Terim G.Saray Tarihi ve G.Saray Efsaneleri belgeselinde
Galatasaray Tarihi ve Galatasaray Efsaneleri belgeselinin 13. bölümünde konuk Fatih Terim’di. Sarı kırmızılılarla hem futbolcu hem teknik direktör olarak birçok başarıya imza atan Terim, belgesel için yaklaşık 2 saat gerçekleşen röportajda Nebil Özgentürk’ün sorularını yanıtladı. TFF’nin Pembe Köşk binasında yapılan çekimlerde Terim zaman zaman heyecanlandı, zaman zaman özeleştiri yaptı ve kırgınlıklarını hatırladı. En büyük idolünün babası Talat Terim olduğunu belirten Terim’in açıklamalarından satır başları şöyle:
Fakir bir çocuktum falan demeyeceğim. Öyle geçti benim çocukluğum ama ben çok mutlu bir çocuktum. Benim idol aramama da gerek yok babam benim için bu konuda çok önemli bir idoldür bir ayağı engelli olmasına rağmen. Bana kattığı çok şey var. Hamuru doğru, iyi yoğurdu babam. O devirde bir ayağınız mağdur olacak ama ailenizi hiçbir akrabanıza muhtaç olmadan, her türlü işi deneyerek geçindireceksiniz... Çok büyük bir başarı bu.
Ben babamı da hiç bu kadar anlatmadım hiçbir yerde. Böyle bir idealim olmuş olabilir. Onu mutlu etmek ve ailemi mutlu etmek sonra kız kardeşim sülalem, babam. Dolayısıyla belki de öyle için için o duyguyu yaşamışımdır.
KAÇIRILDI DEDİLER
1974’ün yazında çeşitli maceralardan sonra Galatasaraylı olduk. Balkan Şampiyonası için Avrupa’ya çıkmıştık. Ben Adana Demirspor’la imzalamıştım. O günkü transfer şartları da, o tarihlerde dışarıda olan milli futbolculara bir haftalık bir süre tanımış, o süreyi de Galatasaray değerlendirmek istemiş. Ben de birkaç saat sonra imzaladım. İmzaladım fakat Galatasaray beni göndermedi, gidersen gelmezsin diye.
Şöyle bir tabir var biliyorsunuz gazete başlıklarında ‘kaçırıldı’ diye. Halbuki her kaçırılan belki de hayatından rahat yaşıyor ama tabii kaçırıldı kelimesi ailemizi de tedirgin etmişti.
Adana Demirspor bana belki çok kimseye yapmadığını yaptı. Benim için özel beslenme kampı, Muharrem Abi’nin restoranında yemek yemek, aylık küçük de olsa amatör bir genç çocuğa maaş gibi bir şey bağlamak. O gün için çok büyük şeylerdi.
BOŞ KAĞIDA İMZA ATTIM
Ben hep Galatasaraylı kaldım. Ben Galatasaray’dan başka yerde oynamadım. 3 misli 5 misli falan teklif vardı ama ben hep boş kağıda imza attım. 74’te de, son transferimde bir hiddetle ve kararlılıkla girdim Hasnun Galip’teki meşhur masanın ucuna. Girdim, dedim ki “Allah aşkına bana bir lira verin ama imzamın karşılığındaki o duyguyu hiç yaşayamadım” dedim. Alp Yalman bir sürprizle karşılaşmış gibi “Eski köye yeni adet getirme kaptan, rica ediyorum at hemen hiç öyle bir şey yok” dedi. Attık imzayı “Özür dileriz yanlış bir şey söyledik” dedik, çıktık.
Bir liramız kalmadı ki hiçbir zaman. Fazlasını alırdık. Bitti diyelim ama çok acil bir durumumuz var. Hemen bulur buluştururlar verirlerdi. Dolayısıyla aramızda bizim kağıdı veya kalemi gerektirecek bir güvensizlik söz konusu değildi.
Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük oyuncularından biriyim. Ama oynadığım oyuncular çok büyük oyuncular. Bakıyorum bazen yetenek olarak tek tek belki hala o dönemkiler gibi gelmedi. Ama Milli Takım olarak hiçbir şey yapamadık.(Hürriyet)