Spor yazarlarından Beşiktaş Fenerbahçe derbisi için flaş ifadeler: 'Türk tipi derbi'
Özlemişim - Serhat Ulueren / Vatan
Her şeye rağmen böylesine bir derbi izlediğim için acayip keyif aldım.
Özlemişim
BU maç böyleyse 17 Nisan’daki rövanşı düşünemiyorum. Eyyam yapmama, popülist yaklaşmaya hiç gerek yok. Tek kelimeyle ‘Özlemişim...’ Kartları da,didişmeleri de, saha içinde adam kovalamacaları da, aptalca hataları da, çift haneli uzatmaları da özlemişim. Derbi dediğin de böyle olur. BU defa her 2 tarafın başkanı ve yönetimi çok masum kaldı, ortamı hiç germediler. Kocaman ve Güneş arada bir yangına körükle gittiler ama asıl problem oyuncuların kafasındaydı. Heyecandan hop oturup hop kalktık, bazen soluksuz izledik derbiyi. Ve bazı kötü niyetli oyuncular maçı büyük kaos ve geriginliğe sürükledi. MESELA Volkan Demirel. Adam arıza doğmuş. Futboldan anlamayan çocuğa bile dünkü maçı seyrettirsen Volkan’ın atılacağını maçın başında söylerdi. Alper’in 44’te atılması dünyanın en saçma hareketi seçilebilir. Quaresma’nın atılması da çok sürpriz olmadı benim için. İlk yarıdaki lig maçında da zaten atılmıştı. Bu defa çok abarttı ve en az 4-5 maç ceza yer. Josef artistik şekilde kendini yere bıraktı ve Quaresma’yı bir güzel ağına düşürdü.
LENS’TEN CACIK OLMAZ
ÖNCELİKLE Beşiktaş Lens’in bonservisini alarak hayatının en büyük hatasını yaptı. Bu Lens’ten bir cacık olmaz. Ona verilen ve verilecek paralara yazık. Quaresma ilk 11’de başlasa yine yıldız olur, gol atar, attırır ve kırmızı görmezdi. Şenol Güneş hem Lens’in bonservisinin alınmasında, hem bu Hollandalı’ya görev vererek hem de Quaresma’yı yedek bırakıp sinirlendirerek çok kritik bir hata yaptı. Quaresma’nın kırmızı görmesinin baş sorumlusu Şenol Güneş’tir. Lens ilk yarı sonunda o kadar ağır ve bencilce hareket etti ki, adeta golü atmamak için her şeyi yaptı.Gökhan kötü, Caner etkisiz, Negredo gol dışında vasattı. F.BAHÇE daha iyi oynadı, çok koştular, galibiyeti hak ettiler. Alper ve Volkan kendini attırmak için olağanüstü çaba sarfermesiydi F.Bahçe kazanırdı.
EVET bugün gazeteler Volkan, Alper ve Quaresma’yı yerden yere vuracak, teknik adamları eleştirecek. Hakları da var. Ama ben her şeye rağmen böylesine bir derbi izlediğim için acayip keyif aldım ve ‘Özlemişim’ diyerek noktayı koyuyorum.
Bu ne motivasyon!.. - Ercan Güven / Milliyet
Aykut Kocaman dün geceki kupa maçı için “dört gün öncenin rövanşı değil” diyerek futbolcularına mağlubiyeti unutturmaya çalışmamıştı sadece, motive etmek de istemişti... Ama biraz fazla mı motive olmuşlardı ne! Gerçekten lig derbisiyle erken kupa finalinin hiç alakası yoktu. Sertti, gergindi hatta kavgalıydı...
Kırmızı kartlar üç kere çıktı. Ve daha ilginci Fenerbahçe en az rakibi kadar iyiydi! Sahada gerilimi önce menfaatine kullanan, sonra gerilimin altında kalıp galibiyeti kaçıran bir Fenerbahçe vardı. Bir kere Beşiktaş yedi rotasyonla sahaya çıkmıştı. Belli ki, Şenol Hoca iki ayaklı kupa maçından çok Trabzon deplasmanını düşünüyor, başta Quaresma önemli futbolcularını dinlendirmek istiyordu. Fenerbahçe de rakibi gibiydi...
Sarı-lacivertlilerin beş rotasyonu vardı ama hepsinin Akhisar maçı nedeniyle olduğu söylenemezdi. Mesela kulübedeki Isla ve Dirar dört gün önce bir kanatı çökerten futbolculardı. Geçen maçta bariz hata yapmayan Kameni yerine kaleye Volkan’ın geçmesini “Fenerbahçe gerginlik mi istiyor” şeklinde yorumlayanlar ilerleyen dakikalarda haklı çıkacaktı. Volkan da maçı tamamlayamayıp oyun dışı kalanlardan olacaktı bitmesine yirmi dakika kala. Vodafone’da dört gün önceden fark bu kadarla kalmıyordu. Asıl fark Fenerbahçe’nin aşırı motivasyonunda ve kazanmak isteğindeydi. Takımın en motivesi de Alper’di ki, bu motivasyonu yüzünden iki sarı kartla ilk yarıyı bitiremedi ve takımı 10 kişi bıraktı. İşte bu anda bile Fenerbahçe’nin kazanma isteği kaybolmadı. 10 kişilik Fenerbahçe galibiyet golünü attı ilk yarının son dakikasında. Çünkü Fenerbahçe’nin arzusu sadece teoride kalmıyor pratikte de ortaya çıkıyordu. Rakip sahada kalabalık oynuyor, basmaya çalışan Beşiktaşlılardan gerekirse geri paslarla kurtuluyor ama topu öne taşıyabiliyordu. Fenerbahçe, üç dakika sonra Soldado’nun ayağından beraberlik golünü kazanınca da durmadı, hiç geriye yaslanmadı...
On kişi kaldığında bile. Hatta 9 kişi kaldığında bile. Maçın ikinci bölümüne 2-1 galip ve on kişi çıkan Fenerbahçe’ye bitirici darbeyi vurmak isteyen Şenol Güneş Lens ile Vida’yı çıkarıp, Quaresma ve Babel’i aldığında Beşiktaş’ın hücum gücünü arttırmak ve çok az kullandığı sağ kanadını işletmek niyetindeydi. Ancak Fenerbahçe’nin direnci Beşiktaş’ı da geriyordu bir yandan. Oyun gittikçe sertleşiyordu. 52. dakikada Beşiktaş’a güç katsın diye oyuna katılan Quaresma bu kez kırmızı kart görüp Beşiktaş’ı eksilten ve zayıflatan futbolcuydu. Bu kart sonrası Aykut Hoca olay yerinde bitiveren Volkan’ı ikna edip uzaklaştırmasa Volkan daha erken atılacaktı. Artık her iki takım da 10 kişiydi ve Fenerbahçe hâlâ 2-1 galipti. Üstelik savunmada Şener harikalar yaratıyordu. Mehmet Topal orta sahayı kurtarıyordu. Fakat herkes gerilmişti bir kere... En başta da gerginlik uzmanı Volkan. Aykut Kocaman Soldado ile Valbuena’yı değiştirip ilerde top tutmak isterken, hakemin üstüne ikinci koşusunu yapan Volkan’ın ikinci sarı kartla Fenerbahçe’yi 9 kişi bırakması Fenerbahçe’nin “istediği” gerginliğin altında kalmasıydı. Mecburen Aatıf’ı çıkarıp kaleye Kameni’yi aldı Kocaman. Ve hemen ardından Talisca’nın kurtarılacak kafası Kameni’yi geçti, skor 2-2 oldu. Yine de 180 dakikalık kupa maçı için şahane skor. Onun da ötesinde Fenerbahçe’nin moraline ilaç gibi. Coşku ve istek güzel şeyler yaratabiliyor demek ki. Hele dozu aşmazsa.
Kupa'dan daha fazlası - Attila Gökçe / Milliyet
O da derbi, bu da derbi... Beşiktaş’la Fenerbahçe arasında oynanan tüm maçlar yüz yılı çoktan geride bırakmış, ama hiç eskimeyen “derbi” sözcüğüyle tanımlanıyor. Sonuna kadar mücadele, çekişme... Yarat ya da tüket.... Öne çık, geriye düş... Ama asla pes etme! Pazardan perşembeye derbilerin nasıl değişiklik gösterebileceğini ortaya koyan bir maç izledik. Bu defa - özellikle ilk yarının - ağır basan tarafı Fenerbahçe idi. Bırakın Sarı-lacivertli taraftarları, futbolseverlerin tümüyle beklemedikleri bir Aykut Kocaman kadrosu başladı maça...
Valbuena, Giuliano (ikisi birden) Isla, Dirar... Kulübedeydiler. Buna karşılık Aatıf, Alper, Mehmet Ekici (üçü bir arada) sahadaydılar. Anlaşılan o ki Aykut Hoca Kupa’ya beklenmeyen bir takım ve tahmin edilemeyecek bir anlayışla çıkmıştı. Fenerbahçe kupa defterini Vodafone’da yazıp, tek maçta bitirmeyi amaçlıyordu. Özellikle ilk yarıda isteklerinin çoğunu da gerçekleştirdiler. Negredo’nun golüyle geriye düşerken üç dakika sonra Saldado ile golü buldular. İzlediğimiz karşılıklı goller oyunun normali idi. Sonra anormallikler başladı. Örneğin Alper’in Tolgay’a müdahalesi ikinci sarı ve kırmızı karttı. Beşiktaş’ın bu beklenmeyen avantajı değerlendirmesi beklenirken, son haftaların formsuz oyuncusu Şener “döktürmeye” başladı. Devre biterken sağdan inerek yaptığı akıllıca vuruşta topu Beşiktaşlılar kalenin içinde anca yakalayabildiler (!) İkinci yarı kaosla başladı. Şenol Güneş isteksiz, verimsiz, etkisiz ve akıldan uzak oyunuyla çapsızlığına tanık olduğu Lens’i Quaresma ile değiştiriyor, Vida da yerini Babel’e bırakıyordu. Beşiktaş’ın kanat etkinliğini ele geçirmek için ileri sürdüğü Quaresma, sadece 6 dakika kalabildi sahada...
Josef’e yaptığı sert hareketle kendini oyun dışında buldu. (Bu kırmızı kart başlı başına bir sorumsuzluk örneği. Sadece Türkiye Kupası değil... Daha da fazlası. Trabzon’daki maçta sahada olmayacak. Ligi de alıp götürebilecek bir kontrolsuz öfkeye tanık olduk böylece!) Bu maçın akışından, teknik ve taktiğinden çok, Fırat Aydınus’un kararlarını konuşacağız. Açık söyleyelim. Aydınus, hakemlik kariyerine ve klasına hiç de yakışmayacak bir performans sergiledi. Oyunun başından itibaren Soldado’nun Pepe’ye yaptığı en az 5 faulü nasihatla değerlendirdi. Altıncısında Pepe eski takım arkadaşına faul yapınca gereksiz bir sarı kart gösterdi. Alper ve Quaresma’ya gösterdiği kırmızı kartlar doğru. Ne var ki Quaresma’nın hareketinden önceki (!) faulü verseydi belki de buna gerek kalmayacaktı. Volkan’ın ilk sarı karttan sonra yaptığı “oyalama”lara sadece sözlü uyarılarla tepki gösterdi. Burada ikinci sarıyı göstermesi gerekiyordu. Neden sonra Talisca’nın ortasında topun önceden çizgiden çıktığını iddia ederek yardımcı hakemle tartışmaya girmesi Volkan’ın ikinci sarı ve kırmızıyla ihracına neden oldu. Bu da gecikmiş bir doğru karar. 90+7’de Hasan Ali’nin Babel’i düşürmesi penaltı. Ama Babel bu darbeyi göstermek için fazladan kıvranınca Aydınus’un kararı gelmedi. Yanlış... O penaltıyı vermeliydi... Özeti... İki takım da derbi tanımının hak ettiği emek terleriyle formalarını ıslattılar. Öfke anlarından sonrasını iyi niyetle centilmence kapattılar. Aslanlar gibi oynadılar. Ah... Keşke Fırat da taşıyabilseydi şu maçı... Nasihatı bırakıp kartlarını zamanında çıkarsaydı... Yazık oldu!
Üç ihanet - Mehmet Ayan / Vatan
ÜÇ kırmızıyla başlayalım. Alper Potuk’un kartı da, Q7’nin kartı da doğru. Portekizli taa pazar gününden karta meyyal, Alper ise ilk dakikadan teşneydi. Beşiktaş 11’e 10 oynamanın avantajını kullanamadı… 11 dakika 1 kişi fazla oynadı. Bu sırada hücuma dönük 2 değişiklik yaptı hoca. Her şey siyah-beyazlıların lehineydi. F.Bahçe şartlar aleyhindeyken maçı 2-1’e getirdi.
BEŞİKTAŞ sonrasında kolaylayacağı yerde zorlandı. 3. kırmızı kart da yerinde. Çünkü kaşındı! Manasız sarı kart görmüştü, 2.’si için arandı ve kartını buldu. Uzatmalar dahil neredeyse 20 dakika takımı 9 kişi kaldı.
İŞTE o zaman 2-2 geldi Talisca ile… Futbolu az konuşabildiğimiz mücadelede başından itibaren gerginlik hakimdi. Top oynandığı zamansa bildiğin İstanbul trafiği! Keşmekeş! Fırat hoca işin altından çok iyi kalktı. 3 kartının da doğruluğu iki takım oyuncu ve kamuoyu tarafından da kabul gördü. Sonlara doğru denize döküldüler! Beşiktaş hücum etmekten, Fenerbahçe ise savunma yapmaktan.
ÖYLE BİR KAOS VARDI Kİ!
İKİ İspanyol ile gelen iki golle dağınık nizam devam eden maçtaki kırılma Alper’in 2. sarı kartı oldu. Oraya kadar mesafelerin çabuk geçildiği yumuşak bir karşılaşma oynanmaktaydı. Orada ‘survivor’ başladı. Şener de attığı golle mücadeleyi daha da ilginç hale dönüştürdü. Şenol Güneş’in Q7 ve Babel hamleleri pazar günkü gibi kazanmayı hedefler nitelikteydi. Ancak öylesine büyük kaos ortamı vardı ki sonlara doğru kör dövüşe döndü maç.
ROMAN, Şener, Skrtel Beşiktaş hücumcularını çok iyi savundu. İkinci yarı Beşiktaş bir gol bulabildi ancak ötesi için çok şey yaptı. F.Bahçe de skoru korumak için. Pazar günkü taktikler, satrançlar dün yerini doğaçlamalara, tesadüflere bıraktı. Çatır çatır mücadele mi, çatur çutur bir karşılaşma mı? Bilemedim. Bildiğim 3 sorumsuzun takımlarına ettiği ihanet!
Hesap günü - Gökhan Dinç / Vatan
DÜNDEN sonra maçın analizi yapmak zor. Ortaya çıkan tablo tam anlamıyla kaos. Bu kaosun yaratıcısı da futbolcular. Derbide sakin kalanın kazanacağını bilmek, uygulanmak kadar önemli. Ancak dün sinirlerine hakim olamayan taraf Beşiktaş’tı. Halbuki sinirleri gergin olması gereken F.Bahçe olması gerekirken. Pazar harika oyunla futbol dersi veren Beşiktaş, futbolun ayak oyunu olduğunu dün gece gördü.
AĞZIMIZIN tadı ile keyifli bir derbi izlettirmeyen tüm oyuncuları tebrik ediyorum. Hemen hemen her ikili mücadelede haklı veya haksız kendisini yere atan, hakemden kart bekleyen oyuncu grubu, hepinize helal olsun!
ERKEN gelen gole yine erken cevap veren F.Bahçe devrenin sonunda 10 kişi kalsa da bulduğu gol ile maça tutunacağını net gösterdi. Kupaya ne kadar önem verdiklerini gösterircesine yedek ağırlıklı kadroları ile sahaya çıkan iki teknik direktörden Şenol hoca ilk hamleyi yaptı.
BABEL ve Quaresma girince hemen hemen herkes 10 kişi kalan F.Bahçe’ye, Beşiktaş’ın gol olup yağacağını düşündü. Ama Şenol hoca nereden bilebilirdi ki Josef gerginliğinde sadece Q7’nin kırmızı göreceğini? Fırat hocam inan bence biraz cimri davrandın. Portekizli ne yaptıysa aynısını Brezilyalı da yaptı ama sen sadece Beşiktaşlı oyuncuyu attın.
VOLKAN GİBİ KAPTAN!
BU olayların ardından sahada futbol dışında her şey vardı. Kavga, gerginlik, pas hatası gibi. Dedik ya gerginlik var diye. İşte o gerginlikle beslenen Volkan Demirel de atılınca artık tatik maktik yok, bam bam bam olayına girildi. Yahu koskoca F.Bahçe takımının kaptanlık pazubandını, saha içinde çirkeflik ve gerginlik üzerine kurulmuş bir kariyeri olan Volkan gibi bir ismin taşımasından utanıyorum.
KİMSE renk ayrımı yaptığımı düşünerek bunu yazdığımı sanmasın. Ben gerçekten olayların içinde F.Bahçe kaptanını görmek istemiyorum. Kaptan dediğin takım arkadaşlarını yatıştırır, olumlu anlamda örnek olur.
Tam anlamıyla Türk derbisi - Serdar Ali Çelikler / Habertürk
Pazar günkü lig derbisinin ardından Beşiktaş çarpıcı galibiyetin etkisiyle mutlu, huzurlu güvenli ama birazcık 'lay lay lom' şeklinde, gazı düşmüş bir biçimde sahadaydı. Eleştirilen ve oyun olarak da pazar günkü derbiyi kaybeden F.Bahçe ise ciddi ve bunun bir başka müsabaka olduğunun bilincinde ve etkin bir biçimde lakin biraz gergin şekliyle çime çıktı. Pazar derbisinin yıldızı Q7 kulübede sezonun hayal kırıklığı Lens onun yerindeydi. Beşiktaş yine iyi başladı ve Fenerbahçe orta alanı ile sağ kanadına yaptıkları her baskıda olduğu gibi kaptıkları bir topla tipik bir “Gegenpressing” örneği ile topu Talisca ile buluşturdular. Onun harika asisti ve Negredo’nun golü ile öne geçtiler.
F.Bahçe sakin kalmaya devam etti. Maça sağ kanatta başlayan Ekici biraz daha ortaya girip, ilk kez beğendiğim Aatif da ona karşı kanattan destek verince iyi günündeki Alper ile bir hücum ritmi tutturdular. Pepe ile boğuşmasından fırsat bulduğu ilk anda Soldado ismine yakışır bir gol vuruşu yaptı. Sonrasında maçın hakimi tamamen F.Bahçe’ydi. Daha inançlı olsalar daha erken öne geçebilirlerdi. Saçma sapan bir pozisyonda Hasan Ali-Tolgay horozlanmasında Alper lüzumsuz yere kendini attırınca momentumun ev sahibine geçmesi doğaldı. Nitekim Lens, adeta F.Bahçe’nin “İçerideki adamı” gibi davranıp maçın en net pozisyonunda golü atamayınca sahneye Ekici çıktı. Dünyada geçer akçe oyuncular Ekici gibiler. Alan buldular mı dripling yapabilen ve araya pası doğru oynayabilen... Ekici de öyle yaptı ve 2. yarının kahramanlarından Şener’e golü attırdı. 54’te Quaresma neden dünya starı olamadığını kanıtlarcasına kendini attırdı. 4 gün önce rakibi yıkan adam 10 dakika içinde ciddi bir hata ile rakibi oyuna ortak etti. Bu dakikadan sonra bir 10 dakika kadar maç dışında bir şeyler oldu. 65 civarında maça geri döndük ama bu kez ilginç bir şey oldu. F.Bahçe rakip kaleye hiç akamadı. Sadece bekledi. Beşiktaş da baskın ama üretim sıkıntısı içindeydi.
Volkan da maçın 2. yarısında çok istediği 2. Sarı kartı görüp rahatlayınca (!) denge yeniden ev sahibinin oldu. 10 dakikalık uzatma da dahil net pozisyon bulamayan Beşiktaş, karambolden skoru 2-2’ye getirdi Bu maçın fiziki yansımaları olacaktır. Beşiktaş Trabzon deplasmanında Quaresma’sız. 100 dakikalık maçın 45 dakikasını 10; 25 dakikasını 9 kişi oynayan Fenerbahçeli oyuncular ise çok yoruldu. Akhisar maçının 2. yarısı F.Bahçe adına zor geçebilir. Fırat Aydınus fena değildi diyeceğim ama yardımcısı Serkan Ok ile anlaşamadı, araları mı bozuk anlayamadım. Türk tipi bir derbi izledik, kaos, bolca küfür, kötü niyetli oyuncular, iyi niyetli oyuncular, goller, hatalar ve son.
JOSEF DE SOUZA
2. yarıda müthiş bir Şener, oyunda kaldığı sürece çok iyi bir Ekici, süper H.Ali seyrettim ama Josef müthiş futbol oynadı.
VOLKAN-Q7
Alper anında başını ellerinin arasına koydu ve yaptığı hata nedeniyle üzüldü. Ama diğer ikisinin tecrübelerine de yakışmadı.
Topla dövüş kulübü - Ali Ece / Fanatik
Uzun süredir en çekişmeli, en eşit ağırlıklı zevk veren bir derbi ilk yarısı izledik. Talisca’nın asisti, Soldado’nun gol vuruşu, Ekici ile Talisca’nın ofansif oyun kuruculuk katkıları, kramponlardan özlediğimiz cinsten futbol kaliteleri yaydılar. İyi bir katkı veren Alper, sarısı varken tartışmaya girip büyük hata yaptı. Benzer bir hatayı kaleye giden topa elini uzatan Vida yaptı ama şansına gol oldu da yine Beşiktaş’ı 10 kişi bırakan isim olmadı. İkinci yarıya Şenol Güneş çok doğru iki değişiklikle başladı. Lens yine çok kötü bir şekilde gol kaçırıp genel performansıyla da Quaresma’yı mumla arattı. Quaresma ise kısa sürede kendisini, Fırat Aydınus da kontrolü kaybetti. İlk yarıdaki süper maç, ikinci yarıda gerilimden çöpe gitti.
Sarısı olan Volkan Demirel’in gerilimden uzak kalmaması da büyük bir hata oldu. Kameni ısınamadığı için hemen golü yedi. Gecenin sorusu Derbilerde hakem Fırat Aydınus şanssız mı yoksa bu karşılaşmalarda şansını fazla mı zorluyor? Maçın starı ‘Gerilim’ bu derbi karşılaşmasının en büyük yıldızıydı. İlk 44 dakika futbol, kalanında ise ‘Topla Dövüş Kulübü’ izledik! Maçın olayı 5 gün önce 5 dakikada maçı çevirecek yeteneğe sahip olan Portekizli futbolcu Ricardo Quaresma’nın 5 kere topla buluşmadan kırmızı görmesi. Kısa mesaj Gerilim ve uzun süre eksik oynama iki takıma da lig yarışında ekstra sıkıntı yaratır.
Tarihe geçecek bir maç - Rıdvan Dilmen / Sabah
Gergin bir pazarı geçmiştik. 1-0'dan dönüp, 3-1'i elde edip, "Ligde ben de varım" diyen moralli Beşiktaş ile sonuçtan çok oyundan demoralize olmuş F.Bahçe rotasyonla sahaya çıktı. Sahada iki hocanın da istemediği gergin bir ortam vardı. Özellikle Kocaman'ın istemediği 102.5 dakikalık, yorucu bir maç oynandı. Tarihe geçecek maçlardan ve oyunlardan biri oldu.
Aslında sakin başladı oyun. Sanki 3 gol yiyen kötü oynayan F.Bahçe yoktu sahada... Uzun zamandır oynamayan Mehmet Ekici de olmak üzere güvenli başladılar. Kaleci dahil 4 savunma da rotasyonluydu. Soldado da uzun süre sonra ilk kez sahadaydı. İki ayaklı maçta skor Fenerbahçe'nin lehine bitti. Bireysel anlamda Aatif ve Skrtel'in çok iyi performansı, iki takım oyuncularının mücadelesi vardı. Her şey yolunda giderken, oyuncuların çok acemice yaptıkları saçmalıklar birbirlerine ikram şekilde gitti. F.Bahçe'de iyi oynayan Alper gereksiz bir kırmızıdan atıldı. Buna rağmen Ekici'nin yaratıcı pasında Şener'le golü buldular.
Şenol hoca pazar gününün yıldızı Quaresma'yı soktu, ilk yarıda olmayan Lens'in yerine ama başka bir Alper vakası çıktı Quaresma'dan. Şenol hoca, maçı çevirmek için soktu oyuna ama o 'çevirmeyelim' dedi. Kırmızı, oyunu hareketlendirdi. F.Bahçe'nin attığı ilk golde, Soldado'nun tek vuruş ustalığı vardı. Diğer üç gole bakıldığında ilki Mehmet Topal'dan hatayla başladı.
F.Bahçe adına atılan golde de enteresandır Vida'nın eline geldi öyle gol oldu. Gol olmasa; kırmızı ve penaltı olacaktı. Talisca'nın kafa vuruşunda da top Hasan Ali'den sekip ağlara gitti. Aykut hocanın akıllı davranıp 3. değişikliği yapmamasını Volkan'ın kartından sonra anladık. İş rövanşa kaldı...
Bu sezon böyle bir karar alınmış herkes uymak zorunda. Derbilerde önümüzdeki yıl yapmaları gereken, deplasman avantajını kaldırsınlar. Deplasmandaki gol iki sayılmamalı.
Gelelim TFF'ye... Maçı izlerken hiç mi üzülmediniz? Niye biliyor musunuz, 3 gün sonra F.Bahçe'yi Akhisar karşısına çıkarıyorsun. Ben G.Saray'ın, Beşiktaş'ın, Akhisar'ın dinlenmesini doğru buluyorum, tabii ki Beşiktaş Trabzon'la pazartesi oynayacak ama en azından F.Bahçe pazartesi 18.30'da oynayabilirdi. Örneğin sezon sonunda puan puana girildiği zaman son iki haftalar aynı saatte başlayabiliyor. Eller vicdana konup futbolcuları da kulüpleri de korumak zorundasınız.
Azaldıkça çoğaldılar - Gürcan Bilgiç / Sabah
Başka maçın, başka hikayesine döndü iki teknik adam da. Pazar atmosferinden yorgun çıkanları kulübeye çektiler. İlginçtir; 4 gün önce kaybetmesine rağmen 7 oyuncu rotasyonu ile Dolmabahçe'ye gitti Kocaman... Oynama fırsatını bulamayanlarla denemek istedi. "Lig için takımı korudu" yaklaşımı doğrudur ama üst üste derbi kaybetmek, taraftar sinerjisini alır, götürür. "Oyuna başka yerden bakıyoruz" görüşü de bunu kapsıyor muhtemelen.
Devrenin oyun eşitliği ile sürmesi, iki tarafın da fırsatlar yakalaması, beklemediğimiz tempoda ve heyecanda bir maç çıkardı ortaya. Alper kendini attırdığında sanki maçın "kalemi kırıldı". Sonrasında ise Fenerbahçe, Şener ile öne geçiyordu. Şenol Güneş'in aklında ne rotasyon kaldı ne de Trabzon deplasmanı... Rövanşı olmasına rağmen maç bir anda "kazanılmak" zorunda hükmüne bağlandı.
Ancak kontrolsüz güç, Quaresma'yı bir anda boksöre çevirdi. Birden bire ortalık karıştı ve maç tiyatroya dönüştü. Pepe kalabalık içinden kendisine bir darbe arıyor, diğerleri Quaresma'yı sakinleştirmeye çalışıyor. Her pozisyonda hakeme bakan, itiraz eden, tribünleri yönlendiren bir ortam hazırladılar. Maçı değil, Fırat Aydınus'u da yönetmeye çalışıyorlardı. Ev sahibi olmanın avantajı da bu. Sayı dengesiyle, oyun standardı tekrar geri döndü. F.Bahçe pas oyunu karakterine dönmeye çalışıp, Beşiktaş'ın peşine Aatif'ın driplingleri ile düştü. Maç eksiği olmasına rağmen M.Ekici'nin oyun aklı da fark getiren özellikti. Fırat Aydınus üstünden maçı okumak da bir tecrübe gerektiriyor elbette. Volkan Demirel'in bir kaleden ötekine kadar koşup, gol sevincine ortak olması ile birlikte gördüğü sarı kartla, karşısında dengeli bir hakem olmadığını anlaması gerekiyordu.
Talisca'nın topu auttan ortalamasını hakemler kaçırdı. "Dokunulmaz" Quaresma kırmızıyı gördükten sonra, maç sonrası için kararlarını vermeye başlamıştı Aydınus. Tribünler neyi istiyorsa, Aydınus da itiraz etmeden karşıladı. Hani; son nefesine kadar mücadele ettiler desek yanılmayız Fenerbahçeli oyuncular için. Ortaya gerçek bir karakter koyup, çok zor bir ortamda, kışkırtıcı planlarla ve bu oyunlara düşen acemi arkadaşlarıyla mücadele ettiler. Başında dedik; maçın rövanşı var. Avantaj Fenerbahçe'nin eline geçti. 11-10-9 şeklinde süren geri sayıma rağmen, maçın hiçbir anında problem çıkarmadılar. Azaldıkça, çoğaldılar.
İşgüzarlar derbisi - Mehmet Demirkol / Fanatik
Pazar günü Şenol hoca iki taç çizgisi arasında kontrol edilemez bir oyuna geçtiğinde Fenerbahçe’nin kompakt oyunu dağıldı. Bu geniş alanda pres yapmak zordu. Hele de Beşiktaş bu kadar hızlı oyun yönünü değiştirirken. Dün başlangıçtaki plandaki gibi, Caner ve Lens’le bu kolay olmuyor. Bu oyunda Beşiktaş sıklıkla solundan geldi. Sağını kullanamadı. Pozisyon ve gol buldu, Fenerbahçe’den oyunu tam olarak alamadı. Alper atıldıktan sonra Fenerbahçe’nin golü bulabilmesi bundan. 2 isabetli şuttan 2 gol çıkardılar. Hatta belki de Şener’in şutu kaleye gitmiyor bile olabilir. Durum bu olduğundan Şenol hoca, pazar akşamki devre arası hamlelerine döndü. Babel ve Quaresma oyuna girdi ve hemen alanı genişletip oyunu aldılar. Ancak Quaresma işgüzarlık ve sorumsuzlukta Alper’i de geçerek atılınca psikolojik üstünlüğü Fenerbahçe’ye verdiler. Doğrusu vermek istediler. Ama Volkan kaptan olarak bunu kibarca ve ısrarla geri çevirdi. 9’a 10 oyunda Beşiktaş yine doğru ve istediği oyunu oynasa da sezon boyunca yaşadığı gol sorunu onlara engel oldu.
Gecenin sorusu
Bu maçın sonunda hakemi değil de sorumsuz oyuncuları konuşabilir miyiz? Çok sanmıyorum ama denemek lazım. Alper, Quaresma ve Volkan sorumsuluğun kitabını yazdılar.
Maçın starı
Yok öyle bir şey.
Maçın olayı
Maçın kendisi olay. Dramdan komediye giden bir olaylar zinciri. Hadi canım sen de diyebileceğiniz bir senaryo. Kırmızı kartlarda hakeme değil, görenlere itiraz etti arkadaşları.