Spor yazarları düelloyu değerlendirdi!
Penaltılar 9-9 oldu, o sırada Aykut hocayı aradım... Hem Kasımpaşa maçı için tebrik ettim, hem de "Kimi istersin" diye sordum. "İnan fark etmez" dedi, cevap olarak ama o da benim gibi çok şaşkındı. Şaşırmamak da mümkün değil... İlk maçın skoruyla bitmesi, penaltılara gidilmesi ve sonuçta Başakşehir'in finale kalışı... Klasik yorucu bir maç oldu. (Rıdvan Dilmen/Sabah)
Fenerbahçe'nin tutunduğu tek dal olan kupa da gitti. Bundan sonraki maçlarda dün gelen seyircinin yarısını bile bulamaz. Hakikaten Fenerbahçe genelde şubelerin çoğunda başarılı ama dün hem kadın basketbol hem de futbolda benzer şekilde final anlarında kaybettiler. Spor böyle bir şey ve bir oyun... Artılarıyla, eksikleriyle, atanlarıyla, kaçıranlarıyla, ribaundlarıyla, direkleriyle. (Rıdvan Dilmen/Sabah)
Fenerbahçe, ligde olduğu gibi Başakşehir savunmasına baskı yaparak oyun kurmayı engelleyen bir oyunla başladı. Volkan Babacan uzun vurmak zorunda kaldı. Bu baskı maç boyu devam etti. Tabii Emre’nin organizatörlüğüyle çıkmayı başardılar. Ancak Fenerbahçe her defasında bu plana geri döndü. (Mehmet Demirkol/Fanatik)
Fenerbahçe’nin oyun planının bir başka aşaması da Visca ve Cengiz’i de kalabalık merkeze yönlendirmek üzerineydi. Bunu da yaptılar. Fakat Başakşehir, Emre’nin beceri ve liderliğiyle istediği golü buldu. Fenerbahçe skora rağmen risk almayıp plandan uzaklaşmayınca oyun dengede kaldı. Gol sonrası Abdullah Avcı hemen işe yarayan ve Fenerbahçe’yi şaşırtan B planını devreye soktu. (Mehmet Demirkol/Fanatik)
İki taraf da penaltıları tercih eden fazla forse etmeyen oyuna yöneldi. Penaltılarda gördük ki kaleciler arkadaşlarından daha fazla yorulmuş! Kurtarma yüzdesi bir yana attıkları (atamadıkları) penaltılar da dikkat çekiciydi. Başakşehir, Trabzon maçı öncesi en kötü senaryoyu yaşayarak finale kaldı. Daha fazla yıpranamazlardı... (Mehmet Demirkol/Fanatik)
Maçtan önce ne olması gerektiği belliydi. Fenerbahçe skorun 2-2'nin üstüne çıkmasına izin vermeyecek, Başakşehir ise kazanmanın veya daha farklı beraberliğin peşine düşecek. Eğer, mecburiyetler içinde bir plan içindeysen, sahada da "gereğini yapacak" düzeni kurmak zorundasın. Bu tablonun hitabında savunan bir Fenerbahçe görmemiz gerekirdi. (Gürcan Bilgiç/ Sabah)
Uzatmalara giden bir heyecanı, aslında final tadında izliyorduk. İki takım da istiyor, deniyor ve finali getirecek gol iki kalede kararsız dolaşıyordu. Oyun veya oyuncu kalitesinden şikayetçi olan olabilir, ama iki takımın da mücadelesi ve vazgeçmemesi, Süper Lig'i çok geride bırakıyordu (Gürcan Bilgiç/ Sabah)
Alın teri ve emeğin kol kola koştuğu, şansın-şanssızlık ile köşe kapmaca oynadığı ender maçlardan birine şahit olduk. Kupa finalinin ikinci biletini ise penaltı atışları belirledi. 120 dakikada yaşanan heyecan ve mücadele, penaltı atışlarında da karşımıza çıktı. Atışların sonunda da Abdullah Avcı ve talebeleri, Kadıköy'den bileti alan taraf oldu. (Gürcan Bilgiç/ Sabah)
O kadar da uzun boylu değil!.. Sen sezon boyu pısırıkları oynayacaksın, hücumda bir “B” planı bile kuramayacaksın, rakibin tırnaklarıyla kazıyacak, yoktan var edecek... Sonra da kupanın birini ben alayım diyeceksin. Penaltılarla falan... Bırakmaz kimse emeğini, alın terini sana. Şans bile çalışandan yana. Kimse penaltıları hesaplayıp “şu girseydi, bunu tutsaydı” falan demesin; karşınızdaki Fenerbahçe’nin dibe vurmuş halidir. (Ercan Güven/Milliyet)
Aslında Fenerbahçe’nin gole, gol için hamleye ihtiyacı vardı ama Advocaat ağırdan aldı. Alper ve Souza’yı biraz daha ileri çıkartıp Fenerbahçe’nin Başakşehir yarı sahasında daha çok kalmasını sağladı o kadar... Sarı kartlı Alper’in çıkıp Ozan’ın girdiği 60. dakikadan sonra baskılı gibi gözükse de Fenerbahçe’nin boyu uzadı ve Başakşehir’in kontratakları arttı. Ancak Fenerbahçe kaleci Volkan’a güvendi ve gol arayışını sürdürdü. On dakika geçmeden Sow’un beraberlik golüyle karşılığını aldı. (Ercan Güven/Milliyet)
Van Persie’nin yerine giren Volkan Şen ile başlayan uzatmada Fenerbahçe sezon boyu edindiği “bekleme” ezberine döndü. Fenerbahçe birkaç hamle dışında penaltıları beklemek için aynı ihtiyatla devam etti. Penaltı yazı tura gibi bir şey... Razı olduğun anda kaybetmiş sayılırsın ki, Fenerbahçe’nin kupa macerası da böyle bitti. İşin aslı, futbolun doğruları ile adaleti bunu gerektirirdi. Bu sezon “kupasızlığı” hak etmişti. (Ercan Güven/Milliyet)
90 dakika artı, uzatmalar artı, penaltılar... Futbolun içinde olan sertliğin dışında vur kır olmayan, vakit geçirmek için yatıp kalkmayan, maç penaltılara kalsın düşüncesiyle oynamayan, mücadelesi bol, golleriyle de birlikte keyifli bir maç izledik. (Ömer Güvenç/Vatan)
Maça 2 takım futbolcuları da temkinli başladı. 1-1’den sonra daha da keyifli bir maç izledik. Beklenen gol Başakşehir’den geldi. Emre’nin güzel vuruşu yüzde 50 Volkan, yüzde 50 de zeminin etkisiyle birlikte skoru 1-0’a getirdi. Sow’un golünde Lens’in asisti mükemmeldi. Volkan sağdan çok güzel ortalar yaptı. Eğer RvP iyi vursa belki de maç penaltılara kalmazdı. (Ömer Güvenç/Vatan)
Ben Holmen’in attığı golün yarısını asisti yapan Pektemek’e yazarım. Bu golden sonra her 2 takımın gol atma çabaları daha da arttı ve hemen Ozan’ın eşitliği sağlayan golü geldi. Üstüne basa basa söylüyorum, kalesinde devleşen Volkan Demirel olmasa maçın penaltılara kalma ihtimali yoktu. (Ömer Güvenç/Vatan)
2 çift lafım da Cengiz’e. Yapma güzel kardeşim. Olmadan oldum havasına sakın girme. Senin gibi futbolcular çok zor çıkıyor, bu şansını kullan gözünü seveyim. Burdan her 2 takım futbolcularına uykusuz ama keyifli bir gece geçirttikleri için teşekkürler. (Ömer Güvenç/Vatan)