'Takımda ne ruh var ne disiplin'
Kadersizin işi... - Şansal Büyüka (Milliyet)
“Kadersizin işi, muhallebi yerken kırılır dişi“ demişler... Fatih Terim’in ifadesiyle zaten sahada “sakata gelen“ bir Galatasaray var... Takımın yapısını bile etkileyen bu kadar çok sakat varken, ister beğenin ister beğenmeyin, oyunun daha başında Belhanda‘nın sakatlanıp çıkması bu eksikliklere “tuz - biber“ ekti... Bitmedi, gene ilk yarıda faul mü, değil mi, belli olmayan bir pozisyonda Mariano sarı kartı yiyip Fenerbahçe maçında cezalı duruma düştü... Bu kadar sakat varken, bir cezalı deyip geçmeyin, çok etkiler... Galatasaray özellikle savunmanın merkezinde, yani stoperlerini her maç o kadar çok değiştiriyor ki, hatta maç içinde bile o kadar çok değiştirmek zorunda kalıyor ki, bu stoperlerin birbirleri ile uyum sağlamaları imkansız hale geliyor...
Nitekim Malatya‘nın ilk golü böyle bir uyumsuzluğun sonucu geldi... Donald’ın golüyle biten atakta Boutaib topu araya göstere göstere attı... Galatasaray stoperleri aralarından geçip giden topu ne kesebildi, ne de golü atan Donald’ı durdurabildi... Donald da, Allah’ı var, bir gol vuruşu ne kadar güzel yapılabilirse, o kadar güzel vurdu...
Genç stoper Ozan’ın son iki maçta yaptığı ikinci penaltı bu... Şanssızlık diyebilirsiniz, dikkatsizlk, tecrübesizlik diyebilirsiniz... Hepsi kabul... Ancak Ozan savunma adamlarının arkaya kaçırdığı rakipler yüzünden o kadar çok kademeye giriyor, o kadar çok kritik top kesiyor ki, hepsi bıçak sırtı... Nitekim Malatya karşısında çok kritik, golle sonuçlanabilecek çok başarılı üç kademeye girdi, dördüncüsünde zamanlamayı ayarlayamayınca penaltıyı yaptı...
Galatasaray’da sahada olanlar, sanki sakatlıktan sahada olmayanların arkasına sığınmış gibi... Kardeşim, Galatasaray forması giyiyorsanız, böyle maçlarda ortaya çıkacak, direnecek, isyan edecek, takımı ayağa kaldıracaksınız... Oysa tam aksini yapıyorlar; tam siperler... Allahaşkına Sinan nerede, Ndiaye nerede, sezon başı fırtına gibi esen Rodrigues nerede... Diğerleri nerede... Yoklar, hiç yoklar, sanki sahaya ve maça gelmemiş gibiler... Buna rağmen iki Ahmet Çalık kafası, Rodrigues‘in, Sinan‘ın ikinci yarıda “nasıl kaçırdık” diye kendilerinin bile inanamadığı pozisyonlar, Muğdat’ın direkten dönen dokunuşu, Donk‘un iki adımdan topu kaleye dürtmek için geç kalışı olmasa bu silikliğe, bu “güçsüz futbola“ rağmen puan gelebilirdi...
Malatya’da Sadık’ın yanında alıştığı Mina olmayınca aksayacağını düşünmüştüm... Ama eski Aslan, aslan gibi mücadele edip, Aslan gibi oynadı. Boutaib‘in bile santrforluğu bırakıp bazen stoper oynadığı, takım halinde yüksek bir dayanışma sergileyen Malatyaspor takımı izledik...
Bir özdeyiş “Hayatta zorluklar kaçınılmazdır... Yenilmek sizin seçiminizdir“ der... Galatasaray’ın sahadaki sağlamları bu seçimi yapmış gibi... İsyanları, inatları, yeteri kadar coşkuları yok... İlk on bire girmek için yakaladıkları büyük fırsattan, büyük şanstan haberleri yok... Bu futbolculara Galatasaray formasının büyüklüğünü Fatih Hoca da anlatamıyorsa, kim anlatacak arkadaş...
Hepsi dökülüyor - Levent Tüzemen (Sabah)
Fatih Terim maçtan sonra 'Mesele sakatlıklar, mevkilerdeki eksiklikler değil. Asıl mesele, beraber oynama kültürüne sahip bir 11'i bulamamak..." dedi. Galatasaray'ın sakatlar kadrosuna bakarsak Terim haklı. Ancak Galatasaray'da forma giyen oyuncuların böylesine teslimiyetçi bir ruhla mağlup olmaları asla kabul edilemez. Eğer Galatasaraylı oyuncular, golden sonra Malatya'ya uyguladıkları baskıyı ve sergiledikleri mücadeleyi oyunun başında yapsalardı ciddi pozisyonlar bulurlar, rakibe de ciddi panik yaşatırlardı.
Ne yazık ki Malatya'nın rölanti oyununa ayak uydurdular. Golü yedikten sonra gösterdikleri coşkuyu saman alevi gibi sergilediler.
Terim'in kadrosu kağıt üzerinde doğruydu. Donk'u savunmada oynatması akıllıcaydı. Ancak Belhanda'nın çıkmasından sonra Terim'in Ahmet Çalık'ı savunmaya alıp Donk'u orta alana çekmesi, önce savunmanın sonra tüm takımın dengesini bozdu. Kulübede kombine almış gibi oturan Ahmet, yaptığı büyük pas hatasıyla Malatya'nın golüne katkı sağladı.
Galatasaray'da kime el atsan dökülüyor.
Belhanda'nın yerine Sinan forvet arkası oynayabilir, Muğdat da golcü olarak görev yapabilirdi. Schalke maçında Muğdat oyuna girdikten sonra önde yaptığı baskıyla taraftardan büyük alkış almıştı. Ayrıca Sinan, Rodrigues ile birlikte kötü oynama konusunda yarışıyor. İkisi de kaptırdıkları toplardan sonra adam bile kovalamadılar. Bu kadar ruhsuz oynayan Sinan'a, Terim artık katlanmamalı. İlk 11'de başlamak Sinan'da şımarıklık yaratıyor. Sonradan oyuna girdiğinde daha verimli oluyor.
Ozan Kabak, Galatasaray'ın geleceği bir oyuncu. 3. penaltısını yaptı. Terim vazgeçmeyecektir.
Ama Ozan'ın süratini dengelemesi, rakibe nasıl gireceği konusunda daha fazla ders çalışması gerekir.
Batsın bu dünya - Erman Toroğlu (Fotomaç)
Türk futbolunda şu bir gerçek. Üç Büyükler dediğimiz takımların saçma sapan paralar harcayarak, yıllarca seyirciyi aldatarak, sıkıştıklarında hakemlere sallayarak günü kurtarma dönemleri artık bitti. Çok para kazandılar. Çok kötü para harcadılar. Sonunda deniz bitti. Yıllarca hakemlerin üzerine oyun oynadılar. İstedikleri hakemi veya yardımcıyı tayin ettirdiler. Yıllarca şikelerin içinde oldular. Ama maalesef kademe kademe bu işler de bitti. 10 sene önce, 20 sene, 30 sene önceyi düşünüyorum. Korkunçtu. Bugün hakemler hata yapıyor mu? Evet. Ama hiçbirisine "Bunları parayla satın aldınız" diyemezsiniz. Düzgün insanlar ama kabileyetleri o kadar.Eskiyi bildiğim için bunlar bana çok iyi geliyor. Bakınız hangi kulüp başkanı hakemden yakınıyorsa bilin ki ya teknik direktörünü kovacaktır ya da futbolcuları yerlerde sürünüyordur. Beşiktaş'ın haline bakın. Genk takımı geldi dalga geçerek yendi. Fenerbahçe'nin haline bakın Ankaragücü geldi dalga geçerek yendi. Galatasaray'ın haline bakın. Malatyaspor vasat oynadı, rahat yendi. Bazı teknik direktör, bazı futbolcular "Biz euro alacağız, ne var yani" diyorlar. İyi güzel de Ankaragücü futbolcuları ile teknik direktörü 4 aydır para alamıyor beyler. Onun için utanın. Hani bir şarkı var ya, "Batsın bu dünya"... G.Saray'ın dün sahaya sürdüğü takım 50 milyon euro, Malatya'nın 10 milyon euro. Oynadıkları futbola bakarsanız, Galatasaray'ın değeri 4 milyon euro, Malatya 65 milyon euro, Ankaragücü 200 milyon euro, Fenerbahçe'nin oynadığı futbol 5 milyon euro. Aslında 5 milyon euro yanlış, 5 para etmez demek
daha doğru. Maskeler düşüyor, şapkalar düşüyor, kel görünüyor. Surattaki boyalar akıyor. Ama bazı başkanlar hala cambaz ipte oynuyorlar. Onlar kendilerini iyi bilirler. Sahada adalet doğru dağıtılırsa büyüklük, küçüklük olmaz. Dün Malatya büyüktü, Ankaragücü büyüktü. Diğer iki büyük, küçüklerdi!
VAR HEP OLMALI
Zaten hakem dedikçe onları kurtarıyorlar. Şimdi bir de VAR çıktı. VAR çıkmadan önce "Kesinlikle olmalı" demiştim. Ve devam etmeli. Çünkü yüzde 70 oranında bir adaleti dağıtıyor. İkili mücadeleler hariç. O da olur..
Hem kuramıyor, hem kıramıyor - Ali Ece (Fanatik)
İlk yarıda Ozan Kabak, iki kritik kademe-müdahale yaptı. 2. yarıda ise yine bekinin kademesine girmeye çalışırken penaltıya sebep oldu. Zaten ikinci yarının başında Muslera harika reflekslerinden birini sergilemese, Sarı- Kırmızılılar ikinci golü daha önceden yiyecekti. Sürekli stoper ve kaleci performanslarının ön plana çıkması, Galatasaray’da takımın orta saha ve hücum gücünün ne kadar azaldığının da göstergelerinden birisi. Belhanda da oyundan çıkmak zorunda kalınca Fatih hoca sahaya yine bir stoper olan Ahmet’i sürdü. Stoperde başlattığı Donk’u orta sahaya kaydırdı. Ancak bu da Galatasaray’ın ortadan gelişen pozisyonda gol yemesini engelleyemedi. Galatasaray ikinci golü de ortadan gelişen pozisyonda savunma arkasına atılan top neticesinde oluşan penaltıdan yedi. Schalke de bu Galatasaray savunması arkasına atılan toplarla bir sürü gol pozisyonuna girmişti. Bunun baş sebebi Galatasaray orta sahasının oyun kuramadığı kadar rakibin oyununu da ‘kıramaması’.
Gecenin sorusu
Santrforsuzluk nedeniyle ileride top tutulamadığı zaman en azından orta sahanın merkezinin topu ve oyunu tutmaya çalışması gerekmez mi? Yoksa Galatasaray bu tip goller yemeye devam eder.
Maçın starı
Boutaib çok çalıştı, duvar oldu, pres yaptı, asist yaptı bir de üstüne sonlarda ekstra stoper katkısı verdi.
Maçın olayı
Mariano’nun faul yapmadan sarı kart görmesi. Tabii en çarpıcı olan Halis Özkahya’nın bu hatayı belki de 10. kez yapması.
Kısa mesaj
Penaltıya sebep tüm fatura Ozan’a çıkmamalı. Ozan’ın yarısı kadar katkı veremeyenler asıl sorun.
Takımda ne ruh var ne disiplin - Ahmet Çakar (Sabah)
G.Saray'da skor olarak da ama özellikle futbol performansı olarak da müthiş bir çöküş izliyoruz. Art arda gelen sakatlıklar hâlâ açıklanamadı. Muhtemelen yanlış idman ya da eksik veya fazla yüklemenin sonucu.
Takımda ne ruh kalmış ne de disiplin... Bazı oyuncular, yavaş yavaş eriyorlar. Rodrigues, sezon başı farklıydı ama haftalardır hayaleti oynuyor. Dün geceki gol umudu Sinan, sahada var mıydı, yok muydu belli değil. Selçuk oynuyormuş gibi yapıyor, koşuyormuş gibi yapıyor ama aslında hiçbir şey yapmıyor.
Sağ kanatta biraz Mariano-Linnes bir şeyler yapmaya çalıştılar hepsi bu. Ozan diyoruz, genç çocuk diyoruz, kazanalım diyoruz, ama art arda maçlarda manasız penaltılar yapıyor.
Hâlâ mı savunacağız. Her zaman papaz pilav yemiyor. Donk da ileri geçti ama komik duruma düştü.
Büyük başarılarda, büyük zaferlerde mimar Terim'di... Medya ve Galatasaray kamuoyu, ona İmparator adını taktı. Ama İmparator'un aslanları, yavaş yavaş kediye dönüşüyor. Üstelik bazıları sürekli hastalanan, telef olan kedilere dönüşmüş durumda. Ne Terim ne de başkası, kadro eksik, oyuncular yetersiz bahanesine sığınmasınlar...
Hele hele konsantrasyon bahanesine hiç sığınmasınlar. Schalke maçında tarihi farktan Muslera ve Fransız hakem kurtardı.
Ama dün gece Malatya'da sahada onlar da yoktu. Sonuçta Galatasaray puan cetvelinde iyi bir yerde görünse de için için hissedilen, kokusu yavaş yavaş çıkan, dramatik bir çöküş var. Halis Özkahya, Mariano'ya neden kart gösterdi hâlâ anlayamıyorum.
Faul var ama takıldığı için var. Kart yanlış... Peki, Ndiaye atağa kalkarken, boynundan çeken Ahmed Ildız'a niye ikinci sarı kartı gösterip, oyundan atmadı, hâlâ anlamış değilim.