Spor yazarları Galatasaray'ın şampiyonluğunu değerlendirdi!
Geri dönüş zorluğundan yararlanamadılar belki ama içeri dönmelerini de engellediler. Göztepe ceza sahası içinde çoğalamadı. Terim, 8’i tam 10. sezonunda 7. şampiyonluğuna ulaştı böylece.
Gecenin sorusu (Mehmet Demirkol)
Tamam, Terim oyunculara dokunmayı biliyor. Onlara etki ediyor. Peki aynı anda hem Japon’a hem Yeşil Burun Adalı’ya, hem Brezilyalı hem Faslı’ya bunu bu kadar hızlı nasıl yapıyor?Maçın starı (Mehmet Demirkol)
Maçın olayı (Mehmet Demirkol)
Kısa mesaj (Mehmet Demirkol)
Hiç kuşkum yok: Terim 2. yıldızı düşünüyor.Şampiyon (Ali Ece) - Fanatik
İlk yarı beklendiğinden de gergin, sıkıntılıydı. Oyuncuların kafalarında “1 puan da yetiyor” iç güdüsü ağır basınca kramponları da tutuk kaldı. Sanırım oyuncular ısınırken ıslak olmayan saha santradan az önce ıslatılınca ilk 45’te Galatasaraylı oyuncular saha da adapte olamadılar. Bu da ekstra sıkıntı yarattı.
Anlamlı bir gol (Ali Ece)
Gomis’e topu ulaştırmak şampiyonluğa giden en kestirme yoldu. Bu kez daha topa gelirken Gomis penaltıyı kaçırmayacağının sinyalini verdi. Siyahi golcü belli ki gerekeni yapmış ve kendine güvenini geri getirecek kadar çok penaltı çalışmış.Gecenin sorusu (Ali Ece)
Maçın starı (Ali Ece)
GomisMaçın olayı (Ali Ece)
Kısa mesaj (Ali Ece)
Şampiyonlar Ligi’nde Fatih Terim çıtasına göre başarı için takviye şart.
O gece... - Şansal Büyüka (Milliyet)
Galatasaray’ın şampiyonluğunu içten duygularla kutluyorum... Bu şampiyonluğu bahanelerle, “ama“larla kimse küçültmeye, küçümsemeye çalışmasın... Galatasaray, Süper Lig tarihinin ilk kez görülen dörtlü yarışında, yani tartışmasız en sıkıntılı, en zor sezonunda çok çok hak ettiği bir şampiyonluğu kazandı... Saygı duymak, alkışlamak ve yiğidin hakkını teslim etmek gerekiyor... Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmiyor... Şampiyonluğa giden uzun yolda tuzaklar var, duraklar var, sıkıntılar, pusular var... Galatasaray bunların hepsini aşıp da geldi... Dar yollardan geçti, zor yollardan geçti, kaptan karşılaştığı fırtınaları aşıp gemisiyle limana şampiyon olarak geldi...
Galatasaray bu şampiyonluğu dün gece değil “o gece“ kazandı... Ne oldu “o gece“, bilmek lazım... Hemen anlatalım: İlk yarının son haftası Göztepe maçı öncesi Tudor gönderildi... Göztepe maçına 48 saat kala, yani maçtan iki gün öncesinin akşamında Başkan Dursun Özbek, Serdar Güzelaydın’ı aradı... “Hocayı daha önce de almak istedim olmadı, federasyon izin vermedi... Şimdi engel yok, tam zamanı“ dedi... ”Git, konuş, işi bitirelim“ diye kararlılığını gösterdi...
Güzelaydın perşembe akşamı saat 20.00’de Fatih Hoca’nın boğazdaki villasından içeri girdi... ”Hoca tam zamanı, Galatasaray‘ın sana ihtiyacı var“ dedi... Fatih Hoca “Galatasaray‘ın bana ihtiyacı varsa konuşacak bir şey yok“ dedi... Bütün konuşma ve anlaşma 3 dakika sürdü... Sadece 3 dakika...
Saat 22.00’de Başkan Dursun Özbek, hocanın evine geldi... Para, süre, şartlar hiç konuşulmadı, sonraya bırakıldı... Hoca sadece “kızlarıma söz verdim“ dedi, başkandan izin istedi ve saat 22.55’te “nerede kalmıştık“ diye tweet attı... Anlaşma 5 dakika sonra KAP’a bildirildi... Sadece bir gecenin 3 saatinin 3 dakikasında iş bitti ve hoca ertesi sabah Florya‘da antrenmana çıktı... İşte Galatasaray dün gece değil, “o gece“ şampiyon oldu... Fatih Terim‘i getirdiği “o gece“...
Bazı birliktelikler vardır, “birbirleri için yaratılmışlar“ deriz... Galatasaray ile Fatih Terim’in birlikteliği böyle bir birliktelik... Ayrılsalar mutlu değiller... Birlikteyseler sorun yok... Fatih Terim ile 9 sezonda gelen 7 şampiyonluk boşuna değil... Üstelik Fatih Terim’i Galatasaray‘da “dikensiz gül bahçesi“ beklemiyordu... Orta sahanın “imha timi“ olan ikiliden N’Diaye gidip, Fernando uzun süreli sakatlanınca, Fatih Terim dertlenmek yerine “son beş yılın Galatasaray‘a en büyük transfer kazığı“ denilen Donk‘tan vazgeçilmez bir adam yarattı...
Ligin ilk yarısının “bölük pörçük“ dakikalarının adamı olan Rodrigues‘i 90 dakikaların vazgeçilmezi yaptı... Tribünlerin reddettiği Sinan Gümüş’ten “kader gollerinin adamını“ yarattı... Üst üste 3 penaltı kaçıran Gomis’e 0-0 giden şampiyonluk maçında penaltı attırma cesaretini gösterdi... Galatasaray‘da Fatih Terim ile birlikte tribünlerdeki “istifa” sesleri sustu... Futbolcular özgüven patlaması yaşamaya başladı... Verimsiz futbolcular tavan yaptı... Bütün bunlar ve çok daha fazlasıyla birlikte Galatasaray lig tarihinin en zor şampiyonluk yarışında hedefi yakalamayı başardı...
Fatih Terim derseniz, milli takımda geçen sıkıntılı dönemlerin, Arda tartışmalarının, Çeşme‘de yaşanan talihsiz olayın yarattığı yıpranmayı şampiyon olarak, şampiyon olurken öfkelerini bastırarak büyük ölçüde onardı... “Zaferlerin büyüklüğü, mücadelenin zorluğu ile ölçülür“ demişler... Galatasaray, Başkan ve yönetimin değiştiği, para sıkıntısının zirve yaptığı, şimdiye kadar görülmeyen çok zor ve sıkıntılı bir yarıştan alnının akıyla çıktı... Galatasaray sadece şampiyon olmadı, büyük bir zafer de kazandı...
Enlerin ve ilklerin takımı - Serhat Ulueren (Vatan)
ŞAMPİYONLUĞU en çok isteyen taraftar grubu kimdi sezon boyunca? G.Saray
ŞAMPİYONLUĞU en çok isteyen teknik adam kimdi? Fatih Terim
ŞAMPİYONLUĞU en çok isteyen futbol takımı hangisiydi? G.Saray
TARTIŞMASIZ en başarılı kaleci kimdi? Fernando Muslera
BU sezonun uzak ara en iyi golcüsü kimdi? Bafetimbi Gomis
O zaman G.Saray camiasını alkışlamak, kutlamak gerekiyor. Çünkü şampiyonluğu en çok onlar istedi ve sonunda elde etti. ‘En’lerin ve ‘İlk’lerin takımı G.Saray’ı ayakta alkışlamak gerekir. Bravo Fatih Terim ve aslanlarına. Bravo fedakar, özverili, çalışkan Abdurrahim Albayrak’a. Bravo bu kadar borç içindeyken bu kulübe sahip çıkan ve doğru hamlelerle hep doğru işler yapan Başkan Mustafa Cengiz’e.
Ve...
EN, en en çok isteyen, iç sahada ortalaması 40 binin üzerinde olan, 7 mağlubiyet aldığı zaman bile Atatürk Havalimanı’nı bayram yerine çeviren, hatta futbolculardan bile daha çok isteyen, inanan
G.Saray taraftarı bu 21. şampiyonluğun gerçek mimarıdır.
G.SARAY’A YAKIŞTI
F.BAHÇE taraftarı, teknik direktör Aykut Kocaman, futbolcular, başkan Yıldırım inanmıyordu, statları dolmuyordu ve şampiyon olamadılar. Çünkü hiç hak etmediler.
Başakşehir’in gücü bu kadar yetti. Yine de onları da kutlamak gerekir.
BEŞİKTAŞ yorgundu, yıpranıktı, 2 yıl üst üste gelen şampiyonluğun rehaveti vardı ve olamadılar. 1. haftadan dünkü maçın son saniyesine kadar en çok isteyen, arzulayan, çalışan, emek harcayan, kaybettiği zaman bile hemen toparlamasını bilen, kupa koleksiyoncusu G.Saray’ı alkışlamak lazım.
G.SARAY ruhu 2 yıllık aradan sonra tekrar ortaya çıktı ve bu şampiyonluk inanın en çok onlara, G.Saray’a yakıştı. Fatih Terim bir kez daha Türkiye’nin tartışmasız en değerli, en çalışkan, en karizmatik, en araştırmacı, en başarılı teknik adam unvanını kazandı.
Hak edilmiş zafer - Rıdvan Dilmen (Sabah)
Birinci rakibi gözüken yani ikinci olan Fenerbahçe neredeyse 8 haftadır maç kaybetmemesine rağmen şampiyon oluyorsa Galatasaray; hak etmiş demektir. Dursun Özbek kongreye giderken radikal bir değişiklikle Fatih Terim'e dönmüştü.
Aslında ilk hedef Lucescu idi ama Terim geldi. Fatih hoca da geldikten sonra bazı oyuncuları deneme yanılma yoluyla kadroya monte etti ve onun liderliğinde hak edilmiş bir şampiyonluk oldu. Terim de kendi adına 7'nci şampiyonluğunu ilan etti. Fatih hoca finalleri bilir. Takımını korur, havada tutar. Kupadaki Akhisar yenilgisini avantaja çevirdi. Alanya'da oynaması gerektiği gibi oynadı, burada oynaması gerektiği gibi oynadı.
Özbek, Lucescu yerine Terim'i getirerek en önemli işi yaptı. Bu takım sezon başını da az hasarla geçirdi. Kendi sahasında coşkulu dışarda dengeli kontrollü oynayarak zafere ulaştı.
Östersunds'a rağmen
Gomis 29 golle şampiyonluğa damga vurdu. Terim'den sonra da Galatasaray taraftarını yazarım listeye. Östersunds şokundan sonra 33 bin kişi geldi lig maçına.
Dursun bey ve yönetimini de sıralamaya koyarım. Herkes tatil yaparken Galatasaray kampa gidiyordu.
Her şeye rağmen Tudor'un 1 puan farkla takımı Terim'e bırakması da etkili oldu. Mesela tersi olsa fark açılırdı.
Başkan Mustafa Cengiz'i de fair play adına verdiği mesajlar için kutluyorum, hak ettiler.
Terim güvendi ve kazandı - Ömer Üründül (Sabah)
G.Saray dün İzmir'de aldığı 3 puanla mutlu sona ulaştı. Bir takımın eğer final niteliğindeki son maçı deplasmandaysa ve rakibin de hiçbir iddiası yoksa Türkiye'de en zor rakip Göztepe'dir. Çünkü müthiş bir seyirciye sahipler. İşte bu yüzden G.Saray stresli bir son 90 dakikaya çıktı. Deplasman karnesi de iyi olmadığından futbolculardaki baskı, Muslera gibi deneyimli bir kalecide bile gözüküyordu. Hatta ilk yarıda bir topu eliyle rakibe attı. G.Saray, ilk yarıda kontrolü elinde tutmasına rağmen üretkenlik sağlayamadı. Bazen de tehlikeli rakip kontrataklarla karşılaştı. İkinci yarı ise oyunun kontrolü tamamen G.Saray'a geçti. Göztepe'nin ise mücadele gücünde ve temposunda düşüş başladı. Bir gol G.Saray'ı çok rahatlatacaktı o da penaltıdan geldi. Öncelikle Fatih Terim'i, futbolcuları ve yönetimi tebrik etmek lazım. Fatih Terim'in en büyük özelliklerinden biri futbolcularını çok iyi motive edip, onlara güvendiğini hissettirmek. İşte takımı rahatlatıp, işi bitiren penaltı pozisyonu. Gomis daha önce iki penaltı kaçırmıştı. Bu final niteliğinde son maçtı. Göztepe'nin kalesinde de kurtarıcı olarak penaltı ustası Beto vardı. Ama yine Gomis attı ve gol oldu. Dün G.Saray tüm deplasmanlarda olduğu gibi yeterli değildi. Futbolcular elinden geleni disiplin içinde yapmaya çalıştılar. Performans açısından Feghouli hariç eleştirilecek futbolcu yoktu... İkinci yarıdaki ofansif etkinliği yaratan yine her zamanki gibi Rodrigues'di.
5. yıldıza 4 kaldı - Fatih Altaylı (Habertürk)
21...
Ruh 21 gramdı değil mi?
En azından bir filme göre öyleydi.
Ve Galatasaray “Şampiyonluk” ruhuyla 21. kez şampiyonluğa ulaştı.
Şampiyonluk sayısında en yakın rakibine 2 kupa fark attı.
Başka hiçbir takımda olmayan 4. yıldızına bir lig şampiyonluğu ekleyerek 5. yıldıza bir adım daha yaklaştı.
Çok heyecanlı, çok çekişmeli bir ligin sonunda şampiyonluğu hak eden 3 takımdan “En çok hak eden” olarak şampiyon oldu.
Bu şampiyonluğun mimarı kim derseniz bunun pek çok yanıtı var.
İlk sıraya elbette ki, futbolcuları koymak lazım.
Ardına Fatih Terim’i eklemek şart.
Ama ekibiyle birlikte... Hasan Şaş’la, Taffarel’le, hatta Necati Ateş’le...
Fakat çok önemli bir pay da Galatasaray Genel Kurulu’na ait.
Baskın bir seçime giden Dursun Özbek’i yollamasaydı, Galatasaray, Özbek yönetimiyle asla şampiyon olamazdı.
Mustafa Cengiz yönetiminin ama en çok da Abdurrahim Albayrak’ın da payı büyük bu şampiyonlukta.
Maça da şöyle bir bakmak gerekirse.
Çok stresliydi takım. Aşırı stresli.
Deplasman fobisi üzerine bir de şampiyonluk gerilimi binmişti.
Kötü başladı, kötü sürdürdü maçı.
Taraftarda tedirginlik had safhadaydı.
Ve beraberliğe oynuyordu takım, yeter diye.
Ben ise “Keşke galibiyet gerekseydi belki o zaman daha iyi oynardık” diye düşünüyordum.
Sonra sezonun kahramanı Gomis sahneye çıktı.
Penaltıyı yaptırdı.
Ve topun başına geçti.
Yüreğimiz ağzımızdaydı.
Terim, bu ağır görevi bir kez daha Gomis’e vermişti.
Şampiyonluğu getiren gollerin sahibi, ya bunu perçinleyecek ya da onun ayağıyla gelmek üzere olan şampiyonluk onun ayağıyla kaybedilecekti.
Ama Gomis bu kez attı.
21’i getiren golü hem de hep kaçırdığı penaltıdan attı.
Sonrasında Göztepe teslim oldu. Galatasaray ise rahatladı.
Ve sonunda şampiyonluk geldi.
Kulübün, camianın bu şampiyonluğa çok ihtiyacı olduğu bir sırada şampiyon oldu Galatasaray.
Son haftalarda her biri bir final gibi olan ve kazanması gereken tüm maçları kazanarak.
2. yarıda müthiş bir derbi performansı sergileyerek.
Kanırta kanırta.
Şampiyon oldu.
Emeği geçen herkese teşekkürler.
Spor yazarları, Galatasaray'ın şampiyonluğunu değerlendirdi.