Spor yazarları Galatasaray-Beşiktaş derbisini değerlendirdi
Spor yazarları Galatasaray-Beşiktaş derbisini değerlendirdi
İlk yayınlanma tarihi: Son Güncelleme:
Spor yazarları Galatasaray-Beşiktaş derbisini değerlendirdi
Direksiyonda Aslan var
'Her şerde bir hayır vardır' derler.
Mariano'nun yenine giren Linnes derbinin kaderine imza attı. Hem alanını mükemmel savunan hem de hücuma etkili çıkan Linnes, Rodrigues'e attırdığı golle hem takımını rahatlattı hem de şampiyonluk kapısını açtı. Fernando ve Donk'un etkili oyunları alkışlandı. Nagatomo ve Linnes iyi oynadıkları gibi atılan iki gole de doğrudan asist yaptı.
Beşiktaşlılar kupa maçının travmasını tam atlatamamışlar. G.Saray ise zihinsel olarak maça mükemmel hazırlanmışlardı.
Terim ne kadara büyük bir hoca olduğunu bir kez daha gösterdi. Rakibi çok iyi analiz etmiş, özellikle Talisca'nın dışardan etkili şutlar atmaması için Donk'u ve Fernando'yu kalkan olarak kullandı. Tudorlu G.Saray büyük maçlarda 1 puan aldı. Terimli G.Saray, yenilmedi 10 puan topladı. Bu derbi zaferi rakiplerinin de direncini kıracaktır. Kalan 3 maçta direksiyonda G.Saray olacaktır.
TERİM TAM BİR YARIŞMACI - RIDVAN DİLMEN
Derbiye mecburi değişiklikler damga vurdu. Daha maçın 21. dakikasında Galatasaray adına son dönemin en formda ismi Mariano kenara gelmek zorunda kaldı. Beşiktaş 0-0 giden maçta ve 1-0 geriye düştükten sonra en çok ihtiyacı olan santrforunu kaybetti. 35. dakikada Negredo'nun yerini Lens'e bırakmasıyla Beşiktaş, kontratak takımına döndü.
Galatasaray çok tecrübeli ve evinde en coşkulu oynayan takım. Bu coşkusu ve önde baskı yapıp sert oyunuyla Beşiktaş'ı durdurdu.
Bu sezon Şampiyonlar Ligi maçları da dahil Beşiktaş'ın oyununu kabul ettiremediği bir 45 dakika seyrettik.
İlk yarıda iki kritik pozisyon vardı. Birincisi Negredo'nun karşı karşıya kaldığı ve kaçırdığı pozisyon, ikincisi ise Gomis'in kaçırdığı ki bu gol olsa skor 2-0'a gelecekti ve belki de oyun ilk yarıda kopacaktı. İlk yarının en kötü oyuncusu Pepe'ydi. Gomis'le eşleştiğinde ona kafa topu vermemesi lazım ama
rakibine 3 kez bu şansı verdi. Golde de rakibinin önüne geçmesine rağmen ciddi hata yaptı.
'Oyun benim' demedi
Terim çok iyi bir yarışmacı antrenör... Kredisi de muazzam açık. Dursun Özbek'in giderayak yaptığı en önemli operasyondu bu.
Galatasaray'ın Fatih Terim'le olan duyguları yükseldi. Sessiz sedasız müthiş konsantrasyonla maça hazırlandılar.
Beşiktaş mental olarak hafta içi oluylar nedeniyle maça iyi hazırlanmadı. Zaten Şenol Hoca'nın maç önü açıklamaları da bunu gösteriyordu.
'Türkiye'de futbol mutbol yok' buyrun dedi. Tolgay mücadele etti ama etkili değildi, Talisca sertliğe dayanamadı. Quaresma konsantrasyon sıfırdı. Beşiktaş 'Oyun benim' demedi hiç.
Muslera sıfır hata ile oynadı... Müthiş bir konsantrasyon vardı. Nagatomo mükemmel oynadı. Denayer bireysel hatalar yaptı ama çabuktu. Maicon, cepheden gelen toplarda iyiydi. Teknik direktör ve taraftar 5 yıldız.
ÖYLE OLURSA BÖYLE OLUR - TURGAY DEMİR
Beşiktaş iyi başladı ve ilk 45'te topu Galatasaray'a bırakırken kontratak kolladı. Nitekim Negredo böyle bir atakta Muslera'yla karşı karşıya kaldığı pozisyonda Uruguaylı'yı geçmek yerine ayak dışıyla aşırtma yapınca topu dışarı gönderdi.
Galatasaray baskılı oynadığı dakikalarda soldan bindiren Nagatomo'nun ortasında bütün Beşiktaş savunması "Gomis'e odaklanıp topu seyredince Fernando golü attı. İkinci yarıda Babel tıpkı Negredo gibi müsait pozisyonda golü kaçırınca Beşiktaş adına maçın ayarı bozuldu.
İki takımın da iyi mücadele ettiği, heyecanlı, keyifli bir maç izliyoruz derken sahneye her zamanki gibi Fırat Aydınus çıktı ve bir eyyam penaltısı ve bir de eyyam kırmızısı çıkardı.
Futbol kitabı şöyle diyor; misal penaltı pozisyonunda hakem avantaj oynatıyor ve eğer hücumdaki oyuncu o avantajı değerlendiremiyorsa hakem önceki kararına dönemez! Fırat Aydınus eyyamı da abarttı.
En önemli ayrıntı
Penaltı pozisyonunda kale boş olduğu için avantaj oynattı, Rodrigues değerlendiremedi, oyunu devam ettirmeliydi ama dönüp penaltı ve kırmızı kart verdi ki bu iki karar da yanlıştı. Bariz gol şansından kırmızı kart yok artık! Fırat Aydınus dün başka bir futbol kitabının kurallarını uyguladı hikaye bu.
Okuduğu kitapta her ne yazıyorsa maçın hemen başında Belhanda'nın Medel'in yüzüne attığı dirseği görmesine rağmen kırmızıyı çıkaramadı.
Oysa biz aynı derbilerde Sneijder'in yüzüne el uzattığı için Veli'nin atıldığını görmüştük! Her neyse bizim futbolumuz böyle maalesef; eyyam gırla gidiyor...
Beşiktaş'ın beklenen pozisyonları bulmasına rağmen golü bulamaması maçın en önemli ayrıntısıdır. Şenol hoca bu iki sıradan stopere karşı Larin'i yabancı sınırına takması ve Lens'i kadroya alması inanılır gibi değil. Öyle olursa, böyle olur!
FATİH TERİM TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK HOCASI! - ZEKİ UZUNDURUKAN
İki takımın büyüklüğüne yakışır bir derbi oldu. Son yıllarda futbolu çok konuşamadığımız, az pozisyon yaşanan, tadı-tuzu olmayan, kaosun yaşandığı derbilere şahit olmuştuk genelde... Ama dünkü derbi, pozisyon zenginliği ve sahadaki mücadele açısından çok keyifliydi. Sahada basmadık yer bırakmayan, sanki ciğerlerine jet motoru takmış gibi mücadele eden Rodrigues'i ve Nagatomo'yu izlerken ben yoruldum. Onlar yorulmadı...
Maça Galatasaray daha coşkulu başladı. Tribün desteği her zamanki gibi şahane ötesiydi... Seyrantepe, sanki sarı-kırmızı renklerden oluşan binlerce dönüm çiçek bahçesine dönüşmüştü adeta...
Galatasaray; daha 20. saniyede Rodrigues ile gole yaklaşırken, Türk Telekom Stadı'ndaki ses desibeli, uzaydan duyulacak kadar yükseğe erişmişti.
İki teknik adam da önemli yıldızlara sıkı markaj uygulayarak maça başladı. Gomis- Tosic; Donk-Talisca; Quaresma- Rodrigues ve Lens-Linnes arasındaki sıkı markaj nefeslere kesti.
Galatasaray'ın attığı gol, dört oyuncunun ortak yapımı ile geldi. Gomis indirdi, Rodrigues, Nagatomo'yu gördü. Japon oyuncu da Fernando'ya 'Al bu pası, fileleri havalandır' dedi. Akıl dolu bir goldü. İlk yarıda 'Bu da kaçar mı?' dediğimiz pozisyonlar da vardı. Negredo'nun boş kaleye aşırtma vuruşu... Gomis'in karşı karşıya pozisyonda kaçırdığı fırsat... Talisca'nın her zaman fileleri sarsan kurşun gibi kafa şutu bu kez az farkla auta gitti.
İlk yarıyı Galatasaray daha iyi oynadı ve soyunma odasına önde gitti... Beşiktaş'ın en vasatı Tolgay'dı. Orta saha üstünlüğü bu yüzden hep sarı-kırmızılıların elindeydi.
İkinci yarıya Beşiktaş da çok iştahlı girdi. Quaresma'nın jeneriklik şutunu maça çok iyi başlayan Muslera, akıl almaz bir refleksle çıkarmayı başardı.
Ardından top bir o kalede... Bir bu kalede durumu... Belhanda kaçırdı, ardından Babel, ona nazire yaptı. Sonrasına kalp dayanmaz! Aman Allahım! İki takım da neler kaçırıyor neler! Babel, Feghouli, Gomis boş pozisyonlarda vuruyor, fileler havalanmıyordu...
Tosic'in Gomis'i çektiği pozisyonda Fırat Aydınus penaltı noktasına giderken, son adam pozisyonundaki Tosic'e de kırmızı kart gösterdi. Ama pozisyonlar kaçtıkça kaçıyordu ya... Penaltı da kaçtı. Gomis, topu üst direğe nişanladı.
Bu kadar coşkulu oynayan Galatasaray'a karşı 66'da 10 kişi kalmıştı Beşiktaş!
Maçın yıldızı Rodrigues adeta 'Yeter artık!' dedi ve nefis bir gol atarak, Beşiktaş'ın ümitlerini bitirdi.
Galatasaray, dün Beşiktaş'a futbol dersi verirken; Fatih Terim de Türkiye'nin en büyük teknik direktörü olduğunu belgeledi.
Üç hafta kala ortaya çıkan tablo:
GALATASARAY ŞAMPİY..
GALATASARAY ŞAMPİ... - ERMAN TOROĞLU
Maç başlıyor... Pozisyonlar iki tarafa da gidip geliyor.
Zaman zaman öyle bir maç oldu ki futbol maçından çıktı, voleybol veya basketbol maçına döndü oyun! Top havadan aşağı inmedi. Çok kontrolsüz hücumlar oldu. Ama şu olmadı; iki takımın futbolcuları da mücadele etmemezlik yapmadılar.
Bir an dedim ki; bu iki takım 65'ten sonra ne yapacak?
Birbirlerine cevap verirler mi, yoksa yorgunluk mu belirir?
Ama şu gözüktü dakikalar geçtikçe Beşiktaşlı oyuncular oyundan düştü. G.Saraylı oyuncularda da giderek tempo almaya başladı. 60'tan sonra fark 4, 5, hatta 6'ya kadar giderdi. Peki bunun sebebi neydi? Şuydu...
Galatasaraylı oyuncular topu daha iyi gezdirdiler, boşa çıktılar, topa hakim oldular. Böyle olunca rakibin morali bozulur, top kapmak için çok fazla uğraş verir. Ve gereksiz yere sinirlenerek güç kaybederler. Topla fazla oynayan takım da maçın içinde fazla kaldığı için bu işten büyük keyif alırlar. Keyif aldıkça da daha fazla koşmaya başlarlar. Top kapmak isteyen adam çok yorulur. Oynayan adam az... Nitekim 60'tan sonra olay bu hale geldi ve koptu. Aslında 3-0, 4-0 daha evvel kopabilirdi.
Sezon başından beri şunu söylüyorum, hâlâ da aynı şeyi söylüyorum. Beşiktaş Avrupa kupalarında iyi mücadele etti. Herkes birbirine çok yardım etti. Ama lig maçlarında aynı yardımı birbirlerine yapmadılar. Çünkü bu takımın yaşı böyle oynamaya müsait değil.
Galatasaray Tudor döneminde bir başkaydı, Fatih Terim döneminde başka oldu. Tudor'da bir kısmı hücum ediyordu, bir kısmı defans yapmaya gayret ediyordu.
Herkes kafasına göre oynuyordu. Terim'de bunu yapmadılar.
Bir düşünün Tudorlu takım ile Fatih'li takımı.
Arada büyük fark var. Ne farkı var? 10 futbolcu birden oyunun içindeler ve herkes rakibe basıyor. Her şeyi bırakın bir Tudor'daki Muslera'ya bakın, Fatih Terim'deki Muslera'ya... Siyah ile beyaz kadar farklı!
Şenol Güneş'in maçtaki yüz ifadesi ise "Arkadaşlar ben bu sene sonunda 'adios amigos' yaparım.
Ne haliniz varsa görün" der gibiydi.
İş bitmedi. Galatasaray daha şampiyon olmadı. Ama bu Galatasaray takımı bu tempoda üç maçı oynarsa ki bana oynarlar gibi geliyor. Önündeki üç maçı kaybetmez.
Yani hani derler ya klasik "Şampi..." şu andaki durumları öyle. Çünkü bu maç berabere bitseydi veya Beşiktaş alsaydı bu sefer Başakşehir'e kesin şampiyon gözüyle bakacaktık.
Hakem iyiydi, tansiyonu düşürdü, kartları yerinde kullandı.
Ama topla oyuncuların arasına girdi, futbolcuları rahatsız etti. Bir de bazı yerlerde düdük çalarak gereksiz oyunu kesti, hem futbolcuları hem kendini dinlendirdi.
Japon harikası!
Beşiktaş sadece maçı değil, şampiyonluğu da kaybetti. Ama maçtan evvel bazı şanssızlıkları vardı. Mesela Caner'in oynamaması, Pepe'nin ve Negredo'nun sakatlanması... Hepsi üst üste geldi.
Galatasaray'da mücadele etmeyen yoktu. Kötü oynayan da yoktu. Herkes savaştı...
Ama Nagatomo diye bir adım vardı.
Tam bir Japon ahlakıyla oynadı. Harikaydı.
Bir de bu seneki yeni transfer Donk!
GAME OVER - ERTEM ŞENER
Başakşehir'in çay, kahve keyfi yaparak izlediği bir maçtı. Fenerbahçeli taraftarların ise ellerinde fikstür ahlar vahlar çekerek, 'bir puanımız daha olsaydı ne olurdu sanki' diyerek seyrettiği bir derbi gecesiydi. Güneş, Türk Telekom'a geldi, ayağının tozu ile Beşiktaşlı taraftarları gerdi. Öyle bir açıklama yaptı ki; 'Aklım hala Fenerbahçe derbisinde, bedenim burda' der gibiydi. Bu, takıma da yansıdı.
Negatif elektrik yüklüydü Beşiktaş.
Terim ile oyuncuları otobüs camlarını yumruklayarak geldi stada. Ev sahibi olması sebebiyle G.Saray zaten 1-0 önde başlarken, yukarıda saydığım sebeplerden dolayı, ki özellikle Şenol Güneş'in inanılmaz gergin olması yüzünden, 2-0 geriden başladı dev maça Beşiktaş!
Geçtiğimiz haftalarda bu sayfalardan, bu sütunlardan yazmıştım; 'Galatasaray- Beşiktaş derbisini kazanan şampiyon olur mu bilemem ama kaybeden dördüncü tamamlar sezonu' demiştim. Hala da arkasındayım ve biraz daha geliştiriyorum; Beşiktaş'ın dördüncü olma ihtimali yüzde 99.
G.Saray göz boyadı
Pepe keşke oynamasaydı. Yıllarca Portekiz ve Real Madrid forması giyen, dün geceki maçlardan daha büyük daha anlamlı derbilere çıkan Pepe tanınmayacak haldeydi. Özellikle de ilk yarıda. Tosic topla birlikteyken Pepe'den daha iyi. Galatasaray 'kandırıkçı futboluyla ' oynarmış gibi yaptı ama aslında göz boyadı.
Negredo ile ilk yarıda, Babel ile ikinci yarıda kaçırdığı net pozisyonlar Beşiktaşlı taraftarları çıldırttı. Bitirici bir forvet olsaydı siyah beyazlılar üst üste üçüncü şampiyonluğunu kutluyordu.
Çatır çutur bir derbi oldu. Beşiktaş kaybederken mesaj verdi. Hatta bas bas bağırdı; Bize golcü lazım.
Almeida, Gomez, Aboubakar, Cenk şart. Medel'in bir de golcü olanı gerek Beşiktaş'a. İkinci 45 dakika, sezonun unutulmazları arasında yerini aldı. Bir Galatasaray bir Beşiktaş kaçırdı. Bir derbi düşünün, Türkiye'nin 1 numarası Fatih Terim'e, 10 kişi kalmış rakibine penaltı atarken, hem de bu isim Gomis iken gözlerini kapattırıyor, sahaya sırtını çevirmesine sebep oluyor!
Büyük bir mucize olmazsa Beşiktaş ligi 4'üncü bitirecek!..
Türkiye Kupası'ndan sonra ligi de kaybetti siyah beyazlılar. Koskoca bir sezon 90 dakikada bitti Beşiktaş için; Game Over (Oyun Bitti).
ZOR DOSTUM ZOR - SİNAN VARDAR
Dünkü derbi oldukça gerilimliydi.
10 gün önce Beşiktaş'ın Fenerbahçe ile oynadığı maçtan kat ve kat önemliydi belki ama Galatasaray, Beşiktaş'ı güzel karşıladı. Fatih Terim'in her şeyi bir kenara bırakıp derbi öncesi Beşiktaş soyunma odasına girip Şenol Güneş'e sarılarak "Geçmiş olsun" demesi harikaydı.
Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray 100 yılı aşkın bir süredir karşılaşıyor, daha da yıllarca karşılaşacaklar. Terim'in bu jesti çok anlamlıydı. Umarım bu derbi Türk futbolu için milat olur.
Dünkü maçtan önce tablo belliydi.
Galatasaray olası beraberlikle şansını sürdürürdü ama Beşiktaş'a beraberlik yaramıyordu.
Siyah-beyazlılar özellikle ilk 20 dakikada oyunu rakip alana yıkarken Negredo'nun ayağından çok da önemli bir pozisyondan yararlanamadı.
Galatasaray'ın ilk kaleye giden topunda golle buluşması Beşiktaş için büyük bir şanssızlıktı.
Beşiktaş'ta özellikle Pepe oyunda kaldığı 60 dakikada tel tel döküldü.
Pepe'nin kötü günüde oluşu Beşiktaş savunmasını derinden etkiledi. Terim'in Quaresma ve Adriano'nun koşu yollarını kapaması Siyah-beyazlı takımı kilitledi. Kanatlar çalışmayınca iş Talisca ve Babel'e düşerken onlar da Beşiktaş için hayal kırıklığıydı.
Terim belli ki Beşiktaş'ı çok iyi çalışmış.
Kader anları
Her şeye rağmen durum 0-0'ken Negredo'nun, 1-0'ken de Ryan Babel'in inanılmaz şekilde kaçırdığı goller maçın ve Beşiktaş'ın şampiyonluktaki kaderini belirledi.
Beşiktaş'ta dün Gary Medel takımın en iyileri arasındaydı. Ama siyah-beyazlılar takım olarak dün tutuktu. Negredo'nun ilk yarıda sakatlanmasının ardından oyuna golcü girmemesi Beşiktaş'ın Cenk Tosun'un gitmesinin ardından golcüsüz oynadığı gerçeğini ortaya çıkarıyordu.
Artık çok zor
Galatasaray takım olarak dün kazanmayı çok istedi. Doğrusunu söylemek gerekirse; Galatasaray bu sezon şampiyonluğu çok istiyor.
Bu dakikadan sonra da en şanlı takım. Kazananı tebrik ederim.
Açık ve net; Beşiktaş bu sonuçla lige havlu attı. Çünkü artık Beşiktaş'ın önünde 3 rakibi var. Biri kaybetse diğerleri kazanır. Artık Beşiktaş için şampiyonluk ve hatta ilk iki sıra imkansızlıktan öte.
ŞAMPİ... - SERKAN KORKMAZ Durun sakin olun... Bence henüz sezon bitmedi. Kimse kendisini "şampiyon" ilan etmesin. Çok tuhaf iklimde, çok büyük bir maç geride kaldı. Ben sezonun kalanında şampiyonluk adaylarının kalan üçer maçlarının da kayıpsız geçileceği görüşünde değilim. Dolayısıyla "ŞAMPİ..." başlığı için bence en az bir hafta daha beklemek gerekiyor. G.Saray'da Mariano, Beşiktaş'ta Negredo, iyi oynarlarken sakatlanarak çıkınca oyunun kalitesi olumsuz etkilendi ama başlama vuruşundan, bitiş düdüğüne kadar bu denli heyecanlı bir maç ne zamandır izlememiştim. Sadece bu sebeple dahi olsa sahada ter döken tüm futbolculara tek tek minnettarım. Hakem için iyi konuşan da var, kötü de... Şurası kesin ki; bu sezonun en iyi performansı Aydınus'undu ve bu maçı yönetme hakkı tartışmasız onundu. Fırat Aydınus'un, maçtaki en majör kararında, kırmızı kart ve penaltı pozisyonundaki cezaları -bence- doğruydu. Beşiktaş, F.Bahçe ile yarıda kalan kupa derbisi ve sonrasında yaşananlardan etkilenmeden, hiçbir şey olmamışçasına yola devam etmekte zorlanması normal. Siyah-beyazlı camianın TFF'nin kalan dakikaların oynanması yönünde aldıkları karara verdikleri tepkiyi anlayışla karşılamak zorundayız. Yine de; maça çıkmama kararının aceleyle ve aşırı duygusal bir tepki olduğu görüşündeyim. Aradan makul bir süre geçtikten sonra akılda kalan tek soru şu olacaktır; "...ya sahaya çıkıp, eleseydik n'olurdu?"(Fotomaç)