Spor yazarları Galatasaray - Osmanlıspor maçını yorumladı
Gecenin sorusu (Mehmet Demirkol)
Maçın starı (Mehmet Demirkol)
Maçın olayı (Mehmet Demirkol)
Kısa mesaj (Mehmet Demirkol)
Feghouli oyunu (Ali Ece) - Fanatik
Topa yüzde 65’ten fazla sahip olsan da İrfan Buz’un çalıştırdığı bir takıma karşı ilk golü bulmadan rahat oynamak zor. İrfan hocanın göbek adı kompakt oyun. Bir de rakipte Latovlevici gibi rakibini kovalamayan bir zayıf halka varsa, İrfan Buz en eksik takımla bile kontratakta sizi zorlar.
Gecenin sorusu (Ali Ece)
Maçın starı (Ali Ece)
Maçın olayı (Ali Ece)
Kısa mesaj (Ali Ece)
Rodrigues’in hızı (Erman Özgür) - Fanatik
Kapanan rakibine karşı istenilen oyunu oynayamasa da gerek duran toplar gerek de Rodrigues’in çabukluğu ile 4-5 pozisyon üretti Galatasaray. Fernando’nun yokluğuna Ndiaye eklenince işin oyun kurma kısmı Selçuk’a, defansif kısmı Tolga Ciğerci’ye bırakılmıştı.
Gecenin sorusu (Erman Özgür)
Maçın starı(Erman Özgür)
Maçın olayı (Erman Özgür)
Kısa mesaj (Erman Özgür)
Terim’le değişenler - Erman Toroğlu (Sabah)
Eski teknik direktör, yeni teknik direktör, oyun planları, takım kadroları, bunların hepsi yan yana gelince dün akşamki tablo ortaya çıkıyor. Galatasaray, zaman zaman iyi işler yapıyor, bazen ise inanılmaz kötü... İki teknik adamın arasındaki görüşler yüzünden bu işin oturması 5-6 hafta alır ama lig ona müsait mi? Düşünün, Belhanda yürürken bütün maçlarda oynadı. Fatih Terim geldi, kenarda oturuyor. Selçuk İnan hiç yoktu, Terim geldi oynuyor.
Fatih bir şeylere karar verecek. Karar verecek de, futbolcu parasını alamazsa, transferini alamazsa, maaşını alamazsa; Terim nereye kadar başarılı olur?
Herkes misal veriyor geçmiş yıllardan; neymiş efendim Galatasaray Avrupa Kupa 2'yi alırken, şu kadar zaman futbolcular para almamışmış.. Söyleyin o zaman; o takımda kaç yerli futbolcu vardı, bu takımda kaç yerli futbolcu var? Sana ithal futbolcu niye geliyor, para kazanmak için!
Dün Galatasaray'ın en geri adamıyla en ileri adamı arasındaki mesafe fazla açıdı. Çünkü dün Galatasaray'ın orta sahası iş yapamadı. Herkesin sezon başından beri salladığı Denayer, dün Galatasaray'ın en iyi adamıydı. Muslera da dikkatli olunca, Osmanlıspor'un ataklarına karşı koyabildiler. Pozisyona girmediler mi, girdiler. Ama şu bir gerçek, Eren Derdiyok kötü bir futbolcu değil. Ama Gomis varsa, Gomis oynar! Sonra Eren oynar, bu kadar basit.
Ndiaye'yi biz Osmanlıspor'da forvet arkası seyrederdik, Tudor daha da arkada oynattı. Ama yabancılar onun nasıl bir futbolcu olduğunu biliyorlar ve bu kadar para verip almak istiyorlar. Osmanlı sezonun ilk yarısından daha iyi. İlk yarı bayağı teslimiyetçi oynuyorlardı, şimdi rakibe başkaldırabiliyorlar. Ama ne kadar başkaldırırsan kaldır, gol atacaksın.
Bu arada hakem Umut Meler, Osmanlıspor'un attığı golde Muslera'ya yapılan faulü doğru gördü. Diğer pozisyonlarda da fazla hata yapmadı. Yalnız yardımcı hakem, orta hakemle beraber hareket etmeli. Golü verir pozisyonda, santraya doğru koşmamalı.
Maçın hakkı 6-2’ydi - Rıdvan Dilmen (Sabah)
Galatasaray'da ikinci yarının ilk 8 haftalık periyoduna baktığımız zaman hep şunu diyorum: Rakipleri de kendi arasında oynayacağı için 25. haftada Galatasaray'ın ikinciye en az 3-4 puan fark atması gerekir ki şampiyonluk iddiası ciddi boyutta olsun. Bu maçlar o yüzden çok daha önemli.
Maçı izlemeyenler için şöyle bir analiz yapmak isterim: 3 dakika özet pozisyonları vermeye yetmez. Diyelim her pozisyonu koyup tam vuruş anında bıraktık ve sorduk, "Bu gol mü değil mi" diye… İnsanlar minimum 5 tane gol olmuştur, 2-3 tane kaçırmışlardır der. Yüzde 99'lık en az 6 pozisyonu var Galatasaray'ın. Normal skorun 5-2, 6-2 falan olması lazımdı. Maçın kırılma noktası açısından bakarsak ise karşılaşma 1-0'ken Serdar Gürler'in kaçırdığı pozisyonun dönüşünün 2-0 olması diyebiliriz. Osmanlıspor maçı güzelleştirdi. Onlar da oynamaya çalıştı. Numan, Yalçın ve önlerindeki Musa ağır oyuncular. Son dakikalarda Galatasaray 4-5 tane kaleye paralel kesilen toplar vardı, asist olması gereken. Galatasaray temiz ve çok iyi oynadı. Omurganın performanslarına bakalım. Denayer gerçekten çok iyiydi. Tolga da aynı şekilde. En az 12 kilometre koşmuştur. Feghouli iyiydi, iki tane daha atabilirdi. Eren etkiliydi. Omurgasının performansı böyle olunca yanındaki oyuncular da takviye yapınca sonuç geldi. Tudor'u eleştiriyorduk, o da 8 maçta 7 galibiyet almış, sadece Fenerbahçe'yle berabere kalmış. 10 maç, 28 puan… Türk Telekom Stadı'nda puan Anadolu takımı için aslanın ağzında oluyor. Gerekli pozisyonları buluyor. İçeride 28 gol atmış Galatasaray, dışarıda ise 14. Yarı yarıya yani… Yeni bir teknik direktör geldi, Fatih hoca bile olsa. Takımının önde basmasını ister ama...
Feghouli tam forvetin arkasında öldürücü bir oyuncu olabilirdi, hoca Belhanda'yı kesip onu koydu. Selçuk İnan yerine de ikinci yarı Belhanda'yı alıp savunma ile ön bölgeyi de yetenek olarak bağladı. Serdar Aziz kötü oyuncu değil ama Maicon geniş alanda ligin en zayıf oyuncularından biri. Bunu düşünerek hızlı Denayer'i sol stoper kullandı. Denayer yakalanınca çabuk olmasına rağmen geri geri kaçarak rakip çok süratli olsa da tutabiliyor. Dün gecenin çok iyilerindendi. Gomis'in çok önemli bir değeri ve özelliği var. İki tane stoper yanında olmasına rağmen öyle bir açı alıyor k i topu doğru alıyor. Hem çalım atabiliyor hem mermi gibi vurabiliyor. Kalite...
Spor yazarları, Süper Lig'de Galatasaray'ın evinde 2-0 kazandığı Osmanlıspor maçını yorumladı.
Fatih Terim varsa... - Şansal Büyüka (Milliyet)
Galatasaray Kaptanı Selçuk İnan, Kayserispor maçı sonrası yaptığı açıklamada, “Fatih Terim varsa, şampiyonluk şansı hep vardır” demişti. Bu doğru... Sadece Selçuk İnan değil, istatistikler de bunu söylüyor zaten...
Üstelik yeni bir başkan, yeni bir yönetim var. Seyirciden tepki değil destek var. Heyecan, birlik, beraberlik süper... Adeta havada şampiyonluk kokusu var.
Ancak bu heyecanı Osmanlıspor maçında sahada göremedik. Fatih Terim takımlarında özellikle ilk 30 dakikada “Baskın basanındır” misali çok etkili bir başlangıç olurken, bu defa o başlangıcı şaşırtıcı biçimde Osmanlıspor yaptı. Gördük ki Galatasaray orta alanının iki “direnişçi” adamı Ndiaye ve Fernando’nun olmayışı, takımın savunma anlayışına ağır darbe vurmuş.
Feghouli’nin gole kadar ortada görünmeyişi, Belhanda’nın kulübede oluşu, hücum zenginliğini adeta ortadan kaldırmıştı. Özellikle ilk yarıda ısrarla hücumu deneyen, kestirmeden rakip kaleye giden ve kenardan etkili toplar kesen sadece Rodrigues vardı. Galatasaray için sıkıntılı dakikalarda, özellikle Osmanlıspor’un hızlı ataklarında Denayer çok etkili hamleler yaparken, maçın başında “Niye Serdar Aziz değil de Denayer?” diyenlere en güzel cevabı sahada verdi. Zaten futbolcunun konuşacağı yer saha değil mi?
Bir hakkı da teslim etmeliyiz. Eren Derdiyok bu takımın önemli gol adamlarından biri ve Gomis gibi çok ciddi bir rakiple forma savaşı yapıyor. Eren’in buna rağmen kendi vuracağı, kendi gol şansının yüksek olduğu pozisyonda yüzde yüze giderek Feghouli’ye asist yapması taktir ve alkışı ciddi biçimde hak etti.
Galatasaray’ın 75 dakikada yakalayamadığı pozisyonların çok daha fazlasını son 15 dakikada yakalamasında Osmanlıspor’un beraberliği kurtarmak adına savunma riskleri almasının, orta alanın önemli ismi Mehmet Güven’i çıkartıp, bir başka golcüsü Cikalleshi’yi oyuna almasının, en önemlisi ele avuca sığmayan Gomis’in sahaya adım atmasının derin ve önemli etkileri oldu.
Galatasaray’ın sular seller gibi saldırdığı ve birbirinden önemli pozisyonları yakaladığı son çeyrekte, Osmanlı kalecisi Karcemarskas’ın, maçı izleyenlerin gözlerine inanamadıkları pozisyonları olağanüstü hamlelerle önlemesi sürpriz değil... Karcemarskas ülkemize geldiği günden beri böyle maçları çok oynadı ve oynamaya devam ediyor.
Kaptan Selçuk İnan’ın açıklamasıyla yazıya başladık, o açıklama ile noktayı koyalım: Kabul, Fatih Terim varsa, şampiyonluk şansı hep vardır. Ancak şampiyonluk yolunda her şeyi Fatih Terim’den beklemek hakça olmaz. Bu yolda Feghouli, Belhanda gibi isimler de artık ortaya çıkmalı ve bu anlamlı yürüyüşe bütün güçleri ve yetenekleri ile katılmalı...
Taraftarın ıslıklama hakkı var (Uğur Meleke) Hürriyet
Osmanlıspor da bence ligi daha yukarılarda bitirmesi gereken gayet kaliteli bir ekip. Ancak bu 3 ekibin bir başka ortak özelliği de “oynama arzuları”. Geride 9 kişiyle kapanan ve kontra atak arayan tipte takımlar değiller, bu Galatasaray’ın ekmeğine yağ sürdü aslında bir bakıma. Ligde Terim’li ilk 270 dakika hemen hemen aynı tonda geçti: Açık futbol. Giden-gelen maçlar. İki taraflı bolca pozisyon. Sonunda ön tarafta daha kaliteli olan Galatasaray’ın kazandığı 3 puanlar...
Dün de Osmanlıspor, Galatasaray’ın çok çok gerisinde bir top oynamadı, bolca pozisyon da buldular ama sezon başından beri halledemedikleri o büyük problemleri yine nüksetti. Son vuruşlarda felaket bir takım Osmanlı. Umar iyi bir çizgi oyuncusu olabilir ama son vuruşları bu derecede kötüyken onu santrfor kullanmak akılcı değil. Cikalleshi, Osmanlı kadrosundaki en kaliteli santrfor. Ve onun ne kadar duygusal iniş çıkışları olsa da, onda ısrar edilmeliydi. İrfan Buz, eğer Cikalleshi’ye 5 maç 450 dakika sabretse idi, karşılığını bolca gol olarak alma ihtimali yüksekti.
Osmanlı’nın gerçek bir santrforu olmayınca gol umudu tamamen Serdar Gürler’in sırtında. Geçtiğimiz hafta Kayseri’de ikinci yarıda Mendes, Latovlevici’yi darmadağın etmişti, bu kez sağ çizgide yıldız olma sırası Serdar Gürler’de idi. Galatasaray’ın bu maçtan sonra bence sol stoper Denayer’a ekstra prim vermesi gerek çünkü genç Belçikalı esas işi dışında Latovlevici’nin de bölgesini kapatabilmek için çılgınca savaştı dün gece.
Esasında bu öykünün simetriği karşı yarı sahada da vardı: Osmanlı’nın belki de en iyi oyuncusu Tiago Pinto eksik. Rodrigues dün gece sağ çizgide yedek sol bek Muhammed’e kâbus bir gece yaşattı. Son vuruşçular biraz daha becerikli olsalar Rodrigues maçı 5 asistle tamamlayabilirdi.
Maçın adamı: Tolga Ciğerci
Karcemarskas mucizevi toplar çıkardı. Denayer olağanüstü efor gösterdi. Rodrigues sağ çizgiyi koridora çevirdi ama bence maçın görünmez kahramanı Tolga idi. İlk devrede 4-2-3-1 oynayan Galatasaray, ikinci yarıda 4-1-4-1’e döndü ve tüm orta saha savunma yükü onun üzerindeydi. Elinden geleni yaptı bu konuda. Ayrıca 21’de Rodrigues’e, birinci golde de Yasin’e attığı paslar on numara. Bir altı numaranın bir on numara gibi paslar atmasını da takdir etmek gerek sanırım.
Maçın sorusu: Latovlevici’nin ıslıklanması
Bugün yine medyada aynı görüş tekrar edilecek muhtemelen: Serdar Gürler’in karşısında çaresiz kalan Latovlevici’yi taraftarın ıslıklamasını haksız bulacak herkes... Ben bu ıslık alerjisini anlayamıyorum futbolda. Taraftar sahaya yabancı madde atmıyor, küfür ya da hakaret etmiyor, sadece performansından memnun olmadığı oyuncuyu ıslıklıyor... Taraftar tepkisini daha medeni bir şekilde nasıl gösterebilir Allah aşkına? Fenerbahçe tribünleri Dirar’ı ıslıkladığında da aynı şeyi yazmıştım. Bu, son derece medeni bir tepki. Ve futbolun içinde var.
Maçın pozisyonu: Numan-Muslera
Sezonun en başarılı hakemlerinden Halil Umut Meler’in bence iki kritik hatası vardı dün gece: Biri, 27’de Numan-Muslera pozisyonunda çaldığı faul. Numan’ın şarjı nizami idi. Artık altıpasta kaleci dokunulmazlığı diye bir kural yok. Net bir goldü Numan’ınki... Meler’in ikinci hatası da 49’da Tolga’nın omzuyla aldığı topa çaldığı düdüktü. Eğer Serdar’ın frikiği gol olsaydı idi çok tartışılırdı bu pozisyon...