerbahçe önünde... Fenerbahçeliler yenilgiye elbette üzülecekler ama “ahh- vahh“ etmelerine gerek yok... Berbat oynadılar, çaresiz kaldılar, maçı kaybettiler... Bu oyundan bırakın galibiyeti beraberlik bile çıkmazdı... Nitekim çıkmadı...
Beşiktaş’ın yüksek topla buluşan oyuncuları, Fenerbahçe göbeğinden her topu aldılar... Her topa vurdular... Quaresma o muhteşem iki golü atmasa da sahanın yıldızıydı... Ele avuca sığmadı... Olağanüstü işler yaptı... İsla, Dirar, Şener gibi rakiplerine yapışan ve nefes aldırmayan savunma oyuncularını perişan etti... Medel stoper oynarken de, orta alanda görev yaparken de çok özel işlere imza attı... Çizgiden çıkardığı top, maçın önemli kırılma anlarından biriydi... Tolgay’ı beğenmeyenler var ama ben Beşiktaş’ın ilk on birinde yer bulması gerektiğini düşünüyorum... Beni şaşırtan Beşiktaş‘ın 70 dakika süreyle tek kale oynaması, Fenerbahçe’nin üç pas bile yapamayıp, kendi yarı alanından bile çıkamayışıydı... Bir derbi maçın bu kadar uzun süreli tek kale oynanmasına ilk kez tanık oluyorum. Beşiktaş’ın kötü oynayanı yoktu, Fenerbahçe’nin de iyi oynayanı... Hatta vasat oynayanı bile yoktu...
Şenol Güneş’in hakkını teslim etmeliyiz... Usta bir satranç oyuncusu gibi hamleler yaptı ve rakibini “mat“ etti... Beşiktaş olası bir beraberlikte bile şampiyonluk yarışında ağır bir darbe alabilirdi... Buna izin vermedi Beşiktaş... Büyük alkış toplayan oyunu ve yine büyük taktir toplayan farklı galibiyeti ile iddiasını tazeledi, özgüvenini perçinledi... Fenerbahçe‘yi belki de en iyi anlatan maç sonrası Aykut Kocaman‘ın açıklamaları oldu. Aykut Hoca “Önde oynarken bile bu maçın ve bu skorun böyle gitmeyeceği belli oluyordu“ dedi... Aykut Hoca önde oynarken bile takımın ortaya koyduğu futboldan bu kadar umutsuz oluyorsa taraftarlar ne yapsın, hangi dala tutunmaya çalışsın... Kaybedersin kabul, ama teslim olmazsın... Beşiktaş‘a ve Şenol Hoca‘ya tebrikler... Çok çok çok hakettikleri bir maçı kazandılar...
Şenol hocanın satrancı.../ Güntekin Onay -Vatan
BEŞİKTAŞ, karşılaşmaya iyi başlamadı. F.Bahçe’nin kalabalık orta sahası iyi yardımlaşarak çok koşarak Beşiktaş’ın pas trafiğine engel oldu. Ancak Tolgay Arslan’ın da pozisyonunu yadırgadığını ve bu yüzden Beşiktaş’ın orta saha hücum geçişlerinde istasyon bulamadığını gördük. 8. dakikada gelen F.Bahçe golü sonrasında sarı-lacivertliler bir süre daha istediğini yaptı ancak maç 20. dakikanın sonra Beşiktaş’ın kontrolüne geçti. Adeta tek kaleye dönen karşılaşmada Şenol Güneş’in taktiksel değişiklikleri etkili oldu.
MUHTEŞEM QUARESMA
ÖNCE Medel’i stopere çekti Adriano’yu sol öne, Babel’i forvet arkasına koydu. Tolgay’ı da orjinal bölgesine, Atiba’nın yanına sürdü. Bu değişikliklerle Beşiktaş kendi kimliğini buldu ve Quaresma kanadından etkili oynadı. İkinci yarının başlaması ile birlikte inanılmaz bir Beşiktaş baskısı gördük. Siyah-beyazlılar sağlı sollu ataklarla F.Bahçe’yi adeta boğdu. Sarı-lacivertli takım o kadar bunaldı ki 45-65 arasında 20 dakikalık sürede orta sahayı dahi geçemedi.
VIDA’NIN golünün de tabii ki Beşitktaş’a büyük moral ve özgüven getirdiğini vurgulamak lazım. Sağlı sollu yediği darbelerle adeta grogi durumuna düşen bir boksör gibiydi F.Bahçe. Şenol Güneş son kozunu da Negredo’yu sokarak oynadı. Aykut Kocaman ise bu hamlelere cevap veremedi. Quaresma dün akşam olağanüstü bir futbol ortaya koydu ve çok klas işler yaptı. Maça tam anlamıyla damgasını vuran Portekizli yıldız muhteşem iki gole imza attı.
55 DAKİKA DOMİNE ETTİ
2-1 sonrası biraz tempoyu düşüren siyah-beyazlılar daha emniyetli bir oyunu tercih etti. Aykut Kocaman ise Valbuena’yı oyuna sokarak hücum yapma düşüncesini hatırladı. Beşiktaş 20. dakikadan 75. dakikaya kadar maçın mutlak hakimi ve üstün olan tarafıydı. Bu eforu ve çabası ile F.Bahçe karşısında haklı bir galibiyet aldığını da rahatlıkla söyleyebiliriz.
Kartal’dan gol ve futbol şov/ Ömer Güvenç -Vatan
4 GÜN önce B.Münih’e farklı yenilen Beşiktaş dün F.Bahçe karşısında özellikle 2. yarıda futbol ve gol şov yaptı. Maçın başında yedikleri gol Kartal’ın moralini bozmamış, takımı aksine daha da hırslandırmıştı. 2. yarıda siyah-beyazlılardan kusursuza yakın bir performans izledik. Hele atılan 3 gol vardı ki; versinler elinize kağıt-kalemi, bu golleri çiz desinler, çizemezsiniz. VIDA sanki uzaydan gelip kafayı çaktı. Quaresma’nın attığı golleri ne kadar güzel Türkçe bilirseniz bilin, ne kadar anlatımınız kuvvetli olursa olsun, anlatamazsınız. Sağ ayağının dışı, örümcek aldı. Sol ayağının içi tavana çakıldı.
ÖZGÜVEN TAVAN YAPTI
TABİİ ki maçın baş aktörü Quaresma’ydı. Ama inanılmaz koşan, hiç tahmin etmediğim şekilde defansın göbeğinde mükemmel oynayan Medel’i, bindirme üstüne bindirme yapan Gökhan’ı, girdikten sonra “Ben asist de yaparım” diyen Negredo’yu da unutmamak lazım. DÜN bana göre tüm Beşiktaş takımı yıldızdı. Hem 3 puanı kazandı hem de kaybolmaya başlayan özgüveni tavan yaptı... Ve Beşiktaş “Hooopp, yarış Beşiktaş’sız olmaz” dedi. F.Bahçe’ye gelince... Aykut hocanın takımını 2. yarıda Beşiktaş ceza sahasında çok az gördük.
Kazanan Şenol Hoca / Gökhan Dinç -Vatan
BEŞİKTAŞ adına sezon finali, F.Bahçe adına ise şampiyonluk maçı niteliğinde bir maçı geride bıraktık. Beşiktaş’ın Pepe, Talisca ve son dakikada Oğuzhan’ın kadroda olmaması nedeniyle baştan sona değişen oyun sitemini izledik. Şenol hoca Oğuzhan’ın rahatsızlığı sonrası Vida’yı kadroya Medel’i de orta sahaya sürdü. Love tercihi ise net olarak Negredo’ya verilen “ ilk forvetim değilsin” mesajıydı. Sarı-lacivertlilerin kadro sürprizi ise kaleci Kameni oldu. Geçen hafta ortaya koyduğu oyun ile takımına maç kazandırmıştı Kameni ve Aykut hoca doğru karar ile derbi maçta formayı Kamerunlu kaleciye verdi.
ERKEN gelen gol sonrasında ki golün ofsayt olduğunu yazmak lazım, Beşiktaş uyandı. Geriye düşen Beşiktaş kazanmak adına her şeyi yaptı. Şenol hoca bir ara 3’lü savunmaya döndü, Babel’i Love’ın yanına aldı. Sağdan geldi soldan geldi gol için. Bir penaltısı da verilmedi Beşiktaş’ın üstelik. Ama Beşiktaş yılmadı.
NEGREDO ÇÖKERTTİ
2. yarının hemen başında attığı golü Aykut hocanın iyi incelemesi gerekli. Forveti 1.50’lik Love olan takımın, duran toplarda savunmadaki uzun boylu oyuncuları kullanacağını bilmeyen yoktur. Ancak ilk golde Vida yaklaşık 30 metreden elini kolunu sallaya sallaya ceza sahasına girdi ve takımının ilk golünü buldu. Bu arada F.Bahçeli futbolcular sadece izledi. Duran toplarda eşleşmeden eser yoktu. Sonrasında ne mi oldu? Beşiktaş, F.Bahçe ile kedini fare ile oynadığı gibi oynadı.
GOLDEN sonra taraftarın da desteğini arkasına alan Beşiktaş’ta Şenol hoca yaptığı değişikliklerle resmen 3 puanı kazana taraf oldu. Beşiktaş’ın kabus gibi üzerine çöktüğü anlarda Aykut hoca ise sadece oyunu izledi, tıpkı oyuncuları gibi. Kısaca Şenol hoca, Aykut hocayı yendi dün gece. Özellikle Vida-Negredo değişikliği Aykut hocanın olmayan tüm sistemini daha da çökertti. Bundan sonrası için Beşiktaş adına lig, F.Bahçe adına ise travmatik günler yeniden başladı.
Güneş'in eseri / Ersin Düzen -Vatan
BAŞAKŞEHİR’DEN sonra, Beşiktaş’ın da 3 önemli oyuncusundan yoksun olması, Aykut Kocaman için bir şanstı. Ancak bu kez mat oldu! SARI-lacivertliler maça, 2. bölgede baskı yapıp, alanı daraltarak başladı. Beklenen de buydu. Beşiktaş’ın beklemediği, henüz 8. dakikada geriye düşmesiydi. Fernandao’nun golü ofsayt ve derbinin gidişatını değiştirdi.
ZATEN takım savunması güçlü olan F.Bahçe, skor üstünlüğüyle daha da kapandı. Öyle ki Giuiliano gol sonrası herhalde 40 dakika topla buluşmadı. Sahasında oyunu kabul eden, topu rakibe bırakan, sadece kontratak veya ortada kazanılan toplar ve hızlı geçişlerle hücum düşünen F.Bahçe için 32 dakika işler iyi gitti.
İSMAİL sakatlanıp çıkarken Şenol Hoca, Tosic’i yanına çağırıp büyük bir hamle yaptı. Tolgay, 10 numara pozisyonunu yadırgıyordu ve hep geriye geliyordu. Beşiktaş’ın sadece Quaresma ile kilidi çözmesi imkânsızdı. Şenol Hoca, Tosic’i sola çekip, Adriano’yu öne aldı. Medel geriye geldi. Babel’in forvete geçişi ile Love serbest oynamaya başladı. BİP Spor’daki maç önü yorumumda Talisca’nın rolünü Brezilyalı’ya biçmiştim. Saha içindeki bu değişim Beşiktaş’ı canlandırdı. Devre sonuna kadar baskıyı arttıran siyah-beyazlılar pozisyonlar bulmaya başladı.
KOCAMAN HAYÂL KIRIKLIĞI
ŞENOL Güneş, rakibin duran toplardaki üstünlüğüne zekasıyla cevap verdi. Vida’nın golü çalışılmış, tesadüf değil. 1-1’den sonra Beşiktaş kendi oyununu daha net ortaya koydu. F.Bahçe ise rakibine teslim oldu. Aykut Kocaman’ın Alper hamlesi de bu baskıyı kaldırmadı. Skora ve oyuna göre her türlü planını yapan Güneş, Negredo kozunu sahaya sürdü.
BEŞİKTAŞ’IN kazanma arzusu her şekilde görülürken, F.Bahçeli futbolcuların bu teslimiyeti garipti. Kim hangi takımı tutarsa tutsun, objektif bir değerlendirme yaparsa, derbinin hakkı Beşiktaş’ındı diyecektir...
ŞENOL Güneş derbinin 1. adamı, her hamlesi ile tecrübesini konuşturdu geceye damga vurdu... Aykut Kocaman ise hayâl kırıklığı!
3 puandan daha fazlası/ Ali Ece - Fanatik
Talisca’nın cezası yetmezmiş gibi Oğuzhan da ‘mideden cezalı’ olunca Beşiktaş başlangıçta ideal 4-2-3-1’ini oynayamadı. Fenerbahçe ise Başakşehir maçındaki etkili presle başladı ancak golü bulur bulmaz presten vazgeçerek büyük hata yaptı. 1-0’dan sonra Şenol Güneş çok doğru bir taktiksel hamleyle Babel’i de santrfora göndererek 4-4-2’ye döndü. Hem Beşiktaş’ın akışkan 4-4-2’si hem de Fenerbahçe’nin gereğinden fazla savunmaya çekilmesi oyunu Beşiktaş lehine çevirdi. 45-70 arası Beşiktaş büyük bir oyun üstünlüğü kurdu. Ancak bu periyotta tek gol bulabilince sonlara doğru enerjisi düştü. Münih’te 75 dakika 10 kişi oynadıktan sonra bu enerji düşüşü kaçınılmazdı. Lakin Quaresma uzun süredir beklenen müthiş trivela golünü tam zamanında attı. Gecenin sorusu Şampiyonlar Ligi’nde sürekli maç yöneten hakem Cüneyt Çakır ve yardımcıları ilk goldeki ofsayt kuralını nasıl bilmiyorlar? Maçın olayı Siyah-Beyazlılar’ın yıldız oyuncusu Quaresma’nın golü süperdi. 90 artıdaki kırmızı riski taşıyan müdahalesi hariç her şeyiyle harikaydı.
KISA MESAJ
Talisca ve Pepe yokken alınan bu galibiyet, 3 puandan çok daha ötesi olabilir.
Başrolde Quaresma/ Metin Tekin - Sabah
Oğuzhan'ın son andaki hastalığı ve cezalılardan sonra eldeki en iyi kadro ile çıktı maça Şenol Güneş... Ama hesapta olmayan şey Tolgay'ın o pozisyonu oynayamamasıydı. Santrfor arkası bir oyuncunun stoperlerin arasına girip top alması Beşiktaş'ın ileri çıkamaması demekti. Maça iyi başlayan Fenerbahçe karşısında ben ancak 20. dakikada karşılaşmanın Vodafone Park'ta olduğunu anladım.
İlk 20 dakika Fenerbahçe iyiydi. Beşiktaş oyunu kuramadı fakat Güneş çok doğru bir teknik adam hamlesi ile oyuncu değiştirmeden pozisyonları değiştirerek maça damga vurdu. Babel'i santrfor arkasına alarak 4-4-2'ye dönen Güneş'in bu hamlesine Fenerbahçe cevap veremedi. Bundan sonra çok net pozisyon üretemese de oyunu tamamen ele alan bir Beşiktaş vardı. Özellikle ikinci yarıda, 70'inci dakikaya kadar tek kaleye dönen bir maç izledik. Burada Güneş'in bir hamlesi daha geldi ve tamamen hücuma dönmek anlamına gelen Vida-Negredo değişikliğini yaptı. Yüksek tempoda bu oyunu oynamaya çalıştı Beşiktaş ve bunda da başarılı oldu.
Beşiktaş özellikle ikinci yarıdaki oyunu ile "Lig yarışında güçlü olarak varım" dedi. Quaresma da burada yaratıcılığı ve çok alışmadığımız bitiriciliği ile başrol oynadı. Esasında oyun başlangıcına bakınca Fenerbahçe'nin daha farklı olacağını düşündük ama golü bulduktan sonra Fenerbahçe klasik kendi yarı alanında bekleyen ve karşılayan bir takıma döndü. Maçı almadan önce oyunu almaya çalışsa belki daha farklı bir Fenerbahçe izleyebilirdik. F.Bahçe'nin golü ofsayt ama genel hakem performansına baktığımızda zor ve gergin bir maçın üstesinden geldi Çakır. Cüneyt Çakır iki takım için de hatalar yaptı ancak yine de bu maçı ve atmosferi yönetecek ilk isim oydu. Sonuçta bir kere daha şunu gördük ki; güvenli ve kontrollü oyunlar sıkıcıdırlar. Etkili ve yaratıcı oyunlar ise bana göre tercih edilmeli. Futbolda seyir keyfi anlamında, özellikle bu misyonu yüklenen takımlar için seçilmesi gereken modeldir bu. Güvenli ve kontrollü oyunlar değil...
Güneş skora göre oynadı / Rıdvan Dilmen - Fotomaç
Şenol Güneş, 1-0'dan sonra kendi Beşiktaş'ını buldu. Yaptığı hamleler ile derbiyi kazandı. F.Bahçe'nin solaksız işi zordu, bunu da bariz yaşadı Fenerbahçe favoriydi ama ben ev sahiplerini hep yüzde 5-10 önde görüyorum. İki değerli teknik direktörün hocalığını izledik. Biri santim santim, kontrollü oynamaya çalışan bir hoca, diğeri de Şenol Güneş gibi dörtlü forvetle oynamaya alışmış, bunun için de öne doğru oynamaya çalışan bir hoca. Güneş, Şampiyonlar Ligi'ndeki Bayern Münih maçında daha emniyetli bir takım çıkarmıştı sahaya. Ne oldu peki? Farklı kaybetti. Pepe ve Talisca'nın olmaması ve Oğuzhan'ın son dakika problemi, ilk 15-20 dakika onu etkiledi.
Fenerbahçe'nin ofsayttan attığı gol, bütün planlarını bozarken, Şenol Hoca'yı gerçeklere doğru itti. İlk 11; Şenol Güneş'in takımı değildi. Beşiktaş, 1-0 geriye düştükten sonra Şenol Güneş, Talisca'nın pozisyonuna Babel'i çekti. İşte bu hamleden sonra kendi Beşiktaş'ına dönmeye başladı Güneş.... Sonra biraz daha risk aldı 4-4-2 oynamaya başladı. Derken Caner'i oyuna aldı. Yetmedi skor yapınca Necip'i alıp skoru korumaya başladı. Fenerbahçe beklendiği kadroyla çıktı. Sürekli oynayan Hasan Ali'yi geçen hafta skor 3-0 olduktan sonra oyundan çıkarmadı, oyuncu sarı kart gördü, cezalı duruma düştü ve Aykut Kocaman solaksız kaldı. Dün bir de üstüne İsmail Köybaşı sakatlandı. Aykut Kocaman taktik antrenörü; oyunun sonunda da çift santrfora dönmedi. Şener'i sağa Isla'yı sola aldı. İkisi de sarı kart gördü. O zaman Quaresma hamle yapınca geri geri gidiyorsun. Beraberlik şansı yakaladı ama onu da Medel engelledi. Fenerbahçe neyi yapamadı? Pas... Topu tutamadı Fenerbahçe.
Şenol hoca skora göre oynadı, hamlelerini ona göre yaptı. Hakem de skora göre maç yönetti. Fenerbahçe'nin attığı gol ofsayt. Penaltı pozisyonu fotoğraf penaltısı hakem verir vermez. Fenerbahçe'nin yediği ikinci golden önce faul var. 2-1'ken Fenerbahçe'nin lehine fauller verdi alakası yok. Cüneyt Çakır, Şampiyonlar Ligi'nde Chelsea-Barcelona maçını yönetiyor ama Türkiye'deki maçları idare ediyor Beşiktaş kazanmayı daha çok istedi. Quaresma gibi iç saha süperstarı ile de sonuca gitti siyah-beyazlılar. Fenerbahçe'nin solaksız işi zordu bunun zorluğunu da sahada bariz şekilde yaşadı. Maçta uzatmaların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Quaresma'nın uzatmada attığı gol ikili averajı getirdi Beşiktaş'a. Kısaca her golün ayrı önemi var. Bir de bu maçın yarışa yansıması var... Fatih Terim ve Abdullah Avcı biri kazanacak deseler tercihlerini Beşiktaş'tan yana kullanırlardı. Başakşehir, Gençlerbirliği'ni yenerse 5 puanlık bir fark olacak hem Fenerbahçe hem de Beşiktaş'a... Hiç hafife alınacak bir fark değil.
OFSAYT GOL MAĞLUP ETTİ
Maça hakem açısından baktığımda Fenerbahçe'nin golü ofsayt. Bir başka pozisyonda Isla penaltı yaptırmak için, Quaresma penaltıyı almamak için uğraştı. Bir açıdan gördüğüm, pozisyon penaltıydı. Atiba bir pozisyonda kafa topuna çıkarken dirseğini kullandı. Cüneyt Çakır'ın orada sarı kartını vermesi gerekirdi. Hakemler devre arasında golün ofsayt olduğunu öğrenir. Bu da ikinci yarıdaki yönetimi etkiler. Fenerbahçe ofsayttan attığı gol yüzünden mağlup oldu. Çünkü o gol, Şenol Güneş'i gerçek Beşiktaş'a doğru itti.
Kalite farkı / Mehmet Demirkol - Fanatik
Mehmet Demirkol, Beşiktaş - Fenerbahçe derbisini değerlendirdi.
Fenerbahçe öndeydi. Formsuz Şenol Güneş, üst üste hamlelerle oyunu aldı. Eleştirdiğim hamlelerle savunmasıyla oynayarak. İki takım ve iki teknik direktör arasında kalite farkı ortadaydı.
İsmail oyundan çıkana kadar Aykut Kocaman’ın kurduğu oyun Başakşehir maçındaki kadar iyi olmasa da iyi bir baskı yaratıp Beşiktaş’ı oynatmadı. Sonrasında Isla sola Şener sağa geçti. İkisi de arka arkaya sarı kart gördü. Şener kariyerinin en şaşkın oyunlarından birini oynadı. Fenerbahçe öndeydi. Ancak son dönemde formsuz olduğunu söylediğim Şenol Güneş üst üste hamlelerle oyunu aldı. Hem de yine çok eleştirdiğim hamlelerle savunmasıyla oynayarak. Tabi bu kez onu seyreden ve tepki veremeyen bir rakip vardı. Babel’i merkeze Tosic’i sol kanada çekerek oyunu çizgiden çizgiye genişletip Fenerbahçe için baskı yapılamaz bir alana yaydı. Üstüne Sarı-Lacivetliler, sürekli pas hatası yapınca rakiplerini boğdular. Nefes aldırmadılar.
YARI SAHAYA GİREMEDİ
Fenerbahçe, 40 metreden attığı bir şut dışında rakip yarı sahaya bile doğru dürüst giremedi. Güneş’in kaliteli ve sonuç veren dokunuşları iki takım ve iki teknik direktör arasındaki kalite farkını da ortaya koydu. Münih şoku Güneş’i kendisine getirmiş belli ki. Hem de fazlasıyla.
GECENİN SORUSU
Şenol Güneş temel hamleyle maçı bitirirken Aykut Kocaman ne bekledi?
MAÇIN STARI
Güneş, Quaresma’yı rahatlatmak için her şeyi yaptı. Onun markaja girmemesi için dizayn edilmiş bir oyun bu. Bu oyunda hem pasör hem de dün şutör olarak harikaydı. Kameni’nin çıkardığı trivelası attığı golden daha iyiydi. Son golü ise Kamerunlu’yu paralize etti.
MAÇIN OLAYI
Beşiktaş, Fenerbahçe’nin iki katından fazla pas yaptı. 5 katı orta, 6 katı korner. İki katından fazla da şut. Ancak iki takımın isabetli şut sayısı aynıydı. Beşiktaş’ın bu senesini işte bu anlatıyor. Böyle bir oyundan normalde tarihi bir fark ve liderlik çıkmalı.
KISA MESAJ
Şampiyonlar Ligi her şartta yüksek ritim demektir. Orada paramparça olsan da ligde seviyen artar.
Hak edilmiş yenilgi/ Gürcan Bilgiç - Sabah
Her şey planlar dâhilinde gelişiyordu Fenerbahçe için... Oyunu dengede götürüp, hatta öne geçip; kalan sürede fizik gücünü öne çıkartarak rakibi kaleden uzak tutmak istediler. İlk yarıda her şey istedikleri gibiydi. Golü buldukları gibi, Beşiktaş'ı da şaşkına çevirdiler. Tribünlerin ateşini düşürüp, "Bize gol atamazsınız" mesajını verdiler. İkinci yarıda ise kâbusu yaşamaya başladılar. Planı değiştiren İsmail'in sakatlığı değildi elbette. Devrenin başında gelen beraberlik golüyle oyunun psikolojik dengesi de yer değiştirdi. Önde oynamanın güveni yerle bir olurken, taraftarıyla birlikte coşan-koşan ve isteyen bir Beşiktaş ile oynamaya başladılar. Bu anların yönlendiricileri takımların "büyük" oyuncularıdır. Fenerbahçe'de de bu bilinmezliği sonlandırıp, oyuna eski aklını taşıyacak bir performans gerekiyordu. Normalde en skorerde ararız bunu, yani Giuliano'da... Topa göstermedi kendisini. Fernandao sadece yüksek toplarda hedef oldu. Geri çekildikçe, yorgun Beşiktaş'ın da önünü açtılar aslında. Çağırdılar golleri...
Bir Başakşehir efekti beklesek de Fenerbahçe'den, Vodafone'un ortamı buna izin verecek gibi değildi. Sahadaki oyuncuların adlarını bile unuttuklarını söyleyebiliriz. Bu atmosfer altında normal paslarda bile hatalar yaptılar. Topu ileri taşıması beklenen Topal- Souza ikilisinin verimsizliğine, Dirar ile Aatif'ın oyunu sadece savunma yönüyle yaşaması da eklendi. Hani hak edilmiş yenilgiler vardır ya, saniye saniye Fenerbahçe için bu yorum gerçekleşiyordu. İkinci yarıdaki oyun karakterinden de galibiyet amacından da direnme güdüsünden de uzaklaşıp, teslim oldular Beşiktaş rüzgârına. Medel'in çizgi üzerinden çıkardığı top, belki maçın Fenerbahçe adına dönüm noktası sayılabilir. O anda tabela değişse, maçın yönü de farklılaşabilirdi. Fakat Fernandao'nun attığı golün çok açık ofsayt olduğunu da bu notların arasına koymak gerekir. Hak edenin kazandığı, kazanmaktan vazgeçenin yorumsuz soyunma odasına gittiğini belirtmek gerek. Üstelik ikili averajda üstünlüğü de rakibine vererek. Zirve hesapları yeniden yapılıyor. Bakalım, Perşembe kupa mücadelesindeki senaryo nasıl olacak?
Kalite: 3 - Disiplin: 1 / Uğur Meleke - Hürriyet
Bu maç, sadece iki farklı takımın değil, iki farklı felsefenin de kapışmasıydı.
Şenol Güneş’in Beşiktaş’ının sihrini ortaya koyması için topa ihtiyacı var, hücum sürekliliğine ihtiyacı var, bireysel kaliteye ihtiyacı var. Kocaman’ın Fenerbahçe’si ise topsuz oyunda fırsat arayan, bütüncüllük ilkesi üstüne kurulu, bireysel kaliteyi ilk sıraya koymayan, kolektif kalite odaklı bir takım.
Dün geceki maçı iki perdeye bölmek gerek: Birinci perdede yani ilk yarım saatte işler Kocaman’ın istediği gibi gitti. Kompakt duran, hücum presle kritik toplar kazanan ve golü de bulan taraf Fenerbahçe’ydi. 30’dan sonraysa maçın ikinci perdesi başladı; Güneş, Medel’i stopere kaydırıp geriden çıkış kalitesini artırdı, Babel’i de ikinci santrfor rolüne alıp orta sahadaki sıkışıklığı rahatlattı. Zira merkezde Medel-Atiba-Tolgay 500-600 metrekareye sıkışmış, bir alan paylaşımı krizi yaşıyorlardı. Beşiktaşlıların sanırım son 2 sezondaki en büyük yanılgıları, Talisca’yı “10 numara” sanmaları. Hayır, Talisca “10 numara” değil, ikinci santrfor. Yani Beşiktaş iki senedir 4-2-3-1 değil, 4-4-2 oynuyor. O yüzden Talisca’nın muadili bir merkez oyuncu değil, bir santrfor olmalıydı. 30’dan sonra Güneş takımını çift santrfora döndürerek, galibiyetin fitilini ateşleyen doğru kararı da almış oldu aslında.
Kocaman, bir maç önü taktik hazırlık ustası. Takım bütünlüğü, oyun disiplini ve şablon futbolu uzmanı. Ancak ısrarla gözden kaçırdığı bir detay var: İyi futbol, iyi futbolcuyla oynanır. Büyük antrenör, inandığı şablona ve disipline, kaliteli futbolcuları uydurabilen antrenördür. İtaatkâr ve vasat 11 adamla kusursuz bir disiplinle oynayabilirsiniz ama futbolda tabelayı genelde kaliteliler belirler, vasatlar değil.
Maçın adamı: GARY MEDEL
MAÇA orta sahada başladı, savunmanın göbeğinde bitirdi. Ama sanki 90 dakika boyunca her iki pozisyonu da aynı anda oynadı. Üç ciğeri, dört de kalbi var adeta bu adamın.