Spor yazarları Fenerbahçe - Gençlerbirliği maçını yorumladı
Gecenin sorusu (Mehmet Demirkol)
Maçın starı (Mehmet Demirkol)
Maçın olayı (Mehmet Demirkol)
Kısa mesaj (Mehmet Demirkol)
En iyi 45 dakikasıydı (Ali Ece) Fanatik
Fenerbahçe uzun süredir Kadıköy’deki en iştahlı, en zevk veren ilk yarıyı oynadı. Sarı-Lacivertliler 15. dakikada topa %75 oranında sahip olurken Gençlerbirliği’nin o dakikaya kadar en etkili oyuncusu Hopf’un koruduğu kalenin direğiydi!
Topal’ın asistine kadar (Ali Ece)
Gecenin sorusu (Ali Ece)
Maçın starı (Ali Ece)
Maçın olayı (Ali Ece)
Kısa mesaj (Ali Ece)
Tutan ve tutmayan hamleler! (Erman Özgür) Fanatik
Maça futbolun 2 yönünü de iyi oynayarak başladı Fenerbahçe. Top rakibe geçtiği anda pres koydu ve çok çabuk kazandı. Soldado ve Valbuena’nın da katılımıyla ön tarafta etkili oldu. Ancak futbol şansı Gençlerbirliği’nin yanındaydı.
Çok önemli bir kayıp (Erman Özgür)
Gecenin sorusu (Erman Özgür)
Maçın starı (Erman Özgür)
Maçın olayı (Erman Özgür)
Kısa mesaj (Erman Özgür)
İki kırmızıyı atladı (Deniz Çoban) Fanatik
Mete Kalkavan dün başarısız bir maç çıkarttı. Oyun genelinde faul ve kart standardı hiç yoktu. Göstermediği kartları izah etmek pek mümkün değildi. Henüz 27. dakikada İssah, Valbuena’yı düşürdü. Hakem sadece faul çalmakla yetindi. Sarı kartını göstermiş olsa İssah ikinci sarı kartı görerek oyundan atılacaktı.
Alakasız sarı kart! (Deniz Çoban)
Jeneriklik gol! (Mehmet Ali Sabuncu)
Gençler’in şansı (Mehmet Ali Sabuncu)
Bu hatalar adamı kel bırakır (Sabah) Rıdvan Dilmen
Maçın skoruna ilaveten bugünkü maçlar çok büyük önem kazandı. Galatasaray ve Başakşehir kazandığı takdirde puan farkları ciddi şekilde açılacak. Haftaya da Başakşehir'e gidecek Fenerbahçe. Başakşehir'in 1-0 kazanması 10 puan fark demek… Liglerin ikinci yarısı başlamadan 10 gün önce Ümit Özat'ı gördüm, çay kahve içtik. "Küme düşme adayısınız" dedim, Ümit de "Yok hocam, çok enteresan oyuncular aldık, ikinci yarıda daha iyi oluruz" dedi. Dün iyi mi oynadılar, hayır ama belli bir kapasiteye ulaştılar. İkinci yarıda 4'lü savunmaya dönünce daha organize oldular. Gençlerbirliği duran toplarda çok fazla pozisyon vermiyor
Öylesi bir hakem hatası oluyor ki maç bir anda 11'e 10 olacakken avantajına dönüyor. Sonra Fenerbahçe klasik, saçma sapan gollerinden yiyor. Daha tuhaf bir şekilde normal pozisyonları atamayıp iki tane kontradan buluyor, sonra yine saçma bir gol. Futbolcular son dakikalarda garip bir psikolojiye giriyor. Şuursuz bir baskı, şişirme falan var ama çok iyi başlayıp kötüye gitti Fenerbahçe. Mete Kalkavan maçın genelinde hatadan etkilenmeyip fena yönetmedi ama o hata etkiledi maçı... Çok iştahla bir yemeğe başlıyorsunuz, harika bir yemek… Öyle bir tatlı getiriyorlar ki masaya bütün ağzınızın tadı kaçıyor. Aykut hocanın hafta içindeki açıklaması mental bakımdan bir şeyler gösteriyordu. Sadece hakemler açısından söylemedi onu. Dünya futbol tarihinde bu kadar hata yapan bir takım yoktur. Artık bir algı var, "Fenerbahçe kötü oynuyor" diye… Fenerbahçe ilk yarıda muhteşem top oynadı. Aykut hocaya pozisyon kaymaları, laktat testleri falan yetmez, yeni bir taktik idman önerim var. Haftada 2 gün kendi kalesine gol atma, bireysel hata yapma idmanı yaptırsın, o zaman dahi bu kadarını yapamazlar. 22 maçta inan yüzde 80'inde böyle go l yiyin deseniz beceremezsiniz. Dirar sen öyle bir koşu yap ki kademeye gir, kaleye doğru vur, Volkan sen de açıl desen bunu yapamazlar. İnanılmaz…
Fenerbahçe'de sanki hata yapmayanın ağzını burnunu kırıyorlar. Çok tuhaf bir durum… İyi de oynasa kötü de oynasa ligin en çok beraberlik alan takımı… Kayseri maçı, bu maç… Kurtarılan değil, kaybedilen puanlar. Atılan gol sayısı 39, fena değil. Ben bu kadar sakarca gol yiyen bir takım görmedim. Ben bunu bir mazeret olarak asla söylemiyorum. Saç ektirme merkezlerine gidin, anket yapsanız % 80'i Fenerbahçeli çıkar. Bu takım, adamı kel bırakır
Ne ekersen onu biçersin! (Sabah) Erman Toroğlu
Diyeceksiniz ki, tuhaf bir maç. Aslında, futbolda tuhaflık arada sırada olur. Ne ekersen, onu biçersin. Sarı-lacivertli takımın maçlarına bakın. İlk başta biraz hevesli ve istekliler; ama maç devam ettikçe oyundan düşüyorlar, tempoyu yükseltemiyorlar. Peki, bakın bakalım sezon başından bu yana Fenerbahçe kadrosuna, kaç futbolcu sakatlanmış ve bu sakatlıklardan dolayı oynayamıyorlar.
Sarı-lacivertliler, daha hala ideal kadrolarını bulmuş değiller. Sakın sakatlık bahanesinin arkasına saklanılmasın. Sakatlığın iki sebebi vardır; ya teknik direktör tarafından yanlış çalıştırma ya da futbolcunun kendisine bakmaması, bu kadar net. Gerisi laf-ı güzaf!
Aykut Kocaman geçen hafta hakemleri hedef gösterdi. Peki hakemleri hedef gösterince ne oluyor, şu oluyor: "Ben bu işi iyi yapıyorum, yönetici iyi yapıyor, futbolcular ellerinden geleni yapıyorlar ama hakemler bizim galip gelmemizi engelliyorlar!. Bize verilenler verilmeyenler, rakiplere verilenler verilmeyenler.."
İyi güzel de bunları dediğin zaman yönetici ve futbolcu da diyor ki: "Biz vazifemizi yapıyoruz, vazifelerini yapamayanlar hakemler!
Buyrun dün akşam F.Bahçe'nin yediği gollere bakın... Volkan bir yan topta dağlara taşlara çıkıyor ve önündeki stopere konuşmuyor. Stoperi kafayla indiriyor ve gol oluyor. Volkan da stopere fırçayı basıyor. Yani seyirciye diyor ki, "Kabahat stoperde, bende değil!"
Stoper de diyor ki; "Niye bana konuşmadın" ve kulağını gösteriyor. Yani Fenerbahçe'de herkes birbirini şikayet ediyor. Futbolcular birbirlerini, teknik direktör hakemleri ve yönetimini.. Peki, seyirci kime şikayet etsin bu Fenerbahçe'yi? Kombine al, forma al, seyahate git, maçlara git; sonra sinirden hasta ol, parmaklarını ye. Neredeyse ayak baş parmaklarını yiyecekler Fenerbahçeli seyirciler..
Gençlerbirliği aman aman futbol mu oynadı, hayır... Ellerinden geldiği kadar mücadele ettiler. Mağlup olsalardı kimse onlara bir şey demeyecekti.Ama 1 puan çıkarttılar.
Şimdi bakalım kabak kimin başına patlayacak, Aykut tarafından... Ama Aykut'un yedek kulübesindeki yüz ifadesi şunu gösteriyor: "Ben oyunu kaybettim, okeye dönüyorum!
Spor yazarları, 2-2 biten Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçını yorumladı.
Kocaman’ın en iyi kadrosu (Hürriyet) Uğur Meleke
Bundan 14 ay önce, 19 Aralık 2016 günü Fenerbahçe Kadıköy’de Gençlerbirliği’ni 3-0 yenmiş ama belki de tüm sezonun en şanslı sonucunu almıştı. O gün Fenerbahçe’nin oyunu korkunçtu, Gençlerbirliği harika futbol oynamış amaVolkan’ın kalede devleşmesiyle sonuca gidememişti. Skorun performansı hiç yansıtmadığı bir gündü o gün.
Yine aynı iki takım arasında Kadıköy’de dün gece oynanan ilk devre de oyunla sonucun hiç örtüşmediği bir başka garip 45 dakikaydı gerçekten. Aykut Kocaman belki de sezon başından beri en doğru 11 ve en doğru dizilişle sahaya çıktı. Takımı belki de sezonun en iyi 45 dakikasını oynadı ama soyunma odasına mağlup girdi.
Fenerbahçe dün çok şanslı sayılmazdı; direkten dönen 2 topları, değerlendiremedikleri birkaç da net pozisyonları vardı. Ancak sonucu alamamalarına rağmen, Fenerbahçe taraftarının bu sezon kazanılan birçok maça göre daha mutlu gittiklerini düşünüyorum eve. Çünkü Fenerbahçe bir büyük takım. Bir büyük takımın taraftarının beklentisi iyi futboldur. İyi futbol, iyi futbolcuyla oynanır. Yani Valbuena’yla, Soldado’yla, sağlıklıysa Giuliano’yla... Sadece koşan adamlarla iyi futbol oynansaydı, Jamaika dünyanın bir numaralı futbol ülkesi olurdu, öyle değil mi?
Fenerbahçe dün 2 puan kaybetti ama bence birkaç da ders çıkardı bu maçtan:
1- Valbuena, bu takımın en özel oyuncusu. O olduğunda bu takım, büyük bir takıma benziyor.
2- Kocaman’ın yerinde olsam Isla’nın sağ çizgiye inip görerek yerden içeriye attığı paslardan bir CD yaptırır, Hasan-İsmail-Şener’e ev ödevi olarak veririm.
3- Bu takımın bir iletişim sorunu var. Sanki bir biçimde daha çok vakit geçirip, daha çok konuşmaları gerek.
4- Eljif Elmas, büyük takım oyuncusu. Aatıf’ın-Dirar’ın dakikalarından birazını bu çocuğa vermek gerek.
MAÇIN ADAMI: OĞUZ KAĞAN
HOPF istikrarlı çizgisini sürdürdü. Dirar hatasını iyi bir geri dönüşle telafi etti. Ama 18 yaşındaki Oğuz Kağan’ın cüreti ve öne oynama isteği gerçekten heyecan verici.