Spor yazarları Gençlerbirliği - Fenerbahçe maçını değerlendirdi!
Artık top sende Ozan - Rıdvan Dilmen / Sabah
Beşiktaş, G.Saray maçlarında hız var, Fenerbahçe'ninkilerde yok. Top dolaşmıyor, üretemiyorlar. G.Saray seyircisi ışığı gördü, gidiyor.Bu galibiyet aldatmamalı, kötü oynayıp kazanabileceğin 3 maç olur ligde, bu da onlardan biridir bence. Yine de Fenerbahçe'nin puan kaybetmeye tahammülü olmadığı bir maçtı. Çok geniş, ofansif bir kadroyla da çıktı diyemeyiz Aykut Kocaman… Aatif'ı alıp Dirar'ın yerine daha yaratıcı bir oyuncu tercihi olarak kullandı.Problemi çözmek istedi, dolu dolu pozisyon bulamasa da çözdü ve kazandı. Bu maçın deplasmanda olması tam tersine avantaj oldu Fenerbahçe için. Baskıdan kurtuldular.Stres dolu bir maçtı. Hem öne geç-i yorsunuz, kontrolsüz hareketten bir penaltıyla beraberliğe geliyor ama rakip eksiliyor. Gençlerbirliği'nde orta sahadan, atletik olmayan bir oyuncu atılsa çok önemli olmazdı. Forvet Rantie oyunun sonuna kadar bir tehdit unsuru olacaktı atılmasa…
Rakibin en etkili ve bütün planını üzerine koyduğu oyuncusu atıldı.Ayrıca iki stoperi de geniş alanda sarı kart gördü Fenerbahçe'nin. Skrtel ile Neustadter bire bir kaldıklarında sarı kart gördüler. İkisinin defoları önde oynadıklarında, geniş alanda ortaya çıkıyor. Şimdi lige dönmek için bir fırsat daha geldi. Çok önemli bir Başakşehir maçı var. Maç 1-1 bitseydi neler olacağını düşünmek, karşılaşmanın değerini ortaya koyar.5-10 bin seyirci fark ettirir haftaya. Ozan için bir paragraf açacağım. Fatih Terim'in en çok oynattığı oyuncu Ozan'dı. Advocaat da kullanıyordu, Lucescu da çağırdı. Geçen haftaki Vardar maçına baktığımda Fenerbahçe seyircisinin haklı olarak tahammülü az ona. Fenerbahçe çok önemli bir kulüptür. Sizin özel hayatınıza hele ki takım kötü giderken dikkat etmeniz gerekir.Ozan'ın 10 hareketinin 8'i doğru olsa, diğer 2 harekette ıslıklanır. Valbuena 8'ini kaybetse iki kere alkış alır. Vardar maçlarında kötünün iyisiydi Ozan. Ahmethan'ın gidip o kaptanlık bandını Ozan'a vermesi büyük hataydı. Hakeme ver, ona verme! Ozan'a artık bir görev düşüyor.Öncelikle 3-4 kilo verecek. Magazine, özel hayatlarına dikkat edecek. Bir de Fenerbahçe taraftarı birkaç maç daha şans vermeli bence.Fenerbahçe seyircisi futbolu bilir. Bir el uzatılırsa verim alınabilir. Dün onun gol atması önemliydi.Yarın idman yoksa bile çalışmalı, çalışmalı, çalışmalı… Herkes çağırıyor, oynatıyor seni. Artık top sende Ozan. Kişilikli bir oyun oynadı dün. Tekrar lige, takımına adapte olmalı. Peki bu galibiyet ve oyun yeter mi, yetmez. Minimum 3-4 yeni yüz, gelecek oynayacak oyuncu lazım Fenerbahçe'ye. Ligdeki 3 maçta da iyi oynamadı. Her deplasmanda zorlanır bu Fenerbahçe kadrosu.
Üç puan aldatmasın - Tayfun Bayındır / Milliyet
Bu galibiyet kimseyi yanıltmasın. Fenerbahçe’de işler hiç ama hiç iyi gitmiyor. Isla bir tarafa Fenerbahçe’nin berbat bir savunması var. Valbuena bir tarafa, Fenerbahçe’nin korkak, tedirgin ve sadece yana pas yapan bir orta sahası var... Fenerbahçe’nin forveti zaten yok. Golünü de rakip kendi kalesine atıyor, anca o zaman golle tanışabiliyor.İçler acısı durumun en güzel görüntüsü 90+4’teki oyuncu değişikliğidir. Gençlerbirliği uzatmalar dahil maçın bitmesine 10 dakika kala sahada 9 kişi kaldı. Fenerbahçe’nin kalan bu sürede pozisyon üstüne pozisyon bulması, gol sayısını artırması beklenirken yaşanan tam tersiydi. Sanki eksik olan sarı-lacivertliler... Akın akın gelen, sürekli hücum düşünen ise Gençlerbirliği. Öyle ki 90+4’te Aykut hoca artık bu takımdan ayrılmasına kesin gözüyle bakılan Souza’yı savunma yapsın, hava topu alsın diye oyuna sokuyor. Gerçekten Fenerbahçe’nin şu andaki görüntüsü içler acısı noktasında...Bu takım düzelir mi?Elbette düzelir. Önce en az üç takviye, sonra küçük düzeltmeler, ardından da (ki en önemlisi bu) sistem değişikliğine ihtiyaç var. Sistem değişikliği derken, öyle şu sayıdan bu sayıya geçmek değil, benim kastettiğim Aykut hocanın artık saplantı haline gelen bu yan pas sevdasından vazgeçmesi. Bu takımda dikine oynayacak çok sayıda oyuncu var. Örneğin övgüveni yükselmiş Ozan, Dirar’dan beş gömlek daha iyi oynayacağını kanıtlayan Aatıf ve kanat değil de ortanın göbeğinde oynaması daha mantıklı görünen Valbuena...
Biraz dikine oyun, hem kumaşı iyi Saldado’yu, hem henüz kalitesini ve kapasitesini ortaya koyamayan Giuliano’yu hem de olağanüstü kanat çıkışları yapan Isla’yı sürekli oyunun içinde tutar, sürekli hücum oynayan bir Fenerbahçe izleriz.Ne ilginçtir ki sağ bek olarak alınan Şilili yıldız, şu anda Fenerbahçe’nin en önemli hücum gücü. Tek başına kanat bindirmesi yapan yalnız oyuncu durumunda Isla... O oynadıkça Şener’e de yazık oluyor. Dün gördük ki Aykut hoca bu pas takımı sevdasından vazgeçmeyecekse kanat bindirmelerine, kanattan gidip gelen beklere ihtiyacı var. Kadrosunda bu tür iki oyuncu var. İkisi de sağ bek... Isla’yı takip edenler biliyor. Kariyerinde sol bek oynamışlığı ve ciddi verim sağladığı bir gerçek. O zaman Şilili’yi sola koyup Şener’i sağda kullanmak da Hasan Ali ve İsmail kargaşasından daha iyidir. Görünen net gerçek ana sıkıntı sol tarafta.Son sözümüz bu takımın çok acil bir stopere, bir sol kanada ve iyileşmiş bir Mehmet Ekici’ye ihtiyacı var.
Neşeli dönüş - Attila Gökçe / Milliyet
Fenerbahçe gündemin en dertli takımı... Takım denmek ne kadar doğru ona da siz karar verin. Savunmada, orta alanda, forvette... Ortada, kanatlarda, ileride ve geride takım oyunundan söz etmek çok kolay değil.Fenerbahçe, iyi niyetli ve özverili futbolcuların bireysel gayretleri ve becerileriyle mücadele ediyor. Ne var ki böyle bir oyunda bireysel hatalar da göze batıyor. Takımca dayanışma da yerleşmediğinden kopuk kopuk, akıcılığı olmayan, gel-gitlerle dolu bir oyun izledik. Gençlerbirliği de 5-4-1 gibi savunmayı baştan sağlama almanın gayreti içindeydi. O nedenle rastlantılara endeksli, şansa bağlı bir oyun izledik.Hemen söylemeliyiz ki Fenerbahçe’de Valbuena, Giuliano takımın toplam kalitesine katkı yapabilecek oyuncular. Soldado ise galiba biraz süreye ihtiyaç duyuyor. Yine de Van Persie’nin keyfini bekleyeceğinize Soldado’yu sabırla izleyebilirsiniz. Fenerbahçe merkezde bir türlü organize olamıyor. Mehmet Topal bir yalnız adam... Ona partner olarak kimi verseniz maya tutmuyor. Souza ya da Ozan fark etmiyor. Ozan Tufan açısından ümit veren gelişme, hücuma katılıp ortadan dikey çıkışıyla attığı goldü. O gol hem takımını rahatlattı, hem de kendini.Maçın açılış golü, Valbuena’nın soldan çok etkili indirdiği topla atıldı. Halil İbrahim Pehlivan rakibinden daha çabuk davranıp topu uzaklaştırmak istedi, olmadı, kendi kalecisini avladı.
Penaltıya gelince... Ahmet İlhan topu kullanıp ayağından açtıktan sonra Skrtel’in hamlesi geliyor... Bu karar doğru değil. Tokelo Rantie’nin Hasan Ali’nin yüzüne yüklenerek yaptığı hareket zaten doğrudan kırmızıyı gerektiriyordu. Bu kart doğru. Murat Duruer de Aatıf’a hamlesi yüzünden kırmızı görüyor. Bir doğru karar daha.Gençlerbirliği oyunu 11/11 oynayabilseydi, maça ve puanlara ortak olabilirdi.Ümit Hoca’nın sinirlenmesi boşuna değil.Aykut Kocaman ve Fenerbahçe, Vardar mahcubiyetinden sonra lige neşeli bir dönüş yaptılar. Malum, futbolumuzda başarıyı belirleyen en önemli kriter ligdir. Volkan da vukuatsız bir maçla kendi normalini buldu (mu?). Biraz daha bekleyelim.
Zor dostum zor- Faik Çetiner / Habertürk
Oyunun ilk 20 dakikasındaki görüntüye baktığımızda sahada ne futbol ne de pozisyon gördük. Gençlerbirliği’nin de Fenerbahçe’nin de iyi futbol arzusu yoktu. Tribünlerde de seyirci olmayınca tatsız tuzsuz bir maç izlemeye koyulduk. Aykut Kocaman’ın papatya falı devam ediyordu. Kameni yok, kalede Volkan Demirel; İsmail yok, Hasan Ali vardı. İki yeni transfer (Soldado ve Giuliano) sahadaydı. Formsuz Ozan Tufan’dan da vazgeçilmemişti. Valbuena yakın markaj yemesine rağmen en azından her ikili mücadelede takımına faul kazandırıyordu. İki bek Isla ve Hasan Ali kanatları kullanamıyor, Dirar da etkisiz futbolunu sürdürüyordu. Yenilerden Soldado ve Giuliano ise ısınma turundaydılar. Fenerbahçe nasıl golü bulacak derken, sahneye Halil İbrahim Pehlivan çıktı. Kale sahası içine gelen topu şık bir kafa vuruşuyla kendi kalesinin çatalına taktı. Fenerbahçe’ye piyango çıkmıştı adeta.Gençlerbirliği zaten defansta da hücumda da yoktu. Fenerbahçe artık maçı kontrolü altına alır ve rahat bir galibiyet yakalar diye tahmin yürütüyorduk. Ancak Skrtel’in bir hava topunda rakibine müdahalesine hakem penaltı çalınca işler değişti. Hakem yorumcuları bu pozisyona ne der bilmem ama bana göre penaltıyla uzaktan yakından alakası yoktu. Penaltıyla eşitlik gelince ev sahibi biraz cesaretlenir gibi oldu. Ama onların hızını da bu defa Rantie kesti. Lehine faul verilmişken Hasan Ali’nin suratına tokadı yapıştırınca kendini saha dışında buldu. İkinci yarıda 10 kişilik ev sahibi çaresiz kalmış, sadece savunma yapmaya çalışıyordu. Fenerbahçe’den beklenen gol Ozan Tufan’dan geldi. Son haftaların en çok eleştirilen oyuncusu bu golle sadece moral buldu. Maçın geriye kalan dakikalarında Fenerbahçe yeni goller aradı. Gençlerbirliği de ‘Maç bitsin de gidelim’ havasına girdi. Sonuçta Fenerbahçe’nin kötü gidişatına bu deplasman galibiyeti sadece ilaç olur. Bu hafta önce G.Saray’ı, sonra Beşiktaş ve Başakşehir’i izledim. Bu takımlarla dünkü Fenerbahçe’nin futbol görüntüsü arasında büyük farklar var.Maçı kurtarsın diye oyuna Aatif’ı süren ve G.Birliği önce 10, sonra 9 kişi kalmasa, maçı kazanması tartışılan Fenerbahçe’nin şampiyonluk hedefi hiç kolay gözükmüyor. Yani zor dostum zor.
JOSEF DE SOUZA
West Bromwich, Josef’e 11 milyon Euro teklif etmiş diyorlar. Teklif ciddiyse Fenerbahçe yönetiminin on saniye bile düşünmemesi lazım.
S.O.S. VERİYOR
Kjaer’den sonra defans S.O.S. vermeye başladı. Formsuz Neustadter’e Skrtel de eklendi. Bu defansla bu yarış bitmez.
Rantie atılınca... - Ömer Üründül / Sabah
F.Bahçe Başkent'te kazandığı 3 puanla en azından ağır bir krize girmekten şimdilik kurtuldu. İlk devre atak bir futbol sergilendi. Ancak tempo yüksek değildi. Rakibin aldığı ekstra tedbirlerle Valbuena da alışılmış aksiyonlarını kullanma fırsatı bulamayınca pozisyon sıkıntısı çekiliyordu.Gençlerbirliği ise takım halinde topun arkasına geçip alan daraltıyor, ani çıkışlarla kontratak şanslarını değerlendirmek istiyordu. Ana hedefleri yorgun F.Bahçe karşısında 60 dakika oyunu tutabilmekti. F.Bahçe devre ortasında Halil İbrahim'in usta bir santrfor kafa vuruşuyla kendi kalesine attığı golle kritik bir anda skor avantajı yakaladı. Bu gol takım için riski azaltmak ve gerektiğinde kontrollü anlayışı uygulamak için elverişli ortamı yaratmıştı. Ama seyrek Gençlerbirliği ataklarına S.O.S veren defans bloğunda deneyimli stoper Skrtel çok gereksiz bir penaltıya neden oldu. Skora denge gelince işler çok zora girmişti.İkinci devre risk alacak ve oyundan düşecek F.Bahçe için önemli bir tehdit olan sprinter Rantie kırmızı kart görünce hem Aykut Kocaman hem de Fenerbahçeli futbolcular bir oh çektiler.
Doğal olarak ikinci yarı Fenerbahçe oyunu karşı alana tamamen yıktı. Gene de yoğun baskıda pozisyon zenginliği yoktu.Ama güzel bir organizasyonda Isla'nın etkili, kavisli ortasında Ozan takımını öne geçirdi. Fenerbahçe'nin golü bulduktan sonra artık geriyi de açan G.Birliği karş-ı sında yine çok rahat maçı bitirememesi, saha içi rahatsızlıklarının yeni bir göstergesiydi.Giuliano yetenekli, iyi bir futbolcu ama hem fizik olarak hazır değil hem de uyum için zamana ihtiyacı var. Ben takımda en değişik artı olarak Soldado'yu gördüm. Tabii ki fizik olarak eksiği çok ama hiç olmazsa nokta santrfor özellikleriyle sırtı dönük, topla rakip arasına girerek yaptığı varyasyonlarla birçok hücum girişiminin şekillenmesini sağladı. Her anda da gole yakın bir santrfor. Eğer Aykut Kocaman bitmiş Van Persie takıntısından kurtulup Vardar karşısında maça Soldado ile başlasaydı Fenerbahçe turu geçerdi. Soldado'yu 60'ta oyuna aldığında zaten takım fizik olarak oyundan düşmüştü.
Hakem Ümit Öztürk'ün Fenerbahçe aleyhine verdiği penaltı kararı çok doğruydu.Rantie'nin Hasan Ali'ye yaptığı hareketin şiddet derecesini ben her taraftan yapılan çekimde anlayamadım. 4. hakem nasıl tespit etti, doğrusu merak ediyorum! Murat Duruer'in ikinci sarı kartı çok doğru ama 60. dakikada 10 kişilik takım bir duran top kullanırken 'gecikiyorsun' diye sarı göstermek çok yanlış.
Gri alandan çıkmak! - Gürcan Bilgiç / Sabah
Kayıp puanlar ve Vardar travması sonrasında, Ankara’daki finalin yükü, yarısı ilk defa bir arada oynayan bu grubun üstündeydi. Devre bittiğinde Fenerbahçe adına boşuna oynanmış bir dakikayı düşünüyorduk. Rakibin kendi kalesine attığı bir gol var, onda bile atağın etkisi tartışılır. Kanat organizasyonlarında yine sağ kanat tercihi ağır basmıştı ama buradan da etkili pas gelmedi. Giuliano'daki gözler, bir ekstra arıyor, ya da Soldado'dan santrafor lisansını alacak bir-iki pozisyonun peşine düşülmüştü. Oyuncu isimlerinin üstünden takımın sistemi veya oyun anlayışını biçimlendirenler, iliğine kadar öne oynamak isteyen oyuncu grubunun "Vay be" dedirtecek paslaşmasına bile hasret kalıp, sahaya bakıyordu.Gençlerbirliği'nin penaltısı yanlış hakem yorumu. Kontrolsüz harekete sokmak için bir sürü kılıf uydurulacaktır. Eğer bu kapsamda değerlendirecekse, kontrolsüz hareket, bundan sonrasındaki değerlendirmelere de bakmak gerekir.
Ancak Aykut Kocaman'a sorsanız; "Aleyhinize bir penaltı verilecek ama rakibiniz 45 dakika 10 kişi oynayacak. Kabul mü ?" deseler, tereddüt etmezdi bence. Basit hakem yorumuna, amatörce bir kırmızı kart. Gençlerbirliği'nin aklından hücum fikrini çıkartıp, kontrolü ve kararı tamamen Fenerbahçeli ayaklara bırakan gelişmeydi. Kalan sürede Ümit Özat'ın önünde bir Vardar örneği vardı ve Amerika'yı yeniden keşfetmeye kalkışmadı. Ön tarafı kalabalık tutup, faulsüz oynamaları için takımını uyardı. Seçeneksiz kalmak, takım ezberi olmayan Fenerbahçeli oyuncular için karanlıkta yürümekten farksızdı. Valbuena dışında sorumluk alacak oyuncu gerekiyordu. Kayıp puanlar ve Vardar travması sonrasında, Ankara'daki finalin yükü, yarısı ilk defa bir arada oynayan bu grubun üstündeydi. Kırılma anı çok eleştirilen Isla'nın ortasına, çok ıslıklanan Ozan Tufan'ın hamlesiyle gelen goldü. Yenildiği iki Vardar maçı da dahil olmak üzere resmi maçlardaki en kötü performansına sahip takım kazandı. Daha iyi olmak adına zaman ve moral kazandılar. Yani; ihtiyaç duydukları dinamiklerle, yaralarını onarabilecekler.
Rantie’nin önemi - Serdar Ali Çelikler / Habertürk
Henüz ligin 3. haftası oynanırken takımın teknik adamı “Lige tutulma maçımız” diyorsa teknik adam ve oyuncuların ve dahi yönetimin yeterlilikleri elbette sorgulanır. Çünkü bu tür maçlar genelde 25. haftadan sonra olur. Dolayısıyla henüz 3. haftada bu zihniyetle çıkılan maçta oyundan ziyade skor mühimdir. Fenerbahçe skoru bulabilmek için oyunu ele geçirmek durumunda olan bir ekip. Maçın yorumcusu Reha Kapsal’ın da bizi teyit eder nitelikteki yorumunu aynen aktarıyorum: “F.Bahçe’nin driplingçi oyuncusu yok. (Alper de yok) Atletik top taşıyabilecek isim yok. Dolayısıyla F.Bahçe’nin sete iyi yerleşip hızlı bir şekilde top taşıması lazım...”Kapsal’ın bu doğru tespitine ilk yarının ortalarına kadar Gençler izin vermedi. Ha keza Dirar ile hücum aksiyonları hep biraz eksik kalır. Özat’ın Mersin’den getirdiği Halil’in acemice vuruşu sonrası skor gelince takım rahatladı. Soldado ve Skrtel’le 2 de pozisyon buldular. “Gençler’in planları 0-0 ve 1-0 öne geçmek üzerine, bu takım 1-0 geri düştüğünde nasıl gol atabilir” diye düşünürken penaltı geldi.
Bence tartışmalı bir karar olan penaltı (bence değildi) ile skor eşitlendi. Fener krize girdi ve kilitlendi. Devre biterken Rantie’nin açıkça, aptalca hareketi ile Gençler’in düzeni bozuldu. Kocaman, 2. yarıya doğru bir hamle ile başladı ve eldeki tek alternatif olan Aatif’ı sıfıra sıfır Dirar’ın yerine attı. Sağlı sollu ataklar sonucu Aziz-Ali Yıldırım-Aykut Kocaman üçlüsünün ‘Günah Keçisi’ ilan edilen Ozan’ın golü ile öne geçildi. Eleştirilerimizi bundan sonrası için yapabiliriz belki, diyebiliriz ki “2-1 öne geçmişken ve rakip 10 kişi iken skor artırmayı neden düşünmediniz?” Ama bu maç özelinde yapmayacağım. Stresi hesaba katacağım. Milli maç arasına 3 puan alarak girmek biraz nefes payı verecektir. Soldado’yu beğendim. Giuliano’nun da iç sahada etkili olabileceğini düşünüyorum. F.Bahçe genel sezon yükselişini bu maça borçlu olacaksa Rantie’nin bu konuda katkısı büyük olacak.
VALBUENA
2 golü de o başlattı. Takımın liderliğini de almış.
SKRTEL
Çok ama çok formsuz.