"Şu anda hiçbir Türk takımı..."
Beşiktaş'ın Çin yolculuğu hakkında...
Uçakla 11 saat gidiyorsun, toplamda 18 saatlik bir yolculuk… Beşiktaş teknik direktörü Şenol Güneş, 11 saat boyunca 2 saat kitap okusa, 2 saat film seyretse, yemek yese, sağına soluna dönse… En az 1,5 saat de “Biz ne yapıyoruz?” diye düşünür. Oyuncuların gündelik olarak ona lazım olduğunu, futbolculardan yeni bir takım kurduğunu biliyoruz. Her ne kadar takım oturmuş olsa da yeni gelen oyuncular var. 1 tane hazırlık maçı oynayacaklar, bu yolu geri dönüp İspanya kampına gidecekler. Yoğun bir antrenman programı olacak. Ağustos başıyla birlikte de antrenmanlar hafifleyecek ve teknik-taktik çalışmalar yapılacak. Futbolcular zaten yorgun. Ucunda 20 milyon Euro olsa, “Bu yolculuğa katlanırız” derler. Ya da 2 tane sponsor bağlayacaksındır, söz vermişsindir, gitmen gerekir. Öyle bir durum var mı? Yok. 150 bin tane forma mı satıyorsun? Aylardır Beşiktaş’ı mı bekliyorlar? Çinlilerin % 90’ının Beşiktaş’ın oraya gittiğinden haberi yok. Böyle bir planlama olabilir mi?
"Beşiktaş, Schalke maçından ne anlayacak?"
Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde ses getirmiştir, futbolcular herkes tarafından tanınıyordur, tamam dersin. Önce bir pazar lazım. Ondan sonra oraya gider dokunursun. Tarkan’ın Kuzu Kuzu şarkısının dünyada tanınması ve Tarkan’ın daha sonra konser anlamında dünyaya açılması örneği var. Sen kendini pazarlamaya gitmeyeceksin. Orada alıcıların olacak. Ayrıca denildiği gibi hiçbir kulübün böyle bir planlaması yok. Türk futbolu öyle bir noktaya gelmedi. Bir Schalke ile oynayıp dönmeye değil, turnuvalar ve başka organizasyonlara katılırsın, o zaman olur. Böyle bir durum olsa biz de destek oluruz.
“Schalke de orada” diyorlar. Schalke, orada başka takımlarla da oynamak için gitti. Planlayan Schalke de değil. Bundesliga’nın bir planlaması olarak oradalar. Çin’den sponsor alacaklar ve yayın ilişkileriyle ilgili de durumlar var. Schalke’ye de buradan pay çıkabileceği için seve seve gidiyorlar. Çin’e açılmak ülke futbolu olarak bir stratejindir gider oynarsın. Var mı böyle bir durum? Yok. Başkan istedi gittiler. Schalke ile bir hazırlık maçı oynayacaksın, İspanya’ya perişan şekilde gideceksin. Senin hazırlık dönemin baltalandı mı, baltalanmadı mı? Bunun arkasında bilmediğimiz bir hikaye olabilir. Şenol Güneş hakikaten sabırlı bir adam. 18 saat çile çektikten sonra Schalke’nin karşısına çıkacaklar. Hangi futbolcunun performansından ne anlayacaksın? Beşiktaş, Schalke maçından ne anlayacak?
"Hiçbir Türk takımı böyle bir pazara açılacak durumda değil"
Beşiktaş, Çin’e ayak basan ilk Türk takımı oldu diyelim. Hangi takımımız statü, imaj, algı, sportif başarı olarak böyle bir pazara açılabilecek kadar hazır durumda? Biz daha neyiz? Bizim etimiz-budumuz nedir? Beşiktaş son 2 sezondur ligde şampiyon oldu. Şampiyonlar Ligi’ne gitme hakkı kazanıldı, nakit akışı sağlandı. Bir ilgi ve alaka var ama kendi iç pazarından verim alabilen bir takım durumundalar. Fenerbahçe ve Galatasaray ise tribünleri dolduramadı. Önce bir Avrupa’da, dünyada tanın ondan sonra böyle işlere gir. Galatasaray, eski adıyla UEFA Kupası kazandığı dönemde bile bunu değerlendiremedi. Şu anda hiçbir Türk takımı böyle bir pazara açılabilecek durumda değil. Ayrıca Beşiktaş’ta bugün Çinlilerin ilgi göstereceği Pepe ve Quaresma da kadroda yok.
Gündemdeki Mangala transferine dair...
Ryan Babel ve Quaresma’nın yerine alternatif lazım, Marcelo’nun yerine futbolcu lazım diyoruz. Mangala ismi gündemde. Haydi Mangala! Mangala gider gibi tavuk kanat mı lazım? Beşiktaş, yapabileceği kadar transfer için uğraşıyor. Transfer yaparken bonservis durumları, sattığın kadar alma konusu biraz kulüpleri zorluyor. “Finansal-Fair Play bir tek bize mi var?” diye soruyorlar. Kriter bir tek borçluluk değil. Borçluluk var, karşılığında bir ciro, kar-zarar tabloları, kısıtları var… Ne kadar gelir elde ediyor, ne kadar gideri var? Takımın maliyeti, borcu nedir, bu borç dönüyor mu? Birçok kriter bulunuyor. Mesela ; Manchester United, dünyanın en zengin ve en borçlu kulübü. Ama sen fakir bir kulüpsün, sürekli zarar üreten bir tablon var. UEFA dolayısıyla önce sana dokunuyor. UEFA Finansal Fair-Play kriterlerinin takipçiliğini yapmak adına TFF yasal bir düzenlemeye ihtiyaç duydu. Ama Kulüpler Yasası henüz uygulamaya geçmedi. Bir de işin parayı yönetme kısmı var. O konuda da bir anlaşmaya varamadılar. Bunların hepsini TFF değil, Kulüpler Birliği yönetecekti. Finansal Fair-Play bizim federasyonlarımız gibi federasyonlar yüzünden ortaya çıktı. Bu sistemin getirilmesi, federasyonların işini yapmamasından ötürü ortaya çıkmıştır.
"Beşiktaş'ın, kadrosunu güçlendirmesi lazım"
İspanya’da da kulüpler batık. Bir alt ligde de öyle. Gelir de üretemiyorlar. Onlar da havuz sistemine dönüyorlar. Bundan 2-3 sene önce Premier Lig’den düşen Burnley kulübünün kazancı, La Liga’da şampiyonluğa oynayan Atletico takımının gelirinden daha fazlaydı. Herkes bir özeleştiri yapıyor. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinin ciddi borçları var. Beşiktaş’ın biraz daha elini güçlendiren tarafları olduğunu görüyoruz. Bu yıl 400 milyon liraya yakın kasasına bir para giriyor. Ancak borcun faizini döndürecekler. Beşiktaş’ın yine de kadrosunu güçlendirmesi lazım. Öncelikleri doğru belirlemek gerekiyor.
"Şenol Güneş önce forvet istiyor"
Beşiktaş’ta savunmada Mangala-Pepe ikilisini oynatılacak. Marcelo’nun satılmasına rağmen böyle konuşuyoruz. Marcelo kalsa çok daha iyi olurdu. Tosic ve Atınç ile de o bölgeyi yedekleyecekler. Ama Şenol Güneş’in uykularını forvet konusu kaçırıyordur. Vincent Aboubakar gitti, Cenk Tosun ve arkasında da zayıf bir Mustafa Pektemek var. Şenol Güneş, stoperden önce forvet transferinin halledilmesini istiyor.
"Negredo doğru bir isim"
Beşiktaş için Negredo doğru bir isim olabilir. Negredo, 31 yaşında. La Liga’dan çok iyi bildiğimiz bir oyuncu. Beşiktaş, Mangala’dan önce Negredo konusunu çözüme kavuşturmalı. Ondan sonra stopere bakılır. Önce forvet konusu halledilirse Şenol Güneş rahatlar. Ardından stoper ve daha sonra da Quaresma ve Babel’in bölgesine alternatif üretilebilir. Beşiktaş elindeki parayı da saçamayacak. Sponsordan gelecek paradan bile transfere kullanamıyorlar. Bence, Mangala transferinden önce Alvaro Negredo konusu halledilmelidir diye düşünüyorum.
"Her yıl ürettiğimiz zarar büyüyor"
Manchester United çok daha borçlu ama o kadar çok gelirleri var ki… O paraları transfere kullandırıyorlar. Ama Türk kulüpleri için aynı şey geçerli değil. Her yıl ürettiğimiz zarar daha da büyüyor. Dolayısıyla bizim kulüplerimize “Bu tabloyu önce olumlu yöne çevir. Zarar açıklama oranını düşür” diyor UEFA… Borcun faizleri de ortada. Sadece borcun faizine giden paraları biliyoruz. Onun için transfere para harcatmıyorlar. Mesela ; Fenerbahçe en az 1 milyon Euro civarında bir satış yapmalı. Yoksa yeni transferlerden Valbuena ve Dirar’dan birini oynatamazsın diyorlar. Böyle vahim tablolardan bahsediyoruz.
"Isla'nın asistleri dikkat çekici"
Isla, sağ bek pozisyonu için tartışılacak bir oyuncu değil. Dirar, sağ ön için alındı ama futbolcu sağ bekte oynamak istediğini söyledi. Bir anda oraya yakıştırıldı. Dirar, sağ bekte oynarsa Şener’i yedek bırakabilir. Sağ kulvarda önlü arkalı rotasyon olabilir. Isla, Şener’i de Dirar’ı da kesebilecek kalitede bir oyuncu. Isla sağ bekte oynayamaz. Merkez orta sahada da oynayabilir. 7 asist yapması da dikkat çekici. Fenerbahçe eğer, “Uygun fiyata bulmuşken kaçırmayalım” diyerek bu futbolcuyu alıyorsa doğru bir hareket diye düşünüyorum. Fenerbahçe oyuncu satmadan yeni oyuncu almayı bırakın, aldığı oyunculardan birini kadroya koyabiliyor, diğerini koyamıyor. Ligde ise oynatabilirler. Ama Avrupa Ligi ve Şampiyonlar Ligi’nde oynatamıyor. Isla transferi sağ bekte bile çok güçlü bir durumda.
"Isla, Fenerbahçe için doğru bir transfer"
Van der Wiel’in Fenerbahçe’den ayrılma ihtimali var. Bazı İngiliz kulüpleri devreye girmiş. Oradan bir bonservis geliri olabilir. Fenerbahçe’de hiç oynamadığı için piyasası düştü. Wiel’den 3-4 milyon Euro bonservis kazanabilirler. Bu oyuncuyu geri kazanmak gibi bir zorunlulukları da kalmayacak. Takımda ayrıca Mehmet Topal-Josef De Souza orta alana çok iyi oynayan bir ikili değil. Aykut Kocaman, önce takımdaki alışkanlıklardan yola çıkıyor. Bir anda Mehmet Topal’ı satmak gibi bir durum oluşursa, merkez orta saha için çeşitli alternatifler takım içinden üretilebilir. Orta alanda da oynayabilen Isla’nın Fenerbahçe için doğru bir transfer olduğunu düşünüyorum.
"Bony iyi bir golcü ama..."
Bony forvet için iyi bir alternatif. İyi de bir golcü. Ancak ; Manchester City’den geliyor diye de Van Persie’nin önüne hemen koymak doğru değil. Van Persie, Bony’den daha iyi bir oyuncudur. Bony, daha önce City’de oynayamaz bir hale gelmişti. Üçüncü alternatif durumuna düşmüştü. Dolayısıyla, “Fenerbahçe’ye gelip direkt oynayabilir” diyemeyiz. Van Persie güçlü ve moralli ise o oynar. Van Persie oynadığı zaman, kötü bir Fenerbahçe’de bile lider nitelikli işler yaptığını biliyoruz. Bunu derbilerde gördük. Van Persie, eğer kaytarmıyorsa, moralliyse o oynayacaktır. Açıklamalarından da onu anlıyoruz. Aykut Kocaman, topu kaybettiğiniz yerde basın, önde oynayın diyor. İleride Van Persie gibi bir bitirici futbolcu mu var? Bunu iyi bir Van Persie için söylüyorum. Bony ise onun yanında daha çaylak. Çaylak olmasa Ihenacho’yu keserdi. Bony’nin oynayıp oynayamayacağı Van Persie’nin durumuna bağlı. Van Persie, “Ben daha işi bırakmadım” diyor. Ayrıca Valbuena gibi bir ismin gelmesi de moralini düzeltti. Hücum rotasyonu Van Persie-Bony ise daha ne istenebilir? Bu şartlarda en iyisi.
"Galatasaray, Östersunds'u eleyince Tudor doğru adam mı olacak?"
Bir çok Galatasaraylı, “Bu yönetim ve teknik direktörle olmaz” diyor. Galatasaray, içinde bulunduğu şartlarda transfer anlamında bundan daha iyisini yapamazdı. Belhanda, Gomis, Mariano, Maicon gibi isimleri transfer etmiş bir Galatasaray daha iyi bir duruma gelecektir. Ayrılan oyuncuların yeri ne kadar dolar? Başka pozisyonlara oyuncular geldi. Ama Tudor bundan ne kadar faydalanabilecek düşüncesi var. Galatasaraylılar, “Tudor yeni gelen egolu futbolcuları nasıl yönetecek?” diye düşünüyorlar. Yönetim ise sabır istiyor. “Bir maçla karar vermeyin, Östersunds’u eleriz” diyen Galatasaraylılar da mevcut. Madem ki bu kulübün bir planı, programı var… O zaman Östersunds maçı niçin Tudor için belirleyici? Yönetim, teknik direktöre güvenmiyor mu? Galatasaray, rakibini 4-0 yendiğinde Tudor doğru adam olacak mı, olmayacak mı? Olursa da bir sonraki maça kadar. “Şu anda yeni bir planlamayla hareket ediyoruz, taraftar sabretsin” diyorlar. Östersunds dediğin takımın değeri senin 1 oyuncun kadar. O zaman yönetim diyecek ki, ”Östersunds’a elensek bile yola devam edeceğiz. Bir planlamamız var” desinler. Galatasaray, Östersunds’u eleyince Tudor doğru adam mı olacak?
"Avrupa Ligi'nde bu aşamadaki maçlar angarya görülüyor"
Galatasaray ve Fenerbahçe için şu anda UEFA Avrupa Ligi bir angarya. Kazansan bir şey kazandırmıyor. Ama kaybetsen “Yuh olsun” diyecekler. Östersunds gibi mağlubiyetler ilk defa da olmuyor. Bugün 2-0 yenilmiş olmaları, hiçbir Galatasaraylı için lig adına belirleyici değildir. Ayrıca taraftarın rüzgarıyla bir kulübün planlaması değişiyorsa, o zaman futbol aklı nerede? Galatasaray’ın Östersunds’a eleneceğini düşünmüyorum. Galatasaray elenecekse ve siz Tudor’u bu maçla gönderecekseniz, Östersunds maçı öncesi gönderin. O zaman bu şartlarda Tudor, şahın önündeki piyondur. Ama sonra da şah derler. Yönetimler bu politikaları bıraksınlar. Gideceklerse de bir duruş ile gitsinler.
"Imbula, Carole'ü kesemez"
Galatasaray’ın derhal halletmesi gereken bir pozisyon var. O pozisyon da merkez orta saha. Bu pozisyon için en iyisi Asamoah’tı. Imbula ve Fernando da konuşuluyor. İki oyuncu da doğru transfer olur. Merkez orta sahayı toparlar diye düşünüyorum. Fernando, öne doğru da oynayabilen bir oyuncu. Imbula ise tam bir Melo gibi. Pas aralarını iyi kapatan, savaşçı, mücadeleci bir orta saha. Galatasaray’ın bu pozisyonu mutlaka doldurması gerek. Öte yandan Olivera da sol bek için konuşuldu ve sağlık kontrolünden geçtiği haberleri var. Peki, Lionel Carole’ü kesebilir mi? Tecrübe kazanması gereken bir oyuncu. Ben Imbula’nın Carole’ü kesebileceğini düşünmüyorum.
YASAL UYARI : BU HABER AJANSSPOR.COM TARAFINDAN YAZILMIŞTIR. KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.