Spor yazarlarından sert eleştiri! Okan Buruk, Avrupa kulvarında bir fiyaskodur
UEFA Avrupa Ligi'nde Fenerbahçe, Anderlecht'i geçerek son 16'ya kaldı. Galatasaray ise AZ Alkmaar'a elendi. Spor yazarları, iki takımı değerlendirdi.
Cuesta’nın Galatasaray’a maliyeti: 8 milyon Euro + Nelsson ve Lemina
Uğur Meleke (Hürriyet): Meslekte yirminci yılıma girdim. Çok tuhaf transferler gördüm bu 20 sene içinde. Ancak Cuesta transferi, gerçekten de ender rastlanacak türden bir tuhaflık. Mesele Cuesta’nın iyi ya da kötü futbolcu olması değil. Mesele şu: Kendi kadronda zaten var olan, henüz 26 yaşında, Uluslar A Ligi seviyesindeki Danimarka Milli Takımı’nda İspanya’ya karşı her iki maçta ilk 11’de çıkan Nelsson’u Roma’ya gönderiyorsun. Evet Nelsson çok iyi bir sezon geçirmiyor, birkaç bireysel hata da yaptı, ancak mesela Berkan’a tanınan kredinin onda biri tanınmadı Danimarkalı’ya. Kazanmak için çaba gösterilmedi. Rotasyonda genç Metehan’ın da arkasına itildi. Nelsson’u itibarsızlaştırıp göndermenin üç ayrı maliyeti oldu Galatasaray’a: Hem Avrupa listesinde stoper boşluğu oluştu. Genk’te üçüncü stoper konumuna düşmüş 1,79’luk Cuesta’ya 8 milyon Euro ödendi. Hem de Avrupa listesinin matematiği karıştı: Nelsson kazanılabilseydi, (sezonu kapatan Icardi liste dışı bırakılarak) Lemina eklenebilirdi Avrupa kadrosuna. Yani bir tek Cuesta’nın Galatasaray’a maliyeti: 8 milyon Euro + Nelsson ve Lemina’nın Avrupa kadrosunda olamamaları... Enteresan değil mi? Dün akşam seansında İstanbul’da Kolombiyalı bir stoper başroldeyken, gece seansında Brüksel’de 19 yaşında bir Türk stoper parladı ışıl ışıl. 2006’lı Yusuf Akçiçek ilk maçın da yıldızıydı, iki golün üretiminde vardı. Rövanşta da attığı kritik golle turu getirdi Fenerbahçe’ye. Türk futbolu uzun boylu, solak, oyun kurulumunda da cesur, komple bir stoper kazanıyor. Tebrikler Yusuf. Böyle devam.
"Tabela bizim olsun" havası gördük
Gürcan Bilgiç (Sabah): Mourinho'nun hesabında tur için gereken skoru alıp, İstanbul'a dönmek vardı. Maç öncesinde "kazanmak için buradayız" dese de, sahadaki takımın vücut dilinde, "tabela bizim olsun" havasını gördük. Bir yanda maçtan umudu kesip, lige dönen Galatasaray, öte tarafta kazasız-belasız tur bileti ile İstanbul yolculuğunu planlayan Fenerbahçe. Normal şartlarda olsa birçok eleştiri üreteceğimiz bir 90 dakika aslında. Ama maçın aklı da fikri de orada değil.
İşte ligimizin hali
Ömer Üründül (Sabah): Dünkü 90 dakikanın nasıl seyredeceğini tahmin etmek kolaydı… AZ Alkmaar, tempolu, ne yaptığını bilen, geçiş oyunlarını çok iyi yapan bir takım. Galatasaray ise bilhassa Avrupa kulvarında çok pozisyon verip çok gol yiyen bir ekip. İki önemli nokta vardı; Hollanda temsilcisinin pozisyonlarını en aza indirebilmek, kendi bulduğu fırsatları da gole çevirebilmek. Sonuçta ilk maçtaki ağır yenilginin geri dönüşü mümkün olmadı. Zaten bu çok çok zordu... Günay'dan sonra sarı-kırmızılı takımda çırpınan ve elinden geleni yapan bir tek oyuncu vardı o da Osimhen'di. Okan Buruk da iş tamamen bittikten sonra derbiyi düşünerek değişikliklere gitti. Bana göre Osimhen'i daha önce de çıkarabilirdi. Galatasaray, bu sene Avrupa kulvarında vasat ve vasat altı takımlar karşısında gol yeme rekoru kırdı. Son 16'ya kalamadı ama Süper Lig'de 24. haftada sadece 3 beraberliği var. İşte ligimizin hali.
O olmasaydı Galatasaray ağır bir yenilgi alırdı
Levent Tüzemen (Sabah): Muslera'nın yerine kaleye geçen Günay yaptığı müthiş kurtarışlarla Galatasaray'ı ayakta tuttu. O olmasaydı G.Saray ağır bir yenilgi alırdı. Okan Buruk ve öğrencileri için Avrupa defteri kapandı. Geceden kalan ağızda keçiboynuzu tadı bırakan üç şey vardı…
1- 2-0 geriden gelip, beraberliği yakalamak ve evinde Avrupa Ligi'nde kaybetmemekti.
2- Soğuk ve karlı havaya rağmen Galatasaray taraftarı görevini yapıp, tribünleri doldurdu.
3- Günay Güvenç kalesinde devleşti.
Fenerbahçe ile girilen yersiz polemiklerin hasarları uç vermeye başlamış
Cem Dizdar (Fanatik): Maça, ülke futbolunun büyük tehlikelerinden biri olan ‘ezberlenmiş yanlışlar’ın bolca dile getirildiği bir atmosferle gelindi. Maç başlamadan önce yorumcular başta, çoğunluğun dilinden ‘erken gol bulma’ klişesi dökülüp duruyordu. Bu ifadeyi kullanmasa da Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk da baskılı başlayacaklarından söz etmişti maç önü konuşmasında. Oysa bu ‘dönüş hikayesi’ beklenen maça örnek verilen 5-0’lık Neuchatel Xamax maçının dört golü, 55 ile 84. dakikalar arasında atılmıştı! Görünen o ki Galatasaray yönetiminin Fenerbahçe ile girdiği yersiz polemiklerin yarattığı hasarlar ufak ufak uç vermeye başlamış. Yabancı hakem kararı ile Jose Mourinho’nun bu akşamın okumasını yapacağı düşünülürse, pazartesi Galatasaray’ı kendi sahasında ilginç bir atmosfer bekliyor olacak. Bu maçın gerilimini hafta başına taşımamak onlar açısından ilk önemli adım olacak. Ardından sahada ve tribünde sakin kalıp kalamayacakları da maçın, haliyle ligdeki geleceklerinin de belirleyicisi olacak.
Okan Buruk, lokaldeki galibiyet yüzdesine rağmen Avrupa kulvarında bir fiyaskodur
Bülent Timurlenk (Sabah): Evinde Elfsborg'dan üçer gol yiyorsan, 4-1'in rövanşında ara transferden hiç katkı almadan turu geçmek mucizeden önceki duraktır. G.Saray'ın Avrupa macerası D.Kiev beraberliğiyle bitmişti. O maçı kazansa bu turu oynamayacak derbi öncesi maç trafiğini hafifletecekti. Büyük fotoğrafa bakalım. Geçen sezon Sparta Prag karşısında bozguna uğrayan, sezon başından kendini tatilden getiremeyip Y.Boys'a elenen ve Avrupa Ligi'ndeki 8 maçı da tabelada Rus ruletine çeviren Okan Buruk, lokaldeki müthiş galibiyet yüzdesine rağmen Avrupa kulvarında bir fiyaskodur... G.Saraylı futbolcuların istatistik tablosu karşısına geçip, boynunu eğip biraz olsun utanması gerekiyor. Elbette ki Osimhen ve 8 kurtarış yapan Günay hariç. Cuesta için taraftarına "Göreceksiniz" diyen ve Avrupa Ligi finali pastası kesmesiyle şöhreti bulan G.Saray yöneticisi İbrahim Hatipoğlu, ilk Divan Kurulu'na gelip mali kongrede kopyala-yapıştır ile G.Saray'ın 16. sıraya koyduğu Deloitte Raporu'nda neden ilk 30'da olmadıklarını sonra da Cuesta'yı nasıl 8 milyona aldığını büyüklerine anlatmalı, transferi cebinden karşılamalı. Yok öyle bedavaya şöhret!