Spor yazarları Porto - Galatasaray maçını değerlendirdi!
Ahmet Çakar / Sabah - Hayalleri Bırakın
Normal olarak Galatasaray'ın 4-5 gol atarak kazanması gereken bir maçı kaybetmesi beraberinde pek çok soru işareti getirir. Öncelikle şunu belirtelim: Porto gibi iyi bir takıma son yıllarda iç sahada oynanan bir Şampiyonlar Ligi maçında hiçbir rakip bu kadar pozisyon bulamamıştır.
Hele hele ilk yarı maç 4 olurdu. Maç boyu Nagatomo, Rodrigues, Sinan'ın kaçırdıklarını alt alta koyduğumuzda çok üzücü bir tablo ortaya çıkıyor. Bu işin yazık boyutu... Ama bu golleri kaçıran oyuncuların hiçbirisi golcü değil. Eren yoktu, Galatasaray'ın vuruş tekniği yüksek oyuncusu da yoktu.
Pozisyonlara girildi ama gol gelmedi. Gelelim yenen gole... Her şey Galatasaray'ın kontrolü altında geçmişti. İlk yarı berabere bitti ama ikinci yarının başında Galatasaray kornerden öyle bir gol yedi ki köy takımları bile yemez.
Bir korner atışında eşleşmeler bellidir. Portolu Marega kafayı vurduğu an üç metre çapındaki bir dairede hiçbir Galatasaraylı oyuncu yok. Golün tekrarına bakıyoruz, Nagatomo-Marega eşleşmesi gibi görünüyor. Bu da yanlış.
Biri dev gibi, diğeri ufacık. Neresinden bakarsanız bakın, Şampiyonlar Ligi'nde bu kadar gol kaçırır, böylesine komik ve enayice gol yerseniz söyleyeceğiniz hiçbir şey olmaz. Tıpkı dün gece Galatasaray'ın bütün suçu kendisinde araması gerektiği gibi. Emre Akbaba'yı alalım dediniz, parayı sarf ettiniz, golcü alamadınız.
Ayrıca duran toptan sürekli yenilen gollere de engel olamadınız. Ondan sonra da Fatih hoca "Benim hayallerim var" diyor. Hocam, hayalleri bırak da dün gece yediğiniz gole bak. Böyle gol, bırak hayalleri, rüyalarda bile yenmiyor.
İngiliz hakem oyun genelinde objektif. Serdar Aziz'in bir çekilmesi var. VAR olsaydı, penaltı verebilirdi ama Şampiyonlar Ligi'nde böylesine penaltıları kimse vermiyor.
Levent Tüzemen / Sabah – Neredesin Gomis!
Porto'nun üstünlük kurmasına Galatasaray izin vermedi. Porto'nun üzerine Galatasaray hızlı hücumlarla gitti ve ilk yarıda inanılmaz pozisyonlar buldu. Sadece Sinan Gümüş ikisi net üç gol pozisyonunu kaçırdı. Golcü eksikliğinin acısını çeken Galatasaray'da Onyekuru ile Nagatomo iki atağı kötü vuruş nedeniyle gol yapamadı. Porto deplasmanında eğer bu kadar pozisyona girip gol atamıyorsan bunun adı şanssızlık değil tamamen beceriksizliktir. TV başındaki tüm Galatasaraylılar inanın "Neredesin Gomis!" diye yakınmışlardır.
Golcü eksikliğinde Terim'in şapkadan tavşan çıkaracak hali yoktu. Terim'in şartlar gereği hücum hattı için tercih ettiği Onyekuru-Rodrigues- Sinan üçlüsü akılalmaz pozisyonları harcadı. Eğer bir yarışma düzenlenip pozisyonlar dondurulsa ve "Bu vuruşlar ne oldu?" diye sorulsa cevap "Gol" olurdu.. Geçen sezon ligde inanılmaz vuruşlarla kritik goller atan Sinan'a bu saatten sonra "Topa şöyle vurman gerekir" diye öğretemezsin. Eleştirsem de hücumda Galatasaray'ın en isteklisi, yaratıcı oyuncusu ve en çalışkanı yine Sinan Gümüş oldu.
Porto savunmasının ağır yapısına rağmen hızlı ve çabuk dediğimiz Onyekuru ile Rodrigues yeterli sorumluluk almadı. Oysa bu ikili Porto savunmasının kanatlarını hallaç pamuğu gibi atmalıydı.
Yenilen golde kontrolünde olan Marega'yı unutan Maicon'un ciddi pozisyon hatası vardı. Bu yenilgi Galatasaray'a yakışmadı. Çünkü Porto'ya karşı Galatasaray bırakın bir puan almayı, kazanması gereken bir oyun ortaya koydu, ciddi pozisyonlar buldu ama golcü eksikliğine mahkum olup, kaybetti. Devler Ligi için de "VAR" sistemi şart. Serdar Aziz'e yapılan hareket penaltıydı.
Mehmet Demirkol / Fanatik – Şova dönebilirdi, üzücü bitti
İlk yarıda Galatasaray, Fernando’nun mükemmel oyunuyla Porto’nun kurmak istediği baskıyı erkenden kırdı ve rakip alana çıktı. İkinci yarıda sarı kartlı Donk’un yarattığı tedirginlikle savunma görevlerinin ön plana çıkması Brezilyalı’nın etkinliğini azalttı. Bunun zincirleme bir etki yaptığını da söylemek lazım. İlk yarıda Sinan, Onyekuru ve Rodrigues’i demarke bir şekilde geniş alanda topla buluşturabildi Galatasaray. Sert orta sahanın yaptığı baskı Portekizlileri zorladı. İkinci yarıda hem bu sertlik sarı kart tedirginliğiyle yumuşadı hem de presle kapılan toplar azalınca Porto iki hızlı hücum kanadımızı daha rahat kontrol etti. Buna rağmen akan oyunda Porto’dan daha çok net pozisyon bulduk. Galatasaray’ın kadrosuna bakıldığında bir deplasman fobisi olması inanılmaz. Geçiş oyununun profesörü sayılabilecek Fernando, iki uçurtma Rodrigues ve Onyekuru ve dün neredeyse bir Gareth Bale golüne yaklaşmış olan Sinan. İşte dün aslında bu takımın kontra oyununa ne kadar yakın olduğunun bir gösterisini izledik. Kaçan 5 net gol gecenin bir şova dönüşmesini engelledi ama bu gerçeği değiştirmedi.
44’de Sinan’ın olağanüstü bir dirplingle 70 metreyi kat edip yaptığı vuruşta Rodrigues’e pas verebilir miydi? Hayır doğrusunu yaptı. Rodrigues kendisini tam olarak demarke şekilde gösteremedi ya da savunma pas kanalını kapattı. Sinan yapması gerekeni yaptı. Belki daha iyi vurabilir miydi diye sorabiliriz. Hepsi bu.
Maçın starı
İki kaleciye bu ödülü paylaştırmak lazım. Belki Muslera o korenere çıkabilir miydi sorusunu sorabiliriz. Ama Telles’in ‘pası’ da son derece kalteliydi.
Maçın olayı
Yenen goldeki adam paylaşımı yüksek kalitedeki oyuna hiç yakışmayan bir acemilik. Savunmada kimse Marega’nın nereden çıktığını anlamadı. Halbuki ideal bir alan savunmasında tam orada en iyi savunmacı kule kimse o olmalıydı. Bir an bazen her şeyi yıkıyor işte. Çok yazık.
Kısa mesaj
Üzücü. Buradan 1 hatta 3 puan çıkarmak bu oyunla mümkündü.
Osman Şenher / Milliyet – Yenilgiyi hak etmediler
Hakikaten insan üzülüyor. Şampiyonlar Ligi’nde en büyük rakibinle deplasmanda oynuyorsun. Daha çok gol pozisyonuna giriyorsun, sahaya yüreğini koyuyorsun, koşmayan mücadele etmeyen futbolcun yok, girdiğin 6 net gol pozisyonunu değerlendiremiyorsun, abuk sabuk kendi hatandan bir gol yiyorsun ve yeniliyorsun. Olmaz, olmaması lazım. Bu kadar tecrübeli futbolcuların bu kadar basit gol yememesi gerekir. Marega’nın arkasında Donk, üç metre ilersinde Nagatomo... Neticede bu futbolcu Porto’nun golcüsü. Yüksek toplarda etkili. Bu adamı birinin tutması lazım. Bunu hoca söylemeyecek, oradaki futbolcu kendi beyniyle düşünecek. Maalesef Galatasaray’ın yıllardır bu sancısı var, bir türlü aşamıyor. Evet defans hatalar yaptı ama bütün oyuncular kalplerini sahaya koyup iyi mücadele ettiler.
Sıkıntı son vuruşlardaydı. Casillas çok tecrübeli bir kaleci. Bire bir kaldığı pozisyonlarda kalesinde büyüyor. Sinan’ın uluslararası tecrübesi nedir? Çocuk dün gecenin iyilerindendi. Çok da iyi koştu, pres yaptı. Üst seviyede mücadele etti ama eksiği çok var. En azından yüzde yüz santrfor değil. Böyle turnuvalarda muhakkak iyi bir santrforun olması lazım.
Porto’da Aboubakar sakatlanmış, yedeği kim: Marega. Dün gece golü atan futbolcu. Sarı-kırmızılılarda Eren sakat, Fatih Terim mecburiyetten Sinan’ı oynatıyor. Peki kendisinde bir santrforun meziyetleri var mı? Hava toplarında etkili mi? Ama yapacak bir şey yok. Terim çaresizlikten oynatıyor. Sinan da elinden geleni yapıyor, olay bu.
Fernando gerçekten mükemmel futbolcu. Büyük usta, büyük yıldız, hele Şampiyonlar Ligi’ndeki futboluyla daha da büyüyor. Ndiaye’nin dün gece oynamasını çok isterdim. Fernando ile beraber bu ikili çok etkili oluyor. Donk da elinden geleni yaptı. Porto gibi çabuk, hızlı oynayan takımlar karşısında ağır kalıyor. Nagatomo harika bir profesyonel. Rakibin en seri oyuncusu Corona’yı marke ediyor, hücuma çıkıp Casillas ile karşı karşıya da kalabiliyor. Gerçekten Japon futbolcu bir samuray gibi...
Linnes bir kere hata yaptı. Fatih Terim’in bilhassa defansif anlamda Mariano’dan daha etkili olan Norveçli futbolcuyla oyuna başlaması çok doğru karar. Bu iki bekin savunması iyi değilse, Porto gibi kanatları iyi kullanan takımlar karşısında her an başına iş alabilir. Rodrigues son dakikalarda o topa daha dikkatli vursa maç berabere bitebilirdi. Sinan’ın kafa vuruşu yüzde yüzlük bir pozisyondu. Hatta galip bile gelinebilirdi.
Maçı özetlersek dün gece Muslera da, Casillas da sahanın yıldızlarıydılar. Çok iyi kurtarışlar yapıp, hatasız oynadılar. Sonuçta zorlansa da Galatasaray bu gruptan ya birinci ya ikinci çıkar.